X

‘Worry time’: Kaygı girdabında kaybolmamak için etkili bir yöntem

Çağımızın getirdiği yoğun gündemin içerisinde öyle zamanlar yaşıyoruz ki stresten uzak kalabilmek neredeyse imkansız… Dünyanın hemen hemen her yerinde, son yıllarda yaşanan tüm olaylar, başımıza gelen olumsuz gelişmeler, küresel sıkıntılar, krizler ve daha nicesi, ne yazık ki stresi yaşamlarımızın ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Bu yoğun stresle baş ederken bir yandan da maruz kaldığımız belirsizlik içerisinde ruh sağlığımızı koruyabilmek oldukça zor bir hal alıyor, çünkü kendimizi sürekli bir şeyler için endişelenirken bulabiliyoruz. Bazen çok daha ilerisini, bazense sadece ertesi gün olabilecekleri düşünürken kendimizi kaygılar denizinde boğulmaya bırakabiliyoruz. Bu amansız kaygılar içerisinde de güçlü kalabilmek, iyi hissetmek, umutla yarınlara sarılmak veya sadece ‘an’da kalabilmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Endişelerin her köşede kol gezdiği günümüzün hızlı temposunda da kontrolü geri almak ve iç huzuru sağlamak pek çoğumuz için çok zorlu bir görev haline gelebiliyor. Peki ya kontrolü geri almamızı ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayabilecek basit ama etkili bir yöntem olsaydı? Güzel haber; ‘worry time’ yani ‘endişe zamanı’ bu konuda bize yardımcı olabilir.

Endişe zamanı (worry time) nedir?

Endişelenmek, yaşamın kritik bir parçası ve ne yazık ki onu tamamen ortadan kaldıramayız. Ama yönetmeyi ve o’na rağmen güçlü kalmayı başarabiliriz. Worry time bu konuda son zamanlardaki en yaygın önerilen tekniklerden biri. Şöyle ki endişelenmek için özel bir zaman ayırarak bu tekniği uyguluyorsunuz. “Endişelenmek için zaman mı ayıracağız!” diye düşünüyor olabilirsiniz ama zaten bunu sürekli yapmıyor muyuz? Bu kez, bilinçli ve planlı olarak yapacağız ve olağan endişelenmelerin aksine sonucunda iyi bir şeyler elde edeceğiz.

Aslında, bu yöntemin mantığı oldukça basit; endişelerinizin tüm gün enerjinizi tüketmesine izin vermek yerine, onları daha sonra ele almak üzere bir kenara yazıyorsunuz, hepsi bu. Ne zaman endişe verici bir düşünce aklınıza gelse, onun üzerine saatlerce düşünmek, gün boyunca kafanızda olumsuz senaryolar kurmak yerine daha sonra düşünmek üzere o konuyu rafa kaldırıyorsunuz.

Endişelenmeyi bırakmak gerçekten zor, çünkü beynimiz doğal çevremizdeki fiziksel tehditlere karşı kendimizi korumak için böyle bir yol geliştirdi. Ama bu, ilk insanların mağaralarda yaşadığı ve olası yırtıcı hayvanların her an saldırısına uğrama tehlikeleri altında oldukları zamanlarda geçerliydi… Bugün evimizde ya da ofiste bilgisayarda rapor yazarken bir ayının, aslanın, kaplanın saldırma tehditi altında değiliz, öyle değil mi? İnsanlığın ilk zamanlarında endişelenmek, tehditlere karşı bir koruma kalkanı görürken bugün bırakın bizi güvende tutmayı, aksine geri çekiyor. Ama bir türlü de ondan kurtulamıyor, endişelenmeyi sonsuza kadar terk edemiyoruz. O zaman faydamıza olacak şekilde endişe döngülerini yontabiliriz. Bunun da yolu; ‘worry time’ yani endişe zamanından geçiyor.

Eğer size pembe filleri düşünmemenizi söyleseler, muhtemelen aklınızdan sadece pembe filler geçecektir, hatta şu an bile gözünüzün önünde pembe bir fil canlanmaya başlamış olabilir Endişelenmeyeceğim demek, endişelenmemeliyim diye düşünmek ya da yoo hiç endişeli değilim diyerek kendinizi kandırmaya çalışmak da tam da bu yüzden fayda etmeyecektir. Aksine, endişeleriniz üzerine daha fazla düşünürken bulacaksanız kendinizi, tıpkı pembe filler gibi. Ama worry time ile kendinize endişelenmek için zaman tanıyacağınızdan dolayı ‘zaten bunun için sonra endişeleneceğim, şimdi daha fazla düşünmeme gerek yok’ diyerek gününüze devam edebileceksiniz.

Bir düşünceyi ne kadar görmezden gelmeye çalışırsak, o düşünce zihnimizde o kadar çok yer etmeye başlar, worry time endişelerimizi bastırmak için değil, onları ‘onlara ayrılan zamanın içerisinde düşünmek’ için tasarlanmış bir yöntem, dolayısıyla sizi endişelerinizden kaçınmanız için teşvik etmeyecek, aksine endişelerinizin üstesinden gelmenize yardımcı olacak. Gelin, endişe zamanını nasıl düzenleyebilirsiniz, ona bakalım.

İlginizi çekebilir: “Ruminasyon”: Düşüncelerinle geviş getiriyor musun?

Endişe zamanı nasıl planlanır?

Yeshiva Üniversitesi profesörü Klinik Psikolog Sabrina Romanoff, endişe zamanı tekniğinin gün içinde endişelenmeye ayrılmış bir zaman planlamayı içerdiğini açıklıyor ve bu tekniği etkili bir şekilde uygulamanıza yardımcı olabilecek bazı adımları paylaşıyor:

  • Zaman aralığı belirleyin: Ne kadar zamana ihtiyacınız olduğuna karar verin ve onu bir kenara yazın. Yaklaşık 15 ile 30 dakikalık bir endişe süresi planlamak en iyisi olabilir. Zamanınız dolduğunda sizi endişeler sarmalından kurtarması için alarm kurabilirsiniz. Mümkünse akşam saatlerinde bir zaman aralığı seçin, ancak uyku saatinize de çok yakın olmasın. Örneğin, akşam 6 ideal olabilir.
  • Çok rahat olmayan bir yer seçin: Sert bir sandalye, odanın köşesinde duran halının üzeri ya da bir bank… Endişe zamanınız için çok rahat olmayan ve çok uzun süre kalmak istemeyeceğiniz bir yer seçin. Yatak, koltuk, puf ya da sallanan sandalye gibi konforlu yerlerden uzak durun. Çünkü, bu rahat yerleri beyniniz stresle ilişkilendirmeye başladığında dinlenme ya da uyku zamanlarınızı rahatsız geçirebilirsiniz. Yaşam alanlarınızdan ve konfordan ufak bir yer seçmeniz en iyisi.
  • Yer ve zamana sadık kalın: Yerinizi ve zaman aralığınızı belirledikten sonra her gün bu ikiliye sadık kalmaya çalışın. Örneğin, her akşam 18.00-18.30 arasını seçtiyseniz o saatte, seçtiğiniz yerde olun.
  • Endişelerinizi bu zamana saklayın: Gün içinde aklınıza düşen endişeleri, seçtiğiniz saat aralığına erteleyin. Dilerseniz, unutmamak için not alın. Küçük bir endişe defteri edinebilirsiniz. Daha sonra endişe zamanınız geldiğinde oradan bakıp gün içinde ertelediğiniz endişelerinizi düşünmeye başlayabilirsiniz.

  • Gün içinde üretken olmaya odaklanın: Gün içinde ortaya çıkan endişe verici bir düşünceyi yazdıktan sonra, endişenin üzerinde durmak yerine dikkatinizi başka bir aktiviteye yönlendirin. Yaptığınız işinize ya da dinlenmeye zaman ayırın. Kendiniz için, işiniz için, aileniz için, üretken olmak için, kısacası iyi bir şeyler için gününüzü değerlendirin.
  • Endişelerinizi tek tek ele alın: Yazdığınız endişelerinizi ‘worry time’da ortaya çıkarın ve hepsini tek tek ele alın. Bu konuda yapabileceğiniz herhangi bir şey olup olmadığını kendinize sorun, sizin elinizde değilse, kontrol edemediğiniz bir şey ise endişelenmenin de boşa olduğunu kendinize hatırlatın. Kabullenmeyi ve bırakmayı deneyimleyin. Eğer yapamıyorsanız yazın ve kağıdı yırtıp atın, bu da iyi bir başlangıç olabilir. Kontrolünüz olan şeyler hakkında endişeleriniz varsa neler yapabileceğinizi gözden geçirin ve kendinize bir eylem planı hazırlayıp uygulamaya başlayın.
  • Zamanı sonlandırın: Bu tekniği uygulamanın en zor yanlarından biri, zaman dolduğunda endişeleri durdurmak. Bunun için vaktinizin dolduğunu hatırlatacak bir alarm kurabilir, geçiş etkinliği planlayabilirsiniz. Örneğin, endişe zamanı bittiğinde yemek hazırlamaya başlayabilir, yürüyüşe çıkabilir, sevdiğiniz bir programı açabilir ya da bir dostunuzu arayabilirsiniz. Bu, endişe zamanının geride kaldığını kavrayabilmek ve devam edebilmek için size yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, Dr. Romanoff, bu tekniğin kontrolünüz dışındaki şeyler hakkında endişelenerek harcadığınız zamanı azaltmanıza yardımcı olmak için tasarlandığını söylüyor. Tüm gününüzü bir yere varmayan endişelerle geçirmek ve huzursuz bir ruh hali ile günü tamamlamak yerine, endişelerinizi yalnızca belli bir zaman diliminden ele almanız hem kontrol edemediğiniz şeyleri bırakmanıza hem de gün içindeki motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olacaktır.

​Kaygı yönetimi hakkında farklı bakış açıları edinmek isterseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale