X

Bir tavsiyenin en yardımcı olduğu an ne zamandır?

Bir uzman, başına gelenleri şöyle anlatıyor:

Geçen hafta sonu tenis dersinden eve dönüyordum ve kendimi oğlumla ilginç bir sohbetin içerisinde buldum. Onun farklı konular üzerindeki fikirlerini duyma fırsatını her zaman değerli bulurum. Bu defaki sohbetimizde ise “tavsiyeler” söz konusuydu.

Bana ilk olarak onu yetiştirme tarzımızdan ne kadar memnun olduğunu ve böylece önemli pek çok şey hakkında bilgi sahibi olduğunu anlattı. Özellikle zorlu zamanlarda ona verdiğim bazı tavsiyelerin çok işine yaradığından bahsetti.

Onun bu şekilde düşünmesi beni oldukça şaşırttı. Çocukluğu üzerine bu kadar kafa yormuş olduğunu bilmek oldukça güzel ancak ona verdiğim tavsiyeleri takdir etmesi de hoşuma gitti diyebilirim.

Bunun beni bu kadar şaşırtmasının sebebi ise, olabildiğince uzun bir süre tavsiye vermemek için gerçekten çabalamam oldu. Hem kişisel hem de profesyonel olarak tavsiye, nasihat gibi şeylerden uzak durmaya çalışırım. En azından bunu yapabildiğimi sanıyordum…

Bir klinik psikolog olarak insanların sahip oldukları durumlar üzerine düşünmelerini, ona farklı açılardan bakmalarını sağlamaya çalışırım ancak kendi kendilerine iyileştirebilecekleri konularda fikir ve görüşlerimi asla paylaşmam.

İnsanların kendi gemilerinin kaptanları olduğunu düşünürüm. Hayatlarında kendi bakış açılarından neyin olup bittiğini bilen tek kişi onlardır. Kimse bir başkasının neyi yaşadığını ve bu yolculukta nelere değer verdiğini o kişi kadar iyi bilemez. Bu nedenle kendime başka insanlara tavsiye vermeme konusunda bir yasak koydum. Bu oğlumla yaptığım sohbete kadar bunu gerçekten de yapmadığımı düşünüyordum.

O gün eve giderken yapmamız gereken bazı işler vardı ve bu nedenle yolu uzattık, bu da daha fazla sohbet etmek için fırsat yarattı. Fikirlerimizi paylaşırken oğlumun bakış açısını daha iyi anlayabilmek için çok sayıda soru sordum. Onun iyi bulduğu o tavsiyemi bulma konusunda çok meraklıydım ve bu nasihatın ona ne zaman verildiği, nasıl yardımcı olduğu, neler söylediğim konusunda oldukça darladım 🙂

Sohbet beni oldukça aydınlattı. Oğlum onu bir yöne doğru yönlendirdiğimi veya “şunu yap” dediğimi düşünmemiş bile. Zaman zaman belli şeyler konusunda gözlemlerimi aktardığımı veya konular hakkında bakış açımı paylaştığımı belirtti. Aslında ben farkında olmasam da oğlum bunlar üzerine düşünmüş ve sık sık hayatında farklı taktikler ve yaklaşımlar kullanması gereken konularda faydalanmış.

Tesadüfe bakın ki tenis dersleri de tam olarak bu konuda bir örnek oldu. Oğluma yaptığım bir gözlemi aktardım: Ne zaman öğretmeni belli bir vuruşun o sonuca götürdüğünü söylemiş olsa, oğlum ona itiraz ediyordu. Yani öğretmen şöyle derse: “Servisin gerçekten kötüydü ve topa vurduğunda hayli kaydın.”, oğlum da şöyle diyordu: “Hayır, öyle olmadı.” Ben bunu paylaşırken yargılayıcı olmaması için çaba gösterdim. Öğretmeniyle daha uyumlu bir şekilde davranması gerektiğini de söylemedim. Benim bakış açıma göre bu öğretmeni ile oğlum arasında bir konu ve öğretmenin işi.

Oğlum ise bu sohbetin ardından öğretmeninin tam olarak ne istediğini üzerine düşünmüş ve sonraki derslerde ona karşı tepkilerinde daha dikkatli olmuş. Yaptığı her şeyi değiştirmemiş ancak davranışlarının başkası tarafından nasıl algılandığına biraz daha dikkat etmiş. Bu da aslında ona bir tavsiye gibi görünmüş.

Dolayısıyla bu dinamiği keşfederken hedefler ve niyet konusuna da girdik. Niyetim oğlumu değiştirmek veya ona rehberlik etmek değildi. Yine de onunla paylaştığım bu bilgi, onun yardımcı olduğunu düşündüğü bazı davranış ve değişimlere sebep oldu.

Bilgiyi veren ve alan kişiler arasındaki bakış açısı farklılıklarından da biraz bahsettik. Dinleyicinin ona aktarılan bilgilerden sonra ne kadar bilgilendiği tamamen onun mevcut hedeflerine, niyetlerine, ihtiyaçlarına, isteklerine ve arzularına bağlıdır. Yani bazı kelimeler tavsiye, nasihat olmasalar bile onu dinleyen kişinin ihtiyaçlarına göre bu hale dönüşebiliyorlar.

Her şey niyete doğru geri geliyor ve kişinin bu bilgiyi alma niyeti son sözü söylüyor. Birisine ne kadar yardımcı olmak istediğiniz veya ona en doğru bilgiyi vermeye çalıştığınız önemli değil. Söyledikleriniz onun bakış açısından faydalı değillerse, faydalı değillerdir, bu kadar.

Yardım alanları aldıkları yardımın sorumluları haline getirebiliyorsak, bu yapabileceğimiz en iyi şey olacaktır.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: Birine tavsiye vermeden önce göz önünde bulundurulması gerekenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale