X

Benlik kurgusu ve tüketim eğilimi

Bu ay Psikeart Dergisi‘nin yeni sayısında “Tüketim var olmak mı” başlığı altında batının “üstün aklı, üstün teknolojileri” ile manipüle edilen ihtiyaç algımız ve tüketim döngüsündeki yerimizle ilgili bir yazım yer aldı.

Bunun üzerine okuduğum araştırmaları baz alarak sahip olduğumuz benlik kurgumuzun tüketim algımızı nasıl etkilediğine ait bir yazı yazmak istedim.

Benlik kurgusu ne demek?

Kişinin iç gerçekliğini, kendi ile ilgili farkındalıklarını, dış gerçeklik (çevre) ile bütünleştirerek oluşturduğu bir yapıdır. İçinde yaşadığımız mikro (ev) ve makro çevrenin (kültür) bu tasarladığımız benlik yapısı üzerinde etkisi vardır. Sadece çevre değil, cinsiyetimiz, içinde bulunduğumuz yaşımız da benlik kurgumuzu etkiler. Aslında bu dinamiklere göre benlik kurgusu dinamik bir yapıdır. Farkındalıklarımız genişledikçe, çevremiz farklılaştıkça benlik kurgumuzu içinde bulunduğumuz şartlara göre yenileden yapılandırabiliriz.

Kaç tür benlik kurgusu var?

Markus ve Kitayama (1991) iki tür benlik kurgusundan bahsetmektedir; Bağımsız benlik kurgusu ve karşılıklı-bağımlı benlik kurgusu.

Bağımsız benlik kurgusu, kişinin kendisini çevresinden ve içinde yaşadığı kültüren bağımsız olarak yapılandırdığı bir durumu anlatır. Kendiliğini çevreden daha bağımsız olarak kurgulayan kişiler daha kendine özgü bir şekilde yaşarken, kendi bireysel başarılarını ve becelerini daha ön planda tutma eğilimindedir.

Karşılıklı- bağımlı benlik kurgusu ise tam tersi kişinin benlik kurgusunu çevresiyle ve kültürle ilişkilendirdiği bir durumu anlatır. Bu yüzden bu benlik kurgusunda kişiler, kendilerini çevreleriyle tanımlamaya daha yatkındırlar ve bu birlikteliği ve uyumu daha ön planda tutarlar. (Markus ve Kitayama, 1991; Singelis, 1994)

Çiğdem Kağıtçıbaşı Türkiyede bu kavramları özerk benlik ve ilişkisel benlik olarak çevirmiştir (Kağıtçıbaşı, 2007).

Hangi benlik kurgusu tüketim eğilimi üzerinde etkili?

Yapılan araştırmalara göre, kendi kararlarını sosyal çevreden daha bağımsız alan, bireysel başarılarına daha önem veren özerk benlik kurgusuna sahip kişilerin, aldıkları ürünler ya da hizmetler üzerinden bir statü veya başarı elde etmeye çalışma eğilimleri azdır. Ve kendilerini sahip oldukları (kıyafetler, ev, araba vb) üzerinden tanımlaya çalışmazlar (Escalas ve Betmaan, 2005).

2021 Doğuş Üniversitesi Dergisi‘nde yayınlanan bir araştırma, benlik kurgularının gösterişçi tüketim eğilimlerini kısmen etkilediğini göstermiş. Araştırmada, bağımsız (özerk) benlik kurgusu olan kişilerin gösterişçi tüketim yatkınlığının, ilişkisel benlik kurgusu olan kişilere göre daha az olduğu gösterilmiş (Akın, 2021).

Bu çalışmadan şunu anlayabiliriz, kendi benlik kurgusunu çevresine bağımlı olarak geliştiren kişiler kendilerini ait olmak istedikleri grubun özelliklerine göre kurgulayacağından dolayı, o gruba ait olmayı gerektiren ürünleri ya da hizmetleri tüketmeye daha eğilimlidirler. Buna istinaden bağımlı (ilişkisel) benlik kurgusu yüksek olan kişilere göre bu durum bir başarı göstergesi ve mutluluğa erişme yolu olabilir.

Bağımsız /özerk benlik kurgusu yüksek olan kişilerin ise hedonik tüketimden uzak daha ihtiyaçlarına odaklı, sürdürülebilir bir tüketim davranışı sergilemeleri daha olasıdır. Çünkü kendi benlik kurguları, kişisel özgün becerilerini çevreden bağımsız geliştirme üzerine odaklı olabilir. Bu anlamda özerk kişiler kendi hayatları ile ilgili daha içsel bir motivasyona sahiptirler.

Bahsettiğim araştırmadaki diğer önemli bir nokta ise , 18-25 yaş arasındaki genç katılımcıların gösterişçi tüketim eğiliminin orta yaşa göre daha yüksek çıkmış olmasıdır (Akın, 2021). Bu, gençlerin akran gruplarına karşı hassas oldukları düşüncesiyle tutarlı bir sonuçtur. Dolasıyla tüketim davranışların gruba ait olma ihtiyacına göre şekillenmesi doğal bir sonuçtur. Ve tam da bu yüzden bu sonuç özellikle bu yaşlarda tüketim ve tüketim davranışları ile ilgili bilinçlendirilme çalışmalarının yapılmasının önemini ortaya koyar.

Türkiye’de yapılan bir başka çalışmada ise bağımsız (özerk) benliğin yaşam doyumu ve duygu durumu boyutlarını olumlu yönde etkilediği görülürken, karşılıklı (bağımlı) benlik kurgusunun iyi oluşa olumlu yönde etki etmediği görülmüş (Koydemir ve Mısır, 2015).

Bu noktada kişinin önce kendilik farkındalığını geliştirmesi ve kendisini bütün yönleriyle tanıması çok önemli çünkü böylelikle çevreyle olan ilişkilerimizde daha yaratıcı, daha özgün olabiliyoruz. Kendimizi daha samimi ve özgün olarak ortaya koyabildiğimiz ilişkilerimizden daha çok doyum alabiliyoruz. Fakat tam tersi kendimizi başkalarına göre şekillendirdiğinizde, sürekli onay almanın ve kabul görmenin eşiğinde yıpranmayla geçiyor ömrümüz. İnsanın doğası gereği istekleri beklentileri sürekli değiştiği için de ait olmaya çalıştığımız duruma/olaya/kişilere kendimizi adapte etmeye çalışırken tükenmişlik yaşıyoruz. Kendi kökümüzden, içimizden uzaklaştığımız her an aslında gerçek yalnızlığı deneyimliyoruz. Özerklik bir başınalık değil, sağlam bir kendilik algısının üzerine inşaa ettiğin temeli sağlam bir bina gibi aslında. O bina o zaman yeni kişilere, yeni anılara güvenilir ve keyifli bir şekilde yuva olabiliyor ya da misafirperverlik edebiliyor.

Sonuç

Mutluluk, anlam arayışı ve başarı elde etme ihtiyacımızı materyaller ve bitmek bilmeyen tüketim döngüsü üzerinden kazanmaya çalıştığımız her an gerçek iyi oluş halimiz ve içsel hayat doyumuzdan bir o kadar uzaklaşıyoruz.

Sosyal bir varlık olan insanın, kendi çevresinden veya ilişkilerinden çok da bağımsız hareket etmesini beklememiz gerçeği yansıtmaz. Ait olma ihtiyacının insan için ne kadar hassas bir konu olduğunu biliyoruz. Bu yüzden birlikte düşünebilir, birlikte yapabilir ve birlikte gelişebiliriz.

Doğanın, doğalın, sahip olduğumuz nefesin önemini her geçen gün daha çok kavradığımız bu zor zamanlarda tüketim davranışlarımız konusunda yapabilceğimiz şeyler var.

Neler yapabiliriz?

İçinde bulunduğumuz mikro (ev) ve makro (kültür) çevrenin tüketim davranışlarını araştırabilir, inceleyebiliriz. Günümüzde çok fark etmediğimiz fakat başkaları tarafından çoktan planlanmış etkilere açık olduğumuzu görmek hem zevkli hem oyun bozucu.
Sosyal medyada maruz kaldığımız reklamları seçebiliriz. Engelleyebilir, bana bu reklamı gösterme diyebiliriz. Böylelikle kendi ilgilendiklerimizle ilgili bir akış yaratabilir, odağımızı seçebiliriz.

Bir tüketici olarak (etki alanına açık) takip ettiğimiz “etkileyen (influencer)” ya da “fenomenlerin” sürdürebilirliği ne kadar desteklediğine bakabilir ve bütüne nasıl bir katkı sağladığı üzerine düşünebiliriz. Neden onları takip ettiğimizi, neden sevdiğimizi analiz edebiliriz.

Bu etkilenme bir maruz kalmadan mı geliyor, yoksa bir inanıştan mı, gözlemleyebilir miyiz?
Son olarak derin bir deniz olan benlik kurgumuzu neyin ve nelerin üzerine kurduğumuzu tekrar gözden geçirebiliriz.
Gözden geçirdiklerimizin bize gerçekten doyum verip vermediğine bakarken, cesur bir yerden görebilir miyiz?
Sahip olduklarımıza gerçekten ne kadarına ihtiyacımız var ya da nereye kadar ihtiyacımız var?
Az ve öz var olmak belki de etki altında kovaladığımız birçok üründen veya hizmetten daha çok doyum verecektir bize.
Belki de kendimizi bu çokluktan biraz olsun arındırdığımızda farklı olasılıklara açılacaktır yolumuz ve bu yolda bulduğumuz yalın samimi ilişkilere varacaktır! Ne de olsa en temel ihtiyaç insanın insana olan ihtiyacıdır.
Evet, konfor duygusu tanıdık ama değişim zor değil. Hem gerçekten nereden biliyoruz, altının üstünden daha iyi olmayacağını!

Referanslar

Akın, M, S. (2021) Benlik Kurgusu ve Materyalizmin Gösterişçi Tüketim Eğilimine Etkisi. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 22 (1) 2021, 219-239.
Escalas, J. E ve Bettman, J.R (2005). Self- construal, reference groups, and brand meaning. Journal of Consumer Research, 32(3), 378-389.
Kağıtçıbaşı Ç. (2007). Family, self and human development across cultures: Theory and applications. (2.baskı)
Koydemir, S. ve Mısır, S. (2015). Benlik Kurguları ve Mutluluk: Deneysel Bir Hazırlama Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi 2015, 5 (44), 49-60.
Markus, H. R ve Kitayama, S. (1991). Culture and the self; Implications for cognition, emotion and motivation. Psychological Review, 98(2), 224-253.
Singelis, T.M. (1994). The measurment of independent and interdependent self construals. Personality and Social Psychology Bulletin, 20(5), 580-591.

İlginizi çekebilir: Zihinde gezinme nedir: Zihnin bir oraya, bir buraya mı gidiyor?

Gülbalca Çakıroğlu: İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra beyin ve çalışma prensipleri alanında Dokuz Eylül Üniversitesi Klinik Sinirbilimleri (Neuroscience) Master programına kabul edildi. Yüksek lisansını yaparken Multidisipliner Beyin Dinamiği laboratuvarında TÜBİTAK 112S459 NO’lu 1001 proje bursiyeri olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde 2 sene Alzheimer ve Hafif Kognitif Bozukluğu olan hastalarla çalışmalarını sürdürdü. Tezini tamamladıktan sonra uzman olarak sektörde çalışmaya başladı. 6 sene özel okullarda aileler ve çocuklarla çalıştı. Pandemi döneminde ikinci yüksek lisansı olan Klinik Psikoloji uzmanlığını Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji programından aldı. Aynı üniversitede, Nöropsikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi, Emre Konuk’tan EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme modeli) 1. Düzey eğitimlerini tamamladı. İstanbul Psikodrama Enstitüsünde Psikodrama Temel Eğitimini aldı. Halen Yetişkinlerle bilişsel ve yaşantısal teknikler ile çalışmaktadır. Mezun olduğu üniversitede, 3 kuşak usta-çırak projesinde gönüllü olarak psikoloji öğrencilerine destek vermektedir. Çeşitli platformlarda Bağlanma ve Psikolojik Sağlamlılık ile ilgili eğitimler düzenlemektedir. Alanıyla ilgili çeşitli yazıları Psikeart Dergisi ve uplifers.com sitesinde yayınlanmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale