X

“Yeni yılda, yeni ben” kararları neden işe yaramaz?

İşte bir yıl daha bitti. Yeni bir yıla girdik. Yeni umutlarla, yeni planlarla. Kendi kendimize verdiğimiz yeni sözlerle. Bunu hemen her yıl vazgeçmeden de yapıyoruz. Çok istikrarlıyız. Yeni yılda yeni ben kararları, yeni başlangıçlar için yapılan planlar. Ama Şubat ayına bile varmadan yine eski düzenimize geri dönmüş oluyoruz.

Hayaller hiç kurulmamış gibi, planlar hiç yapılmamış gibi hayatımız kaldığı yerden devam ediyor. “Peki neden?” demiyorum. Ben başka bir şey soracağım aslında. “Herkesin gerçekten de çok büyük hayalleri olmak zorunda mı?” Nedense hep böyle bir hava seziyorum. Sosyal medyanın gazı olsun, reklam kampanyaları olsun, girişimciler, onları destekleyenler, eskiden farklı iş yapan, hayatlar yaşayan ama şimdi bambaşka kafada olan insanlar…

Bunları gördükçe, okudukça sanki bizim de mutlaka bir şey yapmamız gerekiyormuş hissine kapılıyoruz belki de. Oysa ki bazılarımız belki de hayatlarından gayet memnun. Herkesin gerçekten de büyük hayalleri olmak zorunda mı? Küçük küçük hayallerimiz olamaz mı? Biri bitince diğerine koşmak istediğimiz hayallerimiz mesela? Herkes girişimci olmak zorunda mı? Herkes dünyayı gezmek zorunda mı? Herkes 40’ından sonra Ironman olmak zorunda mı? Herkes işini bırakıp şarap bağı işine girmek ya da organik tarım yapmak zorunda mı? Biraz bakmak lazım. Yapmak istediklerimiz gerçekten de bizim hayallerimiz mi yoksa teamülden mi etkileniyoruz? Durduk yere huzurumuzu mu kaçırıyoruz?

Bir zamanlar benim için en önemli hayal adımı, sabah erken kalmayı alışkanlık haline getirmekti. Öyle deliler gibi öğlene kadar uyuyan kronik uyku hastası falan birisi de değilim. Ama sabahın erken saatlerini bir iş için kullanmam gerekiyordu ama kullanmıyordum. Bir koçla çalışıyordum ve bana verdiği en büyük hedef her sabah 7’de yataktan kalkmış olmaktı. “Kalkınca ne yapayım?” dedim. “Ne yaparsan yap” dedi. “Sadece tekrar yatağa dönmek yok.”

Bir gün boş boş tavana baktım salonda. Ertesi gün kitap okudum, diğer gün Instagram’da gezindim. Dördüncü gün koşmaya çıktım. Ama asla yapmam gereken işi yapmadım. Moralim de bozulmaya başlamıştı. Dedim “Herhalde ben sabah insanı değilim ve bu iş olmayacak.” Günler sonra, hazır olduğumda yapmaya başladım. Enseyi de hemen karartmamak lazım. Alışkanlıkların değişmesi zaman alabiliyor. Sabah 7’de kalkmak ve bir işi tamamlamak bile sandığım kadar kolay değildi ve bu yöntemi denemeseydim asla başaramayacaktım. “Bu da hedef mi?” diyebilirsiniz. Benim nihai hedefime ulaşabilmem için önce bu adımı geçmem gerekiyordu. Bazen de küçük küçük adımlar bizi bir noktaya taşıyor. Büyük hayaller ve hedefler için belki de baştan atılacak adımları küçük seçmek, oraya ulaşmak, ulaştığımıza sevinip motive olarak diğer adıma geçmek iyi gelebilir. Belki de bu kısmı göz ardı ettiğimiz için nihai hedefe varamıyoruz.

Unutmadan söylemek istediğim bir şey daha var. Hedefi koymak ve yola çıkmak da tek başına işe yaramıyor. Bir de yaşamımızın iç ve dış çemberindeki kişiler var. Margaret Wheatley ne demiş? “İlişkiler her şeyden önemlidir. Evrendeki her şey birbiriyle ilişki içindedir ve var olmalarının dayanağı da budur. Kendi kendimize yetecek bireyler olduğumuz masalını artık bir kenara bırakmamız gerekiyor.”

Hedeflerimizin gerçekleşmemesinde, koyduğumuz hayallerden vazgeçmemizin ardında çoğu zaman bu yatıyor. En azından benim için öyle oldu. İç çemberimizde bize daha yakın olan kişiler var. Hemen her gün gördüğümüz. Eşimiz, çocuklarımız, annemiz, babamız, patronumuz, iş arkadaşlarımız, komşularımız. Artık kimi hemen her gün görüyorsanız… Dış çemberimizde de yine bir sebeple iletişimde olduğunuz ama her gün görmediğiniz kişiler var. Belki ayda bir, belki haftada bir gördüğünüz kişiler. Ama bu kişilerin bazıları hedeflerimize ulaşma yolunda çok anahtar kişiler olabiliyolar.

Aldığımız kararlar ya da kurduğumuz hayaller özellikle iç çemberimizdeki kişileri de direkt ya da dolaylı yoldan etkiliyorsa işte olayın patladığı yer genellikle burası oluyor. Size en yakın kişilerin desteğini almadan, onlarla kol kola vermeden hayaller gerçekleşmiyor. Size en yakın kişilere neyi, neden yaptığınızı güzelce anlatmadan ve onların desteğini, inancını almadan bu yolculuk zor oluyor. Çoğu zaman da son durağa varamıyor. Onlar sizlerle birlikte aksiyona geçmek zorunda değiller ama size manevi destek vermedikleri noktada kasıtlı yapmasalar da motivasyonunuzu düşürüyorlar.

Siz kendi kendinize çabalarken, onlar da sizi kenardan anlam veremeyen gözlerle izliyorlar. Hatta daha da kötüsü bir noktada sizinle inceden alay ediyorlar. Bir noktadan sonra siz de “lanet olsun” deyip vazgeçiyorsunuz. Çünkü ortam, zemin, arazi, iklim hayalleri ya da değişimi gerçekleştirmeye müsait olmuyor. Tavsiye vermeyi hiç sevmiyorum ama işte benim yapılan planlara ya da kurulan hayallere ulaşmaya dair öğrendiğim iki şey bu oldu.

1- Hayal adımlarını minik tut. Ama minik adımını gerçekleştir. Hazzını al. Sonra diğer adıma geç.

2- Hayaline dahil olacak kişileri asla göz ardı etme. Onları hayaline katmanın bir yolunu bul.

Hepinize müthiş bir 2019 diliyorum…

İlginizi çekebilir: Kendimizi başarılı hissetmek için her şeye yetişmek zorunda mıyız?

Özlem Sökmen: Koşucu, anne, sokak hayvanı aşığı, eğitmene dönüşmüş ex İnsan Kaynakları insanı. TED Ankara Koleji ve Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Unilever, Turkcell, Lafarge, BC ve Arçelik gibi birçok çok uluslu şirketin İnsan Kaynakları departmanında 20 yıl boyunca yerel, bölgesel ve global düzeyde yönetsel kadrolarda görev aldı. Kurumsal hayata en büyük hayali olan “iş hayatına yeni atılanlara profesyonel hayatı ‘hack’lemeyi öğretme aşkıyla” veda etti. Personal Best isimli şirketin kurucusu ve aynı isimli eğitimin yaratıcısı. 2016’da 3 adet uluslararası maraton koşmuş olan Özlem, 15 yaşında bir kız ve sokaktan sahiplenilmiş iki kedi ve iki köpek annesi. İşi, kızı ve sevdikleriyle geçirdiği zamandan arta kalan her anını ormanda, koşu pistlerinde geçiriyor ve genel olarak güzel yemekler, güzel şaraplar ve güzel tatiller için yaşıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale