X

Wellness gayrimenkulları: Doğru bir ev size huzuru, mutluluğu ve uzun bir yaşamı vadedebilir mi?

Gelin, küçük bir hayal etme pratiği ile başlayalım. Gözlerinizi kapatın ve hayallerinizi süsleyen evi hayal edin; belki bir yanı deniz bir yanı orman sitenin içinde, müstakil ve bahçeli, kendi domates-salatalığınızı yetiştirebildiğiniz ufak bir bostan, komşularınızla keyifli sohbetler yapabileceğiniz çardaklar, her nefes alışınızda tazelendiğinizi hissettiğiniz mis çiçek kokularıyla bezenmiş temiz hava, istediğiniz zaman egzersizlerinizi yapabileceğiniz bir spor alanı, yüzme havuzu, günün yorgunluğunu atabileceğiniz SPA merkezi, evcil hayvanlarınızla oynayabileceğiniz yemyeşil geniş çimler, özel hobi alanları, hatta ve hatta yoga-meditasyon-mindfulness-nefes egzersizleri gibi aktiviteleri gerçekleştirebileceğiniz inziva köşeleri… Düşünün ki bir de çevrenizi saran her şey doğa dostu; doğal enerji kaynakları, sürdürülebilir tarım, atıkları değerlendiren bir sistem… Hepsi tek kelimeyle ‘mükemmel’ değil mi?

‘Ah, evet!’ diye iç geçirdiğinizi duyar gibiyiz… Tüm bu imkanları bir arada düşünmek hayal gücünüzün sınırlarını zorluyor gibi görünebilir ama erişilmesi pek de imkansız değil. Çünkü, wellness dünyası emlak piyasasına entegre oluyor ve yeni evler, siteler, wellness odaklı bir yaklaşımla inşa edilmeye başlıyor. Nerede mi? Dünyanın birçok yerinde ve muhtemelen çok yakında kendi ülkemizde…

Peki ama nasıl? Ne tür yaşam alanları planlanıyor; hangi özellikler wellness gayrimenkullarını yaratıyor; iki spor salonu, bir SPA merkezi ile her şey çözülüyor mu? Hayır. Çok daha kapsamlı planlamalar gerektiren ve fiziksel yapıya verdiği önem kadar atmosferi ve kişileri de odağına alan wellness gayrimenkulları hayal edebileceğimizden fazlasını bünyesinde barındırıyor.

Kısa zamanda tüm dünyada hızlıca yayılması beklenen en yeni trendlerden biri olan iyi yaşam konseptli evlerin özelliklerine ve ev sahipliği yaptığı çığır açıcı gelişmelere değinmeden önce, gelin günümüzde evlerimiz bizleri nasıl etkiliyor onu tartışalım ve umut vadeden bu trendi derinlemesine inceleyelim.

Evlerimiz bütüncül sağlığımızı tehdit ediyor olabilir mi?

Bir düşünün; yaşadığınız ev, bulunduğunuz site, bağlı olduğunuz semt, kısacası yaşam alanlarınız size iyi geliyor mu? Gerçekten evinizde zaman geçirirken, komşularınızla ayaküstü sohbet ederken, akşamüstü civarda kısa bir yürüyüşe çıkmışken, bahçedeki çimlerde otururken (tabii şanslıysanız ve böyle bir imkanınız varsa) kendinizi ‘gerçek anlamda iyi hissediyor’ musunuz? Yoksa durum tam tersi mi?

Tahminimiz; büyük bir çoğunluk için tam tersi olduğu yönünde. Çünkü, binaların güvensizliğinden tutun da yanlış şehir planlamalarına kadar birçok konu, yaşam alanlarımızdaki huzuru ve mutluluğu tehdit ediyor. Yeşil alanların azlığı, komşuların anlayışsızlığı ya da bu sebepten doğan sosyal izolasyon, teknoloji bağımlılığı, açık hava geçirilen zamanın azalması, stres azaltıcı aktivitelerin eksikliği, hava ya da gürültü kirliliği ve çok daha fazlası ile karşı karşıyayken iyi hissetmek pek mümkün değil.

Hareketsiz yaşam, kötü beslenme, anksiyete, stres, sosyalleşme eksikliği, iletişim kopuklukları, çevresel bozulma, etrafımız saran zararlı dumanlar, çevre kirliliği derken sağlığımızın büyük bir tehdit altında olduğu kesin. Strese dayalı rahatsızlıkların artması, solunum yolu hastalıklarının yükselişi, obezite ve dahası, ‘modern yaşam alanlarının’ ne yazık ki bize getirdikleri arasında…

Çünkü modern yaşam ortamlarımız yeni sağlık risklerini de yarattı; yapılandırılmış çevremiz, bisiklete binmek yerine araba kullanmayı, yürümek yerine oturmayı, merdivenleri kullanmak yerine asansöre binmeyi, yüz yüze konuşmalar yerine mesajlaşmayı ve açık havada zaman geçirmek yerine ekran başında olmayı tercih etmemize neden oldu. Hal böyle olunca da sağlık alanındaki gelişmelere, bilimin ve teknolojinin hızla ilerlemesine rağmen insanlar daha uzun bir ömre sahip olsalar bile yalnız, mutsuz ve sağlıksız yaşamaya başladı.

Tüm bu gelişmelerin farkında olan bir grup emlakçı, mühendis, iş adamı, yatırımcı, müteahhit veya aklınıza gelen farklı meslek gruplarında çalışan insanlar da bir şeyler yapılabileceğinin farkına vardılar ve “Evleri sağlığa yatırım olarak görmenin zamanı geldi!” diyerek işe koyuldular. Bu da bizi ‘wellness gayrimenkulları’ kavramı ile tanıştırdı.

Wellness gayrimenkullarının temel prensipleri

Yukarıda değindiğimiz tüm anahtar kelimeleri düşündüğünüzde aslında zihninizde az çok wellness gayrimenkullarının yapısı şekillenmeye başlamış olabilir. Ancak bakış açınızı biraz daha genişletmek için bu yepyeni trendin bazı temel prensiplerine de değinmek istedik.

İlk bakışta bir çoğumuzun tahmin edebileceği üzere pasif yaşamdan aktif zindeliğe; zarar vermemekten sağlığı optimize etmeye; dış donanımdan içsel düzenlemelere ve ‘ben’ anlayışından ‘biz’e doğru kapsamlı bir değişime odaklanan iyi yaşam konseptli evlerin içinde neler olacağı, sakinlerin orada nasıl bir yaşam süreceği büyük bir merak konusu…

Ancak, bu merakımıza ışık tutacak birçok gelişme de mevcut. Bu konuda önde gelen isimlerden olan Global Wellness Institute, wellness yaşam tarzına sahip gayrimenkulları ‘günümüzün sağlıksal zorluklarını tanıyan ve bu zorluklara cevap verme potansiyeline sahip olan yeni gelişen bir endüstri’ olarak tanımlıyor. Diğer yandan Global Wellness Institute, wellness odaklı toplu yaşam alanlarının sağlıklı yaşam alışkanlıklarını kökten dönüştürecek bir güce sahip olduğuna dikkat çekiyor. Wellness odaklı yaşam alanlarının temel amaçlarında ise şu 3 husus yer alıyor:

1. Çevrenin olumsuz etkilerinin insan sağlığı üzerindeki baskısını en aza indirmek: Toksik maddelere olan maruziyeti azaltmak, çevre dostu alışkanlıkları teşvik etmek, yenilenebilir, doğal enerji kaynaklarına yönelmek.

2. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarını desteklemek: Aktif yaşam sunmak, düzenli egzersizlere imkan yaratmak, organik beslenme alışkanlığı kazandırmak, psikolojik iyi oluşu destekleyen pratikleri yaşama katmak.

3. Aidiyet duygusunu pekiştirmek: Bilinçli bir toplum yaratmak, izolasyonu önlemek, sosyal ilişkileri güçlendirmek, güven ve saygı ortamı yaratmak.

Wellness gayrimenkulları bunları nasıl yapacak diye merak ediyorsanız, hemen söyleyelim içerisinde yer alan tüm imkanlar orada yaşayan herkesin iyiliğine hizmet edecek şekilde planlanıyor. İçeride neler var derseniz:

-Yenilenebilir enerji kaynakları
-Yeşil binalar
-Tasarım odaklı donuşlar
-Organik tarım
-Çevre dostu alışkanlıklar
-Doğanın ve insanın yararına kullanılan teknoloji
-Bireysel ve toplumsal sağlığı ön planda tutan alanlar
-Sağlıklı toplumsal ilişkiler
-Çeşitlilik ve farklı kültürlerin uyumu
-Karbon ayak izini azaltmaya yönelik önlemler
-Hobi merkezleri
-Yaşam boyu öğrenmeyi destekleyici aktiviteler
-Doğa ile kurulan güçlü bağ
-Hayvan sevgisi
-Farklı spor dallarına hizmet eden alanlar
-Güven, saygı ve anlayış dolu atmosfer
-Sağlıklı beslenmeyi teşvik eden tarım uygulamaları
-Güvenlik
-Temiz hava-temiz su
-Dinlenme alanları
-Sosyalleşme merkezleri
-Etkileyici mimari
-Yoga, mindfulness, meditasyon, nefes egzersizleri
-Ve tabii ki bilinçli toplum

E daha ne olsun değil mi? İyi yaşam alışkanlıklarını destekleyecek tüm imkanlar wellness gayrimenkullarında oldukça önemli. Uzun çalışma saatleri nedeniyle sosyalleşmeye, spor yapmaya ya da doğayla baş başa zaman geçirmeye vakit ayıramayan herkes için en ideal senaryoyu sunan wellness odaklı yaşam alanları hızla büyümeye devam ediyor.

2015’ten bu yana yıllık yüzde 6,4 büyüyen; 2017’de 134 milyar dolarlık bir sektör haline kadar wellness gayrimenkullarının 2022 yılında 197 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Yapılan pazar araştırmaları wellness odaklı bir yaşam isteyen acıların, fazla paralar ödemeye gönüllü olduklarını gösteriyor. Amerika’da her yıl wellness odaklı bir toplumun parçası olmak ve burada yaşamak isteyen yaklaşık 1.3 milyon potansiyel wellness gayrimenkulü alıcısı olduğu tahmin ediliyor. Oldukça ciddi rakamlar öyle değil mi?

Henüz dünyadaki tüm ülkelerde somut örnekleri olmasa da birçok farklı girişimin olduğu biliniyor. Çok kısa zamanda ülkemizde de örneklerine rastlayacağız gibi dursa da dünyada nerelerde var, neye benziyor, nasıl evler, nasıl ortamlar diye merak ediyorsanız Gürcistan’da bulunan Serenbe, Güney Afrika’daki Val de Vie veya Florida’daki Amrit Ocean Resort & Residences hayallerinizi canlandırmanıza yardımcı olabilir.

Bonus: Kötü komşu insanı ev; iyi komşu insanı iyi alışkanlık sahibi yapar

Gelelim, en kritik konulardan birine, yani komşulara… Şüphesiz ki tüm bu imkanların tadını çıkarabilmek ve gerçek anlamda ‘iyi yaşayabilmek’ için anılarınızı paylaştığınız, ortak aktivitelere katılmaktan keyif aldığınız, sağlıklı iletişim kurabildiğiniz, saygı ve güven çerçevesinde ilişkiler inşa edebildiğiniz komşularınızın olması şart. Sizinle aynı değerlere sahip, doğaya, insana, çevreye saygı gösteren, iyi yaşam alışkanlıklarını sürdüren, huzura önem veren komşular çok önemli. İyi yaşam konseptli evlerde henüz sakinlerin nasıl bir süreçten geçtiğine dair detaylı bir bilgilendirici platform olmasa da bu mülklerde ikamet eden kişilerin ortak değerlere sahip olduklarını varsaymak mümkün. Aksi halde ‘wellness’ın ne anlamı kalır değil mi? Çevremizdeki insanların yaşamlarımız üzerindeki önemli etkisini göz önünde bulundurursak ‘iyi’ komşuların ‘iyi yaşam alışkanlıkları’ geliştirmek konusunda büyük bir rol oynayacağını söyleyebiliriz.

Sakinlerin belirlenmesinde mini bir mülakat, kısa bir sınav ya da habersiz bir quiz etkili olabilir . Komşularınıza karşı anlayışlı mısınız? Doğal kaynakları verimli kullandığınızı düşünüyor musunuz… Şaka bir yana wellness gayrimenkullarının önemini daha da vurgulayacak ve etkisini artıracak en önemli faktörlerden birinin orada yaşayan insanlar olduğunu düşünecek olursak sınav yapmak pek de garip bir fikir olmayabilir.

Günden güne hızla evrilen ve teknolojiden güç alarak büyüyen her sektör gibi emlak, inşaat ve wellness dünyası da güçlerini birleştirmeye ve birçok yeni isimle anılmaya başlayacak gibi… Bakalım daha neler olacak, takipte kalın.

Kaynak: globalwellnessinstitute, finance.yahoo, boston hospitality review, archive.curbed

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir hayatı desteklerken ekolojik yaşam imkanı sunan çiftlikler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale