X

Yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde, suyun ısındığını fark etmeden yaşayan kurbağalardık

Yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde, suyun ısındığını fark etmeden yaşayan kurbağalardık bizler. Sadece bir kısmımız, suyun altındaki ateşin harladığı günlerin farkına varmış, daha ılıkken kaynamaya yüz tutmuş kazandan dışarı zıplamaya çalıştık.

Her zıplayışta sudan ayrışan bedenimiz havanın serinliği ile ferahlayıp, her düşüşte kazandakilerden daha çok acı çekti suyun içinde. Çıktığı yer orası olmasına rağmen, serin havanın tenine değmiş ve onu rahatlatmış olmasından, geri dönüşlerde olduğundan da sıcak geliyordu kazandaki su.

Geri düşüşlerin acısından atılan çığlıklar, kazandan zıplamayı denemeyenlerin gözünde “aptallık” oldu. Ama pes etmedik, en azından bir kısmımız. Her seferinde biraz daha yukarı zıpladık, belki biraz da ileri. Ama hep, suya bir çığlıkla geri düştük, derilerimiz sıcaklıktan buruş buruş olmuş…

Yapma dediler kazandaki kurbağalar, her seferinde geri düştüğünüzü gördünüz. Dışarısı yok! 

Buna rağmen zıplamaya devam ettik, bazı zıplayışlardan yorgun düşüp eskisinden de kısa mesafe sıçradık bir süre…

Bazen sadece yarı belimize kadar çıkabildik sudan.

Gülüştü diğer kurbağalar, bak artık zıplamayı bile beceremiyorlar!

Anlatmaya çalıştık, bu kazan gitgide ısınıyor, hepimiz burada fark etmeden öleceğiz! Bacaklarınızı güçlendirin, konsantre olun, çalışın, hep beraber zıplayalım!

Kalabalığız, su ondan sıcak, geçer dedi sudaki kurbağalar. Su böyle bir şey ve biz suda yaşarız. Kurbağalar hep böyle yaşadı!

Zıplamaya devam ettik, bu sefer sessizlikle, kendi kendimize…

Ne zıplamak zor geliyordu artık ne de geri düşüşlerimizde sıcak yakıyordu tenlerimizi.

Gün geldi eksilmeye başladık kaynayan kazandan, eksildik, eksildik, eksildik…

Zıplayan bir kurbağa bile kalmadı kazanda. Su sessiz ve dingindi artık…

Ve bir gün, sudaki kurbağalar yavaş yavaş vıraklamaya başladılar. Zıplayan kurbağalara, bizlere değil, artık suyun dayanamadıkları sıcaklığına, yavaş yavaş yüzeye çıkan cansız bedenlere…

Vrak vrak vrak…

Sadece vrakladılar.

Kazandan gelen vraklamalar kulaklarımızdan yavaş yavaş uzaklaştılar…

Bir göl kıyısında dinlenirken birimiz sordu diğerine:

-Vazgeçmeyi düşündün mü hiç?

-Evet dedi, çok kez!

-Peki nasıl devam ettin?

-Her sıçradığımda çabalayanları gördüm, her düşüşümde boş verenleri. 

Boş verenlerin yaşadığını yaşıyordum zaten, ama çabalayanların nereye gideceğini merak ettim, bu yüzden de devam ettim… Peki ya sen, hiç vazgeçmeyi düşündün mü?

-Evet dedi, çok kez!

-Peki neden devam ettin?

-Ötesinin olduğunu hayal etmek kalmaktan daha güzeldi!

-Peki neden vazgeçmek istedin?

-Çünkü sevdiklerim o sudaydı, çünkü boş vermek daha kolaydı, çünkü çaba çok yorucuydu, çünkü belki…

-Belki?

-Belki bir kurbağa olmak kazanda olmak demekti…

Azla yetinmemek beni bu göle getirdi, hayalim beni bu serinliğe sürükledi. 

-Sevdiklerini özlüyor musun peki?

-Sevdiklerimi sevmeye devam ediyorum. 

-Sen söyle, sen neden vazgeçmek istedin?

-Zıplayıp serinlemek iyi geliyordu, bu kadarı bir kurbağaya yeter diye düşündüm. Çok ısınırsa su, yine zıplar yine rahatlarım!

Dahasına olan merakım beni kaynayan sudan dışarı çıkardı…

Bizim vazgeçmediğimiz şey, dahasına olan merakımız, yaşama duyduğumuz iştahımızdı.

Sizin vazgeçemediğiniz şey ne, iştahınız mı, alışkanlığınız mı?

İlginizi çekebilir: Sabitliğin sonsuz hapsi: Cesaretle yeninin içinde çırak olmaya ne kadar gönüllüsün?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale