X

Yaz tatili sezonunda sosyal medya etkisi

Sosyal medya platformlarındaki akışlarımız, sıcak yaz aylarının gelmesiyle rengarenk tatil fotoğrafları ve videolarıyla dolmaya başladı. Pürüzsüz kumların hakimiyet kurduğu plajlar, egzotik lokasyonlardan manzaralar, lezzetli yemekler ve gülen yüzler… Bu parlak karelere baktığınız zaman içinizde bir şeylerin kıpırdadığını hissediyor olabilirsiniz. Hatta, sosyal medyadaki tatil paylaşımları neşeli ve ilham verici duygulardan ziyade karamsarlık, üzüntü ve kıskançlık gibi hislerle yüzleşmenize yol açıyor olabilir. Bu noktada, tek olmadığınızı ve bu duyguların doğal olduğunu fark etmelisiniz. Bugün, sizlerle birlikte yaz tatili sezonunda sosyal medya aracılığıyla net bir şekilde açığa çıkan duygulara ve bu duygularla başa çıkmak için uygulayabileceğiniz pratiklere yoğunlaşmak istiyoruz.

Sosyal medya ve duygusal etkilenme

Sosyal medya, başta yaz tatili dönemi olmak üzere neredeyse her zaman başka yaşam tarzlarından etkilenme potansiyelimizi katlayarak artırıyor. Bu durum sonucunda da dijital ortamlarda karşılaştığımız mükemmel tatil kareleri bireysel planlarımızla ilgili tatminsizlik hissiyatını tetikleyebiliyor. Aynı zamanda, ‘’Keşke ben de orada olsam.’’ ve ‘’Benim tatilim neden bu kadar keyifli geçmedi?’’ gibi düşünceler de zihnimizi yorabiliyor.

Sosyal medyanın açığa çıkardığı etkilenme durumu, zaman zaman kendimizi kötü hissetmemize ve kıskançlık gibi olumsuz duyguları geliştirmemize neden olabiliyor. Dijital platformlarda şahit olduğumuz ‘’kusursuz’’ anlar, bireysel gerçeklikten uzaklaşmayı ve içsel huzursuzluğu beraberinde getirebiliyor.

Kıyaslama tuzağı ve gerçeklik algısı

Sosyal medya gezintilerimiz doğrultusunda kendisini belli eden başkalarının hayatlarından etkilenme durumu, temelde kıyaslama dürtüsüyle destekleniyor. Bir başka deyişle, Instagram’da gördüğümüz ‘’mükemmel’’ yaşantıları istemediğimiz halde kendi hayatımızla karşılaştırabiliyoruz. Bu durum da en başta bahsettiğimiz sosyal etkilenmeyi doğuruyor.

Her ne kadar pek çok insan kendini diğerleriyle kıyaslasa da sosyal medyada paylaşılan gönderilerin çoğu hayatın sadece en güzel, eğlenceli ve gösterişli anlarını kapsıyor. Kimse dijital dünyada tatilde yaşadığı aksaklıkları veya sıkıcı anları paylaşmak istemediği için karşımıza yalnızca harika yaz manzaraları çıkıyor. Kısacası, sosyal medyada denk geldiğimiz parlak tatil gönderilerinin arkasındaki büyük resmi asla göremiyoruz.

Tatil yapabilenler ve yapamayanlar arasındaki uçurum

Mayıs ayının sonuna doğru sosyal medya platformlarında başlayan tatil fırtınası, tatile gidenler ve gidemeyenler arasındaki duygusal uçurumu da derinleştiriyor. Tatile çıkma fırsatı bulabilen insanlar keyifli vakitlerini takipçileriyle paylaşabiliyorken tatile gidemeyenlerde tam tersi bir etki gözlemleniyor.

Maddi kısıtlamalar, iş yoğunluğu veya çeşitli kişisel durumlar, pek çok insanın tatile çıkma imkanını yok ediyor. Bu durum sonucunda da sosyal medyadaki tatil yoğunluğunun etkisi daha somut bir şekilde hissediliyor. Sonuç olarak, tatile çıkamayan insanlar tatile gidenlerin fotoğraf ve videolarıyla karşılaştıkları zaman otomatik olarak kıyasa giriyorlar ve yetersizlik hissiyatıyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Başkalarıyla karşılaştırma yapma ve yetersizlik, eninde sonunda stres seviyesini artırıyor, üzüntüye yol açıyor ve eşitsizlik algısını güçlendiriyor.

Bu duygularla nasıl başa çıkabilirsiniz?

Eğer siz de pek çok insan gibi tatilin etkisinin yoğun hissedildiği sosyal medya paylaşımlarına derin duygularla şahit oluyorsanız aşağıdaki pratikleri uygulayabilirsiniz.

Sosyal medya kullanımını sınırlandırın

Sosyal medyanın dışarıda kalmışlık hissi geliştirmenize yol açtığını fark ettiğiniz dönemlerde dijital platform kullanımınız için sınırlar belirleyebilirsiniz. Örneğin, gün boyunca sürekli sosyal medya platformlarında gezmek yerine belirli saatler arasında bu platformlara giriş yapabilirsiniz. Ayrıca, hafta sonlarını ekransız günler haline getirerek her hafta iki gün dijital detoks uygulayabilirsiniz. Bunlara ek olarak, negatif duyguları ve kıyaslamayı tetikleyen hesapları takip etmeyi bırakabilirsiniz veya sessize alabilirsiniz.

Şükredin

Şükran, sosyal karşılaştırmanın güçlü bir panzehri olarak tanımlanıyor. Bu nedenle, başkalarının yaz tatili temalı gönderilerinde gördüğünüz ama sizde olmayan eksikliklere odaklanmak yerine sahip olduklarınıza şükretmelisiniz. Bu sayede, bakış açınızı değiştirebilirsiniz ve genel mutluluk seviyenizi artırabilirsiniz.

Şükran pratiğini uygulamak adına her gün sahip olduğunuz için şükrettiğiniz en az üç şeyi not aldığınız bir şükran günlüğü tutabilirsiniz. Bununla birlikte, arkadaşlarınıza veya aile bireylerinize sürekli olumsuz hissiyatlarınızı anlatmak yerine minnet duyduğunuz şeyleri onlarla paylaşabilirsiniz. Aynı zamanda, eskiden çıkmış olduğunuz yaz tatillerinde yaşadığınız olumlu deneyimleri düşünerek eşsiz anlarınızın kıymetinin farkına varabilirsiniz.

Sevdiklerinizle bağlantı kurun

Gerçek hayattaki etkileşimlerin değerini bilerek sevdiğiniz insanlarla sosyal medyadan uzak planlar yapmaya özen göstermelisiniz. Sevdiklerinizle piknik yapabilirsiniz ya da kutu oyunu geceleri düzenleyebilirsiniz. Ayrıca, yeni insanlarla tanışmak ve yeni bağlantılar kurmak için de ilgi alanlarınıza uygun yerel gruplara dahil olabilirsiniz.

Kendi hayatınızın ve deneyimlerinizin değerini bilin

Her insanın yolculuğunun farklı olduğunu ve yaz döneminizin tatmin edici olması için başkasınınki gibi görünmesi gerekmediğini kabul etmelisiniz. Kendi yaşamınızın ve deneyimlerinizin değerini bilerek başkalarının tatil gönderilerine odaklanmak yerine bireysel mutluluğunuza yoğunlaşabilirsiniz.

Yaz tatili sezonu için belirli sayıda kitap okumak, yeni bir beceri öğrenmek veya dinlenmek gibi kendi hedeflerinizi belirleyebilirsiniz. Bununla birlikte, hayatınızın herhangi bir boyutunda başardığınız şeyleri kutlamaya da özen göstermelisiniz. Son olarak, her zaman kendinize karşı nazik olmaya da dikkat etmelisiniz.

İlginizi çekebilir: Sosyal medya platformlarında kendimizi başkalarıyla kıyaslamayı nasıl bırakabiliriz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale