X

Gerçek aşkı bulmak için benimsemeniz gereken prensipler

Doğru aşkı bulmak?” sizin için ne anlam ifade ediyor? Ruh eşini bulmak için insanların belirli bir olgunluğa ulaşması gerekiyor mu yoksa hangi yaşta olursa olsun ilk görüşte aşka inananlardan mısınız? Peki, gerçekten aşık olduğunuzu nasıl anlıyor, hangi noktada ‘Aşık oldum galiba.’ diyorsunuz? Psikoloji bilimi insan doğasını, duygularını, davranışlarını ve ilişkilerini anlamlandırmak konusunda epey yol kat etmiş olsa da, sevgi ve aşk gibi diğer insanlara karşı beslediğimiz yoğun duyguların gücünü nereden aldığı ve nasıl oluştuğu hala gizemini koruyor. Belki de aşkın bizlere bu kadar çekici gelmesinin en önemli sebeplerinden biri de romantizmin aurasının ve bizi sürüklediği büyüleyici güzellikteki dünyanın tezahürünün hepimiz için farklı oluşu. Aşkın doğası ve gerçek aşkı bulmak için benimsememiz gereken prensipler doğa yasaları kadar keskin çizgilerle belirlenemediği gibi; özgür iradeye ve sürekli değişen bir yapıya sahip insanoğlunun ne zaman ve nasıl gerçek aşkı bulabileceğini önceden tahmin edebilmek de bir o kadar zor. Yine de aşka dair duygu ve davranışlarımızın tahmin edilemez olması, anlaşılamaz oldukları anlamı taşımıyor.

İnsanlar bazen doğru aşkı bulma yaşının kaç olduğuna, aşık olduğunda bunu nasıl anlayabileceğine, gerçek aşkı bulmanın nasıl mümkün olduğuna ve aşka dair daha pek çok gizemli soruya zihninde var olan şemalar ve geçmiş deneyimleri aracılığıyla yanıt bulmaya çalışıyor. Aslında bu ve benzeri soruların gerçek bir yanıtı yok, çünkü aşkın genel geçer bir tanımı, son kullanma tarihi veya tarifi yok. 50’lerinde, 60’larında, 70’lerinde gerçek aşkı bulup mutlu olan insanlara ya da çocukluk aşkıyla uzun yıllardır mutlu bir beraberlik sürdürenlere, aşkı fiziksel çekicilikle sınırlandıranlara ya da sadece karakter uyumuna odaklananlara, yani koşullardan bağımsız şekilde ilişkisinde mutlu olanlara ve gerçek aşkı bulduğuna inanlara rastlamak mümkün. Peki, tüm bu insanların mutluluğunun anahtarı ne? Elbette karşılıklı anlayış ve benimsedikleri bazı önemli prensipler. Uplifers olarak gerçek aşkı bulmak için benimsemeniz gereken prensipleri sizler için yazımızda bir araya getirdik.

Aşkın yaşı yoktur.

20 yaşında olup yaşama dair en ufak bir heyecan duymayan, tüm gün bilgisayar karşısında vakit öldüren o insan size de bir yerlerden tanıdık geldi mi? Peki, 60 yaşında olup 20’li yaşlardaki birinin enerjisine sahip biriyle karşılaştınız mı? Eğer bu sorulara vereceğiniz yanıt evet ise, yaşın aslında tamamen göreceli bir şey olduğunu da hemen fark edebilirsiniz. Bazı insanlar kariyerinin zirvesini 20’li yaşlarda görürken, bazıları beklentilerindeki tatmine 50’li yaşlarında ulaşabileceği gibi, gerçekten tatmin edici bir ilişkiyi ve gerçek aşkı bulmanın yaşı da kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Önceliklerimiz, isteklerimiz, ihtiyaçlarımız, sağlık durumumuz, hayattaki hedeflerimiz sürekli bir değişim ve dönüşüm içindeyken, gerçek aşkı bulmak için de ‘geç kaldığımızı’ düşünmek, ona ulaşma motivasyonumuzu azaltmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu nedenle aklınızda bulundurmanız gereken ilk prensip, aşkın bir yaşının olmadığı gerçeğini kabullenmek ve gerçek aşkın hayatınızın her aşamasında karşınıza çıkabileceğine dair inancınınızı korumak olacaktır.

Aşk, her yerdedir.

Zamandan bağımsız deneyimlenebilen bir duygu olan aşk ve sevginin, mekansal bir bağımlılığı da elbette bulunmuyor. Bazen dünyanın bir ucunda, bazense yanı başımızda… Tesadüflerle dolu hayatta gerçekten aşık olacağımız insanla nerede, hangi koşullarda ve ne zaman karşılaşacağımız tam bir bilinmezlik. Dolayısıyla aşkı bulmak için gitmeniz gereken ‘özel’ bir yer yok. Sadece fırsatlara açık olmanız ve bu fırsatların her an, her yerde karşınıza çıkabileceğinizi bilmeniz ve kendinizi hazırlamanız yeterli. 

Deneyimler aşkı zenginleştirir.

Gençken yaşanan aşklar ne kadar masum ve tatlıysa, daha olgun yaşlarda yaşanan aşklar da bir o kadar tatmin edici ve huzur verici olabiliyor. Bunun en önemli sebebiyse hiç şüphesiz yılların deneyimi. Bir sürü yeni insanla tanışmak, geçmişte yaşadığımız ilişkilerdeki gözlemlerimiz ve yaptığımız hatalar en az nasıl bir ilişki istediğimiz kadar, ne istemediğimizle ilgili de fikir sahibi olmamızı sağlıyor. Bu yüzden geçmişte aşka dair yaptığımız tanımlamalar, olgunlaştıkça bizimle birlikte evriliyor ve deneyimlerimiz sayesinde çok daha zengin, doyurucu ve mutluluk verici hale geliyor. Tam da bu nedenle, olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü ayırt etmeksizin ilişkilerinizde tüm deneyimlere alan açmaya ve aşka dair tanımlamalarınızı dönüştürmeye gönüllü olmalısınız.

Cesur olmak, zorlukların içindeki fırsatları görmenizi sağlayabilir.

Eşini herhangi bir hastalıktan dolayı kaybetmiş ve son anına kadar onunla ilgilenmiş bir bireyi düşünün. Bu kişi eşinin ölümünden sonra kendini dış dünyadan uzaklaştırmak yerine eşiyle ilgilenirken öğrendiklerini ve deneyimlediği tüm duyguları başka insanlarla paylaşmayı tercih ettiğinde içinde bulunduğu zor durumdan kendisini çıkarabilmesi çok daha kolay olacaktır. Benzer şekilde zorlu bir boşanma sürecinden geçmek, ilişkide psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kalmış olmak, aldatılmak, terk edilmek gibi zorlayıcı deneyimler bize aşk ya da sevgi gibi yoğun duyguların neleri içerdiğini ya da içermediğini, aşık olmanın gerçekte ne anlama geldiğini deneyim yoluyla öğretir. Bu noktada hayata olumlu bakmak, dayanıklı olmak, umudunuzu yitirmemek ve şükretmek her konuda olduğu gibi gerçek aşkı bulmanız konusunda da size yardımcı olabilir. 

Flört etmek her yaşta geliştirilebilir bir beceridir.

Çok şanslı olduğunu düşündüğümüz bazı insanlar ruh eşiyle çok erken yaşlarda karşılaşabiliyor. Ancak birçok insan gerçek aşkı bulmak üzere çıktığı yolculuklar türlü türlü başarısız girişimlerle sonuçlanabiliyor. Başarısızlıklar olabilir, önemli olan bu başarısızlıkların sizi pes etmeye, olumsuz bakış açısına sevk etmemesi. Gerçek aşkı bulabilmek için gerçekçi olmanız ve kendinize verdiğiniz değeri asla hafife almamanız gerekiyor. Biraz çabayla havadaki aşk kokusunun her zaman etrafınızda dolaşmanızı sağlayabilirsiniz. Flört etmek, gerçek aşka açılma olasılığı olan bir kapının kilidini açmak gibidir. Her zaman istediğiniz gibi sonuçlanmasa da, gerçek aşka ulaşabilmek için açtığınız onlarca kapının nasıl anahtarlarla açılabildiğine dair bilgi sahibi olmak, zamanla flörtleşme ve iletişim becerilerinizin gelişmesine aracı olacaktır. Bu nedenle yaşınız ya da deneyiminiz ne olursa olsun, daha fazla deneyerek gerçek aşka ulaşmak konusundaki şansınızı artırabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: ‘Aşk beni mi bulacak?’ diyorsan: İnanmadığın aşk gerçek aşk olur mu?

Kaynak: Mind Body Green

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale