X

Dinamik, eğlenceli ve özgüvenli egzersizler için: Doğru spor kıyafeti nasıl seçilir?

Spor kıyafetleri, hepimizin farkında olduğu üzere son yıllarda bir hayli ön plana çıkmaya başladı. Özellikle pandemi döneminde çoğumuz evde daha fazla vakit geçirdiğimiz için rahat hissettiren, ev konforuna uyum sağlayan sportif parçalara yöneldik. Birçok markanın spor markası olmasa da koleksiyonunda farklı egzersiz türlerine uygun kıyafetlere yer vermesi de bu sürece eşlik etti. Ancak, rahatlıkları nedeniyle tercih edilmelerinin yanı sıra spor kıyafetlerinin asıl kullanım amacının egzersizlerin verimini artırmak olduğunu da belirtmek gerek. Bin bir çeşit renkte, kumaşta, teknolojide bizlere sunulan bu geniş yelpazede seçim yapmak zorlayıcı olsa da, yaptığımız egzersizlere uyum sağlayan, bedenimizi saran ve spor yaptığımız süreçte konforumuzu artırmak ve olası sakatlanmaları önlemek amacıyla tercih ettiğimiz spor kıyafetlerini seçerken dikkatli davranmak şart. Rahatlık, konfor, stil, beden, kumaş ve daha birçok değişkene göre şekillenebilen seçimlerden egzersizlerinizde sizin için en doğru olanları bulmak istiyorsanız ya da sıfırdan bir spor tarzı yaratmayı düşünüyorsanız bu yazımız tam size göre. İşte spor kıyafetlerinizi seçerken dikkat etmeniz gerekenler:

Spor kıyafetlerinizi seçerken dikkat etmeniz gerekenler

Aynada kendinize baktığınızda modunuzu düşüren, içerisinde iyi hissetmediğiniz kıyafetler, verimli bir egzersiz için uygun seçimler olmayabilir, yanılıyor muyuz? Bilimsel birçok araştırma, spor kıyafetlerinin motivasyonu etkileyen önemli bir unsur olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle, spor kıyafetleri hareketlerinizi yapmanızı kolaylaştıracak, egzersizleriniz boyunca sizi destekleyecek, konforunuzu artıracak yardımcılar olmanın yanı sıra güçlü motivasyon kaynakları olarak da değerlendiriliyor. Ayrıca, bilim renklerin önemine de değiniyor ve yüksek tempolu antrenmanlar için kalp atış hızını artıran kırmızı ve benzeri renkleri; yoga, meditasyon gibi yavaş hareketli egzersizler içinse sakinlik veren nötr tonları öneriyor. Yine de, tabii ki en önemlisi sizin hangi renklerde, kalıplarda kendinizi ‘en iyi’ hissettiğiniz. Gelin, spor kıyafetlerini seçerken nelere dikkat edilmeli, detaylıca bakalım:

1. Yapacağınız egzersiz türünü belirleyin.

Elbette ki yaptığınız her antrenman için aynı kıyafetleri tercih edebilirsiniz ancak aktiviteye uygun kıyafetler kullanırsanız bazı egzersiz türlerini daha konforlu bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Örneğin, bisiklet süreceksiniz dolgulu, kalça bölgesine ekstra rahatlık sağlayan taytlar ile daha rahat edebilirsiniz; ama koşuya çıkacaksanız muhtemelen dolgulu bir tayt istemezsiniz. Daha ince dokulu, terletmeyen, rahat koşmanızı sağlayacak şekilde vücudunuzu saran taytlar ile konforlu bir koşu deneyimi yaşayabilirsiniz.

Eğer birden fazla spor dalıyla ilgileniyorsanız her birindeki performansınızı artırmak için o tür için özel olarak tasarlanmış kıyafetleri tercih edebilirsiniz. Ya da hepsinde rahatlıkla kullanabileceğiniz, birçok ortak özelliği bir arada barındıran spor giyim parçalarını da değerlendirebilirsiniz. Ancak seçtiğiniz kıyafetler, bazı egzersizlerinizi rahatlıkla yapmanıza yardımcı olurken diğerlerini zorlaştırıyorsa olası sakatlık risklerinden dolayı onlardan vazgeçmenizde fayda var.

2. Kumaş tercihinde dikkatli davranın.

Spor yaptığınız sırada vücudunuzdan toksinleri tam anlamıyla atabilmek istiyorsanız, doğru kumaş seçimi bir hayli önemli. Spor yaparken terlediğinizde kıyafetlerinizin üzerinize yapışmasını ve ıslak kalmasını istemiyorsanız, hangi kumaşı seçmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Nefes alabilen kumaşlar sayesinde egzersizleriniz süresince terlediğinizde kendinizi rahat hissetmeye devam edebilirsiniz. Bambu, pamuk, naylon ve polyester kumaşlardan üretilmiş spor kıyafetleri hem rahatlık hem nefes alabilirlik açısından en iyileri arasındadır, bu nedenle seçimlerinizi bu kumaşlardan yana yapabilirsiniz. Diğer yandan, kumaşın uygunluğunu kontrol ettikten sonra denemenizde de fayda var. Sizi rahatsız ediyorsa, tüm gerekli kriterleri sağlıyor olsa bile satın almamalısınız. Çünkü seçtiğiniz spor kıyafetlerin özellikleri, yaptığınız egzersiz türüne uygunluğu kadar sizin içerisinde kendinizi iyi hissetmeniz de önemli.

3. Kıyafetlerin bedeninize uygun olup olmadığına dikkat edin.

Koşarken sizi rahatsız eden göğüs hareketleri ya da yürürken ayağınıza dolanan eşofman paçaları, modunuzu düşürebilir. O nedenle spor kıyafetlerinizin bedeninizi sarması oldukça önemli. Genelde spor yaparken rahat hissetmek için bol kıyafetler giyilmesi gerektiği düşünülse de, bedeninize büyük gelen bol ve salaş kıyafetler, yaptığınız egzersiz türüne göre değişmekle beraber, hareket kabiliyetinizi kısıtlayabiliyor; hatta sakatlanmalara neden olabiliyor. Örneğin, günlük hayatınızda tercih ettiğiniz sütyenler göğüs hareketlerinizi kontrol etmenizi engelleyeceğinden ve konforunuzu, dolayısıyla motivasyonunuzu düşüreceğinden spor yaparken kullanmak için ideal değiller.  Spor sütyenler, braletler ya da büstiyerler, göğüslerinizi sararak hareketlerinizin kalitesini artırmakta ve spordan aldığınız verimin daha yüksek seviyelere erişmesini sağlamakta. Hala denemediyseniz bir şans vermenizde fayda var. Ne kadar rahat ettiğinizi gördükten sonra vazgeçemeyeceksiniz…

4. Mevsim koşullarını göz önünde bulundurun.

Mevsim şartları değiştikçe bedenimizi ona uyumlamak için nasıl ki günlük kıyafetlerimizde değişikliğe gidiyorsak, spor kıyafetlerimizi de farklı mevsimlere uyumlu olacak şekilde seçmeliyiz. Buz gibi bir havada kısa tayt ve büstiyer ile yürüyüşe çıkmak pek akıllıca olmayabilir. Ya da yaz akşamlarında polar bir eşofman üstü ile koşuya çıkmak… Gardırobunuzda yaz ayları için terletmeyen, daha ince ve hafif formdaki spor giyim parçalarının yanı sıra kış ayları için de rüzgardan, yağmurdan etkilenmeyen, soğuğu geçirmeyen, daha kalın ve sıcak tutan yapıdaki egzersiz kıyafetlerine de yer vermelisiniz. Bedeninizi gereksiz yere zorlamamak ve sağlığınızı tehlikeye sokmamak için mevsim şartlarına uygun seçimler yapmalısınız.

5. Ayağınıza en uygun spor ayakkabıyı bulun.

Her ayağın kendi anatomisine göre farklı ihtiyaçları var ve her ayakkabı bambaşka özelliklerle öne çıkıyor. Yani bir başkasına göre rahat olan bir ayakkabı hem sizin ayağınıza hem de yaptığınız spora uygun olmayabilir. Yaptığınız egzersiz türü ve egzersiz süresi doğru ayakkabıyı bulmak için en belirleyici iki unsur.

Değişen ve gelişen teknoloji sayesinde artık spor ayakkabıların birçoğu tek bir alana hizmet etmek amacıyla tasarlanıyor; kimi koşu, kimi tırmanış, kimi saha sporları… Yaptığınız egzersiz türüne uygun olan ayakkabılar arasından ayağınızın en rahat ettiği ve stili beğendiğiniz bir modeli seçebilirsiniz. Uzun süre giyecekseniz aradığınız modelin daha dayanıklı ve özel teknoloji ile oluşturulmuş konforlu bir tabanının olmasını da listenize eklemelisiniz.

Ayrıca, mevsim koşullarını da göz önünde bulundurmanızda fayda var. Eğer, yağmurlu, rüzgarlı, soğuk bir mevsimde açık alanda yapacağınız egzersizleriniz için bir spor ayakkabı arayışındaysanız su geçirmeyen, üşütmeyen, rüzgara karşı dayanıklı olan bir model işinizi görecektir. Sıcak havalar içinse terletmeyen bir yapıda olmasını önceliklendirebilirsiniz.

Önemli not: Spor ayakkabılarının hangi aralıklarla yenilenmesi gerektiği konusunu da hatırlatmakta fayda var. Eğer her gün egzersiz yapan biriyseniz spor ayakkabınızı 3 ayda bir değiştirmeniz gerekiyor. Aksi takdirde ayakkabı sahip olduğu konforu yitirebilir ve ayağınıza zarar vermeye başlayabilir.

6. Güvenliğinizi önceliklendirin.

İlgi alanınız açık hava sporlarıysa ve özellikle geceleri yürüyüş ya da koşu yapmayı seviyorsanız, görünebilir ve yansıtıcı kıyafetler, bir arabanın ya da bir bisikletlinin sizi kolayca fark etmesine yardımcı olabilir. Fosforlu ve gece parlayan spor kıyafetleri ile kişisel güvenliğinizi sağlayabilirsiniz. Ayrıca, canlı ve parlak renklerin özgüveninizi artırabileceğini de belirtmekte fayda var. Gecenin karanlığında ışıl ışıl parlayarak spor yapmayı kim istemez ki…

Öte yandan, yaptığınız her egzersiz türünde gece-gündüz fark etmeksizin gerekli önemleri almayı da unutmamalısınız. Örneğin, bisiklet sürecekseniz kaskınızı, dizliklerinizi yanınızdan ayırmamalı; yüzmeye gidecekseniz daha rahat görebilmek ve gözlerinizi koruyarak konforlu bir şekilde suda hareket edebilmek için deniz gözlüklerinizi spor çantanıza eklemelisiniz.

7. Destek ekipmanlarını unutmayın.

Birçok kişi su matarasını ya da havluları spor kıyafetinin bir parçası olarak görmese de, egzersizlerin verimliliğini artırmak için çeşitli aksesuarlara da ihtiyaç olduğunu kabul etmek gerek. Spor esnasında biriken terleri bir havlu yardımıyla silmek, gözeneklerinizin açılmasına ve temizlenmesine yardımcı olarak toksinlerden arınma sürecinizi destekleyebilir. Öte yandan, dayanıklı, sağlam, kaliteli bir su matarası da egzersizleriniz esnasında dehidrasyon yaşamanızı önleyerek, bütüncül sağlığınızı koruyucu bir etki yaratabilir. Size uzun yıllar başka bir tanesine ihtiyaç duymadan eşlik edecek bir matara, en önemli spor aksesuarınız olabilir. Tabii, tüm kıyafetlerinizin ve aksesuarlarınızın kolayca yanınızda olabilmesi için onları rahatça taşıyabileceğiniz spor çantası da şart. Ofise gittiğiniz kol çantanızın içine spor ayakkabılarınızı sıkıştırmak istemezsiniz, değil mi?

8. Bonus: Teknolojik ve fonksiyonel aksesuarlardan yararlanın.

Devir, şüphesiz ki teknoloji devri. Yaşamımızın her alanında bize hizmet eden teknoloji, egzersizlerimizi de renklendirmeyi ve kolaylaştırmayı başarıyor. Özellikle tek başına spor yapmayı sevenlerdenseniz, spordaki gelişiminizi, hedeflerinize yakınlığınızı, fiziksel koşullarınızı ve mevcut durumunuzu tespit etmek için teknolojik aletlerden faydalanabilirsiniz. Eğer yaptığınız sporu ciddiye alıyorsanız, bu tür aletler ile motivasyonunuzu artırırken hareketlerinizden daha fazla verim alabilirsiniz. Akıllı saatlerin farklı egzersiz türlerine uygun olarak sunduğu programlar işinizi kolaylaştırabilir. Kaç kalori yaktığınızı, kan basıncınızı, su içmeniz gereken zamanları ve hatta doğru nefes alış-verişlerinizi bile akıllı saatler aracılığıyla kontrol edebilirsiniz. Dilerseniz spor tarzınıza teknolojik dokunuşlar da yapabilirsiniz.

Yukarıda bahsettiğimiz tüm maddeleri göz önünde bulundurarak seçim yapacağınız spor kıyafetleri ile hem uzun süre egzersizlerinizi gerçekleştirebilir hem de daha konforlu ve sağlıklı bir şekilde hareket ederek spordan aldığınız verimi artırabilirsiniz. Kendinizi içerisinde iyi hissedeceğiniz kıyafetlerin motivasyonunuzu perçinleyecek olması da cabası. Spor kıyafetlerinizi özenle seçtiğinizde bir an önce giyinip spor yapmaya başlamak için can atacaksınız, bizden söylemesi.

İlginizi çekebilir: Tasarımlarıyla göz doldururken motivasyonunuzu artıran egzersiz ekipmanları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale