X

En kıymetli misafirinize iyi bakın: Kendini sevmek

Son dönemde yalnızlık ve tek başınalık üzerine düşünür oldum. Hatta geçenlerde yazdığım bir yazıma, “süresini bilmediğim bir süredir yalnız yaşıyorum” diye başlamıştım.
 
Şimdi tekrar dönüp bakınca yalnızlık kelimesinin bana çok karanlık, çok soğuk geldiğini fark ettim. Oysa tek başınalık penceresinden bakınca durum hiç de öyle değildi. Hatta tam tersi, çok daha özgür, sanki masmavi bir denizin kıyısında kollarını yukarı kocaman kaldırmış biri gibi canlanıyor zihnimde.

Yaşadığımız hayatın anlamı onu nasıl tanımladığımızda gizli sanırım. Neyi nasıl tanımladığımıza ya da neye ne kadar anlam yüklediğimize bağlı biraz. Ben çoğu şeye gereğinden fazla anlam yüklerim genelde. Bu davranış biçimimi çoğu zaman eleştirsem de pek değişim yönünde ilerleyemedim. Sonra baktım ki bununla mücadele edeceğime, yüklediğim anlamlara bakayım. Bana neler fayda ediyor, hangi anlamlar iyi geliyor, bunlar üzerinde çalıştım…
 
İşte, yaşamakta olduğum hayata bakış açım da böyle gelişti. Peki dönüşmek için neler mi yaptım? Hayatımı yeniden gözde geçirdim, tek başıma neleri başarabiliyorum? Neleri tek başıma yapmak bana keyif veriyor, neleri kalabalıkla yapmak iyi hissettiriyor? Hayatımın hızlıca bir fotoğrafını çekip çerçeveledim. Fotoğraf bana şunları söyledi:

İstediğim her şeyi yapabilme gücüne sahiptim, istediğim yere gitme, istediğim müziği keşfetme, ne zaman, nerede olmak istiyorsam orada olma ya da olmama kararını verebilme… Kimseden bir şey istemeden her türlü zorluğumu da kendim aşabilme. Ve sonra baktım ki hayatımı çok keyifli bir hale getirebilmişim, kendimle de gayet güzel sosyalleşebiliyorum. Daha ne olabilirdi ki?

Şöyle düşündüm, insan kendi ile sosyalleşebilirse, hayatını kendisi için de keyifli hale getirirse ve bence en önemlisi tek başınayken özüne dönebilirse, işte asıl o zaman yalnız kalmaz. Aret Vartanyan’ın Eski Sevgililer Oteli’nde dediği gibi: “…Yalnızlığınla barışmak bağımsızlığını ilan etmektir. Ondan kurtulmak için beklentilerinden vazgeçerek olanı yaşamaya başlarsın ki işte o an bağımlı yaşamaktan vazgeçmişsindir. Yalnızlığın yerine bağımlılıkları koydukça yalnızlığını daha çok hisseder insan.”

Birilerine veya bir şeylere ne kadar az bağımlı olunursa o kadar da özgür bireyler olmaz mıyız sizce de? Yukarıda bana ilham olan paragrafta, yalnızlığı öyle güzel özetlemiş ki bende uyandırdığı soğuk ifadesini de aldı böylece. Tek başına veya yalnız, her nasıl tanımlarsak tanımlayalım, böyle yaşayan ve etrafındaki insanlara bağımlılığı azalan birey kesinlikle durumunun pozitif ayrıcalığının tadına varacaktır.

Zira, beklenti ile birine bağımlı kaldığımızda ve o kişi hayatımızdan bir şekilde gitmek zorunda kaldığında bu sefer kucağımızda koskoca bir boşluk, boğazımızda kocaman bir yumru ile kalıveriyoruz. Bunun olmaması için de ben; bir zafer gibi kutluyorum tek başınalığımı. Kendimi öyle bir güzel ağırlıyorum ki evimde, benden daha önemlisi mi var diyorum. Kendimi şımartmayı asla ihmal etmiyorum. Andrey Tarkovski’nin dediği gibi, “kendinizi kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.”

Sanırım bunun için öncelikle bu kelime ile barışmak ve sonrasında etrafımıza alacağımız insanlardan beklentimizi minimize etmek oldukça iş görecektir. Böylece, hayatımızdan çıksalar bile biz olduğumuz yerde dimdik kalır, kaldığımız yerden yolumuza devam ederiz.

Öğrenme hiç bitmeyen bir yolculuk benim için ve bu kavram tanımlamalarında keşfettiğim diğer güzelliklerse özetle şunlar oldu; en önce kendinizi sevin. Evinizde her gün kendinizi ağırlayın, zira bizden daha önemli bir misafir mi var şu hayatta. Değerinizin farkına varın, siz kendinize değer vermezseniz kimsenin size değer vermeyeceğini sakın unutmayın! Ne kadar çok kendi özünüzün farkına varırsanız hayatınızda yanınızda yürümek isteyenler sizin yol arkadaşlarınız olurlar ve gitmeleri gerektiğinde gitmeleri size acı olarak değil, sadece deneyim olarak kalır.

Ve işte ben hayatımda korktuğum kavramlarla böyle barıştım. Peki siz hangi kavramlara mesafelisiniz? Hangi kavramları yeniden tanımlamaya ihtiyacınız var?

Düşünme sırası sizde… İlham olması dileğimle…

İlginizi çekebilir: Karanlıktan çıkmak mı istiyorsun: Mum da, çakmak da senin elinde

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale