X

Bal ve tarçın: Güçlü bir çare mi, büyük bir efsane mi?

Bal ve tarçın birçok sağlık yararı ile bilinen, iki doğal besindir. Bal, arılar tarafından üretilen tatlı bir sıvıdır. Yüzyıllardır hem gıda hem de ilaç olarak kullanılmıştır. Bugün en çok pişirme işlemlerinde veya içeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılır.

Bal ve tarçının kendi başlarına birden fazla sağlık faydası vardır. Bununla birlikte, bazı insanlar ikisini birleştirmenin daha da faydalı olduğunu varsaymaktadır.

Balın faydaları

Sofra şekeri için daha sağlıklı bir alternatif olmasının yanı sıra, balın çeşitli tıbbi kullanımları vardır. Bununla birlikte, her çeşidinin aynı olmadığını not etmek önemlidir. Balın faydalarının çoğu, yüksek kaliteli, filtrelenmemiş balda en çok konsantre olan aktif bileşiklerle ilişkilidir.

İşte balın bilimsel olarak kanıtlanmış bazı faydaları: 

  • Etkili bir öksürük bastırıcı olabilir. Bir çalışma, balın çoğu öksürük şurubunun aktif maddesi olan dekstrometorfandan gece öksürüklerini bastırmada daha etkili olduğunu göstermiştir.
  • Bal ayrıca bir uyku hapı, hafıza güçlendirici, doğal afrodizyak, maya enfeksiyonları için tedavi ve dişlerdeki plakayı azaltmanın doğal bir yolu olarak kabul edilir.

Tarçının faydaları

Tarçın ise, tarçın ağacının kabuğundan gelen bir baharattır. İnsanlar, tarçın çubukları olarak bilinen bir şeye dönüşen kabuğunu hasat eder ve kuruturlar. Tarçın bütün çubuklar olarak, toz haline getirilmiş veya bir ekstrakt olarak satın alınabilir.

Tarçın, pişirmede ve lezzetlendirmede popüler bir baharattır. Tarçının sağlık yararları, uçucu yağındaki aktif bileşiklerle bağlantılıdır.

  • En yararlı olduğu bilinen tarçın bileşiği sinnamaldehittir ve tarçına baharatlı lezzetini ve aromasını veren maddedir.
  • Tarçın aynı zamanda bir antioksidan güç merkezidir. Diğer baharatlarla karşılaştırıldığında, tarçın antioksidan içeriği için en üst sırada yer alır.
  • Diyabetin yönetilmesine ve önlenmesine yardımcı olabilir. Tarçının kan şekerini düşürmesinin bir yolu insülin duyarlılığını arttırmaktır. Tarçın, hücreleri insülin hormonuna daha duyarlı hale getirir ve şekerin kandan hücrelere taşınmasına yardımcı olur.
  • Enflamasyonu azaltabilir. Uzun süreli enflamasyon kronik hastalık riskini artırır.
  • Nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde yardımcı olabilir. Hayvanlar üzerinde yapılan birkaç çalışma, tarçının Parkinson ve Alzheimer’ın ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir. Ancak bu sonuçlar insan çalışmalarında doğrulanmalıdır.
  • Kansere karşı korunmaya yardımcı olabilir. Birkaç çalışmada tarçının kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını önlemeye yardımcı olduğu gösterilmiştir.
  • Ayrıca tarçının dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, irritabl bağırsak sendromu (IBS), adet öncesi sendrom (PMS), polikistik over sendromu (PKOS) ve gıda zehirlenmesi için doğal bir tedavi olabileceğine dair de görüşler bulunmaktadır.

Araştırmalar bal ve tarçının sağlık yararlarının benzer olduğunu göstermiştir. Hem bal, hem de tarçın, sağlığınız için birçok faydası olan mükemmel antioksidan kaynaklarıdır. Antioksidanlar, hücrelerinize zarar verebilecek serbest radikaller adı verilen kararsız moleküllerden sizi koruyan maddelerdir.

  • Her iki gıdada bulunan ve kalp için birçok faydası olan polifenol antioksidanları, kalbe kan akışını iyileştirir ve kan pıhtılarını önler, kalp krizi ve inme riskinizi azaltır.
  • Bal ve tarçın çayınızı tatlandırmak için sofra şekerinden nispeten daha sağlıklı olabilir. Bununla birlikte, bal hala karbonhidrat bakımından zengindir, bu nedenle diyabeti, insülin direnci olan kişiler ılımlı bir şekilde tüketmelidir.
  • Bal ve tarçın güçlü antibakteriyel özelliklere sahiptir. Soğuk algınlığını iyileştirir.
  • Bal ve tarçın iltihabı azaltır. Artrit ağrısını hafifletir.
  • Sindirim problemlerini yatıştırır. Balın midenizi kaplayabileceğine ve her iki bileşenin de bağırsaktaki bakteriyel enfeksiyonlarla savaşacağına dair çalışma görüşleri vardır.

İlginizi çekebilir: B12 vitamini nedir, eksikliğinin belirtileri ve etkileri nelerdir?

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

Yurt Dışı Tatilin Başka Bahara Kalmasın: Bu baharda keşfedebileceğiniz rota önerileri

Cemreler çoktan düştü; yılın en canlı, en enerjik ve en umut dolu mevsimi geldi çattı… Baharın ışıl ışıl parlayan ilk ışıklarıyla birlikte doğa yeniden uyanırken, yeşillenen çimenler, çiçeklenen ağaçlar ve uzayan günler, bizim için de tazelenmek adına büyük bir ilham kaynağı. Çünkü, bu dönüşüm sadece doğada değil, içimizde de hareketlenmelere sebep olarak yepyeni uyanışların kapısını aralıyor. Uzun, karanlık ve soğuk kış günlerinden güneşin bizimle daha uzun süreler kaldığı sıcak günlere hazırlanırken doğadan aldığımız bu ilhamı, en iyi şekilde değerlendirebiliriz. Nasıl mı?



Elbette yeni başlangıçları simgeleyen baharla uyumlanmak için yepyeni keşifler yaparak. Bunun da en güzel yolu, o hep hayalini kurduğumuz ülkelere doğru bulutların arasından süzülerek yola koyulmak. Baharın yenileyici enerjisiyle bu kez o hep görmek istediğimiz ülkeleri düşlemekten çok daha fazlasını yapabiliriz. “Bu baharda” hayallerimizi gerçeğe dönüştürüp, yepyeni keşifler yapmak üzere harika rotalarda unutulmaz maceralara doğru yelken açabiliriz…

Siz de baharın çağrısına kulak verip, hayallerinizdeki ülkeleri görmeyi artık başka bahara bırakmak istemeyenlerdenseniz, işte bu baharda Pegasus ile keşfedebileceğiniz harika yurt dışı rotaları:

Bahar esintili Balkanlar keşfi

Pegasus ile Balkanlar’daki yerinizi bu baharda ayırtmaya hazırsanız, işte bulutların üzerinden süzülebileceğiniz şahane rotalar:

  • Balkan mutfağının en güzel adresi: Üsküp, Makedonya

Balkanlar’ı keşfetmeye mutfağından başlamak isteyenler için en iyi rota hiç şüphesiz; Üsküp. Köftesine ayrı, trileçesine ayrı bayılacağınız Üsküp’ün tarihi mirası ve doğal güzellikleri ile büyülenirken baharın tadını Vardar Nehri’nin hafif esintili kıyısında çıkarabilirsiniz. Osmanlı Dönemi’nden kalan tarihi eserleri, şehrin devasa kalesini ve tarih kokan Eski Çarşısı’nı gezerken zamanda yolculuk yapıyor gibi hissedebilirsiniz.

  • Doğal güzellikleriyle zengin başkent: Tiran, Arnavutluk

Baharın renkleriyle bezeli harika bir başkent keşfine ne dersiniz? Arnavutluk’un en güzel şehirlerinden biri olan Tiran’da baharın yenileyici enerjisiyle bütünleşip şahane keşifler yapabilirsiniz. Skanderbeg Meydanı’nın etkileyici manzarasını keşfedebilir, ulusal müzelerinde Arnavutluk’un zengin geçmişine tanıklık edebilirsiniz. Tiran’ın yeşillikler içindeki Grand Park’ında baharın taze nefesini hissederek uzun yürüyüşler yapabilirsiniz.

  • Modern ve tarihi dokunun buluşması: Priştine, Kosova

Balkanlar’ın genç başkentlerinden Priştine, tıpkı kendi gibi genç sokaklarında baharın canlılığını hissetmek isteyen herkes için en şahane destinasyonlardan biri. Zengin tarihi, kültürel çeşitliliği ve dinamik yaşantısıyla son zamanların en çok rağbet gören rotalarından biri olan Priştine’de Osmanlı mirasına ait pek çok yapı ile karşılaşırken, Sharr Dağları Milli Parkı’nda baharın tüm renklerine şahit olabilirsiniz.

Elbette ki Balkanlar’ı keşfetmek isteyenler için Pegasus’ta daha pek çok rota var. Tarihi meydanlarıyla ve bahar çiçeklerinin süslediği parklarıyla dikkat çeken Zagreb, böreği ve taş köprüsüyle meşhur Saraybosna ve daha nice rota bu baharda Pegasus’ta.

Soğuk kuzey rüzgarlarından baharın ılık dokunuşlarına

Rotasını Balkanlar’dan biraz daha ‘kuzeye’ çevirmek isteyenler için de Pegasus birbirinden değerli rotalar sunuyor.

  • Doğa ile baş başa: Helsinki, Finlandiya

Finlandiya’nın başkenti olan Helsinki, geniş yeşil alanları, zarif mimarisi ve huzur dolu yaşam tarzıyla dikkat çeken, en güzel kuzey şehirlerinden biri. Zengin kültürel yaşamın ve modernizmin esintilerini her adımda keşfedebileceğiniz Helsinki’de Esplanadi parkında doğa ile baş başa kalacağınız yürüyüşler yapabilir, kıyı şeridi boyunca bisiklet sürebilir, neoklasik binaların arasında hayallere dalabilirsiniz. Sanat müzelerinde benzersiz eserler görebilir, geri dönmeyi hiç istemeyebilirsiniz…

  • Sakinliğin şehri: Oslo, Norveç

Doğal güzelliklerin ve modern mimarinin buluşmasını en güzel şekilde sunan, sakinliği ile ön plana çıkan Norveç’in başkenti Oslo’da, etkileyici fiyort manzaralarından gözünüzü bir an bile almak istemeyeceksiniz… Munch Müzesi’nde sanatın ve tarihin derinliklerinde kaybolurken, dünyanın en büyük heykel parkı olan Vigeland Park’ta keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Opera Binası’na da bayılabilirsiniz… Baharın ılık dokunuşlarının bu soğuk rüzgarlarıyla meşhur şehre ne çok yakıştığını görünce, şaşırabilirsiniz… Ama zaten bahar, hangi şehre yakışmaz ki? Pegasus da bunu biliyor ve bu baharda hayalinizdeki rotalara doğru yelken açıyor…

  • Takımadalarında bahar rüzgarları: Stockholm, İsveç

Mavinin her tonunu görebileceğiniz, şahane manzaralar eşliğinde ruhunuzu bahar enerjisinden aldığınız ilhamla tazeleyebileceğiniz, unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz bir rota: İsveç’in incisi, Stockholm. Takımadalar üzerine kurulu bu zarif şehirde hem zengin bir kültürel deneyim yaşayabilir hem de İsveç kültürünü çok yakından tanıyabilirsiniz. Skansen Açık Hava Müzesi’nde İsveç kültürünün canlı bir panoramasını izleyebilir, Fotografiska’da dünya çapında ünlü fotoğraf sanatı sergilerini gezebilirsiniz. Kültür-sanat tutkunuz başka bahara kalmasın; Pegasus ile bu baharda tutkularınıza doğru uçun!

Avrupa’nın kalbinde tarihi keşifler

Baharın enerjisinden aldığınız ilhamla yepyeni keşifler yapmanın, doyasıya maceralara atılmanın ve kendinizi bambaşka diyarlara doğru götürmenin hayalini kuruyorsanız, biraz da Avrupa’nın kalbinde Almanya’da ziyaret edebileceğiniz şahane rotalara göz atalım:

  • Nehrin kıyısında bahar notaları: Köln, Almanya

Ren Nehri’nin iki yakasında yer alan Köln, bahar çiçekleriyle renklenen, açık hava konserleriyle baharı kutlayan, ilkbaharda canlanan, adeta her bir köşesi sanat sahnesi gibi olan şahane maceralarla dolu bir şehir. Bu yüzden de baharın tadını doyasıya çıkarmak için enfes bir rota. Dünyanın en büyük katedrallerinden biri olan Köln Katedrali’ni ziyaret ederek mimarisiyle büyülenebilir, başta Ludwig Müzesi olmak üzere çağdaş ve modern sanat eserlerini sergileyen müzelerde ruhunuzu sanatla besleyebilirsiniz.

  • Kültür ve eğlence mozaiği: Atina, Yunanistan

Antik harabeleri, derin tarihi dokusu ve medeniyetler arası köprü olma rolüyle Atina, zamanın ötesinde bir macera sunuyor. Şehrin en canlı meydanı Monastiraki’de Yunan kültürünü hissedebilir, taptaze deniz ürünleriyle dolu restoranlarında harika lezzetlerin tadına bakabilirsiniz. Yunan ezgileri eşliğinde unutulmaz bir yurt dışı tatiline hazırsanız Pegasus’ta yerinizi ayırtmayı unutmayın.

  • Çiçekleriyle ünlü şehir: Rotterdam, Hollanda

Modern zamanların sınır tanımayan ruhunu yansıtan rengarenk bir şehir: Rotterdam. Hollanda’nın en canlı yerlerinden biri olan Rotterdam’da sanata, kültüre, gastronomiye dair pek çok deneyim biriktirebilir, Maas Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan muhteşem köprülerde hayallere dalabilir, gökyüzüne uzanan yapıların görkemli duruşuna hayran kalabilirsiniz. Bahar çiçeklerinin en güzel hallerine tanıklık edebilir, her sokakta farklı melodiler çalan sanatçılara denk gelebilirsiniz.

O bahar, ‘bu bahar’: Yurt dışı tatilin başka bahara kalmasın

Baharın yeni kültürlerle tanışmaya, benzersiz doğa manzaralarını keşfetmeye ve rengarenk anılar biriktirmeye davet eden çağrısına kulak vermeye hazırsanız, hiç vakit kaybetmeden uçak biletinizi almalısınız!

Siz de yurt dışı planlarına “başka bahara” demek yerine, “neden şimdi olmasın” diyenlerdenseniz Pegasus sesinizi duyuyor ve “o bahar, bu bahar” diyor. Üstelik, Balkanlar’dan Kuzey Avrupa’ya, oradan Birleşik Krallık’ın gözdesi Birmingham’a kadar daha pek çok yurt dışı rotası sunuyor.

Bu bahar, siz de yurt dışı planlarınızı hayata geçirmek istiyorsanız ve artık başka bahara ertelemek istemiyorsanız Pegasus ile yerinizi ayırtabilir, baharın tadını çıkaracağınız büyüleyici rotalara doğru süzülebilirsiniz. Hemen tıklayın ve baharın cıvıl cıvıl enerjisini yurt dışı keşifleriyle birleştirip hayatınıza renk, hareket ve yepyeni hikayeler ekleyin. 

*Bu yazı Pegasus iş birliği ile hazırlanmıştır.

Evcil hayvanların bakım rutini nasıl olmalı?

Evcil hayvanların mutlu, sağlıklı bir şekilde yaşam sürmeleri, keyifle oyunlar oynamaları ve iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilmeleri için düzenli bir bakım rutinine ihtiyaçları var. Evcil hayvan sahiplerinin bu rutinlere sadık kalmaları, tüylü dostlarının hem fiziksel hem de duygusal sağlığı için çok önemli. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Aysu Altun, evcil hayvanların bakım rutinini şu şekilde ele alıyor:



Veteriner Hekim Aysu Altun

Can dostlarımızın da tıpkı bizler gibi sağlık ve hijyenlerini korumaları için çeşitli bakımlara ihtiyacı vardır. Bu yazımızda evcil hayvanlarımızın bakım rutinlerini konu aldık.

Tüy bakımı

Özellikle evde beslenen kedi ve köpeklerin tüy dökmesi, çoğu evcil hayvan sahibinin en büyük problemlerinden biridir. Ne yazık ki bu durumu tamamen engelleyemesek de, azaltmak adına yapabileceğimiz birçok şey mevcut.

  • Öncelikle gündelik taramaya uygun taraklarla evcil hayvanımızı düzenli olarak her gün taramalıyız. Fakat tüy bakımı için tek bir tarak genellikle yeterli değildir. Sık dişleri olan bir tarakla (furminatör) haftada 2-3 kere taramak hem kıtık oluşumunu engelleyecek hem de tüy dökülmesini minimalize edecektir.
  • Eğer kediniz uzun ve bol tüy döken bir kediyse, ayrıca malt kullanmanız kedinin yalamayla yutacağı tüy topaklarının sindirim sistemini tıkamasını önleyecektir.
  • Eğer tüylerle baş etmek sizin için çok zor hale geldiyse ve kıtık oluşumu başladıysa, sık olmamakla beraber, evcil dostunuzu tıraş ettirebilirsiniz.

Tırnak bakımı

Evcil dostlarımız genellikle kendi tırnak bakımlarını kendileri yapmaktan daha çok hoşlansa da, bazen tırnaklarını yeterince kısaltamayıp kendilerine ve çevrelerine zarar verebilirler. Fazla uzun tırnaklar zamanla dönerek tırnağın cildin içine doğru yönelmesine yol açabilir veya uzun tırnakları bir yerlere takılıp kopabilir. Bu nedenle, kedi ve köpeklerinizin tırnaklarını aylık olarak kontrol etmeli ve fazla uzadılarsa onlar için özel üretilmiş tırnak makasıyla kesmelisiniz. Ayrıca, kendi kendilerine tırnaklarını kısaltıp törpüleyebilmeleri için -kedi sahibiyseniz- evde mutlaka tırmalama tahtası bulundurmalısınız.

Ağız ve diş bakımı

Kedi ve köpeklerimizin de bizler gibi günlük olarak dişlerinin temizlenmesine ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, her gün mutlaka onlar için özel üretilmiş fırça veya parmak fırçalarıyla dişlerini temizlemeli, ayrıca düzenli periyotlarla veteriner hekiminize danışıp diş temizliği yaptırmalısınız. Bu bakım sayesinde ağızda meydana gelebilecek birçok enfeksiyon, diş çürümesi ve diş kayıplarının önüne geçebilirsiniz. Köpeğiniz için de diş temizliği için özel üretilmiş kemiklerden faydalanmanız, bakım rutininizi kolaylaştıracaktır.

Kulak bakımı

  • Çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilecek kulak enfeksiyonlarının önüne geçmek için kedi ve köpeklerinizin kulaklarını özellikle yürüyüşlerden sonra yabancı cisim açısından kontrol etmelisiniz.
  • Eğer evcil hayvanınıza banyo yaptırıyorsanız, kafasını yıkamamalı, kulağına su kaçmasını engellemelisiniz. Kulağa su kaçması kulak içi pH’ını bozacak ve kulak içini bakteri, mantar vb. hastalık yapıcı etkenlerin üremesi açısından uygun hale getirecektir.
  • Evcil dostunuzun kulağını temizlerken veteriner hekiminizin önerdiği solüsyonları kullanmaya özen göstermeli, kulak çubuğu gibi fazla derine girip kulak zarına zarar verebilecek araçlardan kaçınmalısınız.
  • Eğer evcil hayvanınızın kulağında normalden fazla akıntı, kaşıma davranışı varsa, kir ve kötü koku geliyorsa, en kısa zamanda veteriner hekiminizle iletişime geçmelisiniz.

Göz bakımı

Evcil dostlarımızda dikkat etmemiz ve bakımını aksatmamamız gereken en önemli organlardan biri de gözlerdir. Günlük olarak veteriner hekiminizin önerdiği bir temizleme solüsyonu ve temiz bir pamuk yardımıyla evcil dostunuzun göz ve özellikle çapak biriken göz pınarlarını temizleyebilirsiniz. Bunu yaparken gözü irrite etmemeye özen göstermek ise dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. 

Özellikle basık burunlu kedi ve köpek ırklarında da göz problemleri sık görülmektedir. Eğer gözlerde normalin dışında bir çapaklanma, akıntı veya kızarıklık görürseniz, en kısa zamanda veteriner hekiminizle iletişime geçmenizi öneririz.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Aysu Altun tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedi ve köpeklerde aşılamanın önemi

Kedi ve köpeklerin aşılanması, minik patili dostlarımızın uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından büyük öneme sahip. Aşılama, birçok bulaşıcı hastalıktan kedi ve köpekleri korurken onlara bir uzman veteriner tarafından kontrol edilme şansı da sunuyor. Dolayısıyla evcil hayvan sahiplerinin de bu konuyu ihmal etmemesi gerekiyor. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz, kedi ve köpeklerde aşılamanın önemini şöyle anlatıyor:



Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz

Aşılama, kedi ve köpeklerde koruyucu hekimliğin en önemli faktörüdür. Evcil hayvanımıza yavruluk döneminden başlayarak yaşam süresi boyunca belli aralıklarla uygulanan aşılar can dostumuzu birçok hastalığa karşı koruma altına alırken, aynı zamanda mutlu ve uzun bir yaşama sahip olmasına katkıda bulunup, zoonoz hastalıklara karşı da kendimizi ve ailemizi korumamıza yardımcı olur. Haydi gelin, birlikte tüylü dostlarımızda aşılamanın yararlarına göz atalım.

Aşılamanın yararları nelerdir?

  • Aşılama evcil dostunuzu yavruluk döneminde çok daha ciddi semptomları olan ve maalesef ki ölüm oranı daha yüksek viral ve bakteriyel hastalıklara karşı koruma altına alır.
  • Tüylü dostunuz bu hastalıklara yakalansa bile, bağışıklık sistemi aşı sayesinde etkin bir rol oynayacak ve hastalıkları hafif semptomlarla atlatma şansına sahip olacaktır.
  • Aşılama sayesinde kimi zoonoz olan bu hastalıklara karşı kendimizi ve ailemizi koruma altına alma şansımız olur.
  • Pet sahipleri için ülkemizde ve dünyadaki çoğu ülkede yapılması yasalarla zorunlu hale getirilmiş olan aşı uygulamalarını yaptırmış oluruz (örn. kuduz aşısı).
  • Basit bir uygulama olarak görünse de, aşılama her veteriner hekim için tüylü dostunuza genel muayene uygulama şansı verir. Düzenli aşılamaya gelen tüylü dostlarımız sağlıklı ve oyun dolu bir yaşam süreceklerdir.

Aşılamanın yan etkileri var mıdır?

Yararları göz önüne alındığında, aşılamanın yan etkileri arasında bulunan halsizlik, iştahsızlık, vücut sıcaklığının yükselmesi gibi belirtiler önemsiz kalacaktır. Fakat aşılama sonrasında bu belirtiler görülürse, mutlaka veteriner hekiminizle iletişim halinde kalmanızı tavsiye ederiz.

Aşılama yapılan evcil dostum hastalığa yakalanırsa aşı onu tedavi eder mi?

Aşılama hastalık etkeninin zayıf bir formda vücuda verilmesidir. Bu sayede evcil dostunuzun bağışıklık sistemi hastalığı tanıyacak ve bu hastalıkla karşılaşması halinde vücudunun dayanıklılığını artıracaktır. Fakat aşılama hastalıklar için tedavi değildir.

Evcil dostumun canı aşı sırasında yanar mı?

Bazı tüylü dostlarımız aşı sırasında herhangi bir şey hissetmezken, bazıları çok ufak bir batma hissedebilir. Fakat bu his uzun süre kalmaz ve faydaları düşünüldüğü zaman aşılama için göze alınabilecek seviyededir.

Evcil dostuma hangi aşıları yaptırmalıyım?

Kedi ve köpeklerde uygulanan aşılar ve uygulama zamanları değişiklik göstermekle birlikte, yavruluk döneminde çok daha yoğun olan aşılama programı ilerleyen zamanlarda hafiflemektedir.

Sağlıklı, mutlu ve oyun dolu bir ömür dileriz.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedilerde süt tüketimi konusu, pek çok kedi dostu ve kedi sahibi kişi tarafından merak edilen bir konu. Genel kanının aksine, birçok kedi laktoz intoleransı geliştirebildiği için süt, her kedi için uygun bir gıda olmayabilir. Dolayısıyla minik patili tüylü dostlarımız kedileri süt ile beslemeden önce dikkat edilmesi gereken birtakım hususlar bulunuyor. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz kedilerde süt tüketimini şöyle anlatıyor:



Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz

Ekranlarda görmeye alıştığımız tüylü dostlarımız için çoğu içerikte süt tüketimlerine dair sahneler görmekteyiz. Bu da aklımıza şu soruları getirmektedir: “Kediler süt içebilir mi?”, “İçtikleri zaman bu sütten yararlanabilirler mi?”, “Süt kediler için zararlı mıdır?”, “Yavru kedilerde süt tüketimi nasıl olmaktadır?”, “Kedilere süt vermek gerekli midir?”

Kediler süt içebilir mi? İçtikleri zaman bu sütten yararlanabilirler mi? Süt kediler için zararlı mıdır?

Çoğu filmde ve animasyonda gördüğümüz üzere, kediler süt tüketmektedir. Teknik olarak kediler inek sütünün tadını beğenmekte ve süt verildiğinde büyük bir zevkle içmektedirler. Fakat çoğu insanda görülen “laktoz intoleransı” kedilerde de görülebilmektedir. Aynı zamanda süt, içerdiği yüksek yağ oranından ötürü minik dostlarımızda kilo almasına neden olacaktır.

Süt tüketimi kedilerde belirli gastrointestinal sistem problemlerine yol açmaktadır. Bunların arasında:

  • İshal,
  • İştahsızlık,
  • Kusma,
  • Mide ve bağırsakta oluşan gaz ve buna bağlı karın ağrısı bulunur.

Bunlara bağlı olarak kedilerin hayat kalitesinde ve genel durumunda gözle görülür bir bozulma olacaktır. Bu belirtileri gördüğünüzde veteriner hekimlerimize başvurmanızı tavsiye ederiz.

Yavru kedilerde süt tüketimi nasıl olmaktadır?

Yavru kediler süt tüketebilir, fakat tüketebilecekleri süt inek sütü değildir. Yavru kedilerde laktozu sindirebilmek için gerekli enzimler yetişkin kedilere oranla çok daha yüksek olsa da, onlar için en uygun süt, doğumdan sonra anne kediden emdikleri süttür. Fakat anneden emme imkanı olmayan yavrular için özel üretilmiş süt tozları en uygunu olacaktır.

Kedilere süt vermek gerekli midir?

Yavru kedilerin anneden emdikleri süt dışında, yetişkin kediler için süt tüketimi gerekli değildir. Bunun yerine, günlük protein ve yağ oranını karşılayabilecek kaliteli bir mama ve düzenli su tüketimini teşvik etmek kedilerde sağlıklı bir yaşam için yeterli olacaktır.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Evcil hayvanların bakım rutini nasıl olmalı?

İlgili Makale