Yalnızlığın fiziksel sağlık üzerindeki etkileri

Sosyalleşmek ve insanlarla iletişime geçmek kişinin kendisini mutlu ve huzurlu hissetmesi için en önemli faktörlerden biri. Yalnız kalmanın ruhsal sağlığa olan zararları ve etkileri yıllardır araştırmacılar tarafından inceleniyor ve açıklanıyor. Fakat, Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada yalnızlığın bireyin fiziksel sağlığını da eşit derecede etkilediği ortaya çıktı. Uplifers olarak, yalnızlığın kişinin sağlığı üstündeki etkilerini ve zararlarını sizler için derledik.

yalnızlık

Araştırmanın yer aldığı Loneliness: Human Nature and the Need for Social Connection kitabına göre sosyal çevreden reddedilmek veya izole olmak motivasyonu, yetenekleri ve azimli olmayı etkilediği kadar insan bedenindeki hücrelerin düzenli çalışmasını da engelliyor.

Kitabın yazarlarından olan, Chicago Üniversitesi’nde psikoloji profesörü John Cacioppo kronik yalnızlığın vücuda sigara içmek, obezite veya egzersiz azlığının verdiği sağlık risklerine benzer zarar verdiğini belirtiyor.

Cacioppo “yalnızlık hem kişinin davranışlarını değiştirir hem de bireyin kardiyavasküler damarlardan akan kan dolaşımını etkiler” diyor ve ekliyor “yalnızlık sabahları salgılanan kortizolun (stres hormonu) daha fazla salgılanmasına, bağışıklık hücrelerindeki gen ekspresyonun değişmesine, bağışıklığın zayıflamasına, yüksek tansiyona ve depresyon riskinin artmasına neden olur.”

Ayrıca, yalnızlık gece derin ve uzun uyumayı zorlaştırdığı ve Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırdığı biliniyor. Cocioppo, Fonksiyone Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) sistemini kullanarak yalnızlığın insan psikolojisi ve davranışlarındaki etkisini izliyor.

Kitabın yazarları iletişim kurmanın önemini bulmak için evrimin köklerine indiler ve şu sonuçları ortaya çıkardılar:

1. Bireylerin hayatta kalabilmeleri için birbirleriyle iletişime geçmeleri gerekiyor.

2. Büyümek ve gelişmek için bireylerin fedakar ve yardımcı davranışlarını ön plana çıkarmaları gerekiyor.

Ellerinizi kamp ateşinde ısıttığınızı hayal edin. Bir anda bir rüzgar esiyor, ateş alevleniyor ve eliniz yanıyor. Ne yaparsınız? Refleks olarak anında elinizi çekersiniz. Bu konseptten ilerlersek evrimsel süreçte yalnızlık elinizi yakan ateş olurken, sosyalleşmek de elinizi ateşten çektiğiniz ana denk geliyor.

Cacioppo’nun bulduğu verilere göre yalnız hissetmek bir kaç farklı formda olabiliyor:

  1. Yakın arkadaşlardan soyutlanma – hayatınızda yakın kimsenin olmaması nedeniyle hissedilen yalnızlık
  2. İlişkilenmeden soyutlanma – yüz yüze konuşamamadan gelen soyutlanma yüzünden hissedilen yalnızlık
  3. Kolektif soyutlanma – hiç bir gruba karşı bağlılık hissedememekten kaynaklanan yalnızlık

Ayrıca, yeni bir yere taşınmak veya yakın birini kaybetmekte yalnızlık hissini ortaya çıkarabiliyor. Araştırmacılarında belirttiği üzere günümüzde güçlü ilişkiler kurmak bir hayli zor. Bu yüzden de sosyal izolasyon problemi, geleneksel sosyal yaşantıda olan değişimler ve toplumun daha modernleşmesiyle beraber gitgide artacağa benziyor. Ayrıca, sosyologlar yaptıkları araştırmalarda, bireylerin geçmiş nesillere göre daha az yakın arkadaşa sahip olduklarını buldular.

Araştırmacılar aynı zamanda yalnızlığın bireylerin sosyal ortamlarda kaygı duymalarını ve olumsuz duyguları ön plana çıkardığını söylüyorlar. Eğer, kişiler yalnızlığın altında yatan nedenleri tam olarak anlayabilir ve kendilerini daha olumlu hissetmeye zorlarlarsa daha çok sosyalleşebilirler ve yalnızlığın verdiği etkilerden kurtulabilirler.

“Yalnız insanlar, açlık hissederler. Fakat, önemli olan doymak değil, yemek yapıp, yemeği başkalarıyla paylaşmaktır” diyor Cacioppo.

Yalnızlıkla başa çıkmak hakkında daha çok bilgi almak için “Yalnızlığın anatomisi ve yalnızlık duygusuyla başa çıkabilmenin yolları” yazımıza göz atabilirsiniz.

 

Kaynak:

UChicagoNews

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!