X

Çiçeği burnunda Egeliden komşuluk ve Ege yemekleri

İstanbul’dan Ege’ye göçeli neredeyse 3 ay olacak. Bize sorsanız sanki 3 yıl gibi, öyle dolu dolu.

Geldik geleli beni en çok şaşırtan şey insan ilişkileri, en mutlu eden şey ise otlar ve ege yemekleri oldu.

Bizim burası yarı kasaba, yarı köy. Komşularımızın inekleri, koyunları, tavukları, kazları -hatta kimisinin devesi- var. Yer seçerken “buranın insanı nasıldır” diye hiç düşünmedik. “Ya kısmet” deyip geldik.

Komşuluğun nasıl bir şey olduğunu, çocukluğumdan sonra, yeniden burada hatırladım. İlk günden beri komşularımız tabak yolladı hep. Biz de alıştık. Evde ne pişirsek birbirimize gönderir olduk. Bazen bir çeşit yemek yapar, herkese yollarız. Tüm tabaklar aynı akşam çeşit çeşit yemekle, mezeyle dolu geri gelir.

Geldiğimiz ilk hafta her sabah yürüyüşe çıktık. Yolda gördüğümüz herkes, istisnasız, selam verdi. Dışarıdan olduğumuzu anladıklarından “hoş geldiniz” dediler. Yolda tanıştığımız insanların evlerinde yemek yedik. Sıcak ama boğmayan bir ilgi alakayla karşılandık. Zaten buralara koşa koşa gelmişiz, bu karşılamayla birlikte “alışma dönemi” diye bir şey kalmadı, bizim için “buralı olmak” dönemi hemencecik başladı.

Karşı komşumuz Fatma Teyze, bilmem kaç kuşak buralı. Güler yüzü, aksanı, bağ bahçe bilgisi, insan sevgisiyle tam bir Egeli. Ayaklı kütüphane bizim için. Ne zaman yanına gitsek bir dolu şey öğreniyoruz. 4 oğlu, 4 gelini, torunları, yakınları derken bizim sokağın neredeyse tamamını oluşturuyorlar. İlk günler kim kimin eşi, çocuklarının isimleri, hatta hayvanları (kaç buzağının ismi Serpil Kakao olabilir ki şu hayatta 😊), gelinlerin gelinleri, bebekleri derken epey çaba sarf ettim ezberlemek için. “Ben kendi akrabalarımı bu kadar bilmem” deyince güldüler epey. Selamlaşmalar, gitmeler gelmeler, sohbet muhabbetler derken Fatma teyzenin demesine göre “kızları oluverdim.”

Serpil Kakao

3 ayda hepsinden o kadar çok şey öğrendim ki. En çok da otlar, çiçekler, yemekler ve bahçe işleriyle ilgili. Doğal bir okul oldu benim için burası. Hala “sen bu otu bilir misin?” sorusunu duyuyorum.

İlk öğrendiğim “tilkişen” oldu. Yol kenarlarında biten, kuşkonmaza benzeyen minik bir ot. Annem görünce “çalı süpürgesine” benzetti tipini. Hani kaç sabah geçtik de o yollardan, yenecek bir ota benzetip de toplamadık. Pazarda bir demetini 5 liraya satıyorlarmış halbuki. Tilkişeni yumurtaya katıyorlar genelde. İnce ince doğra, zeytinyağında sarımsakla kavur, üstüne yumurtayı kır, afiyetle ye. Faydasını saymakla bitiremiyorlar. Böylelikle bizim de hayatımıza girdi bir anda.

Fatma Teyze bir gün balkonda görünce çağırdı ‘bir geliver kızım’ diye. Gidiverdim hemen. Bahçeden bir şeyler toplamış bize sağ olsun, onları ayıklıyor. Oturdum ben de karşısına. Bir süre taze sarımsakları soğan sanarak temizledim köklerini. Daha önce hiç taze sarımsak görmediğimi anladım o anda. Cahilliğime aldırış etmedi, anlatmaya devam etti. Normalde mantının yoğurdunu bile sarımsaksız yerdim, burada taze sarımsak en en en çok tükettiğim şey oldu. Sanki zeytinyağı ve taze sarımsağın olmadığı yemek yeterince lezzetli olmazmış gibi geliyor artık.

Fatma Teyze ve taze soğanları

Buralarda bakla çok yapılıyor. Sağ olsun konu komşu bahçesinden poşet poşet bakla verince mecbur ben de yapmaya başladım. Bakla yemeğinin haricinde bakla içini meze gibi hazırlıyorlar. Onu daha çok sevdim. Baklanın içini suda haşlıyorsun. Yumuşayınca suyunu süzüp biraz ılınmasını bekliyorsun. Zeytinyağı, sarımsak, bol dereotu, tuz ve limon katıp ılık yiyorsun. Sarımsağı havanda dövüp suyunu çıkartırsan daha iyi lezzet veriyor.

Bakla

Yine burada öğrendiğim ve yapmaya başladığım bir diğer meze de araka. Araka yerine dirilce de diyen var. Komşum Selma Ablaya uğradım geçen gün. Dedi “sen bunu bilir misin”? Benim atmasyon tahminler başladı yine; fasulye, bakla, küçük bakla, bezelye… Tutturamadım tabi. Araka dedikleri fasulye görünümünde ama daha ince kabuklu ve daha küçük bir sebze. Kısa bir süre oluyor, topladın topladın. Gününü kaçırırsan kuruyup gidiyor. Bakla içi gibi suda haşlıyorsun arakayı da, kabuklarıyla. Yumuşayınca suyunu süzüp soğumasını bekliyorsun. Kabuklarını soymadan zeytinyağı, biraz tuz ve bol limonla sosluyorsun. Kabuklarıyla servis ediliyor ama yerken ucundan tutup dişinle kabuğunu sıyırarak, tanelerini yiyorsun. Çekirdek gibi ye dur. Hem hafif, hem de çok lezzetli bir yemek.

Araka

Yukarıda bir komşumuz var, bir poşet asma yaprağı verdi bahçesinden. Ben ve yaprak sarması! Annem görse gözleri yaşarır valla. İstanbul’dayken doğru düzgün yemek bile yapmazdım, şimdi sarma saracağım, ohoooo! Yapraklar dolapta durdu tabi bir süre! Sonra Selma Abla dedi “al gel yapraklarını, biz de saracağız, birlikte sararız”. Aldım, gittim. İç malzemesi olarak; domates rendesi, bol taze sarımsak, bol taze soğan, dereotu, maydanoz, nane, pirinç, tuz, karabiber, nane ve tabi ki zeytinyağı…

Selma Ablanın eltisi var, onun da adı Ayşe. Bahçe işlerine bayılır, en çok ondan öğreniyorum otları, çiçekleri. Neyse… O da geldi. Baktım turuncu turuncu çiçekler getirmiş, yıkıyor. “Bu ne?” dedim. Kabak çiçeğiymiş. Dalından toplamış da getirmiş. İnanamadım! Restoranlarda ayıla bayıla yediğim kabak çiçeği dolması yani. Çiçeği doldurup, yemek yapacağız yani. Benim kafa gitti! Kadınlar sarmaya başladı yaprakları, ben manyak gibi kabak çiçeğinin fotoğrafını çekip duruyorum. Bitti mi? Bitmedi. Pazarda, markette taneyle satılan enginarları bahçelerinden toplayıp getirmişler. “Bunları da doldurup tencerenin dibine koyacağız ki tat versin” dediler. Koyduk. Yetmedi, çiçeklerin dibindeki minik kabakları da dizdik tencereye. Tam bir muhteşem zeytinyağlılar şöleni oldu.

Ayşe Abla kabak çiçeği aşkıma şahit olunca dedi “haftaya gel de bahçeden birlikte toplayalım, öğrendin artık, sararsın”. Allaaaaah koşa koşa gittim. Sabah 7’de gel dedi, 10 kala gittim. Koca bir poşet toplamış bile, tez canlıdır, mevzu bahçe işi olunca bekleyemez. Katıldım ben de ona. “Ahhh benim güzellerim, yapraklarını nasıl da gizlermiş, hanimiş bakayım” diyerek ot toplayan bir kadın Ayşe Abla. Koyunlarını da öyle sever. Benim merakım, onun anlatma arzusunu kamçılar. Bahçede birlikteysek 5 dakikalık iş, olur sana yarım saat. Olsun!

Kabak çiçeği

Ne diyorduk? Kabaklar… Kabakları akşamdan sulayınca sabah çiçekleniyor. Güneş tepeye çıkmadan toplaman lazım. Yoksa kapatıverirler kendilerini. Çiçeklerin kimisi kabak verir, kimisi vermez. Kabaklananlara “akıllı”, “uslu” diyor Ayşe Abla, diğerine ise “deli çiçek”.

Eve döneceğim sırada “dur” diyor “bir şey göstereceğim sana”. Bir dal ot getiriyor. Uçlarında yemişi… Soru geliyor: “Bil bakalım bu ne?” Tahmin bile yapamıyorum. En sevdiğim baklagillerden biri çıkıyor; nohut! Ama taze hali… Nohutu tanımayı bırak, tazesinin olabileceğini bile düşünmemişim hiç bu yaşıma kadar. “Bak tadına” deyip, açıyor bir tanesini. Bir elimde kabaklar, bir elimde nohut eve dönüyorum. 

İstanbul’dayken hayatımızda hiç olmayan ama buraya geldik geleli haftalık rutinimiz haline gelen bir şey var; pazar alışverişi. Erken kurulup, erken toplanıyor burada. Pazar sabahları 8 gibi kalkıp koşa koşa pazara gideceğimi söyleseler inanmazdım. Pazarın eğlencesi, curcunasının yanında marketler bizi cezbedemiyor artık. Üstelik her şey hem daha ucuz, hem de tazecik. Muhabbet de hediyesi. Boyozcu teyzeyle gül, peynirci çocukla sohbet et, Musa Abilere selam ver, Gülsüm Abla neyli börek yapmış bak, Kerime Abla bu hafta ne getirmiş bahçeden… Ona selam, buna sabah… Uzun uzun pazar alışverişi yapar olduk yani. Bir hafta gidemedik de, sanırsın ömrümüz pazarlarda geçmiş, söylenip durduk.

Pazarın en sevdiğim yanlarından biri de her hafta yeni şeylerin gelmesi. Şu sıralar bezelye ve deniz börülcesi favorim. Zamanında pilav yapmayı eşinden öğrenmiş biriydim ama şimdinin acemi Egelisi olarak evde deniz börülcesi yapıyorum ve havalara uçuyorum.

Deniz börülcesi

Marketlerde asla hissedemediğim, neredeyse tamamen unuttuğum doğanın o harika döngüsünü burada yeniden hisseder oldum. Hastası olduğum taze sarımsak bu haftalarda artık bitiyor örneğin. Öğrendiğimde yıkıldım, o ayrı! Her meyvenin, sebzenin, otun bir zamanı var. O zaman geldiğinde coşkuyla buluşuyor, zamanı geçtiğinde şükranla, yeniden görüşmek üzere, ayrılıyorsun. Her şey her an elinin altında olmadığı için, olduğu zamanlarda kıymet bilmeyi öğreniyorsun.

Bazen uzun uzun yıkıyorum yeşillikleri. Balkondaki çiçekleri her gün sulayıp seviyorum tek tek. Yol kenarında bir kara dut ağacı var. Her geçişimde bütün parmaklarımı kapkara yapasıya dut yiyorum. Ayşe Dudu Ablanın bahçesinde eski zaman gülleri, Höre Ablada leylak var. Koklamadan geçmiyorum. 32 yaşımdayım, dalından limon kopartmanın ne demek olduğunu burada öğrendim. Tüm bu kokular, tatlar en büyük hazinem, biliyorum.

Çiçeklerim bir kaç kere soldu. İlkinde çok üzüldüm. Hatta Kerime ablanın verdiği güzeller güzeli koca bir saksı salkım çiçek, onca ilgime rağmen, kurudu. Ama sonra gün be gün, o kuruyan dallar minik minik yeşerdi. Yeniden ve sabırla tazeledi kendini. Hayat dersi gibi aynı bahar açtı, soldu, sonra yeniden açtı. Ona her baktığımda sabretmeyi ve çabayı görüyorum. “Ah diyorum Seval, olmadı deyip bıraktığın ne çok şey var hayatta. Halbuki her şey çaba ve sabırda gizli”.

Buralar fazlaca “yaşam bilgisiyle” dolu benim gözümde. Ekip biçmek; hayvanları, otları, sebzeleri tanımak; mevsimine göre yemek yapmak ve üretmekle dolu… Ve şanslıyım ki merak duyduğum tüm bu bilgileri paylaşmaya açık insanlarla çevrildi etrafım. Civcivler yumurtadan çıkmaya yakın “Seval’e diyelim de gelip izlesin, merak eder o” der oldular. Hanım abla var yukarı tarafta. 2 aylık bir buzağısı var. Sabahları yayıldıkları yer bizim balkondan görünüyor. Oturup o buzağının sağa sola koştuğunu izliyoruz bazen. Buzağı değil, keçi sanki. O nasıl zıplamak öyle. “Bir sabah gel” dedi Hanım Abla, yakından seversin.

Havası, suyu, kokusu, sesi, dokusu, renkleri, insanı, hayvanıyla doğa değiştiriyor insanı. Yeni yuvamda öğrendiğim her yeni bilgi tanesi, tattığım her yaşam tecrübesi ile dün olduğumdan farklıyım bugün. Azar azar, yavaş yavaş değişiyorum. İster teslim ol, ister diren; doğa yapmak istediği değişimi her şeye rağmen yapıyor. Tekrar tekrar hayran bırakıyor kendine.

İlginizi çekebilir: Sadelikle gelen özgürlük

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Seval Yılmaz: İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Üniversiteyi Eskişehir’de okudum. Bir süre İspanya’da yaşadım. Uzun yıllar sivil toplum kuruluşlarında ve firmalarda eğitmenlik yaptım. Şimdilerde ise boyaların ve renklerin büyülü dünyasındayım. Çizip boyadıklarım ve tasarladıklarım, aşkla yürüdüğüm bir yola dönüştü. Çalışmalarımı @miniminidesign instagram hesabından görebilirsiniz. Kendimi bildim bileli yazı yazarım. Son zamanlarda hayata dair, her telden yazdığım yazılarım bir araya geldi ve www.sevalyilmaz.com oluştu. Hayatı sade yaşamayı, az eşyayı, yogayı, temizlik ve bakım ürünlerimi kendim yapmayı, fotoğraf ve video çekmeyi, kamp kurmayı, denizi ve ormanı, her mevsimi, öğlen kestirmelerini ve gün ortası kahvesini, işini aşkla yapan insanları seyretmeyi ve insan hikayeleri dinlemeyi, doya doya yaşamayı, insan olmayı, içinde güzellik, naiflik ve aşk olan her şeyi çok seviyorum.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale