X

Yeni bir alışkanlık kazanma süreci: Kendinize şefkat göstermeyi unutmayın

Yeni bir alışkanlık kazanmak 1000 tekrar, eskiye dönmek 1 an 1 saniye. Bize iyi gelmeyen, iyi hissettirmeyen, ihtiyacımız olmayan şekilde gerçekleştirdiğimiz yeme alışkanlığımızı spor ile değiştirmek istiyor olduğumuzu varsayalım. O spor da yürüyüş olsun mesela hatta. Bu şekilde bir karar aldıktan sonra ilk başlarda nasılızdır? Heyecanlı? Hevesli? İnançlı? Mutlu? Motive? Hepsi değil mi? Çünkü kendimize bir iyilik yapacağızdır ve mutluyuzdur.

Mesela bir an aç hissettim kendimi ve “Gerçekten aç mıyım?” diye sorguladığımda gördüm ki aslında canım sıkkın. Bugüne kadar her canım sıkıldığında tatlı yiyerek geçirmeye çalışmışım. O zaman yeni alışkanlığımın tam sırası! Buzdolabına gitmek yerine giy ayakkabıları ve doğru sokağa! Amaçsızca sadece adımlar atmaya, bol nefes almaya.

Ah başardım! Oluyormuş, hiç de zor değilmiş!
Çok iyiyim ya, müthiş! Böyle devam edince tamam bu iş!

Hevesim, heyecanım başladığım noktadan x2. Yapabildiğimi gördüm bir kere! O inanç, heves, heyecan nasıl ikiye katlanmasın?
Başka bir zaman, başka bir an: Ah o yeme atağı gene geldi!

Tamam, anladım bu atağın gerçek olmadığını, o yüzden hemen dışarı adımlar atmaya!
Ah çok iyi geldi! Kaptım ben bu işi! Valla oldu! Tamam artık spor benim hayatımın büyük ve güzel bir parçası!

Bambaşka bir zaman, bambaşka bir an: Yine o yeme atağı!

Uff ama yiyeceğim şu an! Dayanamayacağım! Ne yapacağım? Bana ne! Ne olacaksa olsun! Ama yememeliyim…
Yedim bile, oh! Çok rahatladım!
Of ne yaptım ben? Bozdum her şeyi. Beceremedim. Başaramadım! Bir şeyi de yapamıyorum zaten! Hepsi çöp oldu! Nefret ediyorum kendimden!

Bu defa öfke, hayal kırıklığı, çaresizlik değil miydi her yanımı saran?
Ne olmuştu heyecanıma, hevesime? Hokus pokus! Uçtu, gitti, yok oldu.
Oysa sanmıştım ki hep fark edip koşmaya gideceğim, sanmıştım ki hep başaracağım, sanmıştım ki çok kolaydı, sanmıştım ki her an ama her an böyle istediğim gibi devam edeceğim.
Öyle olmamıştı. Düşmüştüm.
Fark etmeme rağmen yemiştim o tatlıyı. Kendimi tutamamıştım! Daha önceki iki seferde tutmuştum ama. Bu defa neden böyle olmuştu ki? Of ne kadar başarısızdım! Herkes yapıyordu ve ben neden yapamıyordum! Hep olduğum yerde sayıyorum! Sıkıldım kendimden! Uğraşmayacağım daha fazla, nasılsa olmuyor! Daha fazla zaman kaybetmeye gerek yok. Bu da olmadı diğerleri gibi. Başka şeyler deneyeyim ben.

Ve ihtiyacı olmayanları yemeye devam eder. Ta ki tekrar canına tak edene kadar…

Yukarıdaki hikaye size de tanıdık mı? Tanıdıksa öncelikle bilin ki hiç yalnız değilsiniz. Sizin etrafınızda olmayabilir ama inanın birçok insanın yaşadığı hikaye bu. Peki bu hikayeyi biraz değiştirmeye ne dersiniz? Hadi gelin oynayalım birazcık. Tüm hikaye aynı olsun, oynayacağımız yer ise sadece son kısmı. Son kısmı baştan alalım:

Bambaşka bir zaman, bambaşka bir an: Yine o yeme atağı!

Uff ama yiyeceğim şu an! Dayanamayacağım! Ne yapacağım? Bana ne! Ne olacaksa olsun! Ama yememeliyim…
Yedim bile, oh! Çok rahatladım!

“Afiyet olsun Gamzeciğim. Oh ne güzel yedin. Bir alışkanlıktan bir anda vazgeçmek hiç kolay değil haklısın. Senin yerinde kim olsa zorlanırdı ve muhtemelen o tatlıyı yerdi. Bu çok normal. Hatta süreçteki en normal olan durum bu biliyor musun? Eğer ki sürekli kendini zorlayıp başaracağım diye kendi üzerine çok gitseydin, ileride çok çok daha büyük patlamalar yaşayabilirdin. Hem zaten bu kadar kolay olsaydı, şu an herkes istediği gibi yaşıyor olurdu değil mi? Sen hiç merak etme, yanlış bir şey yapmadın. Senden bir ricam var: O tatlıyı yedin diye oyun bozulmadı. Öncelikle bunu bil. Yani vazgeçmek yok. Böyle böyle öğreneceksin. Kalktığın gibi düştüğün zamanlar da olacak bu şekilde. Ama bunlar yenildiğin anlamına hiç gelmiyor. Aksine sağlıklı bir ‘insan’ olduğunu gösteriyor. Hadi o zaman devam! Seni seviyorum.”

İlk hikayedeki öfkenin, hayal kırıklığının yerini ne aldı şimdi? Anlayış ve şefkat değil mi? Başka birinden de değil. Aksine kendimize kendimizden akan anlayış ve şefkat bu. En masumu, en kıymetlisi, en değerlisi. Biz insanoğlu sizce de çok aceleci değil miyiz? Aceleci, tüketici ve sıkılgan ve sabırsız.

İlk hikayede başaramadığını düşünüp başka bir yol arayışına girmişti bile o Gamze. Çünkü hızlı cevap alamamıştı yaptığına karşılık. Çünkü düşmüştü, düştüğüne göre yanlış yoldaydı. Kendince. Ama gerçek öyle değildi. Sabır çok önemliydi. İstediklerimize doğru yol alırken sabretmeyi çok iyi bilmemiz gerekti. Her şey, evet, hemen olmuyordu ve bu sorun değildi. En çok da bunun sorun olmadığını iyice bilmemiz gerekliydi.


Durmayı bilmiyorduk, her gittiğimiz yerden düştüğümüz an kaçıyorduk ve bir türlü tatmin olmuyorduk hiçbir şeyden. Hayat böyle zordu. Hem de çok zordu! O zaman hikayenin son kısmını değiştirdiğimiz gibi paralel şekilde burayı da değiştirelim beraber. Artık kaçmak yok, aceleci davranmak yok. Denemeye devam. Vazgeçmeden denemeye devam. Heyecanı, hevesi kaybetmeden denemeye devam.

Asıl şampiyon kimdi?
“Şampiyon kaybedeceğini bile bile yolundan vazgeçmeyendi.”
Duyduğumdan beri kulaklarımda çınlayan Bizim İçin Şampiyon filminin bu repliğini yazana selam olsun.
Haydi şampiyonlar. İyi ki varsınız!

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Hedefinize doğru giderken unutmayın: Bu yolda çıkışlar kadar inişler de var

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale