X

Follow Up: Farklı sektörlerin uzmanlarının iş yaşamında hedef belirlemenin önemi hakkındaki görüşleri ve önerileri

İş hayatı hakkında önemli tüyolar

Uplifers olarak sektörlerin farklı alanlarına dair fikir sahibi olabilmek ve sektörün önde gelen isimlerinin fikirlerine yer verebilmek için hazırladığımız Follow Up köşesinde bu ay, farklı sektörlerin önde gelen isimleriyle ‘hedeflerin iş hayatında ve özel yaşamdaki önemi’ üzerine konuştuk.

Melis Abacıoğlu – Actifit Genel Müdürü

Alman Lisesi ve Columbia Üniversitesi Matematik ve Sanat Tarihi çift anadal mezunu. 2009-2013 arasında sağlık sektöründe iş geliştirme pozisyonlarında yöneticilik yaptı.

2012 yılında Yunus Sezener ile, insanların hareketi hayatlarının bir parçası haline getirmeleri için onlara ilham veren bir spor oluşumu olan ‘Hareket Candır!’ı kurdu. Grup, günümüzde 2000’in üzerindeki üyesi ile sosyal sorumluluk projelerine destek olarak, tamamen gönüllüler tarafından, sevgiyle yürütülüyor. 

Abacıoğlu, 2013 yılında kendi şirketi olan Actifit’i kurdu. Kurumsal firmalara sağlıklı yaşam projeleri üreterek özel sağlık sigortası giderlerini düşürmeyi ve çalışan bağlılığını arttırmayı hedefliyor. Actifit’in kadınları özgürleştirirken güçlendiren etkinliği ‘Kızlar Sahada’, Türkiye’nin ilk kadınlar kurumsal futbol turnuvası olma özelliği taşıyor.

1.İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

Eğer bir şeyi zaten yapabiliyorsam o benim hedefim değildir. Bu nedenle de konfor alanımın dışına çıkıp bir şeyler başarmak ya da fark yaratmak istediğimde kendime hedef koyuyorum. Hep aynı yerde kalmamak, sürekli değişmek ve sınırlarımı tanımak adına hedefler benim için çok önemli.

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Hedeflerimi daima kısa vadeli koyuyorum. Eğer uzun zamanda ulaşılacak bir hedefim varsa bile bunu parçalara bölüyorum.

Hedeflerimde genelde gerçekçi olmamayı tercih ediyorum ancak aşırı uçmadan tabi… Evet, gerçekçi olunduğunda başarma ihtimalimin çok daha yüksek olduğunun ve hedefe giderken daha az stresli olacağımın farkındayım. Ancak bu da ister istemez bir trade-off u beraberinde getiriyor. Konforumuzu bozmadan ulaşılabileceğimiz tüm hedefler bence olası bir sıçramayı ve yeniliklere açık olmamızın önünü kesiyorlar. Öte yandan konforlu olmasa da galaktik uzaklıkta olmayan hedefler bize ‘İNNOVASYOOON’ diye çığlık atıyor. Bu şekilde koyduğum hedefler beni daha açık, daha yaratıcı, daha büyük düşünmeye itiyor.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Mutlaka rakama dökülebilecek hedefler koyuyorum. Misal; koşucu olmak istiyorum demek yerine haftanın en az üç günü koşan bir kadın olmak istiyorum diyorum. Daha da abartırsam haftanın üç günü yarımşar saatten 12.0 km/s hızla koşan bir kadın olmak istiyorum diyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu hedefler genelde konfor alanımın biraz üstünde oluyor.

Benim için bu süreçte en önemli şey hedef koymak değil, niyet etmek. Koyduğum hedefin hizmet ettiği, hayatımda yaratacağı değişikliğe niyet edip orada hissedeceğimi bildiğim duyguyu yaşamak uzun vadede motive olabilmem ve vazgeçmeden bu hedef uğruna çalışabilmem için en kuvvetli araçlar. O kadar ki, bazen hedefime ulaşmadan, farklı yollarla bu niyetin yerine geldiğini görüyorum.

Bence niyet etmek hedef koymaktan çok daha kuvvetli bir süreç. Çünkü yolda giderken bazen şartlar değişiyor; ancak siz hedefinize o kadar takılmış oluyorsunuz ki niyetinizi unutuyor ve bir takım fırsatları göremiyorsunuz. Bu körlüğü aşmak için her gün yaptığım şey, kendi kendime tekrar tekrar kendi niyetlerimi hatırlatmak.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Benim için en önemli şey ilk adım. İlk adımın nasıl olduğu önemli değil; önemli olan hızla ve hedef konulduktan hemen sonra o adımı atmak. Ondan sonra gelen geri dönüşler bana zaten doğru yolda olup olmadığımı gösteriyor ve sonraki adımları da buna göre değiştiriyor ve şekillendiriyorum.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

İş-yaşam dengesine inanmıyorum. Günümüzde 7/24 işteyiz, çünkü cebimizdeki minik alet bize zaten sürekli işi hatırlatıyor ve her ortamda bizi tekrar tekrar ofise sokuyor. O yüzden de iş-yaşam bütünlüğüne inanıyorum. Buna inandığım için de aşık olduğum işi yapıyorum. İş hedeflerim de bu nedenle iş-yaşam bütünlüğümün tam göbeğinde yer alıp bana hizmet ediyorlar.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Hedeflerim niyetlerimi yaratmak için araç olduklarından, onlar da başarıya ulaştıklarında hayat kalitem gerçekten çok pozitif bir şekilde değişiyor.

Zaman ne gösterir bilmiyorum ama bugüne kadar kalbimin sesini dinleyerek ve bir çok zor karar alarak bana hizmet etmeyen ilişkiler ve işlerden sıyrıldığım için kendimle gurur duyuyorum. Hayatımdaki en büyük başarı, bunlar yerine kurduğum dünyamdır.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Gelecek hedefim, daha çok insanın hayatına dokunup kendi potansiyellerini gerçekleştirirken birbirine özen gösteren insanlardan oluşan bir dünya yaratmak.

Bu mega hedefin şemsiyesi altında, hareket etmeyi ve sağlıklı yaşamayı araç olarak kullanıyorum. ‘Kızlar Sahada’ ile 2014’te 32 takımla kadınları güçlendirerek özgürleştirmek; Actifit ile daha çok firmaya ulaşarak sağlıklı yaşam projeleri başlatmak bu senemin hedefleri.

Orçun Kuyucuoğlu – EY Danışmanlık Hizmetleri Performans Geliştirme Müdürü

ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nden 2004 yılında şeref öğrencisi olarak mezun olduktan sonra sırasıyla Procter&Gamble, aile işi, ve Henkel’de çeşitli kademelerde çalıştıktan ve yöneticilik yaptıktan sonra; Dünya’nın önde gelen iş okullarından olan Nottingham Üniversitesi İş Okulu’nda İşletme alanında (MBA) yüksek öğrenimini tamamladı.  Bir süre İngiltere’de danışmanlık yaptıktan sonra Türkiye’ye dönerek EY Danışmanlık Hizmetleri’ne katıldı ve şu anda Müdür olarak EY’da yönetim danışmanlığı görevini sürdürmekte. 

1. İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

Burada ben iş hayatı ile özel hayatı ayırmak gerektiğini düşünüyorum.

İş hayatı için hedef koymak enerjimizi ve zamanımızı doğru kullanmak anlamına gelir ki günümüzün karmaşık iş yapısında bu, başarı için çok önemlidir. Öte yandan, artık çok daha hızlı ve dinamik olan iş hayatında hedeflerimize saplanıp kalmak da doğru değil. Sürekli okuyarak, gelişmeleri takip ederek hedeflerimizde değişiklikler yapabilecek esneklikte olmalıyız.

Özel hayat konusunda ise farklı düşünüyorum; akışına bırakmak tarafındayım hayatı. Zaman bize doğrusunu gösterir, bir hedef koyulması gerekiyorsa da gerçekten hisseder insan ve o hedefe doğru yola koyulur.

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Ben bu seneye kadar kariyerimde uzun dönemli hedefler koymadım, uzun dönemli hedef koyabilmek için insanı kendini tanıma yolculuğuna çıkmış ve belirli bir noktaya ulaşmış olması gerekir diye düşünüyorum.

Kısa dönemli hedeflerime ulaşmakta genelde başarılı oldum, ama başarısız olduğum ve canımın yandığı anlar da yaşadım. Kısa dönemli hedefler, motivasyonumu yukarıda tutmamı sağlıyor ve değişimlere karşı adaptasyon olanağı veriyor. Ancak dediğim gibi, kendini tanımayı başarmış ve hayattan ne istediğini, ne yapmaktan mutlu olacağını çok net bilen insanlar oldu çevremde ve tabii onlar için uzun dönemli hedefler koymak zor değil.

Bir de, hedefi nasıl tanımlandığınız çok önemli. Benim için mutlu olacağım, keyif alacağım bir işte çalışmak hedef iken; başka biri için tamamen ölçülebilir milyon dolarlı rakamlar kazanmak hedef olabilir.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Büyük resimde belirli dönemlerde kariyerimin ilerleyişini gözden geçiririm. Kendimle kaldığım bu zamanlar çok özeldir ve mümkün olduğunca objektif olmaya çalışırım. Yılda 2-3 kere ‘Neredeyim?’ ve ‘Nerede olmak istiyorum?’ sorularını sorar, cevaplara göre yol haritamı oluşturur ve  hedeflerimi belirlerim. Bunun dışında günlük ve haftalık hayatımda sürekli gelişim prensibini ilke edinmiş bir kişi olarak, yaşadıklarımdan ve gözlemlerinden elde ettiğim bilgileri bir sonraki döneme adapte etmek için de hedefler koyarım. Bunları zaman zaman yazılı, zaman zaman da aklımda yaparım.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Aksiyon planı, uygulama ve takip önemli hedeflere ulaşmak için oldukça gerekli. Mutlaka yazılı ya da aklımda bir planım olur ve uygulama aşamasında takip ederek gelişimimi görürüm.  Bu süreci araba ile bir seyahata çıkmaya benzetebiliriz; gideceğimiz yeri belirliyoruz, gerekli hazırlıkları yapıyoruz, yola çıkıyoruz. Yol üzerinde bir arıza olabilir, tamir edip devam etmek  gideceğimiz yere varmak için önemli. Bu arada uzun dönemde başarılı olmak ve sizin farklılığınızı ortaya koyacak önemli bir düşünce yapısını burada vurgulamak gerekli; yani arızanın bir daha olmaması için gerekli önlemleri almak… Bunu da yapmaya çalışıyorum.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç, iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

Güzel soru 🙂 Bu konu üzerinde çalışmam gerek. Ben şu anda yaptığım işten gerçekten keyif alıyorum, ve bu durum iş-yaşam dengesinin işe doğru kaymasına neden oluyor.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Tabi ki mutluluk veriyor. Özellikle özel ve iş çevreme, müşterilerime, çalışma arkadaşlarıma, firmama ve kendime bir katma değer yaratabiliyorsam; çok daha mutlu ediyor bu başarılar. Başarı, yolumda ilerken ihtiyacım olan enerjiyi veriyor bana.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Dediğim gibi bu seneye kadar uzun dönemli bir hedef koymamıştım kendime ama şimdi yönetim danışmanlığında uzun dönemde bir kariyer planı yapmış durumdayım. Neden derseniz; firmalara, topluma ve çalışanlara ciddi katma değer yaratma potansiyeline sahip bir işte çalışıyorum ve benim için ‘o an’lar işte bu değerleri yarattığımı hissettiğim anlar. Kendimi tanıdığım kadarıyla işte bu anlarda mutluluk ve keyif seviyem yukarıya çıkıyor. Bu hedefime ulaşma yolunda ilerlerken özellikle şimdiye kadar başarımda büyük etkisi olduğuna inandığım etik değerlerimi koruyarak ulaşmak konusunda da bir hedefim var.

Volkan Biçer – Mobilike Kurucu Ortağı, Genel Müdürü

1984 İstanbul doğumlu olan Volkan Biçer, Boğaziçi Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü’nde lisans eğitimini aldıktan sonra Galatasaray Üniversitesi’nde MBA eğitimini tamamladı. Türkiye’nin lider mobil operatörü Turkcell’in Mobil Pazarlama & Reklam Departmanı’nda Ürün Yöneticisi ve Yahoo! EMEA ekibinde Ülke İçerik Yöneticisi olarak çalışan Biçer, aynı zamanda Yahoo! EMEA Pazarlama Ekibinde Hedef Kitle ve Topluluk Yöneticisi görevlerini yürüttü. 

2009’da Türkiye’nin lider mobil reklam ağı Mobilike’ı kurdu; şirketin Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü olarak görevini sürdürmekte. 

1. İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

İş hayatının her adımında gidilecek yol, ulaşılacak nokta ve ara duraklar belirlenmezse hiç bir şekilde istenilen tatmin seviyesine ulaşılabileceğini sanmıyorum. Diğer taraftan bakarsak, özel hayat tarafında da insanlar biraz daha kendilerini tesadüflere bırakacak kadar özgür olmalılar; sonuçta yargılayan kişi ne olursa olsun gene kendileri olacaktır. Ancak iş hayatında plansız ve hedefsiz olmak, rekabetin bu kadar ciddi olduğu bir dünyada geri dönülemeyecek kayıplar getirebilir.

Sonuç olarak özel hayat içerisinde değil ama iş hayatında kaybetmeyip kazanmak istiyorsak ve en önemlisi kişisel tatmin arıyorsak, hedefsiz bir hayat düşünülemez. Kişisel olarak ben de özel hayat tarafında nispeten geniş planlar ve az hedef/takip ile; ancak iş hayatında her daim hedefleri belirleyip onlara göre hareket ediyorum. Çok da fena oldu diyemem bugüne kadar 🙂

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Her ikisini de yerine göre yapıyorum. Sadece uzun dönemli plan yapamazsınız; aynı şekilde sadece kısa zamanlı planlar yaparak da hayatınızı ancak mutluluk oyununa çevirirsiniz ve hayat bir anda korku filmine dönüşebilir. Bence yerine göre ilgili hedefi koymakta fayda var. Bugüne kadar sanırım bu şekilde bir deneyimim oldu ve hiç bir şekilde sıkıntı çekmedim. Sanırım uzun veya kısa olmasından ziyade, kişinin gerçekleştirilebilir hedefleri belirlemesi daha önemli.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Mümkün olabildiğince gerçekleştirebileceğimin biraz daha fazlasını hedef olarak koymaya çalışıyorum.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Ne olursa olsun günlük olarak takip benim için oldukça önemlidir. Bu noktada ortada bir hedef varsa öncelikle bunu nasıl takip edebileceğimi çözmeye çalışırım. Bu alanlarda oldukça çılgın bir kontrol hastalığım da vardır.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

Sadece iş tarafında kalıyorum diyebilirim. Ağırlıklı olarak hedefleri iş yaşamında koyduğum için, iş tarafındaki hedeflerim günlük yaşamımın da önemli bir kısmını sömürüyor. Çok sağlıklı olmamakla beraber bir şekilde değiştirmeye çalışıyorum.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Sanıyorum başarmaktan daha güzel bir tatmin insanoğlu için henüz keşfedilmemiştir. Hedefin küçük veya büyük olmasına bağlı olmaksızın hedeflerime ulaşmak günlük modumu oldukça etkiliyor. Başarı her insanın hayata bağlanması ve kendisini gerçekleştirmesi için gerekli olan ana unsurlardan. Benim için oldukça vazgeçilmez bir ihtiyaç. Tabii şunu da unutmamak gerek; başarısızlık da dünyanın sonu değil, tecrübe olarak hayatımızda var olmalı.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Kurucu ortağı ve Genel Müdürü olarak çalıştığım Mobilike’ın kendi alanında liderleğini devam ettirmesi, mobil dünyanın büyüme ortalamasının altında kalmadan büyümeye devam etmesi ve çalışanlarımızın hiç bir gün pazartesi sendromu yaşamaması.

 

Farklı sektörlerde çalışan kişilerin görüşlerine yer verdiğimiz diğer Follow Up röportajlarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale