X

Duygusal durumunuzun sizi engellememesi için harika bir yol: 3F

  • İş yerinde patron veya yöneticiniz size yüklendiğinde kendinizi faydasız, değersiz hissettiniz mi hiç?
  • Ya da bir satış görüşmesinde veya bir anlaşma yaparken karşı tarafın sizi çileden çıkardığı oldu mu?
  • Veya işten eve geldiğinizde, ufacık bir şeyden kıyameti koparıp tatsız geçen bütün günün acısını eşinizden ya da çocuklardan çıkarmışlığınız var mı?
  • Peki, herhangi bir beklenmedik durumda heyecan veya korkudan elinizin ayağınıza dolaştığı vaki mi?
  • Ya da çok üzücü bir durum karşısında yıkılmış hissedip hiçbir şey yapacak gücünüzün kalmadığını düşündünüz mü?

Duygular tüm hayatımızı etkileyen son derece güçlü olgulardır. Eğer olumlu duygularımızda bir patlama yaşıyorsak genellikle bir sorun çıkmıyor, ama yukarıda sıraladığıma benzeyen ve bizi olumsuz duygulara sevk eden durumlarda “Duygusal Ustalık” yani duygularınıza hâkim olabilmek hayati önem taşıyor.

Sırf sinir krizi geçiriyorsunuz diye işinizden olmak, beklediğiniz satışı yapamamak, salak gibi görünmek ya da daha beteri sevdiklerinizin kalbini kırmak istemezsiniz, değil mi? Size başınıza ne gelirse gelsin, korktuğunuz şey ne olursa olsun ya da ne hissederseniz hissedin, her daim duygularınıza hâkim olabileceğiniz harika bir yöntemden bahsedeceğim! Önce bunu nereden öğrendiğimi anlatayım

Siz hiç ateşin üzerinde yürüdünüz mü?

Ben yürüdüm. Yapabileceğimden emin değildim, deli gibi korkuyordum ve bütün duyularım bana bas bas “Deli misin ulaaaaann?!” diye bağırıyordu. Ama yine de yürüdüm. Hepsi bu 3F sayesinde. İyisi mi hikâyeyi baştan anlatayım:

2013 yılıydı. Artık kıdemli bir koçtum ve danışanlarımla harika çalışmalar yapıyor ve hedeflerine ulaştıkları yolda onlara keyifle eşlik ediyordum. Bir yandan da bilgi dağarcığıma daha neler ekleyebileceğime dair araştırmadaydım. O dönemde birlikte olmaya başlayalı birkaç ay olmuş sevgilim Yeliz, 10 yıl ABD’de yaşamış ve Tony Robbins ile çalışmalar yapmıştı.

Bir gün bana döndü ve “Sen hiç ateşin üzerinde yürüdün mü?” dedi. Bunu “Sen hiç dişini fırçaladın mı?” tonlamasıyla sorduğu için “Hayır” demeden evvel biraz düşündüm. Sanki tuhaf olan ateşte yürümek değil de yürümemekmiş gibi sormuştu soruyu. Yürümediğimi söyledikten sonra “O halde hazırlan. Bu Mart ayında yürüyeceksin.” dedi.

Tony Robbins’in UPW (Unleash the Power Within – İçindeki Gücü Uyandır) etkinliğinden bahsetti. Binlerce kişiyle birlikte ateşin üzerinden yürüyeceğimizi ve 4 günlük bu etkinlikten dönerken tüm hayatım boyunca kullanabileceğim müthiş yetkinliklere sahip olacağımı anlattı bana. Ne yalan söyleyeyim, hemen burun kıvırdım. Derhal ön yargılarını kusan egomu seslendirdim ve dedim ki “Aman abi, Allah aşkına!  Ticari bir durum var orada. Binlerce insanın katıldığı bir organizasyonda neyi ne kadar öğreneceksin de, uygulayacaksın da, hayatını dönüştüreceksin dee… Ölme eşeğim ölme!”

Karşınızdaki kişi ne konuştuğunu biliyorsa, onu dinleyin

Sevgili benim katılmamı istiyordu bu etkinliğe. Ve doğal olarak -her ne kadar bir sürü soru işareti dolansa da kafamda- Tony Robbins’in Mart 2013’te Los Angeles’ta düzenlediği UPW eğitimine katılmak üzere gerekli işlemleri yaptık.

Tony Robbins- Unleash the Power Within

Eğitimin ilk gününün sabahı olağanüstü bir kalabalığın içinde, harika bir organizasyon eşliğinde son derece rahat bir şekilde kaydımızı yaptık. Tony saat 13:00 gibi başlayacaktı. Girdik salona oturduk, en az 6.000 kişi vardı içeride. Her yerde dev ekranlar, Tony’yi burnumuzun dibine kadar getiriyordu ve gerçek bir devi andıran bu adam sahneden enerji saçıyordu!

Herhangi bir durumda performansımızı belirleyen şeyin “State”imiz, yani “içinde bulunduğumuz hal” olduğunu anlatıyordu. Bunun rasyonel sebeplerini anlatıp benim gibi şüphecileri ikna ettikten sonra tüm gün boyunca, her saat başı, bizi duygusal anlamda en yüksek halimize çıkaran bangır bangır müzikli ve sıçramalı/dans etmeli “teneffüsler” veriyor, bu duygusal hali bir şekilde bize çapalıyor ve sonra konuları anlatmaya devam ediyordu.

Çişin de mi gelmiyor be adam?!

Yeliz’e dönüp “Ara vermeyecek mi?” dedim. “Tony eğitimlerinde ara vermez” dedi. “Nasıl ya? Akşam yemeği de mi yok?” diye sordum. “İstersen gidip yiyebilirsin, ama ara yok” dedi. Allah Allah! İlk defa böyle bir şeye rastlamıştım. “Peki, ne kadar sürüyor ilk gün?” dedim. “Gece yarısı yapacağımız ateş yürüyüşüne kadar sürer” dedi.

Hadi bu Tony Süpermen, çişi falan da gelmiyor, 6.000 kişiyi, sıkılmadan, konsantrasyonlarını kaybetmelerine izin vermeden, pür dikkat dinleyen ve uygular şekilde nasıl salonda tutuyorsun be kardeşim?! Saat 13:00 itibariyle başlayan ilk gün evrilip geceye döndü ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadım bile. İtiraf etmeliyim ki, böyle bir şeyi beklemiyordum.

Tam 10,5 saat sonra

Saat 23:30’u gösterdiğinde Tony “Vakit geldi” dedi. Salondaki herkese ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp, salonu terk etmelerini ve açık otoparka doğru ilerlemelerini söyledi. Dünyanın, her yerinden gelmiş 6.000 kişi paçalar sıvalı vaziyette, ayaklar çıplak “YES! YES! YES! YES! YES!” diye ellerimizi birbirine vurarak yürüyorduk.

Zifiri karanlık otoparka geldiğimizde akkor ateş yolları sıra sıra dizilmiş, üstlerinden yürüyecek binlerce insanı bekliyordu. Bu acayip görüntüye Afrika tamtamlarını andıran melodik davullar eşlik ediyordu.

Sıcaklığı 1200 Santigrat dereceyi bulan odun korlarından oluşan ateş şeritlerine yaklaştıkça beynim alarm zillerini bırakmış canavar düdükleriyle oradan bir an önce uzaklaşmamı bağırıyordu. Yüreğim ağzımda gümbürdüyordu.

Hokus pokus değil, Fizyoloji-Filoloji-Fokus

Ateşin başına geldiğimde, Deneyimli bir eğitmenin talimatları sayesinde;

  • FİZYOLOJİ: Bütün gün öğrenip defalarca provasını yaptığımı hareketleri tekrar edip fizyolojimi düzelttim.
  • FİLOLOJİ: Bana güç veren ve zihnimi susturan kelimeleri söyledim.
  • FOKUS: Odağımı, korktuğum ateşten çevirip, ateş yolunun sonunda beni kutlamayı bekleyen gönüllülere baktım. (Bu gönüllüler hadisesi acayip. Onu da anlatacağım).

İlk adımı attıktan sonra geri dönüş yoktu. Ve işte ben, çıplak ayaklarımla, zihnimin bütün gücüyle “YAPAMAZSIN!” diye haykırdığı şeyi yapıyordum. Ayaklar çıplak, ateşin üzerinden yürüdüm. Ateş yolunun sonunda beni bekleyen gönüllüler havada çakan eller eşliğinde gülerek ve neşeyle bunu kutladım. Salona döndüm, ayakkabılarımı giyerken ayaklarımın altına bakıyordum. İnanılacak gibi değildi ama hiçbir şeyim yoktu: Küçücük bir noktada bile bir iz, ufak bir yanık, hafif bir kaşıntı, hiçbir şey! İnanamıyordum.

3F! Her şey FİZYOLOJİ ile başlar

Her şey ama her şey fizyolojinizde başlıyor. Hem eğitimlerimde hem de koçluk çalışmalarında katılımcı ve danışanlarımın deneyimlemesini sağladığım bir şey bu. Çünkü fizyolojinizi düzelttiğiniz anda her şeyi değiştirmeye başlıyorsunuz. Deneyin: Bir sandalyeye oturun, başınızı öne verin, hafif kamburunuzu çıkarın, yere bakın, dirseklerinizi dizinizin üstüne koyun ve birkaç dakika öylece durun.

Lütfen bunu şimdi yapın ve ne hissettiğinizi, aklınıza gelen düşünceleri izleyin. İçinizden bir ses bunu sonra yapmanızı söyleyecek, ONU DİNLEMEYİN! Şimdi oturduğunuz yerde bu uygulamayı yapın ve en az iki dakika öylece durun. Yazıyı okumaya sonra devam edin.

Bu uygulamayı yapanlar biliyor ki, hissettikleri şeyler pek de güzel değil. Nefes almakta zorlandılar, sıkılmış hatta bunalmış hissettiler, akıllarına gelen düşünceler de pek keyifli değildi. Şimdi bir de bunu deneyin: Ayağa kalkın, dik durun, çene yukarıda göğüs ileride omuzlar rahat ve hafifçe geride, gözler direkt olarak karşıya bakıyor. Derin bir nefes alıp ciğerlerinizi doldurun. Şimdi nasıl hissediyorsunuz? Bambaşka değil mi?!

Sıkıntılı bir durumda öncelikle fizyolojinizi bu iyi hissettiğiniz duruma getirmek çok faydalı, hatırlayın!

Filoloji = Kelimeler = Büyü

Gelelim 3F’nin ikincisi olan filolojiye, yani kendinize söylediğiniz şeylere, bir başka deyişle; düşüncelerinize. Nelere “Yapamam”, “Beni aşar”, “Bana mı kaldı?” diyorsunuz?

Hangi konularda yetersiz, parasız, fikirsiz olduğunuzu düşünüyorsunuz? Ne zaman bahaneler üretip adım atmayı erteliyorsunuz, işte o zaman ve o konularda gelişme fırsatını tepiyorsunuz!

Daha önceki yazılarımda da söyledim: Kelimeler büyüdür! İster olumlu olsun ister olumsuz. Kendinize söylediğiniz her şeyle büyü yapıyorsunuz. Başka türlü söyleyelim: Kendinize söylediklerinizle kendi realitenizi yaratıyorsunuz.

İlgili yazı: Olumlamaları unutun “Büyülü Cümleler” yazmanın 10 püf noktasıyla başarıya ulaşacaksınız!

Kelimelerin üstümüzdeki muhteşem etkisini çok daha iyi anlayabilmeniz için Dr. Masaru Emoto’nun “Suyun Gizli Mesajı ” kitabını okumanızı hararetle tavsiye ederim.

Fokus – Odağınız neredeyse enerji oraya akar!

Bu Tony Robbins’in söylediği bir cümle bu. Bir düşünün; engellere odaklandığınızda göreceğiniz şey nedir? “Engeller” elbette! Öyle değil mi? Peki engele bakmak sizi motive eder mi? Eminim ki hedefinize baktığınızda daha fazla içsel motivasyon sağlayabilirsiniz.

2013’ün Mart ayındaki o muhteşem gecede, ateş yolunun başındaki eğitmenin söylediği gibi: “Kafanı kaldır ve bitiş noktasına (hedefine) bak, ateşe (engele) bakmak seni bir yere götürmez!” Bunu çok daha kolay anlaşılır hale getirelim: Hepiniz eminim Türk kahvesi taşımışsınızdır ya da çay, su veya süt. Taşıdığınız kahve dökülmesin diye dikkatle kahveye bakarsanız, çok yüksek ihtimalle kahveyi dökersiniz. Oysa yürüdüğünüz yola ya da gideceğiniz yöne baktığınızda hem manasız bir stres yaşamaktan kurtulursunuz hem de kahveyi dökmezsiniz.

Her zaman hedefinize odaklanın, zorluklara değil!

Gideceğiniz yöne, hedefinize bakın, karşınıza dikilip duran engellere değil!

3F’yi yerinde deneyimlemek ve gönüllülük

Bu anlattıklarımı kendiniz de deneyerek tecrübe edebilirsiniz. Bununla beraber bilgileri içselleştirmek için istikrarlı bir çalışma her zaman çok daha etkili olur. Ne zaman isterseniz bana tolga@powercoaching.us adresinden ulaşabilirsiniz. Ama elbette ben sizin; bunu yerinde, birinci ağızdan ve bizzat deneyimleyerek anlamanızı tercih ederim. Tony Robbins’in Londra’da 7-11 Nisan tarihlerinde yapacağı etkinliğe iki kıdemli Power Coach ile katılmak isterseniz mutlaka benimle bağlantıya geçin. Sadece Uplifers okuyucularına özel bir fırsat yaratabilirim.

Tony’nin UPW etkinliğine bir kez katıldığınızda; hayatınız boyunca dilediğiniz zaman, dilediğiniz yerdeki UPW etkinliklerinde aktif görev alan gönüllüler arasına katılarak, bu benzersiz deneyimi ücretsiz olarak ve bambaşka bir perspektiften tekrar yaşayabiliyorsunuz.

Örneğin ben bu Nisan’da 3. Kez binlerce insanın üstünden yürüdüğü o ateşi yakan Fire Team’de görev almak üzere Londra’da olacağım ve sizin de bu dönüştürücü, katkı sağlayan ve benzersiz tecrübenin bir parçası olmanızı çok isterim. Siz de isterseniz bana ulaşın.

Ve o zamana kadar hatırlayın:

Fizyolojinizi düzeltip, kendinize söylediğiniz şeyleri (düşüncelerinizi) özenle seçer ve odağınızı bir an bile varmak istediğiniz hedeften çekmezseniz, aşamayacağınız engel, üstesinden gelemeyeceğiniz zorluk ve hâkim olamayacağınız duygu kalmayacak.

Haftaya görüşene kadar; tutkuyla ve güçlü yaşayın!

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale