X

Erken yaşta yabancı dil eğitimi: Çocukların dil öğrenme sürecini destekleyecek ipuçları

Her anne baba çocuğu için hayatta en iyisini ister ve her şeyin en iyisine ulaşabilmesi için her ebeveyn çocuğunu küçük yaşlardan, hatta bebeklikten itibaren hazırlamaya başlar. Günümüz dünyasında günden güne hız kazanan küreselleşme, teknolojik ilerlemeler ve ‘dünya insanı olma’ kavramları ile bu hazırlık devamlı yenilense de önemi asla azalmayan bir konu var; o da yabancı dil eğitimi. Yabancı dil bilgisi, bir bireyin sosyal, akademik ve profesyonel yaşantısındaki en önemli avantajlardan biri ve bu nedenle ne kadar erken yaşlarda yabancı dil becerisi kazanılırsa o kadar iyi

Geleceğe çocuklarını en iyi şekilde hazırlamak isteyen her ebeveynin aklını kurcalayan yabancı dil eğitimi konusunu ele almak istedik ve neden erken yaşlarda başlanmalı, iki dilli (bilingual) çocuk yetiştirmenin zorlukları var mı, çocuklara yabancı dil nasıl öğretilir gibi bu konuda merak edilen tüm soruların cevapları için okumaya devam edin.

Yabancı dil eğitimi kaç yaşında başlamalı?

Yabancı dil eğitimine kaç yaşında başlanılması gerektiği uzun süredir tartışılan bir konudur, fakat uzman görüşleri ve bilimsel araştırmalar genel olarak 7 ya da 10 yaşından önce mutlaka başlanması gerektiğini, hatta en doğru zamanın 3-5 yaş aralığı olduğunu belirtir. Çünkü bu yaşta beyin gelişimi en hızlı seviyesindedir. Beyin plastisitesi (beynin yaşam boyu fiziksel, fonksiyonel ve kimyasal olarak gelişebilme yeteneği) bu dönemde en zirve noktasındadır, çocuklar bu dönemde hızlı öğrenir, kolay hatırlar.

Ayrıca, bu dönemde çocuklar doğal olarak ana dillerini de öğrenmeye başladıkları için ikinci bir dil edinimi sürecini de ana dil öğrenme süreçlerine benzer bir şekilde deneyimleyebilirler. Diğer bir deyişle, yaygın yanlış kanının aksine yabancı dil öğrenirken ana dillerini öğrenmekte zorluk yaşamazlar, aksine dil öğrenimi her dil için gerekli becerilerin geliştirilmesi ve pekiştirilmesine yardımcı olur.

Öte yandan, erken çocukluk döneminde çocukların yaşam tecrübeleri henüz sınırlı olduğu için önyargılardan arınmış, öğrenmeye açık bir zihin yapısına sahiptirler. Yeni dildeki kavramlar ve yapılar, zihinlerinde daha az dirençle karşılaşır ve bu nedenle kolayca yerleşir, böylelikle öğrenme süreci daha verimli olur. İlerleyen yaşlarda yeni bir şey öğrenirken karşılaşılan en büyük engellerden biri de hata yapma korkusudur ve bu korku, çoğu zaman öğrenmenin önüne geçer. Oysa ki küçük yaşta çocuklar hata yapmaktan çekinmez, denemekten korkmazlar, bu nedenle yeni bir dili öğrenirken daha fazla deneme/yanılma şansları olduğu için kendilerini öğrenmeye devam etme konusunda motive edebilirler. Bu, özellikle yetişkinlik çağında da dil öğrenirken yaşanan en büyük zorluklardan biri. Çünkü, yetişkinler yanlış telaffuz etmekten, dilbilgisi hatası yapmaktan çekinirler ve bu nedenle daha az denerler, daha az konuşurlar. Bu durumun aksine erken yaştaki çocuklar böylesi bir çekinceden uzakta daha rahat öğrenmeye devam ederler. Tüm bu sebepler, yabancı dil eğitimine erken yaşta başlamanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Peki, çocuklara ikinci dil nasıl öğretilir?

Çocuklara ikinci dil nasıl öğretilir?

Erken yaşlarda ikinci dil eğitimine başlamanın ne denli önemli olduğunu fark ettikten sonra çocukların oyun aracılığıyla öğrendiğini ve farklı tür uyaranların (işitsel, görsel, duyusal vb.) onların öğrenme sürecini destekleyeceğini göz önünde bulundurduktan sonra işe koyulabilirsiniz. İşte işinize yarayacak ipuçları:

1. Oyun tabanlı aktiviteleri kullanın

Çocuklar, her şeyi oyun aracılığıyla öğrenebilirler. Oyunu kullanarak onların öğrenmeye daha açık ve istekli olmalarını sağlayabilir, öğrenme süreçlerini destekleyebilirsiniz. Eğlenceli dil etkinlikleri sunabilir, sevdikleri oyunlara ikinci bir dilin kelimeleri, cümleleri ile dahil olabilir, yabancı dilde şarkılardan, eğitici videolardan destek alabilirsiniz.

2. Farklı uyaranlar sunun

Ne kadar çok duyuya hitap etmeyi başarırsanız çocuğunuzun dil öğrenimini o kadar kolaylaştırabilirsiniz. Örneğin, İngilizce öğrenimini kolaylaştırmak için İngilizce isimlerinin yazdığı nesne kartları, üzerine konuşabileceğiniz 3 boyutlu nesneler (top, bardak, mandal vb. evde bulunan eşyalar), birlikte izleyebileceğiniz o dildeki filmler öğrenme sürecini pekiştirecektir.

3. Destekleyici bir ortam sağlayın

Her şeyde olduğu gibi dil öğrenme süreci boyunca da olumlu, destekleyici ve teşvik edici bir ortamın sunulması çok önemlidir. Yabancı dildeki kitaplar, şarkılar, resimler, sesli oyuncaklar, etkinlik kitapları vb. materyallerle çocuğunuzun yaşam alanlarına dahil olabilir, öğrenme süreçlerini zenginleştirebilirsiniz. Ayrıca, yalnızca materyallerle değil, söz ve davranışlarınızla da destekleyici bir çevre sunduğunuzdan, ona hata yapma fırsatı verdiğinden ve deneyip yanılması için fırsatlar yarattığınızdan emin olun.

4. Günlük rutinlere dili dahil edin

Çocuklarınızın bir dili en iyi şekilde öğrenebilmeleri için o dilin kullanıldığı bağlamları mümkün olduğunca genişletin. Evde yemek hazırlarken, parka çıktığınızda, resim yaparken ve hatta çamaşırları katlarken o dili kullanın ve yaptıklarınızın açık, net, anlaşılır ve kısa bir şekilde o dilde ifade edildiğinden emin olun. Görsel ve işitsel uyaranlar kadar, sizin de sürece dahil olmanız çocuğunuzu öğrenme konusunda heveslendirecek ve motivasyonlarını artıracaktır.

5. Farklı fırsatlar yaratın

Eğer, bir dili öğretebilecek kadar bildiğinizi düşünmüyorsanız ya da çocuğunuzun sizin bilmediğiniz bir dili öğrenmesi için çabalıyorsanız, her zaman farklı destekler bulabileceğinizi aklınızda bulundurun. Oyun grupları, yabancı dil eğitim veren okullar, küçük yaş gruplarına özgü kurslar ve benzeri alternatifleri değerlendirin.

Bonus: Kararlı ve istikrarlı olun

Herhangi bir konuda ilerleme sağlayabilmek ve öğrenmeye/öğretmeye devam edebilmek için devamlılığın önemini unutmayın. Her gün düzenli etkinlikler sunmaya veya çocuğunuzun o dille ilişkili aktivitelere katılmasına özen gösterin. Kararlılık ve istikrar, en zor konularda bile kolaylaştırıcı etki yaratabilir.

Tüm bunların yanı sıra unutmamak gerekir ki dil öğrenme süreci her birey için farklılık gösterebilir. Çocukların ilgi alanları, öğrenme hızı ve özellikleri birbirinden farklı olduğu için esnek bir öğretim yaklaşımı benimsemek ve kişiselleştirilmiş bir öğrenme modeli sunmak önemlidir. Sonuç olarak, çocuklar için yabancı dil eğitimi, onların geleceğini şekillendirecek önemli bir adımdır. Erken yaşta başlayarak doğru yaklaşım ve uygun zamanlama ile dil öğrenme sürecini desteklemek, çocukların dil becerilerini güçlendirerek onları küresel dünyada başarılı ve donanımlı bireyler olarak yetiştirecektir.

İlginizi çekebilir:

Çocukları tatilde de öğrenmeye devam etmeleri konusunda nasıl destekleyebiliriz?

Finansal okuryazarlığı çocuklara öğretmek için ebeveynlere yardımcı olacak ipuçları

Çocuklara sorumluluk bilinci nasıl aşılanır?

Ecem Şenyurd Efecan: Selam, ben Ecem! Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli özel kurumlarda çalışıp akademi özlemiyle soluğu yine üniversitede aldım, daha öğrenilecek çok şey vardı! Mindfulness üzerine tez yazıp 'an'da kalmayı hala başaramayan biri olarak insana iyi gelen ne varsa bulmaya, uygulamaya, hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Tam bir kahve severim, günlük sınırsız doz alımıyla hayatımın olmazsa olmazı. Üretmeye bayılıyorum! :)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale