X

Airbnb’nin başarı hikayesinden çıkarabileceğiniz dersler

Son yıllarda startup dünyasında herkesin bahsettiği bir isim var: Airbnb. Bir zamanlar hiçbir yatırımcının yanaşmak istemediği bir girişimken, 9 yıl gibi kısa bir süre içinde konaklama sektöründe kuralları yerinden oynatan bir girişim haline gelip 30 milyar dolar piyasa değerine ulaştı. Airbnb bu piyasa değeriyle Hilton’u geride bırakmış, en yakın rakibi olan Marriott’la da arayı iyice kapatmış oluyor.

Kuşkusuz bu başarı bir tesadüf değil. Fortune dergisi editörlerinden ve yazar Leigh Gallager, “The Airbnb Story: How Three Ordinary Guys Disrupted an Industry, Made Billions…and Created Plenty of Controversy” başlıklı kitabında Airbnb’nin kurucuları Brian Chesky, Joe Gebbia ve Nathan Bleeharezyk ile konuşarak bu başarının arkasındaki sırrı çözmeye çalıştı. İşte Airbnb’nin bu başarısından çıkarabileceğiniz dersler:

1. Meraklı olun ve çekinmeyin

Brian Chesky üç ortak arasında iş dünyasına veya girişimciliğe dair hiçbir tecrübesi olmayan isimdi. Chesky, ilk başlarda melek yatırımcı veya yan destek kavramlarının bile ne anlama geldiğini bilmediğini söylüyor. Şimdi ise Airbnb’nin CEO’su olan Chesky için öğrenim süreci çok zorlu geçmiş belki ama hiçbir zaman yılmadan ve utanmadan ihtiyacı olan bilgiyi ve önerileri almak için çabalamış. Chesky’nin danıştığı kaynaklar arasında Mark Zuckerberg, Reid Hoffman gibi tanıdık isimlerin yanı sıra kimsenin tanımadığı isimler de var. Siz de yeni bir işin başındaysanız, tavsiyeler almak için illa en bilindik isimlere ulaşmanız gerekmiyor. Sadece sorularınızı sorun, notlar alın ve geliştirmeniz gereken tarafları keşfetmeye çalışın.

İlgili yazı: Airbnb’nin yeni mobil aplikasyonu turizme yeni bir soluk getiriyor!

2. Uzman desteği alın

Airbnb’nin kurucuları, başarıya giden yolda sayısız profesyonelden liderlik desteği aldıklarını anlatıyor. Bu desteklerin hepsi iş hayatına dönük olmak zorunda değil. Örneğin 2014 yılında aldıkları bir koçluk eğitimi sayesinde Joe Gebbia, bazen mükemmelliğin değil hızın ön plana geçtiğini, mükemmel olmayan şeyleri de kabul etmek gerektiğini öğrendiğini anlatıyor.

İlgili yazı: Seyahatlerinizde Airbnb kullanmanız için 5 sebep

3. Hatalarınızı kabul edin

2011 yılında Airbnb üyelerinden biri, evini kiraladıktan sonra teslim aldığında karşılaştığı manzara onu şok etmişti. Ev, adeta yerle bir edilmişti. Airbnb ise bu kriz karşısında acemice bir yanıt vermiş ve daha sonra eleştiriler iyice artınca sessiz kalmayı tercih etmişti. Ardından Chesky ön plana çıkmış ve özür dilemişti. Yaşadıkları bu deneyim, Airbnb kurucularına sorumluluk almanın ve içgüdülerine güvenmenin ne kadar önemli olduğunu öğretmiş. Artık yaşanan sorunlar karşısında beklemek yerine proaktif davranmak onlar için bir şirket kültürü haline gelmiş. Örneğin geçtiğimiz yıl Airbnb’de ayrımcı bazı yaklaşımlar kendini göstermeye başladığında, şirket yöneticileri hemen harekete geçip bir dizi kural değişikliği yapmış. Buradan çıkarılması gereken en önemli ders şu; krizlere açık olun ve özür dilemekten veya hatalarınızı kabul etmekten korkmayın.

İlgili yazı: Başarılı bir start up’a dönüşen 6 yaratıcı fikir

4. Şirket kültürünü unutmayın

Chesky, Gebbia ve Blecharczyk en başından beri şirket kültürüne odaklanmış. Hatta ilk işe alımları yapmadan önce, şirketin temel değerlerini belirleyip görüştükleri kişilere bunları anlatmış. Bugün, şirket kültürü en önemli öncelik haline gelmiş durumda.

5. Tarafınızı belli edin

ABD Başkanı Donald Trump, bazı Müslüman ülkelerden göçleri yasakladığında, iş dünyasının önemli isimleri buna tepki göstererek öne çıktı. Airbnb de tepki gösterenlerden biriydi. Şirketin CEO’su Chesky Twitter’dan yasağa karşı çıkarken, çalışanlara da bir mektup yazılarak Airbnb’nin bu yasaktan etkilenenlere ücretsiz konaklama imkanı sağlaması istendi. Şirket daha sonra Super Bowl reklamıyla önümüzdeki 5 yıl içinde 100 bin kişiye geçici konaklama imkanı sağlayacağı sözü verdi. Airbnb kendi misyonunu “Herkesin, her yere ait olduğu bir dünya yaratmak” olarak tanımlıyor. Onlar da bu misyonu, sonucu Başkan Trump’a karşı çıkmak bile olsa korumaya ve dünyaya duyurmaya devam ediyorlar.

Kaynak:
Thrive Global
Amazon

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale