X

Düşünce atmosferi: Kendiniz hakkında düşünerek başardıklarınız

“Her kişi bir düşünce atmosferiyle çevrilidir. Bu güç vasıtasıyla ya çekici ya da itici oluruz. Beğeni beğeniyi çeker ve… Biz zihnimizde ne mevcutsa onu çekeriz.” Ernest Holmes

Sadece aklımızdan bir anda geçmektedir “Ya bir şeyimi kaybedersem,” “Ya bu parayı istediğim zamanda kazanamazsam,” “Ya o hayatımın erkeği veya kadını ile hiç karşılaşamazsam,” “Ya istediğim ülkede yaşayabilmek şansına sahip olamazsam,” “Ya annemi veya babamı bir kazada kaybedersem,” “Ya bu evlilik umduğum kadar iyi gitmezse,” “Ya bir gün sahibi olduğum evleri ve arabaları yitireceksem,” “Ya bir gün elimi veya ayağımı kaybedersem,” “Ya bir gün bugün elimi tutan bu adam veya kadın yanımda olmazsa,” “Ya bir gün o tatlı kızımı veya oğlumu kaybetmek durumunda kalırsam onların hastalıklarıyla karşılaşırsam…” İşte o zaman ne yaparım?

Tüm bu cümleler sadece kelimelerden ibarettir, belki iki kelime belki üç ve belki de sadece dört kelimeyi yan yana koymaktayız değil mi? Sonra bir şey olur ve biz sadece şu cümleyi kurarız “Düşündüğüm başıma geldi…” Ben bugün bu yazımda o düşündüklerimize bakalım istiyorum… İçin için düşünüp de kendi kendimize bir türlü ifade edebilecek cesareti bulamadıklarımıza… Ya şöyle olsaydı ya böyle olsaydı diye içimizdeki düşmanla adeta savaş verdiklerimize… Bu sesi nasıl durduracağız diye sorular alıyorum sizlerden, nasıl bu düşüncelerin üstesinden gelebileceğiz? Yani aslında “kendimize” kendi düşüncelerimize nasıl söz geçirebileceğiz? Ve asıl soru bu gerçekten mümkün mü?

Bir bahçemiz olduğunu düşünelim, bu bahçeye farklı tohumlar ekiyoruz. Bu tohumları “biz” seçiyoruz. Örneğin ben erik ağacı dikiyorum, siz zeytin ağacı dikiyorsunuz, bir başkası limon ağacı dikiyor ve bir diğerimiz ise sadece domates ve biber ekiyor herhangi bir ağaç tercih etmiyor. Sonra hepimiz bu bahçemize ektiğimiz ağaçlara adeta gözümüz gibi bakıyoruz. Onları sürekli suluyoruz, böceklerden koruyoruz, ilaçlıyoruz, gereken tüm özeni gösteriyoruz… Ve bir gün ben erikleri alabilirken, diğerimiz limonlarına kavuşuyor, bir diğerimiz ise domates ve biberlerine…

İşte düşüncelerimiz de aynen bu bahçe örneğindeki gibidir. Hepimiz birer “düşünce atmosferinde” yaşarız… Bahçemize diktiğimiz bitkiler gibi “her düşüncemiz” aslında birer tohumdur. Evet, farkında olmasak da eğer “mutsuz” olacağımızı düşünüyorsak bunu besleriz bu bahçemizin mahsulü olarak karşımıza çıkar; ne düşünüyorsak, ne kadar mutsuz olacağımıza inanıyorsak, mutsuzluk endişesi duyuyorsak bu tohumu muhteşem bir şekilde beslemeye devam ediyoruz demektir… Mutsuz oluruz; düşünce atmosferimiz aynı suyun birikip de yağmur olarak yağması gibi üzerimize “mutsuzluk” olarak yağıverir…

Şimdi gelin şu düşünceye odaklanalım “Ben çok değerliyim kıymetliyim her daim bolluk ve bereket ile çevriliyim, bolluk ve bereketle kabul ederim ve bolluk ve bereketle paylaşırım…” Bir hafta boyunca sadece bu cümleye odaklandığımızı bunu bahçemize ektiğimizi düşünelim… Tüm düşünce atmosferimizde bu cümlenin bolluğun ve bereketin o güzelim varlığının yankılandığını hayal edelim… Bolluğun ve bereketin varlığını ta içimize kadar hissettiğimizi bunun bilinci ve inancı ile paylaştığımızı… Baktığımız her noktada bolluk ve bereket gördüğümüzü… Kıymet ve değer gördüğümüzü, kendimizi çok ama çok severek kendimize çok değer verdiğimizi… Öyle bir an gelir ki evet düşünce atmosferimiz bunu bize “hissettirecek” şekilde yağmaya artık hazırdır; duyarız evren bize bu sözlerle ulaşır “Bugün çok güzelsin, sen benim için çok ama çok kıymetlisin…” “Her zaman sen geldiğinde bolluk ve bereket eksik olmuyor,” “Sen burada olduğunda her zaman işlerimiz açılıyor,” “Ne güzel paylaşıyorsunuz sizin bu düşünceli yapınızı çok seviyorum sizi çok takdir ediyorum,” “Size çok teşekkür ediyorum ne kadar güzel bir kalbiniz var…” Evet, bu sözler sadece birkaç örnektir ama işte o muhteşem düşünce atmosferimiz kocaman yağmurları bu düşüncelerimizin yoğunlaşması olarak ektiklerimizin mahsulleri olarak bize sunuvermiştir…

Bakın sevgili Sandra Anne Taylor, güzel eseri Kuantum Başarı ile düşünce atmosferimizi ve hayatta “çektiklerimizi” yani yaşamımızda tezahür edenleri nasıl yorumluyor:

“…Çekim Yasası der ki; bizler yalnızca kendimiz hakkında dışa vurduğumuz türden enerjiyi kendimize doğru çekebiliriz. Kuantum fiziksel prensip temelinde her şey – her bir birey de buna dahil – bu gücü yansıtır. Aslına bakarsak Evren, bilim insanlarının enerji ‘sicimi’ dedikleri titreşimlerle doludur. Gerçek anlamıyla her an içimizde, dışımızda ve dört bir yanımızda hareket halindedir. Bunun farkında olsak da olmasak da her birimiz her günün her anı evrende yer alan bu gücün muazzam değişiminin ve büyüyüşünün birer parçasıyızdır.

Kişisel enerjimiz içimizden dışımıza doğru ilerler ve bu hayatta kimi ve neyi kendimize çekeceğimize karar verirken benzer tınıdakilere bağlanır. Her birimiz kendimize ve hayatımız hakkında kesintisiz sinyal yayını yapan birer küçük radyo istasyonu gibiyizdir. Bu sinyallerle eşleşen kişi ve durumlar bizim kanalımızı açarak yaşam tecrübemizin içine doğru çekilirler.”

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız “düşünce atmosferinize” çok daha yakından odaklanmanızı dilerim… Şu anda kendiniz hakkında ektiğiniz düşünceleriniz nelerdir? Başarılı olduğunuza inanıyor musunuz? Bugün hayatınızda tezahür etmemiş olsa da hayatınızın aşkı ile karşılaşacağınızı biliyor musunuz? Çok ama çok şanslı bir kişi olduğunuzun farkında mısınız? Sağlıklı ve huzurlu olduğunuz için yeterince şükran duyuyor musunuz? Her ne olursa olsun hayatın sizi en iyi versiyonunuza koşturmak için arkanızda kocaman dağlar gibi durduğunu biliyor musunuz? Tam olarak şu anda Yaratıcı gücün “biricik” yarattığı olduğunuzun farkında mısınız?

Bugün sizin muhteşem “düşünce atmosferinizi” kaplayan nedir?

 

İlginizi çekebilir: Hayatın sunduğu fırsatlara yepyeni gözlerle bakmaya hazır mısınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale