X

Zor zamanlardan geçerken unutmamanız gereken 10 gerçek

Bu yazıyı okumadan önce birkaç saniye durup çevrenizdeki insanları bir düşünmenizi istiyoruz sizden. Aileniz, yakın arkadaşlarınız, çalışma arkadaşlarınız arasında, sakin ve olgun tavırlarıyla dikkat çeken, sevgi dolu ve anlayışlı kişileri şöyle bir gözünüzün önünden geçirin.

Tuhaftır ama bu kişilerin geçmişlerini de şöyle bir düşündüğünüzde, aslında onların bugüne kadar birçok zorlukla mücadele etmiş, yaşamları boyunca maddi ve manevi kayıplar yaşamış, ancak başına gelen her şeye rağmen kendilerini bu sıkıntılardan kurtarmayı başarmış kişiler olduğunu göreceksiniz.

Hayatları boyunca birçok inişli çıkışlı dönemden geçmiş olan bu kişiler, sadece çevrelerindeki diğer insanlar tarafından takdirle karşılanmakla kalmamış, aynı zamanda hayatı algılama biçimi olarak da kendilerini bambaşka bir noktaya taşımayı başarmışlardır. Ama onlar sahip oldukları bu özellikleri hiçbiri doğuştan getirmedi. Hepsi zaman içinde yavaşça gelişerek bu noktaya geldiler.

Marc ve Angel Chernoff’un kişisel gelişim blogu “Marc and Angel Hack Life”da yayınlanan “Zor Zamanlardan Geçerken Unutmamanız Gereken 10 Gerçek” başlıklı yazı işte tam da bu bahsettiğimiz kişilerin ortak özelliklerine ışık tutuyor. Verdikleri kişisel koçluk hizmeti sayesinde bugüne kadar binlerce kişiye ulaşan çift, her birimizin hayatımız boyunca karşılaştığı ya da karşılaşabileceği bu zorlu zamanlardan daha güçlü ve daha “farkındalıklı” bir şekilde çıkmak için ihtiyacımız olan 10 gerçeği bakın nasıl sıralıyor:

1. Acı, hayatın da ve aşkın da bir parçasıdır. Ve sizi olgunlaştırır.

Bugün birçoğumuz kendimizden, gerçekliğimizden ve en çok da duygularımızdan korkar haldeyiz. Hiç durmadan hayatın, sevmenin ve aşkın ne kadar muhteşem şeyler olduğundan bahsedip, bir yandan da onlardan alabildiğine kaçıyoruz. Gerçek duygularımızdan sürekli saklanma halindeyiz. Peki, sizce insanoğlu bir yandan hayatı ve aşkı bu denli kutsarken, neden bir yandan onlardan sürekli kaçıp saklanıyor? Bu çelişkinin açıklaması aslında çok basit: Hayat da aşk da kimi zaman acı verir. Ve bu ihtimale hiç kimse katlanmak istemiyor.

Birçoğumuz hayata yeni yeni adım atmaya başladığımız dönemlerde, acının ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğu konusunda inandırıldık. Oysa ne hissettiğimizi gerçekten “hissetmeden” gerçek hayat ve gerçek sevgiyle nasıl başa çıkacağız? Acı aslında bir “uyanış” anlamına gelir. Yaşadığınızı ve sevdiğinizi hissedebilmeniz için acıyı da hissedebilmeniz gerekiyor. Ancak ne yazık ki insanoğlu çoğu zaman acısını bastırma ya da göstermeme eğilimindedir. Şunu fark edin. Acı da tıpkı güzel duygular gibi bilinçli bir şekilde taşımanız gereken bir duygu.

Unutmayalım ki ne kadar güçlü olduğumuzu ancak gerçekten güçlü olmamız gereken zamanlarda fark edebiliyoruz. Bu yüzden ayağa kalkın, acının da eninde sonunda bir “duygu” olduğunu kabul edin. Onu bastırmaya, görmezden gelmeye çalışmayın. Yaşadığınız acıdan utanmayın. O sizin bir parçanız. Hayatın ve aşkın gerçekleriyle tanışmanız için acının size getirdiği olgunluktan faydalanın.

2. Olaylara bakış açınız her şeyi değiştirir

Zor zamanlarda moral bozukluğuyla dolu günler yaşamanız oldukça doğal. Her şeyin her zaman mükemmel olduğu bir hayat istemek, dalgaların sadece yükseldiği ama asla vurmadığı bir okyanusta yüzmeyi istemek gibi bir şey aslında. Ama yükselen dalgaların da düşenlerin de aynı okyanusun bir parçası olduğunu fark ettiğinizde işte o zaman bazı şeyleri akışına bırakabilmeyi ve tüm bu iniş çıkışların farkında olarak huzuru bulmayı başarabileceksiniz. Hayatınızdaki tüm çıkışlar aynı zamanda büyük inişlere gebe.

Diğer bir deyişle, hayat kesinlikle mükemmel değil. Ama kötü de değil. Asıl amacımız asla mükemmel bir hayat yaratmak olmamalı. Aksine mükemmel olmayan bunca şey içinde olabildiğince iyi bir hayat yaşamak olmalı. Sabah kalktığınızda etrafınızdaki her şeye daha olumlu bir gözle bakmak hiçbir şey kaybettirmez. Aksine sizi sarmalayan her şeyin, tüm dünyanın aslında ne kadar olağanüstü olduğunu bir düşünün. Yeni başlayan her günün ise bir armağan… Hayata hiçbir zaman “sıradan” bir şeymiş gibi bakmayın.

Herhangi bir olumsuz durumun yarattığı acının sizi umutsuzluğa sürüklemesine, tatsızlıkların sizin sevecenliğinizi alıp götürmesine asla ama asla izin vermeyin. Her ne kadar birileri sizi aksine ikna etmeye çalışsa da “dünyanın harika bir yer olduğu” fikrini savunmaktan asla vazgeçmeyin. Önce düşüncelerinizi, sonra da tüm gerçekliğinizi değiştirmiş olacaksınız böylece.

3. En büyük korkularınız, aslında olmayanlar

Zorlu zamanlarda kalbinin sesini dinlemek ve adım atmak kolay değil bunu hepimiz biliyoruz. Asıl trajedi ise kalbinizin sesi yerine korkunun söylediği yalanları dinleyerek başlıyor. Unutmayın ki dünya üzerinde bu kadar çok sayıda insanı yönetmeyi başaran daha büyük bir güç yok. Aslına bakarsanız korku hiçbir zaman göründüğü kadar büyük bir güç olmadı. Korku, sadece ona izin veren zihinlerde derinleşebilir. Eğer kontrolün korkularınızda değil sizin elinizde olmasını istiyorsanız, onu ele alın. Şimdi!

Yaşam enerjinizi yavaşlatan, hatta belki durduran korkularınızı bir an önce tespit edin ve onların üzerine gidin. Bunu yaparken en büyük yardımcınız “sözcükleriniz” olacak. Korkularınızla yüzleştiğiniz sürece onları alt edebilirsiniz. Cesur olun. Ancak cesaretin “korkmamak” anlamına gelmediğini de her zaman hatırlayın. Cesaret aslında korkunun ileriye doğru adım atmanıza engel olmasına izin vermemek anlamına geliyor.

4. Deneyimlerinizle büyüyor, olgunlaşıyorsunuz

Önünüzdeki günlere, aylara, yıllara baktığınızda ne görüyorsunuz? Sizce sizi nasıl günler bekliyor? Çok zor, çok kolay, çok mutlu ya da alabildiğine mutsuz? Geleceğinizi düşündüğünüzde nasıl bir tablo geliyor gözünüzün önüne? O halde şimdi sizin için bir iyi bir de kötü haberimiz var. Önce kötüden başlayalım: Hayatınız hiçbir zaman “tam da düşündüğünüz gibi” olmayacak. İyi habere gelince, bu hiç de hiç de kötü bir şey değil. Hayatın her zaman sürprizlerle dolu olduğunu kanıtlıyor bize. Hayatın size sunduğu bu sürprizlerden hiç durmadan şikâyet etmek de sizin elinizde, başınıza gelen her şeyi bir memnuniyetle karşılamak da… Hayatınızla ilgili beklentileriniz hakkında esnek olduğunuz sürece, başınıza gelen her şeyi olduğu gibi kabul etmeye başlayacaksınız. En önemlisi de şu: “Hayatın size vereceği hiçbir hediyenin paketi, sizin beklediğiniz gibi olmayacak”

Deneyim dediğimiz aslında tam da planlarımız yolunda gitmediğinde başlayan bir şey. Bugüne kadar aldığınız yaraları ve tüm olumsuzlukları bir tür bilgeliğe dönüştürecek güce sahipsiniz. Yapmanız gereken tek şey olanları olduğu gibi kabullenmek ve tüm bunları ileriye bir adım atmak için gerekli birer güç olarak görmek. Bugüne kadar yaşadığınız her şeyi bundan sonra yaşayacaklarınızı kolayca kabullenmeniz için size uzatılmış bir yardım eli olarak görün.

5. Sorumluluğunu almadığınız hiçbir şeyi değiştiremezsiniz

Sigmund Freud’un o ünlü sözünde de söylediği gibi: “İnsanların birçoğu özgürlüğü arzulamaz. Çünkü özgürlük aynı zamanda sorumluluk da getirir. Ve yine insanların birçoğu sorumluluktan korkar.” Freud’un bahsettiği bu insana dönüşmenize asla izin vermeyin. Yaşadığınız her neyse onunla ilgili sorumluluğu üstlenin ve bununla ilgili başkalarını suçlamaktan bir an önce vazgeçin. Unutmayın ki mutluluğun en önemli parçalarından biri de sorumluluktur. Bu yüzden ne zaman ki mutluluğunuzu sizden başka bir şeye ya da birine bağlamaktan vazgeçerseniz gerçek mutluluk o zaman sizi bulacak. Şu anda kendinizi mutsuz hissediyorsanız da bu başka birinin suçu değil.

Şunu asla unutmayın, mutluluğunuz ve kendinize olan inancınız arasında çok güçlü bir bağ var. Hayatınızı şu an bulunduğunuz yerden ileriye taşımak tamamen size bağlı. Mevcut durumunuzu kabullenin, kontrolü ele alın, hayatınız hakkında düşünün ve hayatınızın kahramanı olmayı seçin, kurbanı değil!

6. Bugünle yüzleşin, bugünü kabullenin

Hayat dediğimiz şey, uzaklarda, her şeyin mükemmel olduğu bir hayaller diyarında yaşanmıyor. Hayat, tüm gerçekliğiyle bugün ve tam da şu anda yaşanıyor. Tabii ki bu idealize ettiğiniz bir yarın için çalışmamanız gerektiği anlamına gelmiyor. Ancak bunu yaparken şu an içinde yaşadığınız anın hakkını vermeyi de unutmayın. Evet, bazen içinde olduğumuz durumlardan çok da hoşnut olmadığımız ve kabullenmek istemediğimiz durumlar olabilir. Ancak gerçek olan şu ki, şu an içinde bulunduğunuz durum, bugünden yarına geçebilmek için tam olarak ihtiyacınız olandır. Bu yüzden içinde olduğunuz durumu kabullenip sevmenizde yarar var.

Ne zaman ki mutlu olmak için bir neden bulamazsanız aklınıza ailenizi ve arkadaşlarınızı getirin. Sonra nefes alabildiğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu bir düşünün. Bugün birçok genç aradığı mutluluğun gelecekte kendini beklediğini zannederken, birçok yaşlı ise aynı mutluluğun geçmişte kaldığını düşünüyor. Geçmişin ve geleceğin mutluluğunuzu çalmasına izin vermeyin.

7. Şükredecek bir şeyler var. Hem de her zaman!

Siz gülümsediğinizde hayat çok daha güzel… Olumsuz koşullarda pozitif kalmayı başarabilmek liderlik ve gücün en önemli göstergelerinden biri… Şikâyet edecek veyahut ağlayacak bir sürü şey olduğunda bile gülmeyi ve olanları sakince kabullenmeyi başardığınızda her şeyin nasıl da güzelleştiğini fark edeceksiniz. Yarın sabah kalktığınızda bugüne dair şükredecek neleriniz olduğunu bir düşünün. Etrafınızda gördüğünüz ve sizi mutlu eden her şeyi şöyle bir gözden geçirin. Sahip olduğunuz tüm küçük güzel detaylar için şükredin. Çünkü onları bir araya getirdiğinizde aslında ne kadar büyük olduklarını fark edeceksiniz. Günün sonunda, mutlu olduğunuz için şükretmediğinizi, şükretmeyi başardığınız için mutlu olduğunuzu göreceksiniz.

8. Güzel şeyler zaman alır

Her ne kadar bugüne kadar hızlı karar almanın yararları bize dayatılmış olsa da aslında hızlı alınan kararlar genellikle en kötü kararlardır. Biraz sabırlı hareket ederek, sahip olduğunuz potansiyel hakkına çok daha fikir sahibi olabilirsiniz. Sürekli bugüne dair hayalleri olan birinin bir geleceği olması oldukça zor…


Sabır aslında beklemekle ilgili bir olgu değildir. Aksine inandığınız şey uğrunda ilerlerken yolunuza çıkan zorluklara göğüs germek anlamına geliyor. Odağınızı başka bir noktaya kaydırmadan attığınız her adım, koca bir dağdan bir taş parçasını sökmek gibi bir şey. Yerinden kıpırdattığınız her taşla kocaman bir dağı biraz daha öteye taşımış oluyorsunuz.

9. Başkalarının ne düşündüğü önemli değil

Önemli konularda hedefe doğru giderken, ilerlememizi değerlendirmesi için genellikle başkalarından yardım isteriz. Gerçek şu ki, bir başkasının sizin herhangi bir konudaki ilerlemenizi değerlendirmesi mümkün değil. Siz bu dünyaya başkalarının beklentilerini karşılamak üzere gelmediniz. Bu nedenle kendinize özel yol haritanızı çizmek zorundasınız. başarı tanımı herkese göre değişebilir. Aslında gerçek başarı hayatınızı istediğiniz gibi yaşayabilmektir. Kimsenin sizi değerlendirmesine gerek yok. Siz zaten çok değerlisiniz.

10. Hiçbir şey sadece sizin başınıza gelmiyor

Moralinizin bozuk olduğu, bazı şeylerin ters gittiği zamanlarda etrafınıza baktığınızda sizin dışınızda herkesin hayatı son derece yolundaymış gibi gelir. Ama değil. Herkes kendi hayatında farklı cephelerde mücadele veriyor. Eğer sorunlarınızı içinize atmak yerine etrafınızdaki kişilerle paylaşırsanız, yalnız olmadığınızı, tümünün hayatında benzer ya da farklı sorunlarla mücadele ettiğini fark edeceksiniz. Ne zaman bu dünyada yapayalnız olduğunuzu düşünseniz, endişelerinizin sizi bir yalanan inandırmaya çalıştığını aklınıza getirin.

Özetle, hepimiz hayatımızda farklı dönemlerde farklı zorluklarla mücadele etmek durumunda kalıyoruz. Kimi zaman bunlarla mücadele edecek gücü kendimizde bulamıyor, koskoca dünyada tüm bunları yaşayan sadece bizmişiz gibi hissedebiliyoruz. Ama unutmayın, her şey aslında sizin olaylara bakış açınızda. Yaşamınızda yaşadığınız kayıpları ve acıları kendinize acımak için bir malzeme olarak kullanmak da sizin elinizde. Onları geride bırakarak bu savaştan güçlenerek çıkmak da… Biliyoruz kolay değil ve hiçbir zaman da olmayacak. İstediğiniz kolay bir hayat değil, zorluklarla mücadele edecek gücü kazanmak olsun her zaman…

 

Kaynak:

Marc and Angel Hack Life

Elif Erman: Elif Erman, Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olduktan sonra kendini medya sektöründe buldu. Son 10 yıldır farklı dergilerde editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Hafiften internet bağımlısı, dijital pazarlama ve sosyal medya meraklısı… Yeni müzikler, filmler, kitaplar ve lezzetler keşfetmeye bayılıyor. Bir de sevdiklerinin fotoğraflarını çekmeye.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale