X

Crossfitle ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları

Crossfite başlamadan önce bilinmesi gerekenler

Crossfit, silkme ve koparma gibi olimpik ağırlık kaldırma hareketlerini, şınav, barfiks, ip atlama, muscle up gibi fonksiyonel antrenman hareketlerini, koşu, kürek ve hatta yüzme gibi kardiyo antrenmanlarını içeren HIIT (yüksek yoğunluklu ve kısa süreli) prensibini uygulayan antrenmanların markalaşmış halidir. Yani “crossfit yapıyorum” dediğiniz zaman herkesin kafasında canlanacak şey aynı değildir. Tek anlaşılan, crossfit markası tarafından yetkilendirimiş kişiler tarafından, yetkilendirilmiş bir salonda antrenman yaptığınızdır. Uplifers olarak son yıllarda son derece popüler hale gelen bu spor disipliniyle ilgili en çok sorulan soruları ve bu soruların cevaplarını yazdık:

Crossfit hakkında en çok sorulan sorular ve yanıtları

Crossfit ve vücut geliştirme benzer midir?

Aslında crossfit, bütün dünyada değişen “fit olma” anlayışını başarıyla ticarileşen, “fitlik derecesini ölçen” çeşitli yarışmalar düzenleyen bir markadır. Beş on sene öncesine kadar fit bir vücut şişmiş ve hacimli kaslar olarak tanımlanıyordu. Bu tip bir vücuda sahip olmak için yapılan antrenman da belliydi. Her gün başka bir kas grubunu çalıştırmak ve diğerlerini dinlendirmek. (Bir gün omuz ve göğüsler, sonraki gün sırt ve karın, diğer gün bacak günü gibi) Kısacası, bu antrenmanlar kasların birlikte çalışabileceği bütünsel hareketler içermiyordu.

Yakın zamanlarda ise fit olmanın tanımı değişti. Daha hızlı koşabilen, daha yüksek ağırlıkları daha çok tekrar kaldırabilen, kombine edilmiş hareketleri hiç dinlenmeden art arda yapabilen kişiler fit olarak tanımlanmaya başlandı. Dolayısıyla crossfit ile klasik vücut geliştirme sporunu arasında yöntem ve amaç anlamında hiçbir benzerliği yoktur.

Crossfit sadece erkeklere yönelik bir disiplin midir?

Bildiğiniz üzere, çok yüksek ağırlıkları az tekrar kaldırmak kasları şişirirken, daha düşük ağırlıkları daha çok tekrar kaldırmak kasları daha sıkı hale getirir ve yağ yakımını arttırır. Crossfit ikinci türden antrenmanları içerdiğinden kasları aşırı şişirmez fakat çok sıkı, yağsız bir kas kütlesi elde etmeye yardımcı olur. Bu kas türü hem kadında hem erkekte estetik gözüktüğünden, crossfit hem erkekler hem de kadınlar tarafından tercih edilen bir yöntemdir.

Crossfit kasları şişiren bir erkek sporu değildir

Bir crossfit antrenmanı nelerden oluşur?

Crossfit art arda yapılan üç bölümden oluşur:

1- Beceri geliştirme seansı:

Yaklaşık 10-15 dk süren, antrenmanın ilk bölümüdür. Silkme, koparma, double-unders, muscle-up, deadlift gibi hareketlerin teknikleri çalışılır. Tekniği oturtulmuş hareketler için 1RM (en fazla 1 tekrar yapılabilecek maksimum ağırlık) denenir. Örneğin silkme hareketini doğru teknikle yapabiliyorsanız, yalnızca ve yalnızca 1 tekrarına dayanabileceğiniz maksimum ağırlığı bulmaya çalışırsınız. Silkmede 70 kiloyu iki kere kaldırabiliyorsanız bu sizin 1RM ağırlığınız değildir. 90 kilo silkme yapamıyorsanız bu da sizin 1RM silkme ağırlığınız değildir. Muhtemelen 70-90 kg arasındaki bir ağırlık sizin 1RM silkme ağırlığınız olacaktır. Bu ağırlığı bulduktan sonra bir kenara kayıt edersiniz ki, sonraki antrenmanlarınızı buna göre düzenleyebilesiniz.

2- WOD (Workout of the day – Günün antrenmanı)

Antrenmanın ikinci ve en zorlu bölümüdür. 10-25 dk sürecek, her seferinde değişen kombinasyonlarıdan oluşan HIIT antrenmanıdır. Bu antrenmanı crossfit eğitmeniniz ayarlayacaktır. Antrenmanların süresi ve tekrar sayısı jenerik olarak belirlenir, kullanılacak ağırlıklar ise kişilerin becerilerine göre ayarlanır. Örneğin koparma ağırlıkları %70 1RM olarak belirlenmişse, herkesin 1RM koparma ağırlıklarının %70’i alınarak kişiselleştirilir. 1RM koparma ağırlığı 80 olan bir kişi 56 kg ile koparma antrenmanı yapacak demektir.

3- Esneme ve soğuma

Vücut geliştirme antrenmanlarının aksine crossfit’te esnemeye ve soğumaya azami düzeyde önem verilir ve yaklaşık 10 dakika boyunca esneme ve soğuma hareketleri yapılır. Çünkü ağır antrenmanla gerilmiş ve kırılganlaşmış kasların bu çalışmadan azami düzeyde faydalanabilmesi için gevşemesi, bir sonraki antrenmanda çalıştırılabilmesi için daha da esnekleştirilmesi gerekir. Esnekliğini yitirmiş bir kas hem becerilerini kaybeder, hem daha fazla geliştirilemez hale gelir hem de sakatlıklara daha açık olur.

Crossfite yeni başlayanlar neden hemen ağırlıkları kullanamaz ve PVC ile pratik yapmak zorundadır?

Yeni başlayanlara hemen ağırlık antrenmanları verilmez. Silkme, koparma, thruster, clean, jerk gibi hareketler doğru tekniklerle yapılana kadar PVC borular ile haftalarca pratik yapılır. WOD’larda da ya PVC ile çalışılır ya da bu hareketleri ikame edecek diğer hareketler yapılır. Çünkü yanlış teknik düşük ağırlıklarda sorun yaratmasa da, ağırlıklar arttığında ciddi sakatlıklara neden olabilir.

Ağırlıklarla çalışmaya başlamadan önce pvc pipe adı verilen plastik borularla çalışmak tercih edilen bir yöntemdir

Crossfit antrenman türleri (WOD) nelerdir?

Her WOD, vücudun tamamını aynı çalıştıran hareketleri içeren, her hareketin yüksek tekrarlarla, aralarda mümkün olduğunca az dinlenmeyle yapılan turlardan oluşur. Güçlenmeye yönelik, dayanıklılığı arttırmaya yönelik (endurance), takımlar halinde yapılan, verilen sürede maksimum tur yapmaya yönelik çeşitli WOD’lar oluşturulabilir.

Düzenli olarak crossfit yapan biri yüzme, bisiklet gibi sporlara devam edebilir mi?

2 ya da 3 günde bir WOD tamamlıyorsanız bile haftanın en az bir gününde başka bir sporu da yapmalısınız. Ayrıca bisiklet ve yüzme gibi dayanaklılığınızı arttıracak antrenmanlar, WODlardan maksimum fayda almanızı sağlayacaktır.

Crossfit antrenmanlarında sakatlık riski nedir?

WOD’lar zamana karşı yapıldığından bazı kişiler hareketleri yarım yamalak yaparak hedeflenen tekrar sayısına ulaşmaya çalışabiliyor, tekniği bozulmasına rağmen antrenmana devam edebiliyor.

Yüksek ağırlıklar ile çalışılırken ufak bir teknik bozulması bile ciddi sakatlıklara neden olabiliyor. Ağırlığın kaval kemiğine düşürülmesi, omzun ters dönmesi, belde disk kayması gibi ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu problemleri yaşamamak için sporcu kendini iyi tanımalı, sadece kendisiyle yarışmalı ve sınırlarını iyi bilmelidir.

Her bir crossfit antrenmanı kişinin sınırlarına göre belirlenmelidir

 

İlginizi çekebilecek diğer içerikler:

Crossfite başlamadan önce bilmeniz gerekenler

An itibariyle Türkiye’deki resmi CrossFit box’ları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale