X

Yeme bozukluklarını tanıyın: Bu tür bir rahatsızlık yaşayan birine nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Sevdiğiniz biri yeme bozukluğu yaşıyor olabilir mi? Ona nasıl yardım edersiniz?

Yeme bozuklukları kendini her zaman açıkça göstermez çünkü hepimiz farklı yeme düzenine ve alışkanlıklara sahibiz. Ayrıca, yeme bozukluklarının tek bir “görüntüsü” yoktur. Çok zayıf insanlar kadar normal kiloda veya normal kilosunun üstünde olanlar da yeme bozuklukları yaşayabileceği için bu rahatsızlıklarda tek bir vücut şeklinden ya da ölçüsünden bahsedemeyiz.

Ailenin ve yakın çevrenin, hatta yeme bozukluğunu yaşayan kişinin bile anlamakta güçlük çektiği gerçek şudur: Yeme bozukluklarını biz seçmeyiz. Bazı insanlar yeme bozukluklarına genetik faktörlerden dolayı yatkın olabileceği gibi travmalar, kişinin hayatındaki önemli değişiklikler ya da yapılan diyetler yani sosyolojik etmenler de yeme bozukluklarının oluşmasında rol oynar. Tedaviyi kabul edip etmemeyi ise biz seçeriz.

Çoğu insan yeme bozukluklarının yalnızca yiyeceklerle ilgili olduğunu düşünür. Hâlbuki bunlar biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktörlerden kaynaklanan anlaşılması zor zihinsel rahatsızlıklardır. Yeme bozukluklarında kalori saplantısı ve kilo alma korkusundan dolayı belli davranış kalıpları geliştirilebilir fakat bu rahatsızlıklar genellikle yiyecek ve beden ölçüsü gibi meselelerin ötesinde, kişinin hayatı üzerinde kontrol sağlama çabasından kaynaklanır. Dolayısıyla, ailelerin veya arkadaşların yeme bozukluğu olan kişiye “haydi ye” demesi çoğunlukla işe yaramaz. 

Anoreksiya nervoza 

National Health Service, anoreksiya nervozayı ruh sağlığını etkileyen ciddi bir yeme bozukluğu ve kişinin yediklerini kısıtlayıp kontrolsüz egzersiz yapma yoluyla olabildiğince düşük bir kiloda kalma saplantısı olarak açıklıyor.

Kısıtlayıcı tipte anoreksiya nervoza hastaları;

  • Büyük kilo kayıpları yaşayabilir,
  • Yiyeceklerin kalori miktarıyla saplantı yaratacak düzeyde ilgilenebilir,
  • Yiyecekleri küçük parçalara bölmek, sürekli aynı tabakta yemek, küçük çatal-kaşık kullanmak gibi alışkanlıklar geliştirebilir,
  • Açlığını yadsıyarak sağlığını bozacak düzeyde sıkı rejimlere girebilir. Ayrıca, “şişman” ya da kilolu olduğuna dair yorumlar yapabilir ve arkadaşlarla ya da aileyle birlikte dışarıda program yapmaktan (örneğin restorana yemeğe gitmekten) uzak durabilir.

Bulimiya nervoza

Türkiye Psikiyatri Derneği’ne göre bulimiya nervoza, aşırı yeme atakları ve ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozukluğu tipidir.

Bulimiya; tıkanırcasına yeme, çok fazla miktarda yiyeceğin kısa süre içinde bitmesi ve yemeklerin ardından sık sık lavaboya gitme gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Kişi tıkanırcasına yeme döngülerinden sonra hem kilo almaktan korktuğu, hem de bu ataklardan utandığı için “telafi” çabasına girerek zorla kusabilir veya aşırı miktarda laksativ (müshil) kullanabilir. National Health Service tıkanırcasına yemeyi, kısa sürede kontrolsüz bir şekilde çok fazla yiyecek tüketmek olarak açıklıyor. Tıkanırcasına yeme epizotlarında kişi genellikle acıkmadan, yalnız veya gizli bir şekilde ve çok hızlı yemektedir. Epizotlar sonrasında çoğunlukla utanç ve suçluluk hissedilir. Tıkanırcasına yeme ve sonrasındaki “telafi” çabaları genellikle önceden planlanır ve belli bir zaman aralığında gerçekleşir. Bu yeme bozukluğunu yaşayan kişilerin yanak veya ağız bölgesinde (kusmadan kaynaklı) oluşan tuhaf şişlikler görülebilir.

Ortoreksiya

Günümüzde yiyecekleri “temiz”, “iyi” ya da “kötü” olarak sınıflandırma eğiliminin giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Sağlıklı beslenme takıntısı olarak da bilinen ortoreksiyanın oluşmasında bunun önemli bir payı vardır. “Sağlıklı beslenme”yi kendilerini birçok besinden mahrum bırakacak düzeye taşıyan kişilerde ciddi sağlık sorunları görülmektedir. Bireyler aşırı kaygılı duruma gelmekte ve sosyal ile mesleki işlevselliklerinde bozulmalar olabilmektedir. Ortoreksiya rahatsızlığında besinlerin niteliği kişinin aklını saplantıya varacak boyutta meşgul eder.

Yeme bozukluğu olan kişiler bazen hastalıklarını kabullenmeyip tedaviye yanaşmazlar. Ailenizde, arkadaşlarınız ya da yakınlarınız arasında yeme bozukluğu yaşayan biri olduğundan şüpheleniyorsanız, onu bu rahatsızlıklarda uzmanlaşmış bir hekime veya hastaneye gitmesi için ikna edin.

Yeme bozukluklarının tedavisinde etkili olan bir merkezde kişi öncelikle yeme alışkanlıklarıyla yüzleşmeye teşvik edilecek ve bu rahatsızlıkların fiziksel ve ruhsal açıdan ne kadar tehlikeli olabileceği anlatılacaktır. Yeme bozukluklarının tedavisinde branşlar arası bir yaklaşımın benimsenmesi, yani çoğunlukla psikiyatr servisi ile birlikte klinik psikolog ve diyetisyen desteğinin alınması gerekir. Tedavi genellikle sağlıklı bir beslenme şeklinin oturtulması süreci ve düzenli terapilerle devam eder.

Son olarak; yardım etmek ve yardım almak için hiçbir zaman geç değildir.

Kaynaklar:
Bu yazıda aşağıdaki kaynaklardan edindiğim bilgileri derledim.
Mind Body Green sitesinde Dr. Neeru Bakshi’nin Yeme Bozuklukları Farkındalık Haftası’nda yazdığı makale.
National Health Service UK (İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri)
Türkiye Psikiyatri Derneği
Ne Yapmalı’ Programı – Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları konusunda ayrıca aşağıdaki hastanelerin paylaştığı bilgileri inceleyebilir ve yardım için ilgili branşlarla iletişime geçebilirsiniz.

https://npistanbul.com/yeme-bozukluklari
http://www.fransizlape.com/psikiyatrik-bozukluklar/beslenme-ve-yeme-bozukluklari/
http://istanbul.baskenthastaneleri.com/saglik-rehberi/oku.php?konu=yeme-bozuklugu
https://bakirkoyruhsinireah.saglik.gov.tr/TR,101686/psikiyatri-ozeldal.html
İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi

İlginizi çekebilir: Anoreksiya nervozanın altında bir ses daha var: Duyun onu

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale