X

Amasra gezi rehberi: Karadeniz’in gizli cenneti

Amasra, Karadeniz’de Bartın’a bağlı tarihi ve küçük bir ilçedir. Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra lezzetli yemekleri ile ünlü Amasra, hem yerli hem de yabancı turistlerin sık ziyaret ettikleri yerlerden bir tanesidir. Amasra’nın tarihi oldukça eski olduğu için ilçede Roma İmparatorluğu dönemine ait pek çok kalıntı bulunmaktadır. Roma İmparatorluğu’nun yanı sıra diğer pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Amasra’nın bu yönünü özellikle Amasra Kalesi’nde görmek mümkündür. Amasra’ya nasıl ve ne zaman gidebileceğinizi, Amasra’da nerede kalabileceğinizi, gezilecek yerleri, festivalleri, Amasra’nın meşhur olduğu şeyleri ve Amasra’ya dair merak ettiğiniz her şeyi bu yazıda okuyabilirsiniz.

Amasra’ya nasıl gidilir?

Amasra’ya ulaşım için genelde kara yolu tercih edilmektedir. Hava yolunun fazla tercih edilmemesinin nedeni, Amasra’ya en yakın havaalanının Zonguldak Çaycuma Havalimanı olmasından kaynaklanmaktadır. Zonguldak Çaycuma Havalimanı, küçük bir havaalanı olduğu için diğer şehirlerden buraya direkt uçak seferleri bulmak zor olabilmektedir.

Amasra’ya İstanbul’dan  özel aracınızla gidecekseniz, TEM Otoyolu veya D-100 Karayolu üzerinden yola başlayabilirsiniz. Karadeniz sahil yolunu takip edeceğiniz yolculuktan sonra Zonguldak ve Bartın’dan geçerek yaklaşık 6 saatte Amasra’ya ulaşabilirsiniz. Özel aracınızla seyahat etmeyecekseniz, çeşitli otobüs firmalarının seferlerini kontrol ederek size uygun olanını tercih ederek Amasra’ya kolayca ulaşabilirsiniz.

Amasra’ya Ankara’dan ulaşım için de genelde özel araç önerilmektedir. Ankara’dan çıkıp D-750 Karayolu’na bağlandıktan sonra Zonguldak ve Bartın’dan geçerek Amasra’ya ulaşabilirsiniz. Ankara-Amasra arasını özel aracınızla yaklaşık 4 saatte gidebilirsiniz. Bunun yanı sıra Ankara otogarından kalkan otobüslerle de Amasra’ya ulaşabilirsiniz.

Amasra’ya İzmir’den ulaşmak için yine kara yolunu tercih edebilirsiniz. Kara yolu ile Amasra’ya giderken özel aracınızı kullanabileceğiniz gibi otogardan Amasra yönüne giden otobüsleri de tercih edebilirsiniz. İzmir-Amasra arası özel araçla dahi 9 saate yakın sürdüğü için yol üzerinde mola vermek için duraklar oluşturabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Adana gezi rehberi: Adana’da mutlaka görmeniz gereken yerlerAdana gezi rehberi: Adana’

Amasra’ya ne zaman gidilir?

Amasra, her mevsim farklı güzelliklerle karşılaşabileceğiniz bir ilçedir. Bu nedenle Amasra’ya hangi mevsim gitmek istediğinizi gezi planınıza göre belirlemeniz gerekir. Amasra yaz aylarında sıcak ve güneşli olduğu için deniz turizmi açısından elverişlidir. Bu nedenle Amasra’yı ziyaret ettiğinizde muhteşem Amasra plajlarında güneşlenmek ve denize girmek istiyorsanız, yaz aylarını tercih etmelisiniz. Ancak Amasra’nın yaz aylarında çok sayıda turiste ev sahipliğini yaptığını ve bu nedenle kalabalık olabileceğini göz önünde bulundurmalısınız.

Amasra’yı ilkbahar ya da sonbahar aylarında da ziyaret edebilirsiniz. İlkbahar aylarında deniz tatili yapılabilecek sıcaklıklara ulaşan Amasra’da denizin tadını kalabalıklar olmadan çıkarabilirsiniz. Bu mevsimde Amasra’da düzenlenen açık hava etkinliklerine de katabilirsiniz. Sonbaharda ise yine deniz sıcaklığı yüksek olacağı için deniz tatili için Amasra’yı tercih edebilirsiniz. Sonbaharda Amasra’da turist kalabalığı azalacağı için daha sakin bir tatil için sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz.

Amasra kışları serin ve yağışlı olabilse de Amasra ziyaretinizi kış aylarına da denk getirebilirsiniz. Tarihi dokusuyla ünlü Amasra’nın tarihi sokaklarını, kalesini ve doğal güzelliklerini kış aylarında daha sakin bir şekilde gezebilirsiniz. Ayrıca hava soğuk da olsa sahil şeridinin tadını çıkarabilir ve Amasya civarındaki köyleri ziyaret edebilirsiniz.

Amasra’da nerede kalınır?

Amasra’da konaklamak için çeşitli oteller ve pansiyonlar arasından seçim yapabilirsiniz. Amasra’da gezmek istediğiniz yerlerin bir listesini çıkararak bunların konumlarına göre tercih yapabilirsiniz.

Amasra’nın merkezinde bulunan tesisler, tarihi ve turistik yerlere yakın olmanızı sağlayacaktır. Ayrıca bu bölgede kalarak restoran ve kafe gibi yerlere daha kolay ulaşabilirsiniz. Deniz kenarındaki işletmeler, harika manzaralara sahip olsa da merkezdeki tesislere göre daha pahalı olabilmektedir.

Amasra’ya gittiğinizde merkezde kalmak yerine çevredeki köyleri de tercih edebilirsiniz. Bu sayede Amasra’nın etrafındaki doğal güzelliklerin tadını daha fazla çıkarabilirsiniz. Civar köylerde bulunan butik oteller ve pansiyonlarda tatilinizi daha sakin ve huzurlu geçirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kaz Dağları gezi rehberi: Yeşile ve maviye doymaya hazır olun

Amasra’da gezilecek yerler

Amasra hem tarihi yapıları hem de doğal güzellikleriyle meşhur olduğundan dolayı Amasra’yı gezmeye gitmeden önce gezi planı oluşturmalı ve gezeceğiniz yerlerin bir listesini çıkarmalısınız. Bu sayede Amasra’da görülmesi gereken her yeri ziyaret ettiğinizden emin olabilirsiniz. Amasra’da gezebileceğiniz önemli yerlerden bazıları şu şekildedir:

Amasra Kalesi

Amasra Kalesi, Amasra’nın simgelerinden bir tanesidir. Deniz kıyısındaki yüksek bir tepenin üzerine inşa edilmiş olan kalenin tarihi Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. Hem kara hem de deniz saldırılarına karşı koruma için inşa edilmiş olan kalenin dışında iki büyük kule ile sur duvarları bulunmaktadır. İçerisinde ise kilise ve sarnıç gibi yapılar yer almaktadır. Harika bir konumda bulunan kaleyi tarihe tanık olmak için ziyaret edebileceğiniz gibi gezinizi kale çevresinde etkinliklerin düzenlendiği zamanlara denk getirerek kültürel etkinliklere katılabilirsiniz.

Amasra Müzesi

Amasra Müzesi, Amasra çevresinde yapılan kazılardan elde edilen tarihi eserlerin sergilendiği bir müzedir. Şehir merkezinde yer alan bu müzeye kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. İçerisinde 2’si arkeolojik, 2’si etnografik olmak üzere 4 teşhir salonu bulunan Amasra Müzesi’nde Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserlerin yanı sıra Osmanlı dönemine ait çeşitli eşyaları inceleyebilirsiniz.

Çekiciler Çarşısı

Amasra’nın merkezinde yer alan Çekiciler Çarşısı hem turistlerin hem de yerel halkın alışveriş için tercih ettiği bir çarşıdır. Hediyelik eşyaların, el sanatlarının ve Amasra’ya özgü yöresel ürünlerin satıldığı dükkanların bulunduğu Çekiciler Çarşısı aynı zamanda tarihi dokusuyla ilgi çekmektedir. Çevresinde yöresel lezzetleri tadabileceğiniz restoranların da bulunduğu çarşıyı Amasra gezinize mutlaka dahil etmelisiniz.

Kuş Kayası Yol Anıtı

Amasra’nın simgelerinden bir diğeri olan Kuş Kayası Yol Anıtı, MS 1. yüzyılda yaptırılmış bir anıttır. Anıta oyulmuş bir insan ve Roma kartalı figürü ile iki yazıt bulunmaktadır. Anadolu’da tek olma özelliğini taşıyan anıtın çevresi doğal güzelliklerle çevrilidir. Amasra’nın merkezine 4 kilometre mesafede bulunan anıtın önünden Roma Yolu takip edilerek  Cevizlik Vadisi’ndeki Kemerdere Köprüsü’ne ulaşmak mümkündür.

Gürcüoluk Mağarası

Gürcüoluk Mağarası, turistlerin ilgisini çeken doğal güzelliklerden bir diğeridir. Makaracı Köyü’ne yakın bir konumda bulunan ve 2021 yılında “Tabiat Varlığı” ilan edilen mağaranın toplam uzunluğu 169 metre ve en derin noktası -5 metredir. Tabiat parkı içerisinde bulunan mağara etrafındaki doğal güzellikleriyle de ilgi çekmektedir.

Büyük Liman Plajı

Amasra Kalesi’nin yanında bulunan Büyük Liman Plajı, Amasra’yı yaz aylarında ziyaret edenlerin mutlaka gitmesi gereken yerlerden biridir. Merkezde yer alan plaj popüler olduğundan dolayı kalabalık olabilse de sakin ve temiz suyu ile yüzmenin tadını çıkarabileceğiniz bir yerdir. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri olan plajı daha sakin bir zamanda ziyaret etmek için ilkbahar ve sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz.

Kemerdere Köprüsü

Amasra’nın merkezine 3 km mesafede bulunan Kemerdere Köprüsü, Roma İmparatoru Claudius döneminde yapılmıştır. Kuş Kayası Yol Anıtı’nın devamı olarak yapılan köprü, 8 metre uzunluğa ve 5 metre yüksekliğe sahiptir. Roma döneminde su yolu olarak kullanılan köprü Amasra’nın ziyaret etmeniz gereken tarihi değerlerinden bir tanesidir.

Küçük Kilise

Eski bir şapel olan Küçük Kilise’nin 9. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. 1930 yılında ibadete kapatılan ve günümüzde Kültür ve Sanat Evi olarak hizmet veren Küçük Kilise, renkli ve dini konulu freskler ile süslenmiştir. Bu freskler zamanla hasar görmüş olsa kiliseyi mutlaka gezi listenize eklemeli ve düzenlenen sergilerden birine denk gelirseniz kaçırmamalısınız.

Bartın Şehir Hamamı

Amasra’ya 20 dakika uzaklıkta bulunan Şehir Hamamı günümüzde hamam olarak hizmet vermeye devam etmektedir. 1747 yılında Bartın Voyvodası Çalıkoğlu tarafından yaptırılan hamamın büyük bir kısmı ahşaptan yapılmıştır.

İnkumu Plajı

Bartın şehir merkezinde yer alan İnkumu Plajı, Amasra’ya yaklaşık 30 kilometre uzaklıktadır. 2-3 kilometre uzunluğundaki plaj özellikle yaz aylarında kalabalık olabilmektedir. İnkumu Plajı’nda deniz aniden derinleşmediği için çocuklu aileler için de uygundur.

İlginizi çekebilir: Göğe tırmanmaya hazırsanız mutlaka görmeniz gereken Karadeniz Yaylaları

Amasra’daki Festivaller

Kaynak: bartin.info

Amasra’da yılın farklı zamanlarında çeşitli festivaller ve etkinlikler düzenlenmektedir. Tarihleri her yıl değişiklik gösterebilmekle birlikte Amasra’da düzenlenen festivaller şu şekildedir:

Amasra Uluslararası Şehir Festivali

İlk defa 2022 yılında düzenlenmeye başlanan bu festivalde konserler, tiyatro oyunları, film gösterimleri, atölyeler, seramik, resim ve panel gibi pek çok etkinlik yer almaktadır. Festival genelde Ağustos-Eylül aylarında düzenlenmekle birlikte Amasra’ya gitmeden önce festival programını kontrol etmek önemlidir.

Bartın Bisiklet Festivali

Amasra’ya yolu düşen bir bisiklet tutkunuysanız, Bartın Bisiklet Festivali’ne katılabilirsiniz. Genelde Eylül ayında düzenlenen festivalde Amasra’nın tarihi ve doğal güzelliklerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Amasra’nın Neyi Meşhur?

Amasra genelde zengin deniz ürünleri ve doğal güzellikleriyle ünlü bir ilçedir. Amasra’nın kendinden söz ettiren lezzetleri ve güzelliklerinden bazıları şu şekildedir:

Amasra salatası

Kaynak: kulturportali.gov

Amasra salatası, içerisinde 15’e yakın sebzenin bulunduğu bir salatadır. Kendi başına dahi oldukça doyurucu olan salata genelde balık yemeklerinin yanında tercih edilmektedir.

Tava balığı

Karadeniz’in geri kalanında olduğu gibi Amasra’da da hamsi tava önemli bir yiyecektir. Bu nedenle Amasra ziyaretinizde mutlaka hamsi tavaya yer vermelisiniz.

Mıhlama

Normalde Doğu Karadeniz’de sık sık tüketilen mıhlama, Amasra’da da çok sevilmektedir. Peynir, tereyağı ve mısır unuyla yapılan mıhlamayı Amasra’da tatmadan dönmemelisiniz.

Amasra Kalesi

Amasra özellikle kalesiyle özdeşleşmiş bir ilçe olduğundan gezinize her yeri dahil edemeseniz de meşhur Amasra Kalesi’ni ziyaret etmeniz gerekir. Şehir merkezinde yer alan kaleyi ziyaret ederek ilçenin tarihi ve kültürel dokusunu hissedebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Trakya’nın büyüleyici bağ rotalarıTrakya’

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale