X

8 doğal çözümle cilt lekeleri nasıl geçer?

Söz konusu sağlıkla ışıldayan bir cilt hayali olduğunda, cilt lekeleri bazılarımız için en büyük dert. Sivilceler, pigmentasyon değişiklikleri, popüller… Tüm bu leke türleri çoğunlukla zararsız olsa da kozmetik nedenlerle onlardan kurtulmak isteyebilirsiniz. Elbette bazı cilt lekeleri, acil tedavi gerektiren cilt kanseri gibi ciddi bir durumu da gösterebilir. Peki cilt lekeleri nasıl geçer? Cilt lekelerine evde çözüm bulmak mümkün mü? Tüm bu soruların yanıtları ve daha fazlası için okumaya devam edin.

Cilt lekesi türleri

Birçok farklı cilt lekesi türü olduğunu söylemiştik. Bazı örnekleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Sivilceler: Sivilce veya akne, cildin aşırı yağ üretmesi sonucunda ortaya çıkar. Aşırı aktif yağ bezleri; ergenlik, menopoz gibi nedenlerle yaşanan hormonal değişiklikler; stres, kaygı, depresyon gibi durumlar sivilce oluşumuna katkıda bulunabilir.
  • Hiperpigmentasyon: Bu, cildin diğer bölümlerinden daha koyu renkte görünen bir leke türüdür. Oldukça yaygın, ancak zararsızdır. Hiperpigmentasyon, genetik faktörlerin, güneş hasarının veya sivilce izlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Örneğin cildin yoğun güneşe maruz kalan kısımlarında küçük noktalar veya yamalar gelişebilir. Sivilce izleri de sivilce iyileştikten sonra ciltte koyu lekelerin kalmasına neden olabilir.
  • Melazma: Bu, hamilelik sırasında veya kişi doğum kontrol hapı aldığında gelişebilen bir hiperpigmentasyon türüdür. Yaşanan hormonal değişiklikler melanin artışına yol açar. Melanin cilde rengini veren pigmenttir. Melaninin aşırı üretimi cildin bazı bölgelerini daha koyu hale getirebilir.
  • Kıl dönmesi: Bazen tüyler kendi üzerlerine kıvrılarak derinin içinde uzayabilir, bu da kırmızı, kaşıntılı yumrulara yol açabilir. Uzmanlar bu cilt lekelerini batık tüy olarak adlandırırlar.
  • Doğum lekeleri: Bu leke türü doğumda veya kısa bir süre sonra ortaya çıkabilir, bazen geçici ve bazense kalıcı olabilir. Doğum lekeleri, yeni doğmuş bir bebeğin cildinde görülen lekelerdir. Doğumda veya kısa bir süre sonra ortaya çıkabilirler. Bazı doğum lekeleri zamanla kaybolurken bazıları kalıcıdır. Genellikle zararsız olmakla birlikte bazı zararsız doğum lekeleri hızla büyüyebilir. Böyle durumlarda mutlaka bir dermatoloğa başvurmak gerekir.
  • Uçuklar: Uçuklar, dudaklarda veya ağız çevresinde oluşan ağrılı, kırmızı, sıvı dolu kabarcıklardır. Herpes simpleks virüsü ile enfeksiyonun bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Oldukça bulaşıcıdır ve doğru tedavi edilmezse kalıcı lekelere neden olabilirler.
  • Cilt kanseri: Bazı leke türleri cilt kanseri belirtisi olabilir. Dikkat edilmesi gereken belirtilerin farkında olmak, cilt kanserinin erken teşhis edilmesini sağlar. Potansiyel cilt kanseri belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
  1. Hızla büyüyen yeni bir ben veya işaret
  2. Kanayan veya kaşınan bir ben veya işaret
  3. Şekil, boyut veya rengi değişen bir leke
  4. Asimetrik veya pürüzlü, düzensiz kenarları olan bir ben
  5. 6 milimetreden daha büyük bir ben

Eğer yukarıdaki özelliklerden herhangi birine sahip yeni veya sıra dışı bir cilt lekesi fark ederseniz mutlaka bir uzmana başvurmayı unutmayın.

Cilt lekeleri nasıl geçer?

Artık cilt lekesi türlerini biliyorsunuz. Peki zararsız cilt lekeleri nasıl geçer? Muhtemelen bildiğiniz gibi cilt lekelerini makyajla kamufle etmek kalıcı bir çözüm değil. Bu yüzden siz de leke görünümünü hafifletmek, hatta onlardan kalıcı olarak kurtulmak için evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle doğal karışımlar hazırlayabilirsiniz. İşte cilt lekelerine doğal çözüm olabilecek bazı tavsiyeler.

1. Lekeler için karbonat maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 1 çay kaşığı karbonat
  • Su veya zeytinyağı

Yapılışı:

  • Karbonata birkaç damla su veya zeytinyağı ekleyin ve macun kıvamına gelene kadar iyice karıştırın.
  • Macunu etkilenen bölgeye uygulayın ve 5-10 dakika bekletin.
  • Macunu yavaşça ovun ve alanı temiz suyla durulayın.
  • Bu maskeyi haftada iki kez yapabilirsiniz.

Karbonat cildin pH’ını nötralize eder ve leke bölgesinde birikmiş olan ölü deri hücrelerini temizler (*). Bu da leke görünümünün hafiflemesini sağlar.

2. Lekeler için neem yağı

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • Bir avuç kuru neem yaprağı
  • 1-2 yemek kaşığı bal

Yapılışı:

  • Yaprakları ezin ve pürüzsüz bir neem ezmesi elde etmek için balla karıştırın.
  • Bu macunu etkilenen bölgeye veya tüm yüze uygulayın.
  • 10-15 dakika kurumasını bekleyin.
  • Normal su ile durulayın.
  • Bu maskeyi haftada iki kez yapabilirsiniz.

Neem, cilt tarafından üretilen ve gözenekleri tıkayan fazla yağı emer. Ayrıca düzenli kullanımla birlikte lekeleri yok etmeye yardımcı olur (*).

3. Lekeler için yoğurt maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • Bir tutam zerdeçal
  • 1/2 çay kaşığı un

Yapılışı:

  • Tüm malzemeleri karıştırın ve maskeyi yüzünüze uygulayın.
  • 20 dakika bekletin ve sonra su ile durulayın.
  • Bu maskeyi haftada 2-3 kez yapabilirsiniz.

Yoğurt, bir eksfoliant ve leke açıcı ajan olarak işlev gören laktik asit içerir. Ayrıca kolayca yara izi ve leke bırakabilecek sivilce oluşumunu da önler (*).

4. Lekeler için zerdeçal maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 1/2 çay kaşığı zerdeçal tozu
  • 1 yemek kaşığı bal
  • 1 çay kaşığı limon suyu

Yapılışı:

  • Malzemelerin tamamını karıştırın.
  • Karışımı yüzünüze uygulayarak 10-12 dakika bekletin.
  • Önce ılık suyla, ardından soğuk suyla durulayın.
  • En iyi sonuçlar bu maskeyi her gün uygulayabilirsiniz.

Zerdeçalda bulunan önemli bir fitokimyasal olan kurkumin, antioksidan ve cilt iyileştirici maddeler vardır. Bu nedenle cilt tonunu eşitler ve yara izlerini, koyu lekeleri soldurur (*).

İlginizi çekebilir: Zerdeçal nedir? Zerdeçalın mucize faydaları

5. Lekeler için yulaf ezmesi maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı pişmemiş yulaf
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • Gül suyu

Yapılışı:

  • Yulafı limon suyuyla karıştırın ve pürüzsüz bir macun elde etmek için göz kararı gül suyu ekleyin.
  • Karışımı yüzünüze uygulayın ve yaklaşık 10-12 dakika bekletin.
  • Ilık suyla durulayın.
  • Bu yüz maskesini haftada iki kez kullanabilirsiniz.

Yulaf ezmesi cildi yatıştırır ve temizler, lekeli bölgeler üzerinde antioksidan etkiler gösterir (*). Limon suyu da benzer şekilde lekeleri hafifletmeye yardımcı olur.

İlginizi çekebilir: Yulaf ezmesinin faydaları, sağlıklı ve lezzetli yulaf ezmesi tarifleri

6. Lekeler için sarımsak maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 1 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı nemlendirici losyon

Yapılışı:

  • Sarımsağı ezin ve bir kapta nemlendiriciyle birlikte karıştırın.
  • Karışımı lekelerin üzerine sürün.
  • Gece boyunca bekletin.
  • Bu uygulamayı her gece tekrarlayabilirsiniz.

Sarımsak, antibiyotik ve antioksidan özellikleriyle lekeleri giderebilir ve sivilce izlerini yok ederek cildinize ışıltı katabilir (*).

7. Lekeler için aspirin maskesi

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • 2-3 adet aspirim
  • Su

Yapılışı:

  • Aspirinleri ezin ve tozu macun kıvamına gelene kadar su ile karıştırın.
  • Macunu lekelerin üzerine uygulayın, 10-15 dakika bekletin.
  • Cildinizi suyla temizleyin.
  • Bu uygulamayı her gece yapabilirsiniz.

Aspirin genellikle ağrı kesici olarak kullanılsa da “asetilsalisilik asit” içermesi sebebiyle leke tedavisi için kullanılabilir. Tıpkı cilt bakımında önemli bir bileşen olan salisilik asit gibi, aspirin de leke ve kızarıklığı azaltabilen güçlü anti-inflamatuar özelliklere sahiptir.

8. Lekeler için papaya

İhtiyacınız olacak malzemeler:

  • Birkaç parça yeşil papaya

Yapılışı:

  • Papayayı ezin ve yüzünüze uygulayarak 15 dakika bekletin.
  • Cildinizi suyla durulayın.
  • Bunu haftada 2-3 kez yapabilirsiniz.

Papayada bulunan enzimler cildi temizler ve yağ üretimini kontrol altına alır. Pürüzsüz ve lekesiz bir cilt ortaya çıkarmak için biriken ölü cilt hücrelerinin tümünü giderir (1, 21, Cilt lekeleri için ne zaman doktora görünmeli?

Daha önce de belirttiğimiz gibi cilt lekeleri çoğunlukla zararsız olsa da kozmetik nedenlerle onları tedavi etmek isteyebilirsiniz. Bununla birlikte eğer aşağıdakilerden birini taşıyan bir cilt lekesine sahipseniz mutlaka bir dermatoloğa başvurun:

  • Hızla büyüyen
  • Boyut, şekil veya renk değiştiren
  • Kanayan veya kaşınan

Tüm bunlar, cilt kanseri veya tedavi edilmesi gereken başka bir cilt sorununun belirtileri olabilir. Eğer cilt kanserinin karakteristik belirtilerini taşıyan bir leke varsa ve hızlıca uzmana başvurulursa, bu cilt kanseri türü yüksek oranda tedavi edilebilir.

Kaynaklar: medicalnewstoday, stylecraze, insider

İlginizi çekebilir: Kusursuz bir cilt için her gün mutlaka tüketilmesi gereken 10 besin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale