X

Çakralardaki tıkanıklıkları açmaya yardımcı çakra açma yöntemleri

Eski Hint felsefesine göre, vücudumuzda çakralar olarak bilinen yedi adet ana enerji merkezi bulunuyor. Her çakranın, fiziksel bedenimizde, omurgamız boyunca dizili olduğuna ve hem bedensel hem de psikolojik problemlerin çakraların dengesizliğe girmesinden ve enerji akşının sekteye uğramasından kaynaklandığı düşünülüyor. Çakra açma yöntemleri ise, çakralardaki dengesizliklerin giderilmesini içeren bir dizi pratikten oluşuyor.

Çakraların dengesizliğe girmesinin en büyük nedeni, enerjinin belirli noktalarda sıkışıp kalması ve akışının bozulmasıyken, biriken ve sıkışan enerjinin temizlenmesi olarak bilinen çakra açma, hem hastalıkların önlenmesine hem de ruh halinin dengelenmesine yardımcı olabiliyor. Sizlerle bu yazımızda, çakralardaki dengesizliklerin fiziksel ve psikolojik belirtilerinin yanı sıra, çakra açmak için uygulayabileceğiniz pratik çakra açma yöntemleri paylaşacağız.

1. Kök çakra nasıl açılır?

Omurganızın tabanında, kuyruk sokumunun bitiminde yer aldığına inanılan kök çakranın dengesizliğe girmesi bedensel olarak bacaklarda, ayaklarda, rektumda, kuyruk sokumunda, bağışıklık sisteminde, üreme organlarındaki sorunlarla kendini gösterir. Dejeneratif artrit, diz ağrısı, yeme bozuklukları ve kabızlık sorunu gibi problemler kök çakranı dengesiz çalıştığının göstergesi olabilir. Fiziksel problemlerin yanı sıra, temel ihtiyaçların karşılanamamasıyla ilişkili olan finansal sıkıntılar, barınma ve beslenme gibi ihtiyaçların doğru şekilde karşılanamaması, yani kişinin hayatta kalma becerilerinin ihtiyaçlarını karşılaması için yeterli olmaması da kök çakranın dengesizliğe girmesiyle ilişkili olabilir.

Kök çakranın genellikle diğer çakralara da enerji sağladığı düşünülür, bu nedenle eğer tıkanmışsa veya dengesizse, muhtemelen diğer çakralarınız da dengesiz çalışıyor olabilir. Bu nedenle özellikle kök çakranın dengeli çalışması, tüm çakraların ve çakralara bağlı sistemlerin dengelenmesi için oldukça önemlidir.

– Nefes ve meditasyon: Karın nefesi ve kırmızı ışık meditasyonu

Kök çakranın rengi kırmızı olarak bilinir ve bu çakranın bulunduğu omurganın tabanında, kuyruk sokumunun tam ucunda parlak bir şekilde parlayan kırmızı rengi zihinde görselleştirmek, kök çakra temizliğinin ve dengelenmesinin bilinen en kolay ve pratik yollarından biridir.

Bağdaş kurarak yere ya da kuyruk sokumunuzu destekleyecek bir sandalyeye oturun. Çevrenizdeki tüm dikkat dağıtıcıları en aza indirdikten sonra gözlerinizi kapatın ve kırmızı bir ışık topu hayal edin. Ellerinizi kök çakranın üzerine yerleştirin. Pasif bir şekilde nefes alın ve güçlü bir şekilde nefesi ittirin. 10 kez tekrar ettikten sonra karnınızı içeriye doğru sıkarak çekin. Dinlenin ve aynı uygulamayı tekrar yapın. Ellerinizden çıkan kırmızı bir ışık topunun kök çakranızı şifalandırdığını ve burada bulunan tüm hücrelerinizi yenilediğini hayal edin. Bu nefes ve meditasyon egzersizini 5 dakika kadar tekrarlayabilirsiniz.

– Yoga duruşu: Ağaç pozu

Birçok yoga duruşunun bu çakrayı temizlemek için tasarlandığını biliyor muydunuz? Yoga pozları arasından kök çakrayı dengelediği bilinen en iyi pozlardan biri ağaç pozudur. Sol ayağınızın tabanını sağlam şekilde matınızın üzerine yerleştirirken, sağ ayağınızı sol diz kapağınızın yanına yavaşça getirin. Bu hareketi yaparken bir yandan da yukarıdaki görselleştirme tekniğini de kullanabilirisiniz. Sağ ayağınızı dizinize ya da bacağınızda ulaşabildiğiniz en uç noktaya koyarken, kalça kemiklerinizin karşıya baktığından emin olun ve ayak parmaklarınızı mümkün olabildiğince sıkıştırın. Kollarınızın pozisyonu konusunda yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz: Dilerseniz başınızın üstünde birleştirebilir, dilerseniz iki yana açabilir, dilerseniz kendinize sarılabilirsiniz. Diğer ayağa geçmeden önce 5-8 nefes boyunca bu pozda bekleyerek bedeninizin yerden aldığı desteğe ve yerle olan bağlantınıza odaklanın.

– Egzersiz: Yürüyüş

Kök çakra toprakla ve dünyayla olan bağlantımıza odaklanan, genelde bedenin alt kısmıyla bağlantılı bir çakra olduğu için bu çakrayı dengeleyebilmek için yapabileceğiniz egzersizlerin başında yürüyüş geliyor. Yürüyüşünüz boyunca dikkatinizi bacaklarınıza ve ayaklarınıza getirmeye, yerden aldığınız desteği duyumsamaya odaklanın. Ayaklarınızın yerle bağlantı kurduğu ve bağlantısının kesildiği anlarda bedeninizde nasıl değişiklikler olduğunu ve nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Her adımınızda yere sağlam basmaya çalışın ve yerden aldığınız desteği hissedin. Bu yolla hem zihninizi dinlendirebilir, hem de kök çakranızı yeniden dengeye getirebilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Sabah rutini

Ayurveda’da kök çakranın elementinin toprak olduğu düşünülür ve bu çakrayı dengelemek için dinacharya pratiğinin uygulanması, yani sağlıklı bir sabah rutiniyle güne başlanması önerilir. Günün geri kalanında daha dengede ve stabil olunabilmesi için güne dil sıyırma, kişiye özel mantralarla yapılan Vedik meditasyon ve limonlu ılık su içerek başlayarak kök çakranızı dengeleyebilirsiniz.

– Aromaterapi

Tarçın, zencefil, sakız veya silhat gibi bitki özlü yağlar ile masaj yaparak ya da içeceklerinizde ve yiyeceklerinizde tüketerek kök çakranızı deneleyebilirsiniz.

2. Sakral çakra nasıl açılır?

Göbeğin hemen altında yer alan sakral çakranın dengesiz çalışması cinsellik ve üremeyle ilgili problemlerle, boşaltım sistemi sorunlarıyla, böbrek işlev bozukluklarıyla; kalça, pelvis bölgesi ve bel ağrılarıyla ilişkilendirilir. Fiziksel bedenin ötesinde, ilişkilerimizle ilgili sıkıntılar, duygularımızı ifade edememe, hayattan keyif alamama, arzuları doyuramama, yaratıcılığın azalması, cinsel ilginin azalması, bağlanma problemleri gibi psikolojik sıkıntılar da sakral çakranın dengesiz çalıştığının bir göstergesi olabilir.  

– Nefes ve meditasyon: Farkındalık meditasyonu

Sakral çakrayı tekrar dengeye getirmek için kendinizle baş başa kalabileceğiniz ve odağınızı geliştirebileceğiniz farkındalık meditasyonu uygulamalarını deneyebilirsiniz. Durgunlaşarak rahatlamak ve sakinleşmek, duygularınızla bağlantı kurmanızı ve onları daha sağlıklı şekilde işlemenizi kolaylaştıracaktır. Her sabah birkaç dakika bağdaş kurarak ve hareketsiz oturarak, sadece şimdiki ana odaklanıp çevrenizdeki kokuları, renkleri ve sesleri fark edebileceğiniz, nefesinize odaklandığınız kısa bir meditasyon pratiği sakral çakranın dengelenmesi için yeterli olacaktır.

– Yoga duruşu: Kelebek pozu

Sakral çakranızda bir tıkanıklık ya da dengesizlik olduğunu düşünüyorsanız, kalça ve alt karın kaslarınızı aktive edecek yoga pozları ve akışları deneyebilirsiniz. Sakral çakranızı tekrar dengeye getirmek için kalça ve alt karın kaslarınızı harekete geçirmenize yardımcı olacak kelebek pozunu (baddha konasana) deneyebilirsiniz: Ayak tabanlarınızı birbirine birleştirecek şekilde rahat bir yere, omurganız dik şekilde oturun. Ellerinizi ayaklarınızın etrafında kenetleyin ve sırtınızda çok hafif bir gerginlik hissedene kadar, göğsünüzü hafifçe öne getiririn. Bu pozisyona geldiğiniz anda nefes alın, nefesinizi 30 saniye boyunca içinizde tutun ve dışarı verin. 3 nefes sonra, göğsünüzü tekrar dikleştirerek oturun. Kendinizi rahat hissettiğiniz sürece, dilediğiniz kadar bu pozda kalabilirsiniz.

– Egzersiz: Dans

Sakral çakranızı aktive etmek için kalça ve alt karın kaslarınızı çalıştıracak hulahop çevirme, squat ya da dans benzeri egzersizlerden faydalanabilirsiniz. Dans ederken şarkı da söylediğinizde, boğaz çakrasını da açacağınız için tek bir egzersizle aynı anda iki farklı çakranızı da çalıştırabilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Masaj

Ayurveda’da abhyanga olarak adlandırılan, kendi kendine masaj yapma uygulaması, sakral çakranın tekrar dengelenmesi için yapılabilecek en iyi pratiklerden biridir. Özellikle bu çakranın rengi olan turuncu meyvelerin (turunçgillerin) yağlarıyla alt karın bölgesine yapılan masajlar sakral çakranın tekrar dengeye gelmesine yardımcı olur.

– Aromaterapi

Mandalina, portakal, sandal ağacı, sedir ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, sakral çakrayı etkinleştirmeyi destekleyecektir.

3. Solar Pleksus çakrası nasıl açılır?

Göbeğin hemen üstünde yer alan solar plexus çakrasının dengesizliğe girmesi sindirim sorunları, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk, kronik yorgunluk, yüksek tansiyon, diyabet, ülser, pankreas ve safra kesesi sorunları, kolon hastalıkları ile ilişkilendirilir. Fiziksel problemlerin yanı sıra kişinin özgüveninin az olması, kendini güçsüz hissetmesi, benlik saygısının az olması, kendini fazla eleştirmesi, reddedilme ya da başkaları tarafından eleştirilme korkusu, fiziksel görünümünden utanma gibi kendini kabul ve öz sevgi ile ilişkilendirilen durumlar da bu çakranın dengesiz çalıştığının işareti olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Kapalabhati nefesi

Bir pranayama nefes tekniği olan kapalabhati nefesi, karın kaslarını çalıştıran ve karın bölgesinde yer alan solar plexusu harekete geçiren en etkili nefes egzersizlerinden biridir: Burnunuzdan derin bir nefes alıp, göbeğinizi dışarı doğru genişletebildiğiniz kadar genişletin. Ardından ağzınızdan kısa ancak kuvvetli nefesler vererek (mum üfler gibi) nefesinizi boşaltın. Verdiğiniz her nefesle birlikte, alt karın kaslarınızın hızla omurganıza doğru geri çekildiğinden emin olun.

Kapalabhati nefes tekniğinin yanı sıra, diyafram nefesini odağına alan nefes egzersizleri, stresi azaltan ve öz farkındalığı özüne alan meditasyon pratikleri, görselleştirme teknikleri gibi pek çok zihin odaklı pratik de solar pleksus çakrasının dengeye gelmesine yardımcı olabilir.

– Yoga duruşu: Tekne duruşu (Navasana)

Core bölgesini çalıştıran ve dengede kalmayı sağlayan Navasana, solar plexus çakrasını en iyi dengeleyen yoga pozlarından biri: Omurganız dik duracak şekilde yere oturun ve bacaklarınızı öne uzatın. Daha sonra bacaklarınızı dizlerinizden bükerek yaklaşık bir karış kadar yukarı kaldırın. Bacaklarınız havadayken, üst bedeninizle hafifçe arkaya doğru gitmeye ve 45 derecelik bir açı oluşturmaya çalışın. Oturma kemiklerinizin üzerinde dengenizi bulduktan sonra, önce ellerinizle dizlerinizi tutup karın kaslarınızı hissedin ve hemen ardından ellerinizi serbest bırakarak bacaklarınızı yere 45 derecelik açı oluşturacak şekilde, dümdüz uzatın. Bu iki poz arasında, kendi hızınızda geçişler yapabilir, kendinizi rahat hissedene kadar tekrarlayabilirsiniz.  

– Egzersiz: Pilates ve Yoga

Core bölgesini çalıştıran her türlü egzersizin solar plexus çakrasının dengelenmesine katkı sağladığı biliniyor. Özellikle pilates ve yoga gibi dengede durmayı gerektiren ve vücudun denge merkezi olan core bölgesini çalıştıran hareketlerin yanı sıra plank yaparak da solar plexus çakranızdaki dengesizlikleri giderebilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Ayurvedik CCF çayı

Solar plexus çakrası genelde karın bölgesi ve sindirim sistemiyle ilgili problemlerle ilişkilendirildiği için, bu bölgeyi tekrar dengeye getirmek için enflamasyonu önleyen, içeriğinde kimyon, kişniş ve rezene bulunan Ayurvedik CCF çayını (cumin, coriander, and fennel) tüketebilirsiniz.

– Aromaterapi

Mür, günlük ağacı, limon, köknar ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, Solar Plexus çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

4. Kalp çakrası nasıl açılır?

Kalbin bulunduğu kısımda yer alan kalp çakrasının dengesiz çalışması, astım, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları, akciğer hastalıkları, meme kanseri gibi hastalıklr, lenfatik sistem bozuklukları; sırt, omuz, kol ve el bileklerindeki ağrılarla kendini gösterir. Tüm bu fiziksel semptomların yanı sıra yakın ilişkilerde (özellikle romantik ilişkilerde) yaşanan problemler, bağlanmayla ilgili sıkıntılar, kıskançlık, ihanet, terk edilme, öfke, yalnızlık korkusu gibi başkalarından gelen ve başkalarına gösterilen sevgi, neşe, şükran, şefkat, güven gibi alanlarla ilişkili problemler de bu çakranın dengesiz çalıştığının işareti olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Nadhi Sodana nefesi

Ayurveda’ya göre dördüncü çakra olan kalp çakrasının elementi havadır, bu nedenle nefes çalışmaları, kalp çakrasını açmanın en iyi yollarından biridir. Kalp çakrasını temizlemeyi odağına alan Nadhi Sodhana nefes egzersizi, zıt iki enerji akışı (alt beden ve üst beden) arasındaki dengeyi temsil eden kalp çakrasını dengeleyecek ve enerji akışının düzenlenmesine yardımcı olacaktır: Bu nefes tekniğini uzanarak ya da oturarak uygulayabilirsiniz. Başlangıçta ciğerlerinizdeki tüm nefesi boşaltın. Sağ elinizin baş parmağıyla sağ burun deliğinizi kapatın ve sol burun deliğinizden karnınıza doğru derin bir nefes alın. Ciğerleriniz tamamen dolduktan sonra sol burun deliğinizi de, aynı elinizin yüzük parmağıyla kapatın ve birkaç saniyeliğine nefesinizi tutun. Hemen ardından, baş parmağınızı serbest bırakın ve yalnızca sağ burun deliğinizden ciğerlerinizdeki nefes dışarı boşaltın. Sağ taraftan nefes alıp sol taraftan nefes verdikten sonra her iki burun deliğini de kapatın. Tam bir nefes döngüsü, her iki burun deliğinden bir kez nefes alıp verdiğinizde tamamlanacaktır. Daha önce hiç nefes egzersizi yapmadıysanız, içinizden dörde kadar sayarak nefes alabilir, nefesinizi 4-8 sayı tutabilir, ardından dört sayıda nefesinizi verebilirsiniz. Bu egzersizi, kendinizi rahat ve sakin hissettiğiniz sürece 10 döngüye kadar sürdürebilirsiniz.

– Yoga duruşu: (Yarım) deve pozu

Yarım deve pozu, sırtınızın üst kısmının geri bükülmesini gerektiren ve kalp alanını açan bir yoga pozudur: Omurganız dik olacak şekilde bacaklarınızı kalçanıza doğru bükerek, dizlerinizin üstüne oturun. Avuç içlerinizi, parmaklarınızı aşağı bakacak şekilde kalça kaslarınızın üst kısmına getirin. Sırtınızı geriye doğru yaslarken kalçalarınızı öne doğru uzatmaya çalışın. Yapabiliyorsanız, sağ elinizle sağ ayak topuğunuzu tutmaya, sol elinizi ise kalbinizin üzerine koymaya çalışın. Pozdan çıkmak için core bölgenizden destek alın ve yavaşça doğrularak omuz ve kalçalarınızı aynı hizaya getirin.

– Egzersiz: Sırtüstü üzme

Kalp çakrasını aktive etmek için, göğüs bölgesini çalıştıran yüzme, özellikle de kalbin bulunduğu alanın açık olduğu sırtüstü yüzme son derece etkili bir egzersiz olacaktır. Ayrıca şınav ya da barfiks çekmek ve kalp açıcı yoga pozları da kalp çakrasındaki tıkanıklıkların giderilmesinde etkili olabilir.

– Ayurvedik ritüel: Kuru fırçalama

Lenfatik sistemi aktive eden ve kan dolaşımını hızlandıran kuru fırçalama (Ayurveda’da garshana olarak da bilinir), kalp çakrasının dengelenmesine ve enerji akışının düzelmesine yardımcı olabilir.

– Aromaterapi

Bergamot, biberiye, nane, çay ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, kalp çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

İlginizi çekebilir: Solar pleksus çakrası, sakral çakrası ve kök çakrası: Alt bedende yer alan fiziksel enerji merkezleri

5. Boğaz çakrası nasıl açılır?

Bedende boğazın bulunduğu kısımda konumlandığı düşünülen boğaz çakrasının dengesizliği tiroid hastalıkları, üst solunum yolu problemleri, boğaz ağrısı, kulak enfeksiyonları, cilt problemleri, boyun ve omuz ağrısı gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Hem sözlü hem de yazılı iletişim yoluyla kendini ifade etmede yaşanan zorluklar, kararsızlık, iradeyi ya da duyguları kontrol edememe gibi problemler de boğaz çakrasının dengesiz çalıştığının belirtileri olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Bija mantra egzersizi

Ses titreşimleri, evrende var olan enerji akımlarına dokunduğuna inanılan araçlar olmakla birlikte, boğaz çakrasındaki enerjiyi dengelemek için de meditasyon ve nefes egzersizlerinde sesi odağına alan pratikler kullanılıyor. Bija mantra pratiği de, yüksek sesle söylendiğinde belirli bir çakranın enerjisini harekete geçirmeye ve dengelemeye yardımcı olan tek heceli bir sesten oluşuyor. Boğaz çakaranızı aktive etmek için ‘ham’ sesiyle çalışabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, sakin bir ortamda, doğal ve rahat bir ses tonuyla, yavaşça nefes verirken uzatarak ‘ham’ sesi çıkarmak. Nefes verdiğiniz süre boyunca sesi çıkarmaya ve acele etmemeye çalışın.

– Yoga duruşu: Balık pozu (Matsyasana)

Boynu esnetmeyi ve soluk borusunu açmayı hedefleyen bu poz, boğaz çakrasını dengeleyen en iyi yoga pozlarından biri olarak bilinir: Ayaklarınız yerde, dizleriniz bükülü şekilde yere sırtüstü uzanın. Nefes alarak alt karnınızı yerden kaldırırken, ellerinizi de avuç içleri yere değecek şekilde kalçalarınızın altına koyun. Alt kol ve dirseklerinizi gövdenize mümkün olabildiğince yakın tutmaya çalışın. Nefes alırken, alt kolunuzu ve dirseğinizi de yere batırın, kürek kemiklerinizi geriye doğru çekin, üst gövdenizi ve başınızı yerden kaldırın. Boynunuzu incitmeden, nazikçe arkaya doğru tersten bakmaya çalışın. Bu pozda 15-30 saniye kadar kalabilirsiniz ve dinlendikten sonra dilediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz.

– Egzersiz: Boyun esnetme hareketleri

Boynunuzun etrafındaki alanı açan; stres, gerginlik ve kasılma oluşmasını önleyen esneme hareketleri boğaz çakranızı dengelemenize yardımcı olabilir: Çenenizi göğsünüze doğru indirin. Ardından yavaşça başınızı sola doğru çevirin. Omuzlarınızı gevşek tutun ve sol kulağınız mümkün olabildiğince sol omuzunuza yakın olacak şekilde başınızı aşağı eğmeye çalışın. Başınızı sola doğru çevirirken, boynunuzun sağ tarafında hafif bir geginlik hissetmelisiniz. 30-60 saniye arasında bu pozisyonda bekledikten sonra, başınızı yavaşça sağ tarafa doğru çevirin ve aynı adımları tekrarlayın.

– Ayurvedik ritüel: Oil pulling (ağızda yağ çekme)

Hem sindirim sisteminin, hem de üst solunum yolu hastalıklarının önlenmesine yardımcı olan ağızda yağ çekme pratiği, ağız içindeki bakterilerin temizlenmesi ve boğazdan geçerek sindirim sistemine ulaşmasını engellemenin yanı sıra, boğaz çakranızın da dengeye gelmesine yardımcı olacaktır.  

– Aromaterapi

Lavanta, papatya, ekinezya, kişniş gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, boğaz çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

6. Üçüncü göz çakrası nasıl açılır?

Kaşların arasında, alın bölgesinin tam ortasında konumlandığı düşünülen üçüncü göz çakrasının dengesiz çalışması baş ağrıları, görme duyusuyla ilgili bozukluklar (göz hastalıkları ve bulanık görme gibi), sinüzit, göz yorgunluğu, epilepsi nöbetleri, işitme kaybı, hormon dengesizlikleri gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Hayattan zevk alamama, huysuzluk, değişken mod, kişinin kendisini olduğu gibi yansıtabilmesinde yaşadığı zorluklar, korkularla yüzleşememe, öğrenme sorunları, hayal kuramama gibi farkındalık ve içgörüyle ilgili durumlar da  üçüncü göz çakrasının dengesiz çalıştığının belirtileri olabilir.  

– Nefes ve meditasyon: Mantralar

Üçüncü göz çakrasını harekete geçirmenin en bilinen yollarından biri, mantraların söylendiği meditasyon pratiklerini uygulamak. Meditasyona oturup tamamen rahatladıktan sonra her nefes verişinizde yavaşça INANNA, THOH, THOR, DAGAZ, IH, THAUM, ŞANDRAMASE seslerini çıkarmaya çalışın.

– Yoga duruşu: Çocuk pozu (Balasana)

Topuklarınız üzerinde, omurganız dik bir şekilde yere diz çökün. Dizlerinizi omuz hizasında açın. Oturma kemiklerinizi topuklarınızın üzerinde tutmaya dikkat ederek ellerinizi matınızın önüne doğru, yavaş yavaş yürütün. Elleriniz uzanabileceği en uç noktaya uzandığında, parmaklarınızı genişçe açın ve yerden destek aldığınızı hissederek göğsünüzün, alnınızın ve kollarınızın yere dokunmasına izin verin.

Her nefes alışınızda omurganızın uzadığını, kuyruk sokumu kemiğinizin matınızın arkasına ve başınızın öne doğru uzandığını fark edin. Her nefes alışınızda biraz daha sakinleştiğinizi, biraz daha desteklendiğinizi, kaburgalarınız arasındaki boşlukların genişlediğini hissedin. Tamamen rahatlamış hissedene kadar bu pozda kalabilirsiniz.

– Egzersiz: Tai Chi

Tai Chi, kökenleri yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanan, Çin kökenli taoist öğretilerin içsel uygulamasını nefes, enerji, zihin koordinasyonunda buluşturan bir egzersiz çeşidi. Oldukça yavaş hareket etmeyi ve dengede durmayı özüne alan Tai Chi ile üçüncü gözünüzü çalıştırabilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Shirodhara

Shirodhara terimi, baş anlamına gelen shiro ve akmak anlamına gelen dhara kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Alına, özellikle “üçüncü göz”ün bulunduğu kaşların arasındaki bölgeye sıcak aromatik yağların yavaş yavaş akıtılmasıyla gerçekleştirilen bu ritüelde, yağlar kafa derisi üzerinden ve saçın içinden geçerek keyifli bir his yaratırken üçüncü göz çakrasının da dengelendiğine inanılır.

– Aromaterapi

Vanilya, hindistan cevizi, okaliptüs, yasemin gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, Üçüncü Göz’ü etkinleştirmeyi destekleyecektir.

7. Taç çakra nasıl açılır?

Başın üstünde yer aldığına inanılan taç çakranın dengesiz çalışması hormon dengesizliklerine bağlı depresyon, öğrenme sorunları; ışık ve ses başta olmak üzere çevresel uyaranlara karşı aşırı duyarlılık gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Bunların yanı sıra, kişinin kendisiyle ilgili farkındalığının az olması, maneviyat ve dinle ilgili konularda çok keskin ve değiştirilemez düşüncelere sahip olması, önyargılı tutumu ve yabancılaşma korkusu da bu çakrayla ilişkilendirilen problemlerin başında geliyor.

– Nefes ve meditasyon: Kundalini

Dinamik nefes çalışmaları, meditasyon ve mantralarla yapılan Kundalini pratikleri, zihinsel dayanıklılık oluşturmayı, sinir sistemini dengelemeyi ve bu yolla spiritüel bedeni açarak ‘birlik ve bütünlük hissine ulaşmayı’ odağına alır. Geleneksel Kundalini öğretileri vücuttaki enerji akışını iyileştirmeye odaklanır. Sezgilerinizi güçlendirmek, maneviyatınızı geliştirmek ve taç çakranızı dengelemek için Kundalini meditasyon ve Kundalini nefesini, bu konuda uzmanlaşmış olan biriyle deneyimleyebilirsiniz. 

– Yoga duruşu: Savasana (Ölü Pozu)

Matınızın üstüne ya da yere sırtüstü şekilde uzanın. Ellerinizi yumruk yaparak sırasıyla ellerinizi, ön kollarınızı, üst kollarınızı birkaç saniye süreliğine kasarken bir yandan da nefes verin. Nefesinizi tamamen boşalttıktan sonra, nefes alırken parmaklarınızı iyice açarak gerin ve birkaç saniye bu gerginlikle kalın. Hemen ardından nefes verirken tüm vücudunuzu gevşetin ve tüm ağırlığınızı yere bırakın. Avuçlarınız gevşek ve tavana dönük şekilde, karından yavaşça, kendi hızında nefesler alıp vererek, tamamen rahatlayana kadar bu pozda kalın.

Her iki elinizi yumruk yaparak; sırayla el, önkol ve kolu birkaç saniye süreyle kasarken, nefes verin. Nefes alırken, parmaklarınızı iyice açarak gerin, birkaç saniye bu pozisyonda durduktan sonra; nefes verirken gevşetin. Avuçlarınız gevşemiş durumda ve tavana dönük kalsın.

– Egzersiz: Meditasyon

Taç çakra, spiritüelliğimiz ve meneviyatımızla ilişkili olduğu için bedensel hareket gerektiren egzersizlerden çok, meditasyon ve Tai Chi gibi egzersizler ve meditatif yoga pozlarının uygulanması önerilmektedir.

– Ayurvedik ritüel: Esansiyel yağlar / tütsü

Taç çakrayı harekete geçirmek için önerilen Ayurvedik pratiklerden en bilineni esansiyel yağları buhurdanlık yardımıyla bulunduğunuz ortama yaymak ya da tütsü yakmaktır. Özellikle sandal ağacı, lavanta, kediotu, gül, ylang ylang gibi aromatik bitkilerin kokuları taç çakradaki tıkanıklıkların giderilmesine yardımcı olabilir.

– Aromaterapi

Ylang ylang, gül, portakal çiçeği, günlük ağacı sakızı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, taç çakrayı etkinleştirmeyi destekleyecektir.

İlginizi çekebilir: Taç çakrası, üçüncü göz çakrası, boğaz çakrası ve kalp çakrası: Üst bedende yer alan spiritüel enerji merkezleri

Kaynaklar: Mind Body Green, Well + Good, Gaia, Helathline, Mind Valley, Flex Studio

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale