X

Dokunma terapisi nedir?

Canlı veya cansız varlıklara dokunarak onları tanımak insan hayatının en önemli deneyimleri arasında yer alıyor. Yetişkin bireyler, kişisel bağlarını birbirlerine temas ederek geliştirebiliyorlar. Çocuklar da hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlayacak öğrenimleri dokunarak elde edebiliyorlar. Özellikle bebekler ve küçük çocuklar için hayati değer taşıyan dokunma deneyiminin ebeveynler tarafından bilinmesi büyük önem taşıyor. Bu yazımızda, bu deneyimi ön planda tutan dokunma terapisini sizler için kaleme aldık.

Dokunma terapisi nedir?

Gelişimsel temas terapisi ve gelişimsel oyun terapisi olarak da bilinen dokunma terapisi, psikolog Viola Brody tarafından 1970’lerde ortaya atıldı. Bu yöntem, alanında uzman terapistler tarafından uygulanan bir oyun terapisi olarak tanımlanıyor. Genellikle küçük yaştaki çocuklar üzerinde uygulanan bu terapi esnasında temas yoluyla ilişki kuruluyor. Doğru dokunuşların hayata geçirilmesine odaklanan bu terapi, temelde bireyin bedensel uyarılarını fark etmesini amaçlıyor.

Dokunma terapisi, dokunmayı bir terapötik araç haline getiriyor; terapistler, bu terapiyi uygularken dokunma merkezli oyunlar aracılığıyla çocukları iyileştiriyorlar. Brody’nin geliştirdiği bu oyunlar sayesinde çocuk gelişimine katkı sağlanıyor ve küçük bireylerin benlik algısı inşa etmesi kolaylaştırılıyor. Her ne kadar bu yöntem oyun terapisi olarak ele alınsa da bu noktada oyuncak içeren deneyimlerin var olmadığını vurgulamak istiyoruz. Bir başka deyişle, dokunma terapisi esnasında temas bir oyuncak görevi görüyor. Terapist, cinsel bölgeler hariç çocuğun diğer vücut bölgelerine oyunların yönergelerine bağlı kalarak dokunuyor. Şefkatin ve sevginin ağır bastığı bu temaslar, travma yaşamış veya ihmal edilmiş çocukların ruhlarına ulaşıyor. Bu sayede, çocukların farklı durumlardan dolayı sahip olduğu fiziksel ve psikolojik yaralar iyileştiriliyor.

Dokunma terapisinin prensipleri nelerdir?

Hem bireysel terapi hem de grup terapisi olarak uygulanabilen dokunma terapisi, 35 yıllık bir çalışma sonucunda ortaya atılmış bir yöntem. Uzun bir araştırma sürecinin meyvesi olan bu yöntem, temelde beş prensipten oluşuyor. Şimdi, bu prensipleri sizlere açıklamak istiyoruz.

Bu terapi çeşidi, sağlıklı bağlanma ilişkilerinin kurulmasını teşvik ediyor. Bu yöntemle çocuğun ebeveynleriyle veya kendisine bakan kişilerle güvenli ve sevgi dolu ilişkiler kurması hedefleniyor. Buna ek olarak, bu yöntem çocukların duygusal ihtiyaçlarının anlaşılmasına ve karşılanmasına odaklanıyor. Bu ihtiyaçların anlaşılması ve bunlara yönelik hareket edilmesi sonucunda çocukların duygu dünyasında gerekli olan denge sistemi yaratılıyor. Ayrıca, bu terapinin altında çocuklar için güvenli ortamların oluşturulması da yatıyor. Bu nedenle, terapinin uygulanacağı alan çocuklara güven verecek ve onları rahatlatacak şekilde dizayn ediliyor. Güvenli ortam oluşturulduktan sonra da terapistin empati ve duyarlılık aşamasına geçmesi gerekiyor.

Karşısındaki çocuğun duygularını kabul eden ve destekleyen terapist, çocuğun duygusal iyilik halinin sağlanması için bir kapı aralıyor. Son olarak, çocukların psikolojik olarak ‘görüldüklerini’ hissetmelerine yardımcı olan bu yöntemin yaratıcılığa dayandığını belirtmek istiyoruz. Terapi esnasında kullanılan yaratıcı aktiviteler, çocukların duygularını ifade etme becerilerini geliştiriyor ve duygusal zorluklarla nasıl başa çıkılabileceğini onlara öğretiyor.

Dokunma terapisi hangi durumlar için kullanılır?

Her yaştan çocuk için yararlı olduğu belirtilen dokunma terapisi, genellikle ilişki kurmakta sıkıntı çeken çocuklar için tercih ediliyor. Ayrıca, şiddet veya cinsel istismar gibi travmatik durumlara maruz kalmış çocuklara da bu yöntem uygulanabiliyor. Kötü dokunma deneyimlerine ek olarak, çevresindeki yetişkinlerden yeteri kadar ilgi görmemiş çocuklar da bu terapinin öznesi olabiliyor. Son olarak, otizm gibi yaygın gelişimsel bozukluklara sahip çocuklar için de bu yöntemin önerildiğini vurgulamak istiyoruz.

Her durum için her zaman tek başına çözüm olamayan dokunma terapisi hakkında farklı görüşler bulunuyor. Günümüz dünyasında ne yazık ki çocuk istismarı çok yaygın bir kötülük. Bu nedenle, bazı ebeveynler bu terapi çeşidini çocuk istismarıyla ilişkilendirerek bu yöntemin zararlı olabileceğini düşünüyor. Bazı ebeveynler ise çocuklarının dokunma terapisiyle daha güçlü bağlar kurduğunu vurguluyor. Durum ne olursa olsun ebeveynlerin her zaman tedavi sürecine dahil olması ve çocuklarını günlük hayatlarında desteklemesi gerektiğini belirtmeliyiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale