X

Yalnız bir kadının cesaretle yazacağı hayatı okumaya hazır mısınız?

Geçtiğimiz aylarda beni çok etkileyen bir videoyu paylaşmıştım sizlerle… Sevgili Hakan Mengüç’ün sözlerine “Yalnız kadın güçsüz kadın değildir…” cümlesiyle başladığı ve yalnız kadınları tam anlamıyla muhteşem şekilde aktardığı bir video (yazının sonunda yeniden ulaşabilirsiniz)… Bu videoya istinaden kendi hislerimi, yaşadıklarımı ve tercih ettiklerimi de yine gönülden paylaşarak sizlere ulaşmıştım. Bu konuda o kadar fazla sayıda geri dönüş aldım ki öncelikle bu güzel görüşleriniz için ve samimiyetle tüm hislerinizi benimle paylaşacak kadar yakın bulduğunuz için bana ulaşan ulaşmayan siz güzel kalplere tek tek teşekkür ediyorum…

Gelelim bugün ne anlatacağımıza… Bugün ben sizlerle birlikte, hayatımızın içinden, belki yoldan geçerken rast geldiğimiz belki bir arkadaş toplantısında tanıştığımız, belki dışarıdan bakıp da hemen yarlıgayıverdiğimiz, o bizim muhteşem kalıplarımıza sığmayan, yani hala “yalnız” olan o kadınlar hakkında biraz daha anlatayım istiyorum. Biraz daha derinlere bakalım istiyorum, o bizim kalıplarımıza sığmayan bu kadınların yalnızlıkla dertleri nedir? Onlar neden öyle tüm diğer kadınlar gibi tüm diğer adamlar gibi kolayca bir eş bulma durumu içine sığmazlar? Neden bir şey kendilerine yaklaştığında ona dışarıdan alacakları tüm aferinlere karşı sımsıkı bir kaya gibi dimdik durarak, “onlar gerçekten istemedikçe” yalnızlıklarına veda etmezler… Neden o “diğerlerinin” ne düşüneceği, ne diyecekleri, ne anlayacakları bu yalnız kadınlar için bu derece önemsizdir? Neden varsa yoksa yalnızlıklarıdır neden yalnız kalmak haklarıdır?

Ben Yalnız Kadın; cesaretle yazacağım hayatı okumaya hazır mısınız? Evet, ben de sizler gibi o kalabalıkların içinde kaybolanlardanım… O kalabalıklar ki tanımlarla dolmuş ve taşmış… Birinin eşi olmak, birinin sevgilisi olmak, bir yerin yöneticisi olmak, başka bir yerin müdürü olmak, ince topuklu ayakkabı giyen olmak, çok güzel görünen olmak, en popüler kadın olmak, en aranılan kadın olmak, herkesin yanında durmak isteyeceği olmak veya sadece kadın olmak… Çok arkadaşım olması, sevgilim olması, nişanlım olması, hatta eşim olması “ne yazık ki” beni tanımlamıyor. Ne yazık ki o sizin muhteşem kalabalıklarınız beni içine çekip de yine o muhteşem kalıpların içine sokamıyor. O güzelim kalabalıkların yitirdiği ruh benim yalnızlığımın ta içerisinde yaşamaya devam ediyor. O kalabalıklardan kaçmam bu yüzden, beni tanımlayan gerçekten kendim olabilmek çünkü. Gerçekten kendim gibi gülebilmek, kendim gibi ağlayabilmek, kendim gibi uzun uzun koşabilmek, kendimle başlayıp kendimle biten yolları gerçekleştirebilmek… Gerçekten olduğum gibi olabilmek… Ne yazık ki itiraf edeyim benim sizin gibi “muhteşem” kalabalıklarım yok, benim sizin gibi muhteşem eşi, sevgilisi, nişanlısı sıfatlarım da yok…

Ben Yalnız Kadın; cesaretle yazacağım hayatı okumaya hazır mısınız? Çokça merak edilir oldu kaç arabası, kaç evi veya kaç zamanı olduğu iyi bir maaşı olabilmesi için… Çokça merak edilir oldu, yaz tatili için Avrupa’nın hangi ülkesinde nasıl bir tatil yapacağı, kimlerle birlikte olacağı, hangi “son” mekanlarda bulunacağı… Çokça merak edilir oldu, bugün nerede yemek istediği, kahve içmek istediği, eğlenmek istediği… Ben yalnız kadın, merak ediyorum “öz” nedir? Bir adamın gerçek özüne erişmek mümkün müdür örneğin? Ben yalnız kadın, o “olağanüstü” mekânlarda oturmam mümkün değil, soluk alamadığım anlar işte samimiyetten uzak, bir masanın iki ucunda iki yabancı kalp… Ben yalnız kadın, o masalarda oturamadım. Evet itiraf edeyim şansım vardı ama o can-ım mekanlarda bulunamadım. Yalnızım evet ama benim de var kendimce saklı “el değmemiş” gizli sığınaklarım… Benim yerimi sorarsanız, güneşin doğuşunu Yeniköy’ün eski mekanı güzelim Emek Kafe’de izlemek derim… Henüz gecenin karanlığı güneşle buluşmadan, kimsecikler gelmeden daha, o güzel manzarasında yeni demlenmiş mis gibi çayın kokusuyla karşılamak derim yeni bir günü… Yalnızlığım vardır yanımda bir tek, evet tam düşündüğünüz gibi… Uzun uzun dertleşmek de mümkündür sonra; “Ne düşünecek?” diye saklanmaya gerek olmadan, olduğum gibi olmama izin verir, ben onu gönlümle dinlerim o bana söyler de söyler…

Ben Yalnız Kadın; cesaretle yazacağım hayatı okumaya hazır mısınız? Biraz daha can alıcı sorulara gelelim değil mi haydi sorun o zaman “Neden yalnızsın?” veya şöyle de sorulur “Neden hala yalnızsın?” veya şu da mümkün “Neden bir kişiyi bulmuyorsun?” Ben genelde gülümser geçerim bu sorulara, açıklaması zordur, derindir, değerlidir benim için… Ama bu yazıda yazacağım biraz olsun, neden yalnızdır yalnız bir kadın? Kimileri görmez kimileri görmeyi istemez fakat bu kadınlar öyle “mış gibi” yaşayamazlar. Bitince bitmiştir onlar için, gitme zamanıysa seviyormuş gibi, düzenleri bozulmasın, kimse üzülmesin, hayatları değişmesin diye düşünüp de bir dakika bile beklemez bu kadınlar.

Hayatı dobra dobra yaşamaya inanırlar sonra, eğer “dobra dobra” yaşanmadıysa gerçekten “yaşadım” denilebilir mi bu hayatta? Neden hala yalnızlardır? Onlar sevgili, eş veya nişanlıya yer açarlar kalplerinde evet ama gerçekten olmayan hiçbir duyguya hayatlarında yer yoktur. O yüzden yanları kolay kolay dolmaz, cesaret gerekir, yürek gerekir, öz gerekir, kalp gerekir o kadınların yanına yaklaşabilmek için. Neden bir kişiyi bulmuyorlardır bu kadınlar? Yalnızlık “bulmakla” örtülecek bir şey değildir, özgürlükleri en büyük sevdalarıdır bu kadınların. Onlar sırf başka biri “uygun görecek diye,” “kabul edecek diye” ya da “sevecek diye” kendilerine olan sevgilerinden ve saygılarından asla vazgeçmeyeceklerdir. İşte bu yüzden, bulmaya çalışırlar hayata geliş amaçlarını… Bulunması gereken sevgililer, eşler veya nişanlılar hepsi zaten eğer gerçekten olacaksa, gerçekten zamanıysa ve gerçekten cesareti varsa bir gün mutlaka yollarına çıkacaktır. Onların aradığı ise sadece ve sadece gerçek olandır…

Bugün bu yazımda her kelimesinde benimle olduklarını bildiğim tüm güzel, muhteşem, cesur, hayat dolu, biricik, eşsiz, benzersiz, can-ım yalnız kadınlar, hayatınızda her ne olursa olsun kendinizden, kalbinizden, özgürlüğünüzden, gücünüzden ve kendi kendinize olan o muhteşem inancınızdan asla vazgeçmeyin…

Sevgili Hakan Mengüç’ün, “Yalnız Kadın” isimli videosu hepimiz için gelsin:

 

İlginizi çekebilir: Tüm negatif yorumlara rağmen, sürekli pozitif tarafından bakabilmek mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale