X

Adana gezi rehberi: Adana’da mutlaka görmeniz gereken yerler

Adana, Türkiye’nin güneyinde yer alan ve tarihi ve kültürel zenginlikleri ile ilgi çeken bir şehirdir. Akdeniz Bölgesi’nde bulunan Adana, hem yerli hem de yabancı turistlerin ziyaret etmekten keyif aldığı Adana’nın tarihinin M.Ö. 6000 yıllarına kadar uzandığı bilinmektedir. Adana tarih boyunca Hititler, Asurlular, Persler, Helenistik krallıklar ve Roma İmparatorluğu gibi pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Şehir, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise ticaret ve tarım olarak önemli bir merkez haline gelmiştir.

Adana, zengin mutfağı ile ünlü şehirlerimizden bir tanesi olsa da tarihi ve kültürel açıdan da oldukça önemli bir yerdir. Taşköprü, Ulu Camii, Yılan Kalesi ve Tarihi Kazancılar Çarşısı gibi pek çok tarihi yapıya ev sahipliği eden Adana, doğal güzellikleriyle de ilgi çekmektedir. Adana’ya nasıl gidebileceğinizi, ne zaman gidebileceğinizi, nerede kalabileceğinizi, gezebileceğiniz yerleri, Adana’da düzenlenen festivalleri, Adana’nın meşhur olduğu şeyleri ve Adana’ya dair merak ettiğiniz her şeyi bu yazıda okuyabilirsiniz.

Adana’ya nasıl gidilir?

Adana, hava yolu, demir yolu, ve kara yolu ile kolayca ulaşılabilecek bir konumdadır. Ticaret açısından önemli bir şehir olan Adana’ya farklı şehirlerden farklı ulaşım araçlarıyla ulaşmanız mümkündür.

Adana’ya İstanbul’dan gelecekseniz, en kolay yollardan biri olan hava yolunu tercih edebilirsiniz. İstanbul’dan Adana Şakirpaşa Havalimanı’na direkt uçuşlar ile Adana’ya kolayca ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra Adana’ya ulaşmak için tren seyahati de yapabilirsiniz. İstanbul’dan Ankara’ya trenle geldikten sonra Konya’ya ve oradan da Adana’ya olan yolculuğunuza başlayabilirsiniz. Son olarak ise kara yolunu tercih ederek otobüsle ya da özel aracınızla Adana’ya gidebilirsiniz.

İzmir ya da Ankara’dan Adana’ya gitmek istiyorsanız uçak, otobüs, tren ya da özel aracınızla seyahat edebilirsiniz. İzmir’de Adnan Menderes Havalimanı’ndan, Ankara’da ise Esenboğa Havalimanı’ndan Adana Şakirpaşa Havalimanı’na gerçekleşen direkt uçuşlar ile Adana’ya kolayca ulaşabilirsiniz. Trenle seyahat edecekseniz, İzmir’den Ankara’ya ve ardından Konya’ya, sonrasında ise Adana’ya gidebilirsiniz. Veya çeşitli otobüs firmalarının düzenlediği seferleri tercih edebilir ya da özel aracınızla seyahat edebilirsiniz.

Adana’ya ne zaman gidilir?

Adana her mevsim gezilebileceğiniz, yılın neredeyse her zamanı tarihi ve kültürel etkinlikler bulabileceğiniz bir şehirdir. Bununla birlikte Adana’ya yapacağınız ziyaretin zamanını planlamak için katılmak istediğiniz etkinlikleri ve gitmek istediğiniz yerleri göz önünde bulundurmanız önemlidir.

Adana’da yaz aylarınca oldukça sıcak olabildiği için bu güzel şehri daha rahat gezmek istiyorsanız, ilkbahar ve sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz. İlkbaharda hava sıcaklığı genelde ılık olduğu için bu mevsimde Adana’daki tarihi ve kültürel yerleri ziyaret edebileceğiniz gibi açık hava etkinliklerine de katılabilirsiniz. Aynı şekilde sonbaharda da sıcaklıkların düşmesinden dolayı şehri dolaşmanız daha kolay olacağından dolayı Adana’yı gezmek için sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz. Bununla birlikte yaz aylarında Adana sıcak olsa da yazın düzenlenen etkinlikler için Adana’yı bu aylarda da ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Adana’da kış ayları aşırı soğuk geçmediği için kışın da kendiniz için bir rota oluşturabilir ve bu güzel şehri doya doya gezebilirsiniz.

Adana’da nerede kalınır?

Adana’ya gittiğinizde karşınıza pek çok konaklama seçeneği çıkacaktır. Karşınıza çıkacak seçenekler içinden seçim yapmak için bütçenizi, gezeceğiniz yerleri ve nasıl bir yerde kalmak istediğinizi göz önünde bulundurmalısınız. Adana’da kalınacak çok sayıda otel ve pansiyon bulunmakla birlikte merkezi bir yer tercih etmek isterseniz, Seyhan ilçesini tercih edebilirsiniz. Adana’nın merkezi konumlarından biri olan Seyhan, otel ve restoran gibi işletmeler bakımından zengin bir bölgedir. Aynı zamanda Taş Köprü ve Merkez Park gibi turistik yerlere olan yakınlığı nedeniyle sıkça tercih edilmektedir.

Adana’da merkezden biraz daha uzak olacağınız sakin bir yerde kalmak istiyorsanız, Seyhan’ın yanı sıra Yüreğen ilçesine de bakabilirsiniz. Yüreğir’de butik oteller ve pansiyonlar gibi uygun fiyatlı konaklama seçenekleri bulunduğu için bu bölgeyi de gönül rahatlığı ile tercih edebilirsiniz. Seyhan ve Yüreğen’in yanı sıra Çukurova, Balcalı, Ceyhan Nehri’nin etrafı ve havalimanının çevresi de oteller açısından zengin bölgelerdir. Kalacağınız yere karar vermeden önce ücret, ulaşım ve diğer imkanları önceden değerlendirmeniz, seçeneklerinizi azaltmanız bakımından faydalı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Kaz Dağları gezi rehberi: Yeşile ve maviye doymaya hazır olun

Adana’da gezilecek yerler

Adana zengin tarihi ve kültürel mirası, doğal güzellikleri ve lezzetli yemekleri ile ünlü bir şehirdir. Adana’da gezilecek çok fazla yer olduğu için Adana’ya gitmeden önce görmek istediğiniz yerlerin listesini yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Adana gezinizde mutlaka uğramanız gereken yerlerden bazıları şunlardır:

Taşköprü

Taşköprü, tarihi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan bir yapıdır. Bugünkü halini genelde 5. Yüzyılda aldığı düşünülen Taşköprü, 310 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğindedir. Roma döneminde önemli ticaret yollarını birbirine bağlamak ve askeri hareketlilik için inşa edilmiş olan bu köprü günümüzde halen kullanılmaya devam edilmektedir. Zaman içinde pek çok kez restore edilen köprünün temel mimari yapısı büyük ölçüde korunmuştur. Adana’nın simgesi sayılan Taşköprü, hem tarihi hem de kültürel anlamada mutlaka ziyaret etmeniz gereken yapılardan bir tanesidir.

Yılankale

Yılankale, tarihi Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanan bir yapıdır. Seyhan Nehri’nin kuzeydoğusunda bulunan kale, yüksek bir tepe üzerinde yer almaktadır. Zaman içinde farklı medeniyetlerin hakimiyeti altına giren kale, tarihi olarak ilgi çeken bir yer olmanın yanı sıra doğayı sevenler için de harika bir yerdir.

Merkez Park

Merkez Park, Adana’nın merkezinde bulunan bir rekreasyon alanıdır. Seyhan Nehri kıyısında geniş bir alana yayılmış şekilde konumlanan park hem doğal güzellikleri hem de düzenlenen çeşitli etkinliklerle önemli bir yerdir. Merkez Park’ın içinde gölet, yürüyüş yolları, oyun parkları, spor alanları ve dinlenme alanları gibi çeşitli amaçlarla kullanılan alanlar bulunmaktadır. Adana gezinizde Merkez Park’ta soluklanıp doğanın tadına varabileceğiniz gibi ziyaretinizi etkinliklerin düzenlendiği günlere denk getirerek gezinizi renklendirebilirsiniz.

Adana Atatürk Evi

Adana Atatürk Evi, şehir merkezine oldukça yakın konumda bulunan tarihi bir mekandır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Adana’ya gelince kaldığı ve önemli toplantılar düzenlediği bu ev 1924’te inşa edilmiştir. Restore edilen ve günümüzde müze olarak korunan Adana Atatürk Evi’ni ziyaret ederek Atatürk’ün kullandığı eşyaları ve döneme ait belgeleri inceleyebilirsiniz.

Büyük Saat

Adana’da bulunan Büyük Saat, 1882 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılmış bir saat kulesidir. 32 metre yüksekliğindeki bu saat kulesi, Osmanlı mimarisinin bir örneğidir. Zaman içinde pek çok kez restore edilen Büyük Saat orijinalliğini önemli ölçüde korumaktadır. Şehrin merkezinde bulunan Büyük Saat’i ziyaret ettiğinizde kuleye tırmanıp şehir manzarasını izleyebilir ve kulenin etrafındaki kafeleri, mağazaları ve parkları ziyaret edebilirsiniz.

Tarihi Kazancılar Çarşısı

Tarihi Kazancılar Çarşısı, 500 yıllık tarihe sahip olduğu düşünülen bir çarşıdır. İçerisinde geleneksel el sanatlarından tekstil ürünlerine, hediyelik eşyalardan yöresel ürünlere kadar pek çok şeyi bir arada bulabileceğiniz çarşıda Adana’nın tarihi ve kültürel zenginliklerine aynı anda göz atabilirsiniz. Adana gezinizde Adana’nın yerel kültürünü ve el sanatlarını merak ediyorsanız, duraklarınıza Tarihi Kazancılar Çarşısı’nı eklemeyi unutmamalısınız.

Ulu Camii

Adana Ulu Camii, şehir merkezinde yer alan en önemli dini ve mimari yapılardan bir tanesidir. İnşası Selçuklu dönemine dayanan Ulu Camii zaman içinde çeşitli eklemeler ve onarımlar yapılarak günümüze kadar gelmiştir. İçi geniş ve yüksek bir yapıda olan cami günümüzde ibadet amacıyla kullanılmaya devam etmekle birlikte Adana’nın tarihi ve kültürel zenginliğini görmek açısından da çok önemlidir.

Bebekli Kilise

Bebekli Kilise, Rum Ortodoks mimarisine sahip bir kilisedir. Günümüzde hala kilise olarak hizmet veren yapı aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından bir tanesidir. Bebekli Kilise, taş işçiliği, zarif kemerleri ve freskleri ile Adana’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden bir tanesidir.

İlginizi çekebilir: Göğe tırmanmaya hazırsanız mutlaka görmeniz gereken Karadeniz Yaylaları

Adana’daki Festivaller

Adana yıl içerisinde pek çok festivalin düzenlendiği bir şehirdir. Adana’da düzenlenen festivallerden bazıları şu şekildedir:

Adana Altın Koza Film Festivali

Türkiye’nin en eski film festivallerinden bir tanesidir. Türk sinemasının gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen festivalde film gösterimi, ödül töreni ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirilir.

Portakal Çiçeği Karnavalı

Adana’da Nisan ayında düzenlenen festival Türkiye’nin ilk sokak karnavalıdır. Geçit törenlerinin, konserlerin, halk danslarının ve çeşitli etkinliklerin yer aldığı karnaval oldukça renkli geçmektedir.

Adana Çocuk Festivali

Adana Çocuk Festivali, çocukların sanatla ilgilenmesini teşvik etmek için düzenlenmektedir. Festivalde tiyatro, müzik, resim ve el sanatları gibi çeşitli etkinlikler yer almaktadır.

Adana Lezzet Festivali

Adana lezzetlerini sevenlerin kaçırmaması gereken etkinliklerden biri olan Adana Lezzet Festivali, şehrin yemek kültürünü ve lezzetlerini tanıtmak için düzenlenmektedir. Gastronomi şölenine eşlik eden festivalde Adana’nın geleneksel mutfak kültürünü deneyimleyebilirsiniz.

Adana’da düzenlenen festivaller ve düzenlendiği tarihler her yıl değişiklik gösterebileceği için Adana gezinizi planlarken festivallerin internet sitelerini kontrol etmeye ve güncel programa göre plan yapmaya dikkat etmelisiniz.

Adana’nın Neyi Meşhur?

Adana denince akla elbette ilk olarak Adana Kebabı gelmektedir. Ancak Adana’nın kebabının yanı sıra meşhur olduğu başka şeyleri de bulunmaktadır. Adana’nın kebabı dahil olmak üzere meşhur olduğu şeylerden bazıları şu şekildedir:

Adana Kebabı

Türk mutfağının önemli bir parçası olan Adana Kebabı, çeşitli baharatlarla hazırlanan et harcının uzun şişlere sarılması ve mangalda pişirilmesiyle yapılmaktadır. Yağsız ve kemiksiz etten yapılan Adana Kebabı’nın en önemli özelliği, baharatlı ve acı olmasıdır. Baharatlarla birlikte iyice yoğurulduktan sonra şişlere geçirilen etlerin mangalda pişirilmesiyle hazırlanan Adana Kebabı’nın en lezzetli halinin taze yeşillikler, soğan ve domates ile servis edildiği hali olduğu söylenebilir.

Şalgam suyu

Adana’nın vazgeçilmez içeceklerinden bir tanesi ünlü şalgam suyudur. Şalgam suyu genelde Adana Kebabı’nın yanında tüketilmekte ve acılı ya da acısız olarak tercih edilebilmektedir. Şalgam, siyah havuç ve pancar ile hazırlanan şalgamı Adana Kebabı’nın yanında tüketerek ferahlayabilirsiniz.

Cezerye

Adana’nın geleneksel tatlılarından biri olan cezerye, temel malzemesi havuç olan bir tatlıdır. Çeşitli kuruyemişler eklenen bu tatlı, enerji deposu olasıyla ünlüdür. Oldukça lezzetli ve besleyici bir tatlı olan cezeryeyi Adana gezinizin bir hatırası olarak sevdiklerinize alabilirsiniz.

Karatepe kilimleri

Kaynak: kulturportali

Adana, Karatepe kilimleriyle de ünlü bir şehrimizdir. El dokuması bir kilim türü olan Karatepe kilimleri ismini üretildiği Karatepe’den almaktadır. Yün ya da pamuk ipliklerden üretilen Karatepe kilimlerini çeşitli renklerde ve desenlerde bulmak mümkündür. El dokumasıyla üretilen bu kilimleri Adana gezinizde kendinize veya sevdiklerinize alabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Trakya’nın büyüleyici bağ rotalarıTrakya’

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale