X

Değişmek istiyorsanız kendinize elveda demeyi öğrenmelisiniz

Birçok öğreti; yepyeni bir hayatımızın olabileceğini, eğer gerçekten istersek hayalimizdeki her şeye kavuşabileceğimizi söylüyor.

Biz faniler de çok şey istiyor, istediğimizi söylüyor, bir kısmını deniyor, büyük bir kısmını da sonuçlandıramıyoruz. Bir daha deniyor, yine düşüyoruz. Ve işte o anda, hayallerimizi kutulara kitlemenin tekrar denemekten daha az acı verici olduğuna karar verip, hayallerimizi orada öylece bırakıp gidiyoruz.

Bir tarafta yapılabileceğini söyleyen binlerce kişi varken, neden çoğumuz kalbi kırık çocuk-yetişkinler olarak geziyoruz?

Sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz; ama içten içe başka şeyler istediğimizi biliyor, nedense bu şeylere ulaşmayı denemiyor, hatta deneyebileceğimizi ve bilerek denemediğimizi bile fark etmiyor ve kendimizi ‘günlük hayat’ dediğimiz döngüye hapsediyoruz.

Hayata ve ‘Yapamazsın’ diyen çevremizdekilere karşı hırçınlaşırken kendi kendimizle iletişim kurmayı, içimizdeki çocuğa ne istediğini sormayı ve dahası kendimizi sevmeyi unutuyoruz. Tatmini çok başka şeylerde aramaya başlayıp, kendimizi güvende hissetmek için olabildiğince çok şeye sahip olmaya, kendimizi oyalamak için ise türlü aktiviteler içinde kaybolmaya çalışıyoruz.

Amacım kendim ve çevremden gördüğüm 2-3 örnekle Freudien çıkarımlar yapmak değil. Sadece son dönemlerde bütün bu örnekler beni değişim söz konusu olduğunda en çok nerede takıldığımı(zı) sorgulamaya itti.

  • Ne istediğimizin farkında mı değiliz?
  • Kendimizle konuşmuyor muyuz?
  • Diyelim ki, istediğimizin ne olduğunu biliyoruz. Bu sefer bizi tutan nedir? Cesaretsizlik, imkansızlık, kararlı olmamak mı ya da çok başka bir sebep mi?

Bu üç soru ekseninde dönerken fark ettim ki, her şey bir yana, en önemli konu aslında istediğim bir şeye ulaşmak için şu anki ‘ben’in bir parçasını geride bırakmam gerekiyor. Vedalaşma hali. Elveda demeliyim, bir daha görüşmemek üzere. Şimdiye kadar benimle olduğun için teşekkür ederim ama yenilenen Duygu’nun artık sana ihtiyacı kalmadı, demeliyim o parçaya.

Her şey bir yana, en önemli konu aslında istediğim bir şeye ulaşmak için şu anki ‘ben’in bir parçasını geride bırakmam gerekiyor.

Teoride çok kolay, 21 gün boyunca niyet edecek, buna uygun yaşayacak/imgelemeler yapacağım ve sonra, hop nöronlarım yeni alışkanlıklarıma göre şekillenmiş olacak. Eski Duygu gidecek, yenisi gelecek. Ne güzel!

İyi de, ben 21 gün dayanamıyorum ki! Ya da 21 gün değil 221 gün dayansam da aynı yerlerde kaldığım konular oluyor. Zaten değişmek istemeyen bir yanım var, o hep bir bahaneyle süreci baltalıyor!

İşte kilit nokta burada, ‘Değişmek istemeyen yanım’.

Osho der ki; ‘İlk yapman gereken bastırdığın gerçeğini bedenine söylemek, bunu kabul etmek.’

Değişmek için ilk adım değişmek istemeyen yanınızı kabul etmek

Değişmek istemeyen, kabullenemeyen, başarısız olmaktan (ki toplumca yaptığımız başarısızlık tanımı da apayrı bir konu başlığı), konfor alanından çıkmaktan ve bilmediği şeylerden korkan, hayata teslimiyetle yaklaşamayan yanının varlığını kabul etmek sanırım ilk adım.

Kendi kendine komplolar düzenleyen şeytanlarını ve onları besleyen kibrini görmekse ikincisi.

İlgili yazı: Hatalarımızdan ders çıkarmamız ve değişmemiz mümkün mü?

Bu iki adım öyle farkındalıklar yaratıyor ki insanda… Bu sefer istediğim şeyi gerçekten ben mi istiyordum yoksa sağlıksız egom/kibrim mi diye düşünüp, içimdeki çocuk ne diyor, O’nu en çok ne mutlu ediyor diye kafa yormaya başlıyorsun. En keyiflisi de bu kısım!

Osho’nun önerdiği gibi kendi gerçeğinizi kabullenmekte başlangıçta zorlanabilirsiniz. En zor şeylerden biri kendine karşı dürüst olmak. Bu süreçte pozlarda nispeten daha uzun kalarak, kişiyi kendiyle temas halinde olmaya zorlayan Hatha ve Yin yoga ile devamındaki meditasyon seansları en büyük destekçiniz olacaktır.

Keyifli bir yol ve bol şanslar dilerim!

Sevgiyle, ışıkla kalın,

Namaste

Duygu Demir: 90’ların proje çocuklarından biriyken (Orta direk ailelerin, “iyi okullardan” mezun, “kurumsal” bir işi olan, evden işe işten eve giden çocuklardan...) dışarda aradığım mutluluğun, mutsuzluk ve tatminsizlik olarak bana döndüğünü çok katı bir şekilde fark ettim. Ve bu anlayıştan çıkmaya niyet ettiğim anda, türlü vesileler sayesinde Kuantum Alan Terapisi, meditasyon ve nefes çalışmalarıyla ilgilenmeye başladım. Yaşam amacımı keşfetmeye odaklandığım her anda, yeni kapılar açıldı önüme. Hayat beni çeşitli eğitim ve seminerlere, kitaplara, hocalara yönlendirdi. Şükürler olsun. Şu anda bir Astrolog ve Yoga Eğitmeniyim; aynı zamanda tam zamanlı bir hayat öğrencisiyim. Hayatta doya doya yaşamak ve hayatı tüm canlılar ve doğa ile paylaşmaktan daha değerli bir şey yok. Her daim sevgiyle kalalım!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale