X

İyi yaşamın her alanında yavaş olmak: Yavaş ebeveynlik, yavaş yemek, yavaş seyahat ve çok daha fazlası

Hızlı yemek (fast-food), hızlı arabalar, hızlı moda, hızlı trenler, hızlı tüketim ve son dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz hızlı internet… Hızlı olmanın hız kesmeden yükselişini sürdürdüğü modern dünyanın hızına yetişebilmek, hızla akan yaşamın ritmine uyum sağlayabilmek gerçekten ihtiyaç duyduğumuz bir şey mi yoksa çevremizdeki insanların, yaşam koşullarının ve sistemin beklentilerini karşılayabilmek için mi hızlı olmamız gerekiyor? Yavaş ebeveynlik, yavaş seyahat, yavaş yemek ya da yavaş olmak neden toplumda kabul görmüyor?

Telefonumuzun açık olduğu her saniye ulaşılabilir olmak, aynı anda hem çalıştığımız işle ilgili hem de özel hayatımızla ilgili tamamlamamız gereken sorumluluklarımız, dijital dünyaya endeksli yaşamlarımızın teknolojik gelişmelerle daha da hızlanmaya zorlanması; insan doğasına uygun olmayan bir yaşam tarzına doğru sürüklenmemize neden oldu.

Evrimsel olarak aynı anda sadece tek bir işle ilgilenmeye programlanmış beynimiz, her şeyin inanılmaz bir hızla akıp gittiği dünyaya adapte olmak için oradan oraya koştururken, farkında olmasak da oldukça zorlanıyor. Kendimizi hayata yetişebilmek için bu kadar zorlamamız, her geçen gün daha da yükselen stres seviyelerini ve stresin beraberinde getirdiği anksiyete, panik atak, depresyon, tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk gibi psikolojik rahatsızlıkların görülme sıklığını artırıyor.

Bedenlerimiz ve zihinlerimiz hayatın peşinden ne kadar hızlı koşarsa koşsun, ruhlarımızın geride kalacağını ve hızlı olmanın problemlerimizi çözmeyi bırakın, daha da artırdığını fark ettiğimiz günden beri ‘Hızlı yaşa genç öl!’ mottosu tarihin tozlu sayfalarında yerini almaya başladı. Artık yavaş, dolu dolu, anın tadını çıkararak ve kendimizi zorlamadan yaşamayı odağına alan ‘yavaş hareketi’ popüler. Nicelikten çok niteliği odağına alan yavaş hareket, spordan beslenmeye, tükettiklerimizden ebeveynlik stilimize yaptığımız şey her ne olursa olsun anın içinde ve olabildiğince iyi yapmamızı odağına alarak daha kaliteli bir yaşama ulaşmamızı vadediyor.

Nicelikten çok niteliği odağına alan ve daha kaliteli yaşamayı vaadeden yavaş hareketi aslında yaşamın her alanına sıçramış durumda: Yavaş sanat, yavaş sinema, yavaş şehirler, yavaş tüketim, yavaş psikolojik danışmanlık, yavaş eğitim, yavaş moda, yavaş yemek, yavaş oyun, yavaş okuma, yavaş yaşam, yavaş pazarlama, yavaş medya, yavaş tıp, yavaş fotoğrafçılık, yavaş ebeveynlik, yavaş din, yavaş teknoloji, yavaş felsefe, yavaş seyahat gibi yüzlerce farklı dalı olan yavaş hareketiyle birlikte ortaya çıkan, iyi yaşamla ilgili yavaş yemek, yavaş moda, yavaş spor, yavaş seyahat, yavaş yaşlanma, yavaş tüketim ve yavaş ebeveynlik akımlarını sizler için detaylandırdık. 

İlginizi çekebilir: Yavaş Hareketi: Yavaş Yaşam Felsefesi (Slow Movement) nedir? Yavaşlamak bize neler kazandırır?

Yavaş yemek (slow food)

Fast-food kültürünün hızlı ve ‘ayaküstü’ karın doyuran ancak kalitesiz içeriklerle hazırlanmış hazır gıdalarına karşı ortaya çıkan yavaş yemek hareketi çoğunlukla organik olarak yetiştirilen yerel ürünlerin ve geleneksel yöntemlerle hazırlanan besin değeri yüksek, kaliteli yiyeceklerin tadını çıkarmayı amaçlıyor. Kalabalık sofralarda, sevdiklerimizle birlikte, uzun süren sohbetler eşliğinde, yavaş yavaş ve tadına vararak yediğimiz kaliteli yemeklerin yaşam kalitemizi artırmasının yanı sıra, yavaş yemek hareketi doğası gereği tarımda biyolojik çeşitliliği artırmayı ve çevreyi korumayı da odağına alıyor.

Yerel biyoçeşitliliği korumak amacıyla tohum bankası oluşturarak sürdürülebilir ve organik tarımı desteklemek, yerel ürünlerin tüketimini teşvik etmek, doğal tatlara karşı farkındalık geliştirmek ve tat duyumuzu eğitmek, fast food ürünlerin sağlığa olan zararlarıyla ilgili farkındalık yaratmak, organik çiftçiliği desteklemek, genetiğiyle oynanmış gıdaların tüketimini sınırlandırmak gibi amaçları olan yavaş yemek hareketi yaşamlarımıza çok daha sağlıklı beslenmenin, beslenme konusunda kendi bedenimize olduğu kadar üzerinde yaşadığımız dünyaya da saygılı tercihler yapmanın, metabolizmamızın ihtiyaç duyduğu besin maddelerini doğrudan doğanın kendisinden almanın en iyi yollarından biri.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir hayatı desteklerken ekolojik yaşam imkanı sunan 30 çiftlik

Yavaş moda (slow fashion)

Yavaş moda kavramı leopar desenler ya da neon renkler gibi ‘modası geçecek’ bir moda trendi değil, son yıllarda uygulamalarını çok daha fazla gördüğümüz sürdürülebilir bir yaşam stili. Yavaş yemek hareketiyle benzer bir vizyonu paylaşan yavaş moda akımı, fast-fashion olarak da adlandırılan, moda sektöründeki endüstriyelleşme ve seri üretim trendine karşı ortaya çıkmış bir farkındalık hareketi.

Moda ve giyim sektöründeki büyük markaların ucuz iş gücünü sömürerek Bangladeş, Tayvan, Hindistan gibi ülkelerde çok ucuza, çok kısa sürede, çok fazla giysi üretmeyi amaçlayan stratejilerini eleştiren yavaş moda akımı, son yılların en çok konuşulan farkındalık hareketlerinden biri. Polyester gibi kalitesiz malzemelerden yapılan, içinde mikroplastikler barındıran kimyasal boyalarla boyanan, çabuk yıpranan, ancak yenisine kolayca ulaşılabilen kıyafetlerin tüketiminin artması hem sağlığa hem de dünyaya zarar veren sonuçlar ortaya koyuyor.

Kıyafetle ilgili seçimlerimizde üretim süreçlerini şeffaf olarak tüketiciyle paylaşan, doğaya dost malzemeler kullanan üreticileri tercih etmek; pamuk ve yün gibi dayanıklı malzemelerden yapılan ve uzun süre kullanılabilecek kıyafetler satın almak, yeni bir kıyafet satın almadan önce ikinci el seçeneklere yönelmek, sırf ucuz ya da indirimde diye bedeninize olduğu kadar doğaya da zararlı olabilecek kıyafetleri satın almamak, yırtılan ya da yıpranan kıyafetleri tamir ederek kullanmaya devam etmek; yani daha az sayıda ve yalnızca ihtiyacımız olduğunda satın almak yavaş modanın en öne çıkan özellikleri arasında. Yavaş moda, ihtiyacınızdan fazlasını almamayı, kıyafet seçiminde sürdürülebilir seçimler yapmayı, hem dünyanın hem de sağlığınızı korumayı amaçlayarak yaşamımıza her anlamda katkı sağlıyor.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Yavaş spor (slow exercise) 

Spor ve egzersiz denildiğinde çoğumuzun aklına ağırlık kaldırmak ya da hiç durmadan kilometrelerce koşmak gibi bedenimizi zorlayan, yoğun antrenmanlar gelse de farkındalıkla, anın içinde ve kendinizi zorlamadan egzersiz yapmanıza olanak veren yavaş spor akımı, her geçen gün daha fazla insan tarafından benimseniyor. Özellikle pandemi sonrasında daha da artan stres seviyemiz, zihinsel olduğu kadar bedensel var oluşumuzda da daha az zorlayan, rahatlamaya ve gevşemeye yönelik arayışlara girmemize neden oldu. Yavaş yemek ve yavaş moda gibi küresel çaplı etkileri olmasa da, farkındalığı odağına alan yavaş spor akımıyla tanışmanın ve egzersiz rutininizi biraz yavaşlatmanın tam zamanı!

Batı dünyasındaki bilinirlikleri görece çok yeni olsa da qigong, yoga ve tai chi gibi yavaş egzersiz uygulamaları aslında binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Araştırmalar, yoğunluğu görece daha hafif, süresi uzun ‘yavaş egzersiz’ çeşitlerinin de kas kütlesini artırdığını, kardiyovasküler sağlığı desteklediğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini gösteriyor.

Zaten yoğun tempolu ve hızlı olan yaşamlarımızda egzersiz gibi sağlığımıza ve iyi yaşamımıza katkı sağlayacak rutinleri de kısa zaman aralıklarına sıkıştırmaya ve gün içindeki hızımızı kesmeden yapmaya çalışıyoruz. Crossfit ya da HIIT gibi pratiklerdeki kısa zaman aralığına sıkıştırılmış çok sayıda egzerisizin tam tersine, yavaş egzersizlerde bilinçli bir yavaşlama davranışı söz konusu. Yavaş egzersizlerde şimdiki ana odaklanma, her hareketimizi bilinçli farkındalıkla gerçekleştirme ve bir amaç için hareket etmek gibi farklılıklar söz konusu. Dolayısıyla yavaş egzersiz olarak bahsedilen şey aslında her zaman kaplumbağa gibi yavaş ve ağır hareket etmek değil; bedeni, zihni ve ruhu aynı anın içinde buluşturarak var oluşumuzun tüm öğelerinin eş zamanlı akmasına izin vermek. Egzersiz seçimlerinizde geleneksel standartların dışına çıkmayı başararak yavaşladığınızda, bedeninizin ihtiyaçlarını çok daha iyi anlayacak ve bu isteklere uygun hareket etmeyi öğreneceksiniz.

İlginizi çekebilir: Nefes, meditasyon, görselleştirme ve beden farkındalığı: Sofroloji (sophrology) nedir?

Yavaş seyahat (slow travelling)

Karantina nedeniyle seyahat alışkanlıklarımız değişmiş olsa da, gezerek yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni kültürler öğrenmek iyi yaşamın ayrılmaz bir parçası. Eskiden seyahat ettiğimiz ülkelerde gezebildiğimiz kadar çok şehir gezmek, görülecek her şeyi görüp listemizde işaretlemek, sürekli fotoğraf çekmek gibi seyahat alışkanlıklarımız varken; son yıllarda seyahat alışkanlıklarında da ‘yavaşlamak’ trend haline geldi.

Yavaş seyahat özünde, gittiğimiz yerden ve deneyimlediğimiz şeylerden önce kendimize dönmeyi ve nerede olursak olalım kendi bakış açımıza ve deneyimlerinimizin bize nasıl hissettirdiğine odaklanmayı amaçlayan bir seyahat trendi. Yavaş seyahat özünde bir yerden çıkıp bir yere varmaktan çok, kendimizi yaptığımız yolculuğa tam anlamıyla verebilmeyi ve yolculuğun her saniyesinden keyif alabilmeyi odağına alıyor. Seyahat ettiğimiz yerle derin bir bağlantı kurabilmek için bir süreliğine aynı yerde kalmak, gittiğimiz yerleri orada yaşayanlar gibi deneyimleyebilmek, alışkanlıklarını ve geleneklerini keşfetmek, her zaman planlı ilerlemek yerine spontanlığa alan açmak gibi özellikleri olan yavaş seyahat, en kısa ve önemsiz gibi görünen yolculuklarınızı bile muhteşem seyahat deneyimlerine çevirmenize olanak sağlayacak.

İlginizi çekebilir: Tatilde de anın tadını çıkarabilmek: Mindful seyahat nedir, mindful gezgin kimdir?

Yavaş yaşlanma (slow aging)

Yavaş yaşlanma kavramını daha önce uzun yaşam, iyi yaş alma gibi farklı isimlerle duymuş olabilirsiniz. Yavaş yaşlanma trendi hiçbir tıbbi müdahale ya da ilaç kullanımı gerekmeksizin yaşlılık sürecinde görülen hastalıkları, yaşlanmanın belirtilerini ve semptomlarını doğal yollarla geciktirmeyi amaçlayan iyi yaşam uygulamalarını içeriyor. Çevresel kirleticilerin artması, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, stres gibi pek çok çevresel etmenin kişinin potansiyel yaşam süresini kısalttığına ya da yaşlılık döneminde yaşam kalitesini düşürdüğüne neden olduğunu öne süren bu akım sirkadiyen ritim, uyku alışkanlıkları, beslenme tarzı, egzersiz rutini gibi kişinin yaşam tarzını ve alışkanlıklarını optimum düzeyde kullanmasını amaçlıyor. 

İlginizi çekebilir: Dr. Ayşegül Çoruhlu röportajı: ‘Sirkadiyen yaşam ve beslenme insan doğasının fabrika ayarlarıdır.’

Yavaş tüketim (slow consumption)

Finansal, çevresel ve sosyal olarak sürdürülebilir bir düzen oluşturmayı amaçlayan, gıda sektöründen moda sektörüne, üretimden tüketime küresel ekonominin yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu savunan yavaş tüketim hareketi her şeyde olduğu tüketim alışkanlıklarımızda da yerelliği, doğallığı ve insan doğasıyla uyum içerisindeki yavaşlığı desteklemeyi amaçlıyor. İhtiyacımız olmayan hiçbir şeyi atın almamak, kullanılıp anında çöpe dönüşen ve doğada çözünemeyen plastikler yerine cam ya da pamuk gibi uzun süre kullanılabilen alternatif materyalleri tercih etmek, yerel üreticileri desteklemek, satın aldığımız her şeyin kaynağını sorgulamak, ikinci el kullanımını teşvik etmek, geri ve ileri dönüşüm için çaba göstermek yavaş tüketimin odağında olan konular. Bu yolla arz ve talebin yavaşlaması, doğaya zararlı atıkların azaltılması, doğayla daha uyumlu bir yaşam sürdürülmesi ve uzun vadede dünyanın kısıtlı olan kaynaklarının daha bilinçli kullanılması amaçlanıyor.

İlginizi çekebilir: Tüketim kültürü ve harcama alışkanlıkları: Neyi, neden, nasıl ve ne kadar harcıyoruz?

Yavaş ebeveynlik (slow parenting)

Yavaş ebeveynlik, ebeveynleri çocukları için daha az plan yapmaya teşvik ederek dünyayı kendi hızlarında keşfetmelerine olanak tanımayı odağına alan bir akım. Hiper-ebeveynlik olarak adlandırılan her şeye yetişmeye, çocuğunun tüm ihtiyaçlarına anında cevap vermeye çalışan ebeveynlere; kontrolcü şekilde çocuklarının her attığı adımdan haberdar olmak isteyen ebeveynleri tanımlayan helikopter ebeveynliğe bir cevap niteliğinde olan ‘yavaş ebeveynlik’ trendi son zamanların en dikkat çeken ebeveynlik pratikleri içinde yer alıyor.

Ebeveynlerin çocuklarının her anını aktivitelerle doldurarak hafta sonu bile boş zaman bırakmaması; çocuğun ödevlerinden giydiklerine, yediklerinden yemediklerine her adımlarına müdahale etmesi, çocuğun karşılaştığı problemleri kendisinin çözmesine izin vermeyerek çözüme ulaştırması gibi modern toplumlarda yaygın görülen ebeveynlik pratiklerine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan yavaş ebeveynlik, çocuğun kendi hızında ve kendi zamanına uygun şekilde gelişmesini, çocuğa kendi istediği şeyleri denemesi ve kendi problemlerini çözmesi için alan tanınmasını, en önemlisi de ebeveynler olarak çocuklardan beklentilerimizi azaltmamız gerektiği anlayışını odağına alıyor.

Yaşamın her alanında yavaşlamak bedenimize, zihnimize ve ruhumuza olduğu kadar, bedenimizden sonra ikinci evimiz olan dünyamıza da katkıda bulunuyor. Yavaşlayarak doğal ritmimize dönmek, hayatın hızından, beklentilerden ve koşturmacadan uzak bir yaşam sürmek hayatın her alanında mümkün.

Kaynaklar: Nbc News, Wikipedia, Well + Good

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale