X

Yeni bir dil öğrenmek ister misiniz: Hangi dilin size daha uygun olduğunu keşfedin

Öğrendiğiniz her kelime nasıl ki ufkunuzu genişletiyorsa, öğreneceğiniz her yabancı dil size yeni deneyimler, yeni insanlar, hatta yeni bir hayat kazandıracaktır.

Bundan belki bir on yıl önce İngilizce bilmek büyük bir avantaj sayılırken, günümüzde iş ilanlarına göz gezdiriyorsanız aslında iki, belki üç yabancı dil bilmenin bir mecburiyete dönüştüğünü fark edebilirsiniz.

Yabancı dil bilmek-öğrenmek derken dilbilgisinde çığır açın, bir yerli kadar akıcı konuşun demek değil elbet söylemek istediğim. Ama daha önceki bir yazımda söylediğim gibi, gittiğiniz bir ülkede kahvenizi isterken o ülkenin dilini kullanmak sizce de hoş olmaz mıydı?

Belki çok zor olduğunu ve yeni bir dil öğrenmenin size uygun olmadığını düşünebilirsiniz ama istedikten sonra başarılı olamamanız için bir sebep olmadığını da düşünmenizi isterim. Unutmayın yabancı dil öğrenmeye başladığınızda, kimse sizden ileri seviyede konuşmanızı beklemeyecektir. 

Üstelik artık yabancı dil öğrenmek için illa o dilin konuşulduğu ülkeye gitmenize gerek yok. Eğer dil kursları için harcayacağınız vaktiniz veya paranızın olmadığını düşünüyorsanız hiç merak etmeyin çünkü internette bu da mevcut. 

Peki hangi yabancı dili öğrenmeniz sizin için daha iyi olacak dersiniz? İşte bu ne istediğinize ve karakterinize göre biraz değişiklik gösterebilir. O kadar yabancı dil arasından sizin için en uygun olanı hangisi öğrenmek ister misiniz?

Zoru sevenlere

Dünyada en çok konuşulan dil olan Çince’yi, Çin’e gitmedikten sonra öğrenmenizin ne işe yarayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak, dünya nüfusunun yaklaşık %20’sini Çin Halk Cumhuriyeti’nin oluşturduğunu düşünecek olursak pek de gereksiz durmuyor doğrusu. 

Bizler için zor bir alfabesi olsa da, aslında Çince’nin birçok Avrupa dilinden daha az dilbilgisi kuralına sahip olduğunu bilmeniz gerekir. Kendi içinde de farklı lehçelere ayrılan ve çok çeşitli bir dil olan Çince’nin standardı diye adlandırılan Mandarin dilini öğrenmeye bir şans verebilirsiniz. Böylece çevrenizde fark yaratabilirsiniz, dünyadaki her beş kişiden birinin ana dilini öğrenmek de cabası.

Mutlu insanların dili

Eğer birgün dünya barışı olup da dünyada tek bir dil konuşulması gerekirse, bana göre o dil kesinlikle İspanyolca olmalıdır. 

Yapılan bir araştırmada dünyanın en mutlu dili olduğu açıklanan İspanyolca’yı öğrenmeniz için birçok sebep var aslında. Mesela dünyada en çok konuşulan 2. dil olması ya da gittiğiniz ülkelerin birçoğunda ana dil olarak konuşuluyor olması, belki o güzel İspanyolca şarkıların anlamlarını öğrenmek, belki de sadece kulağa hoş geldiği için öğrenmek… Bana kalırsa İspanyolca öğrenmenin size en büyük yararı, İtalyanca ve Portekizce’ye benzerliğinden dolayı bu iki dili öğrenmenizde de kolaylık sağlayacak olmasıdır. Ne dersiniz, bir şans vermeye değmez mi?

Dünyanın en eski dili

Zor diyebileceğimiz bir başka dil de kuşkusuz Yunanca’dır. Dünyanın en eski dillerinden biri olan Yunanca’nın belki de en zorlayıcı yanlarından birisi de, içerisinde binlerce dilbilgisi kuralı barındırıyor olması diyebiliriz. Yunanca öğrenirken eğitmeninizden devamlı şu cümleyi duyabilirsiniz: “Yunanca’da böyle bir kural vardır ve her zaman geçerlidir, ama istisnalar olabilir.” Evet doğru okudunuz bu dilde o kadar çok istisna var ki, kuraldan fazla istisna var demek yanlış olmayacaktır. Aslında kuraldan çok istisnaları öğrenmeye çalışabilirsiniz. 

Yunanca’nın bir diğer zorluğu da muhtemelen alfabesidir. Bu dili öğrenmek istiyorsanız Türkçe’de yer alan harfleri tamamen unutmanız gerekebilir. Türkçe veya İngilizce okunuşlarından oldukça farklı olan harfler de sizi biraz zorlayabilir, ama sizce de zor her zaman daha cezbedici değil midir?

Aslında ne kadar zor olursa olsun dünyada ilk konuşulan dillerden olan ve günümüzde hala konuşulan bir dil olduğunu düşününce, Yunanca kesinlikle bir şansı hak ediyor.

En seksi dil

Kuşkusuz Fransızca dünyadaki en seksi dillerden birisi olarak kabul edilir. Aksini iddia etmek elbette mümkün olmazdı. Oldukça etkileyici ve çekici olan bu dili Fransa’ya tatile gitmek istiyorsanız kesinlikle öğrenmenizi tavsiye ederim, çünkü Fransızlar ülkelerine gelen turistlerin en azından başlangıç seviyesinde de olsa Fransızca konuşabilmelerini tercih ediyorlar. En azından benim deneyimim bu şekilde olmuştu.

Aslında Fransızca öğrenirken fark edeceksiniz ki Türkçe’deki birçok kelime Fransızca’dan gelmektedir. Bu bakımdan kelimeleri ezberlerken çok zorluk çekmeyebilirsiniz. Bir de okunuşlarını öğrendiniz mi iş tamamdır.

Kolay isteyenlere

Elbette ki yabancı dil öğrenmek zordur. Ama size en uygun ve anadilinize en yakın dili tercih ederek bunu rahatlıkla başarabilirsiniz. Almanca zor bir dil gibi gözüksede her ikisi de Hint-Avrupa dil ailesinden geldiği için İngilizce’ye oldukça benzemektedir. Bu iki dilin benzerliklerine örnek olarak kelimeleri ve alfabesi verilebilir.

Ayrıca Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden biri olan Almanya’nın dilini öğrenmek size iş hayatınızda da bir artı kazandıracaktır.

Aslında öğrenilmesi gereken, burada paylaşmak istediğim o kadar çok dil var ki ama yazmakla bitmez ki hiç…  

Son olarak, hiç vakit kaybetmeden Duolingo, Busuu, Babbel gibi ücretsiz uygulamaları kullanarak bir an önce yeni bir dil öğrenmeye başlamanızı öneririm. İleride işi biraz daha ilerletmek isterseniz bir dil kursuna yazılabilir, kim bilir belki imkanınız varsa dilini öğrenmek için o ülkeye bile gidebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mutluluk uzaklarda değil: Hayatınıza mutluluğu davet etmenizi sağlayacak 9 öneri

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale