X

Crossfit sakatlıklarını önlemenin yolları

Crossfit, genellikle zamana karşı yapılan antrenmanlardan oluştuğu için yanlış anlaşılabiliyor. Maalesef, hareketleri mümkün olduğunca yarım bırakarak, doğru formdan uzaklaşarak yaptığında zamandan tasarruf edeceğini düşünen sporcular olabiliyor. Bu sporcular, hem antrenmandan yeteri kadar verim alamaz hem de sakatlanma riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Crossfit yapan her sporcu, bir hareketi rahat hissettiği formda değil, doğru formda yapmaya özen göstermelidir ve her antrenman sonunda mutlaka esneme hareketlerini yaparak kasların aşırı sertleşmesini engellemelidir. Çünkü esnekliğini yitirmiş kas er ya da geç sakatlığa sebep olacaktır.

Sizin için, Crossfitte sakatlık riski en yüksek hareketler için dikkat edilmesi gerekenleri yazdık:

Crossfit yaparken bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekir

1- Squat

Squat, basit bir çömelme hareketi gibi gözükebilir fakat doğru yapılmadığında alt sırt kaslarında ve dizlerde sakatlık oluşturabilir. Squat yaparken en çok dikkat edilmesi gereken, dizlerin, ayak başparmağı hizasından ileriye gitmemesidir. Eğer dizler, ayak başparmağını geçiyorsa, squat değil, crossfitte yeri olmayan bir diz kıvırma hareketi yapıyorsunuz demektir. Bu durumda dizlerinize aşırı yük binecektir. Bu durum oldukça ciddi ve tehlikelidir çünkü dizler, sakatlığa en açık, görece korunmasız bölgelerimizdendir.

2- Overhead squat

Ağırlık kullanarak yapılan overhead squat hareketinde, dirseklerin ve omuzların durumu çok önemlidir. Bu harekette yük direkt olarak omurganıza binmemelidir. Bunun için, vücudumuzun güçlü kasları olan omuzların devreye girmesi gereklidir.

Omuzların devreye girebilmesi için, dirseklerinizin kitlenmesi ve tüm kolunuzun mümkün olduğunca tek parça haline gelmesi gereklidir. Dirseklere yük binmediği zaman bütün yükü omuzlarınız yüklenecektir ki, bu da omurganızın rahatlamasını sağlayacaktır. İkinci dikkat etmeniz gereken, çömelirken, barın öne gitmesini engellemektir. Çömelirken, dirseklerinizi iyice kitlemediyseniz ya da kollarınız yeteri kadar esnek değilse, kollarınız ve dolayısıyla bar öne doğru gitmeye başlayacak ve ağırlık merkeziniz ileri doğru kayacaktır. Bu da, omurganıza aşırı yük bindirecektir ve sakatlık oluşacaktır.

3- Deadlift

İnanılmaz derecede etkili ve yararlı olmasına rağmen en çok sakatlığa neden olan hareket deadlifttir. Bunun sebebi, tekniğinin diğer hareketlere göre çok daha zor olması ve dikkat edilmesi gereken birçok nokta olmasıdır. Birkaç tanesinden bahsedelim:

Deadlift yaparken sırtınız ne dışarı doğru kambur olmalı ne de içe doğru eğilmelidir. Bir tepsi kadar düz olmalıdır. Sırt içeri doğru eğildiğinde omurlardan bir kaçına korkunç bir yük binecektir. Buna “omurga ile deadlift” yapmak denir ve en istenmeyen durumdur. Çünkü deadlift omurgadan ziyade bacaklar, glute (kalça) ve alt sırt bölgesiyle yapılır. Sırtınız dışarı doğru kavis aldığında ise boyun, üst sırt ve omuz bölgesine gereksiz yük bindirmiş olursunuz ve bu bölgelerdeki sakatlık ihtimalini arttırırsınız.

Crossfitte sakatlıkları engellemek için başka ne yapılabilir?

1- Esneme hareketleri yapmak.

Bazı sporcular, antrenmandan sonraki esneme hareketlerini bir formalite, gereksiz zaman kaybı olarak görüyor. Bu son derece yanlıştır.

Antrenman süresince kaslarınızda mikro yırtıklar oluşturursunuz ve kaslarınızın gelişmesi demek, bu mikro yırtıkların, yeterli beslenme ve oksijen ile mümkün olduğunca kısa sürede onarılmasına bağlıdır. Eğer antrenman sonrasında hemen esnerseniz, mikro yırtıklara giden kan dolaşımını normalleştirir ve oksijenin ulaşmasını kolaylaştırırsınız. Aksi takdirde, şişmiş ve bazı maddeler yüzünden oksijen ve besin alımı azalmış kasların iyileşme süresini uzatmı olursunuz.

Esneme hareketleri sizi Crossfit sakatlıklarından önemli ölçüde korur

Esneme hareketleri, kaslarınızın kısalıp şişmesini de engeller. Kısalmış kaslar, hareketleri yarım yamalak yapmanıza neden olur. İngilizcesi “full range motion” olan bu unsur en basit hareket için bile çok önemlidir ve bir hareketi yapmak için kullanılan bütün kasların anatomik sınırlarına ulaşana kadar esneyebilmesi demektir. Örneğin, üst bacak arka kaslarınız gereğinden fazla şişmiş ve kısalmış ise L-sit pozisyonunda duramazsınız. Aynı şekilde triceps kaslarınız aşırı şişmiş ve kısalmış ise, overhead squat pozisyonunda kollarınızı dik olarak yukarıda tutamazsınız ve ağırlığı öne doğru kaydırmak zorunda kalırsınız. Bunların hepsi hem sakatlığa neden olur hem de antrenmandan aldığınız verimi azaltır.

2- Kalça ve karın kaslarınızı tüm hareketlerde kullanmak

Deadliftte, overhead squatta ya da thrusters hareketinde karın kaslarınızı kullanmadığınızı düşünebilirsiniz. Bu, çok büyük bir yanlıştır. Bu hareketlerde en önemli unsur, karın ve kalça kaslarınıza da harekete dahil etmek ve bunları mümkün olduğunca sıkı tutmaktır. Karın ve kalça bölgeniz gevşekken bu hareketleri yaparsanız, kollar ve bacaklar arasındaki gerilimi tamamen omurganız karşılayacaktır ve sakatlanacaktır.

3- Başkalarıyla değil kendinizle yarışmak

Başkalarıyla, kaldırdığınız kiloları ya da sürenizi mukayese edebilirsiniz. Bu, hepimizi motive eder ve yanlış değildir. Yanlış olan, sizden çok daha iyi durumda olan biriyle kendinizi kıyaslayıp hemen aslında onun seviyesinde olduğunuzu ispatlama çabasıdır.

Sizden iyi olan bu kişinin belki yıllarca süren çalışmasını küçük görerek hemen ağırlık arttırmak sizi sağlığınızdan edecektir. Herhangi bir ağırlık kaldırma hareketinde daha önce alışık olmadığınız bir ağırlığın altına girmek çok ciddi sıkıntılara neden olabilir. Sınırlarınız bilin, ağırlıkları yavaş yavaş arttırın. Denediğiniz her yeni ağırlıkta, koçunuza, doğru formu koruyup korumadığınızı kontrol ettirin.

 

İlginizi çekebilecek diğer içerikler:

Crossfite başlamadan önce bilmeniz gerekenler

Crossfitle ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları

Yepyeni resmi CrossFit salonlarımız herkese hayırlı olsun

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale