X

Neden aşık oluyoruz? Bilimsel açıklamalara göre aşkın sebebi

Aşkın sırrı nedir sizce? Yani neden insan aşık olur? Aşık olmanın, insanın evrimsel gelişimiyle mutlaka bir ilgisi olmalı. Ancak insan neden irrasyonel şeyler yapacak kadar yoğun bir duyguyla baş başa kalır ki? Neyse ki bu soruları soranlar sadece sanatçılar, edebiyatçılar veya felsefeciler değil. Yüzyıllardır bilim insanları da aşık olmanın ardındaki sebepleri bulabilmek için araştırmalar yapıyor.

Kafatası kalınlığı ve aşk

Aşık olmanın altında yatan sebeplere ilişkin bilim dünyasının ortaya attığı ilginç teoriler var. Bunlardan ilki, aşkın bağlantı noktasının kafatası kemiğinde olduğunu söylüyor. Bugün bio-antropoloji üzerine çalışan birçok araştırmacıya göre kafatası kemiğinin kalın oluşu, insan türünü değiştirdi ve evrimsel bir ihtiyaca neden oldu. İnsanlar iki ayakları üzerinde yürümeye başladıklarında, pelvis bölgesinin şekli de değişmeye başladı. Bu değişimle birlikte artık insanların daha küçük bebekler doğurması gerekiyordu. Aksi takdirde bebeklerin kafası, doğum kanalından geçemeyecek kadar büyüyebilirdi. Kısacası, insanın pelvis bölgesinin küçülmesi, bebeklerin daha küçükken, tam olgunlaşmadan doğmasını zorunlu kıldı. Düşünün, birçok hayvanın yavrusu doğduktan sonra kendi başının çaresine bakabiliyor. Ancak insan yavrusu doğduktan sonra bir süre çaresizce çok fazla yardıma ihtiyaç duyuyor. Bu durum tabii ki cinsel anlamda olgunlaşmayı da etkiliyor.

Yüzyıllardır bilim insanları da aşık olmanın ardındaki sebepleri bulabilmek için araştırmalar yapıyor.

İnsan, olgunlaşma ve büyümesinin çoğunu anne karnının dışında tamamlıyor. Bu da aslında iki önemli gelişmeyi beraberinde getirdi. Birincisi, insan büyümesinin büyük bölümünü anne karnının dışında tamamladığı için bu durum insan kafasının diğer memelilerden daha fazla büyümesine neden oldu. İkinci olarak ise bir bebeğin bakımı ve büyütülmesi, anne-baba açısından çok büyük fedakarlıklar zorluklar anlamına geliyor. Perspective on Psychological Science dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre aşk burada anne-baba ile çocuk arasında bir bağlanma aracı görevi görüyor. Anne-babalar, bu bağlanma aracı sayesinde çocuklarına ihtiyaç duydukları yardımı ve fedakarlığı sergiliyor.

Ölüm bizi ayırana kadar” bir yalan mı?

Ancak yine de bu bağlanma konusu aşkla ilgili her şeyi açıklamaya yetmiyor. İnsanın neden aşık olduğu sorusunun yanıtını bulmak için, benzer türlere bakmak da bir seçenek. Söz konusu aşk olduğunda, insanın davranışları maymunlar veya şempanzelerden çok kır farelerine benziyor. Bu fareler, doğadaki tek eşli birkaç hayvan türünden biri ve bebeklerini anne-baba tarafından büyütüyor. Bu da kır farelerinden, aşk konusunda öğrenecek çok fazla şeyimiz olduğunu gösteriyor. Santa Clara Üniversitesi’nden Nörobilim Profesörü Don Vaughan, “Kır farelerinin gerçek aşkı nasıl kolay bir şekilde taklit ettiğini gördüğünüzde şaşırmamak imkansız” diyor. İnsanın kendisinden başka birine karşı derin ve romantik duygular hissetmesinin başlıca sorumlusunun oksitosin ve vasopressin salgılanması olduğu düşünülüyor. Kır farelerinde bu hormonlar bloke edildiğinde, kır fareleri tek eşliliği unutup karşılarına çıkan herkesle birlikte olmaya başlıyor. Kısacası kır farelerinde bu iki mucizevi hormon ortadan kalktığında, “ölüm bizi ayırana kadar” sözü adeta bir yalan oluyor. Ancak insanlarda bu hormonu devre dışı bırakıp tekrar açmak pek kolay olmadığı için bunun nasıl bir etkisi olacağı kesin olarak bilinemiyor. Fakat oksitosin ve vasopressin hormonlarının bizlerin de romantik duygularında büyük rol oynadıkları kesin.

Kır farelerine bakılırsa aşk iki canlının bir arada kalmasını ve böylelikle doğan yavrunun ölmemesini sağlamak için kullanılıyor. Üstelik bu durum hormonların manipüle edilmesiyle değişkenlik gösterebiliyor. Ancak siz yine de böyle bir açıklamayı sevgilinize aşkınızı anlatırken kullanmasanız iyi olur.

Öldürmemek için evrimleşmek
Aşk nelere kadir değil mi?

Aşk konusunda yapılan bir başka bilimsel açıklama da aşk ve tek eşliliğin birincil nedeninin erkeklerin kendi bebeklerini öldürmelerine engel olmak. Oldukça enteresan bulunan bu teori Proceedings of the National Academy of Sciences‘da yayımlanmıştır. Dişi bir maymun bebek sahibi olduğunda, tüm gün bebeğiyle ilgilenmek zorunda kaldığı için büyük ihtimalle erkek maymunla ilgilenemiyor. Bu yüzden erkek maymunlar da bebekleri öldürüp, eski cinsel hayatlarına geri dönmeye çalışıyor. Ancak bir canlının kendi türünü öldürmesi, uzun süreli üreme başarısı açısından pek de mantıklı değil. Bu yüzden maymunlar sevgi kapasitesini artıracak şekilde evrimleşerek bebeklerini öldürmekten kurtuldular. Böylelikle erkek maymun bebeğini ve eşini severse, anneyi ve bebeği terk etmek, her ikisini veya birini öldürmek istemeyecek. Aşk nelere kadir değil mi?

Tüm bu teorilerden açıkça görülüyor ki aşk aslında genellikle iki insanı çocuk yetiştirmek için bir arada tutmanın bir yolu. Ancak buna rağmen aşkın beyni nasıl etkilediğine dair hala pek fazla yanıt sahibi değiliz. Independent’ta yayımlanan bir makaleye göre, insan içindeki öldürme arzusu yüzünden evrimleşmiştir. Buna göre insanlar, diğer memelilerden 6 kat daha fazla birbirlerini öldürme isteği duyuyor. Bu oldukça fazla bir oran. Öte yandan insan gelişmiş dil yeteceğine ve memeliler aleminde en büyük beyne sahip olan canlı türü. Anlaşılan tüm bu fazladan beyin alanı, insanı duygularını daha derin hissetmeye ve bazen hayatı uçlarda yaşamaya itiyor.

 

İlginizi çekebilir: 

14 Şubat Sevgililer Günü: Aşkın bilimsel halleri… 

Aşık olduğunuzda vücudunuzda neler oluyor?

 

Kaynaklar:
Greatist
Psychology Today
Independent

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale