X

Değişim ve belirsizlikle baş etmenin 7 adımı

Pek çoğumuz değişmeyen tek şeyin değişim olduğu konusunda hemfikiriz, ancak yaşamlarımızda ne kadar çok kez deneyimlemiş olursak olalım söz konusu değişim olduğunda hepimiz kaygı ve stresle, olumsuz düşüncelerle mücadele etmek zorunda kalabiliyoruz. Değişim zorlayıcı, belirsizlik ise ondan daha da zor. Çünkü ne olacağını bilememek adeta kontrolcü içgüdülerimize karşı açılmış bir savaş gibi. Ancak, bir şeyler değişmedikçe de gelişmemiz, büyümemiz, yenilenmemiz mümkün değil. Dolayısıyla o belirsizlikler bizi ne kadar zorlasa da, değişimler en beklediğimiz anlarda gelse de direnmek yerine kabul etmeyi bilmeliyiz.

Şüphesiz ki konfor alanlarımızın bize sunduğu rahatlıktan, güven ortamından vazgeçmek, bilinmeyene doğru yelken açmak zor ancak daha doyumlu bir yaşam istiyorsak, büyümemize engel olan bu konfor, rahatlık ve güven hissini zaman zaman terk etmeyi bilmeliyiz. Belki, kabullenmesi ve değişimle, belirsizlikle başa çıkması hiç kolay olmayacak ama sonunda emin olun ki konfor alanınızı terk ettiğinize değecek. Chopra.com yazarlarından Dr. Jaime Rabin’in kaleme aldığı yazısından ilhamla değişim ve belirsizlikle baş etmenin 7 adımını sizler için derledik. Konfor alanlarınızdan çıkmaya hazırsanız, işte takip edebileceğiniz ve değişim sürecinden geçerken yaşamınızı kolaylaştıracak adımlar:

1. Kendinizi toparlayın ve merkezinize dönün

Değişim rüzgarları esmeye başladığında kendinizi bilinmez suların esiri olarak görmeye başlamadan önce merkezinize dönmek için çaba harcayın. Karşılaştığınız durumlar, yaşadığınız olaylar sizi merkezinizden uzaklaştırmış, değişim ve belirsizlikler sizi hiç bilmediğiniz yerlere savurmuş olabilir. İlk adım kendinizi toparlamak için ana ve merkeze dönmektir. Kaybolmuş hissedebilir, dengenizi yitirdiğinizi düşünebilir ya da çaresiz olduğunuza kendinizi inandırıyor olabilirsiniz ama sakinlik ve sükunet içerisinden hareket ettiğinizde kaygıyı, olumsuz düşünceleri serbest bırakabilir, adeta bir kaosun içine düştüğünüzü düşünürken kendinizi merkezinize getirebilirsiniz.

Bunun için meditasyonlar, mindfullness pratikleri ve nefes egzersizleri yardımcı olabilir. Merkezinize döndüğünüzde hayatın karmaşıklığı ve belirsizliği içerisinde onca değişimden geçerken içsel dengenizi ve iç huzurunuzu bulabilir, belirsiz geleceğe doğru çok sağlam bir adım atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Değişim için gereken cesaret nasıl bulunur?

2. Olumsuz duyguları serbest bırakın ve değişimi kucaklayın

Değişim anlarında zihninizden onlarca, hatta belki de yüzlerce olumsuz düşünce geçiyor olabilir, daha önce kurmadığınız kadar olumsuz senaryolar kuruyor olabilirsiniz, dahası her şeyin kötü olduğuna ve olacağına kendinizi inandırmaya çalışıyor olabilirsiniz… Durun ve derin bir nefes alın. Belki geçmişteki olumsuz deneyimleriniz, belki önyargılı fikirleriniz ya da başkalarının deneyimleri, sözleri sizde belirsizlikten ve değişimden korkma duygusu yaratıyordur. Ama şu an her şey farklı. Bu kez karşılaştığınız durum, seneler önce yaşadığınız gibi değildir belki de… Ya da en yakın arkadaşınızın başına gelenlerden çok farklı olacaktır… Kim bilir!

Önyargılarınızı ve olumsuz inanç ve tutumlarınızı bir kenara bırakın ve gelen değişimi canı gönülden kucaklayın. Geçmişi unutmanıza gerek yok ama ona körü körüne tutunmayın. Geçmişten ders çıkararak daha kolay ilerleyebilirsiniz, yeter ki akışta kalmayı başarın. Daha büyük fırsatlara, yepyeni ve çok daha güzel olasılıklara kendinizi açın.

İlginizi çekebilir: Değişimin gerçekleşmemesinin neden olduğu olumsuz duygularla nasıl başa çıkılır?

3. Farklı açılardan yaklaşın

Evet, zor… İnsanın yıllarca tutunduğu alışkanlıklarını bırakması, her zamankinden farklı bir tutum sergilemeye çalışması, inançlarını, fikirlerini değiştirmesi zor… Ama imkansız değil. Değişimi kabullenmek, belirsizliklerden korkmak yerine onlardan iyi anlamlar çıkararak ilerlemek istiyorsanız bakış açınızı değiştirmeniz şart. Yaşadıklarınıza mercekle, büyüteçle ya da gözlükle bakmak yerine kaleydeskopla bakın mesela. “Bu olamaz, bunu yapamam, bu çok zor…” demek yerine “Evet zor ama başarabilirim…” demeyi deneyin. Değişimin ardında ne olduğunu bilmiyorsunuz, belirsizlikleri lehinize kullanın. Belki de inanılmaz güzel şeyler olacaktır. Bakış açınızı değiştirin ve değişimi korku, direniş kaynağı olarak görmek yerine, özgün bir keşif fırsatı olarak görmeyi deneyin. Sonuçlarına siz bile şaşıracaksınız…

İlginizi çekebilir: Değişimi kucaklamak: Belirsizliğin yarattığı korkulara dair birkaç düşünce

4. Olan ne ise onu kabul edin

Kabul, iki hecede yazılan, söylemesi çok kolay bir kavram olsa da gerçekleştirmesi bir o kadar zorlayıcı ve sancılı olabiliyor. Ancak, olana direnmek karada kürek çekmekten fazlası değil. Kabullenmek, değişimin içinden geçmenin en zorlu yönü olsa da değişen durumları, koşulları inkar etmek güzel gelişmeleri geciktirmekten başka bir işe yaramaz. Kabullenmeyi ne kadar erken başarabilirseniz, olan bitenle o kadar hızlı uyumlanır ve yeni şartlara adapte olursunuz.

Kabul, değişimleri kucaklama, belirsizliklerin getireceği şeylere açık olma fırsatı sunarken daha esnek davranmanıza da yardımcı olur ve bu, her değişim ve belirsizlik sürecinde sizin en güçlü yönünüze dönüşür. Unutmayın; ilerlemenin yolu, mevcut gerçekliği kucaklamak ve gerçekleşen değişikliklerle barışmakta yatar

5. Kendinizi onaylayın ve gücünüzü keşfedin

Şüphesiz ki pek çok insan, geçiş dönemlerinden kendinden şüphe etmeye meyillidir. Yeterince iyi değilim, daha önce de başaramamıştım, buna hazır değilim, değişebileceğimi düşünmüyorum, iyi şeylerin olacağına inanmıyorum gibi sonsuz olumsuzluklar içeren cümleler zihinlerde döner durur. Ancak bu düşüncelere tutunmak, var olan potansiyelinizi baskılamaktan başka bir işe yaramaz. Olumsuz inanç ve düşüncelerle, olumsuz iç sesinizi besleyerek güzel çıktılar elde etmeniz çok zor. Onun yerine kendinize inanmaya başlayın ve içinde bulunduğunuz değişim ve belirsizliklerle dolu sürecin en iyi şekilde üstesinden gelebileceğinizi kendinize sık sık hatırlatın.

Olumlamaların gücünü hafife almayın, bu süreçte en büyük destekçiniz onlar olabilir. Kendinize inanın, öz güveninizi besleyin, olumlu bir iç ses geliştirin ve ‘açılmamış kanatların büyüklüğünün bilinmediğini’ aklınızın bir köşesinde tutun.

6. Otantik benliğinize bağlı kalın

“Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına” sözleriyle gönlümüzü çelen harika bir nostaljik şarkı olsa da siz, değişim kendini gösterdiğinde rüzgarın sizi savurmasına izin vermeyin; rüzgara siz yön verin. Bunu da yapabilmek için otantik benliğinizi keşfedin. Yani tutkularınızı, istek ve arzularınızı, sizi heyecanlandıran şeyleri bulun ve onların peşinden gidin. Günlük hayatın koşuşturmasına bir de beklenmeyen değişimler ve belirsizlikler eklendiğinde hayattan gerçekten ne istediğinizi gözden kaçırıyor olabilirsiniz, çoğumuz gibi… Ancak, sorular sormadan, anlamadan, irdelemeden bir şeylerin peşinden gitmek yerine değişimi fırsat bilip tutkularınızı, hayat amacınızı yeniden keşfedebilir, bu süreci hayatınıza rehberlik eden bir ışık olarak kullanabilirsiniz. Kendinize sorular sorun, beklentilerinizi gözden geçirin, başkalarının görüş ve söylemlerinden sıyrılıp kendi iç dünyanızı, duygu ve düşüncelerinizi irdeleyin, kısacası benliğinize sahip çıkın.

İlginizi çekebilir: Belirsizlik, kaos ve gelecek kaygısı üçgeninde, hayat amacımızı yeniden bulabilmek mümkün mü?

7. Niyetlerinizi gözden geçirin, yeni hedefler belirleyin

Değişim ve belirsizlikle dolu geçiş sürecinin içerisinden geçerken son adım, niyetlerinizi gözden geçirip yeni hedefler belirlemeniz. Sonuçta ‘değişmeyen tek şey değişimin kendisi’ değil mi, öyleyse hayatınıza yepyeni bir vizyon katmanın da tam zamanı olabilir. Değişen ne var, belirsizliklerle dolu süreçte kendinize nasıl yeni hedefler belirleyebilirsiniz, daha güzel niyetler yazmak için neden bekleyesiniz ki…

Sonuç olarak değişim ve beraberinden getirdiği belirsizlikler, yaşamlarımızın adeta refakatçileri gibidir. Onlardan korkmak, kaçmak, onlara direnmek ya da onları görmezden gelmek yerine, kabullenip kucakladığımızda bizi daha iyi bir yaşama taşıyan katalizörlere dönüşebilirler. Bu yedi adımı takip ederek veya kendinize göre adımları uyarlayarak değişim sürecinden en iyi sonuçlarla çıkabilir, belirsizlikleri kendinize göre yontabilirsiniz. Unutmayın, daha açılmayı bekleyen pek çok kapı var, yeter ki siz elinizi kapı koluna uzatmaya istekli olun.

İlginizi çekebilir: Doktor Joe Dispenza’ya göre değişimin 4 adımı

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale