X

Hastalık hastalığı nedir, neden olur, belirtileri nelerdir ve nasıl geçer?

Hastalık hastalığını daha önce duymuş olduğunuza eminiz. Ya da çevremizde “O, hastalık hastası…” gibi bir söylemle karşılaşmışızdır. Peki hastalık hastalığı nedir? Her insan zaman zaman sağlığı için endişelenir ancak bazılarımız için hasta olma korkusu, sağlığımız iyiyken bile o kadar güçlüdür ki günlük yaşamla baş etmekte zorlanabiliriz. Tıbbi testlerin çoğu zaman yanlış olmadığını bilmesine rağmen ciddi bir hastalığa yakalanma korkusuyla yaşayan bir kişi, hastalık anksiyetesi bozukluğu olarak da bilinen somatik semptom bozukluğuna sahip olabilir. Hastalık hastalığı adı hipokondri, hipokondriyazis olarak da bilinir.

Hastalık hastalığının ana semptomu, sağlık konusunda aşırı endişe duymak olarak biliniyor. Nedenler değişebilir veya mevcut sağlık koşullarıyla ilişkili olabilir. Çoğu insan için bu, geçici bir deneyimdir. Hastalık hastalığı nedir, hastalık hastalığı belirtileri, hastalık hastalığı tedavisi, hipokondriyazis tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi merak ettiğiniz tüm konular için okumaya devam edin.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Hastalık hastalığı (Hipokondriyazis) nedir?

Hastalık hastalığı tanımını toplumda sık sık duymuş olsanız da hastalık hastalığı nedir, bilmiyor olabilirsiniz. Bilimsel olarak “kişinin ciddi, teşhis edilmemiş tıbbi bir hastalığı olduğuna dair sürekli bir korku veya inanç duyması” olarak tanımlanıyor. İstatistikler bu durumun, ayakta tıbbi tedavi gören hastaların % 5’ini etkileyebildiğini gösteriyor. Kısacası bu bozukluk, kişinin hasta olduğundan aşırı derecede endişe duyduğu, endişenin kendisini zayıflatıcı bir hal aldığı bir zihinsel sağlık durumu olarak adlandırılabilir. Bir diğer ifadeyle, hastalık hastalığında sağlık hakkında sürekli endişe duymak o kadar yoğun bir hal alabilir ki sonunda bir hastalık haline gelebilir.

Hipokondriyazis, kronik bir durumdur. Ne kadar şiddetli olduğu ise yaşa, kişinin endişe eğilimine ve ne kadar stresli olduğuna göre değişebilir.

Hastalık hastalığı belirtileri

Hastalık hastalığı nedir sorusunun ardından belirtilerine de yer vermekte fayda var. Hastalık anksiyetesi bozukluğu yaşayan kişilerde, çeşitli semptomlar ortaya çıkabiliyor. Hatta psikolojik belirtilerin yanı sıra hastalık hastalığının fiziksel belirtileri de bulunabiliyor. Yaygın semptomları şu şekilde sıralayabiliriz:

Hastalık hastalığı fiziksel belirtileri

  • Normal işlevlerden korkma: Hipokondrisi olan biri için kalp atışı, terleme ve bağırsak hareketleri gibi normal vücut işlevleri bile ciddi bir hastalık veya durumun belirtileri gibi görünebiliyor.
  • Küçük anormalliklerden korkma: Burun akıntısı, hafif şişmiş lenf düğümleri veya küçük bir yara, hastalık hastalığına sahip olan kişilerce ciddi problemler gibi hissedilebiliyor.
  • Kontrol etme: Vücudun hastalık belirtilerine karşı düzenli olarak kontrol edilmesi de söz konusu olabiliyor. Hipokondrinin odak noktası tamamen kişiye bağlı olarak değişebiliyor. Bazı insanların dikkati, akciğerler gibi belirli bir organa odaklanabilirken, sadece belirli bir hastalık için endişe duyma ya da ard arda hastalık semptomları gösterme gibi durumlar bu kişiler için endişe verici olabiliyor.
  • Doktor ziyaretleri: Endişeleri sebebiyle sürekli doktorlarını ziyaret edebilirler.

Hastalık hastalığı psikolojik belirtileri

  • Düzenli olarak hastalık hakkında konuşmak: Somatik semptom bozukluğu, insanların sağlıkları hakkında aşırı derecede konuşmasına neden olabiliyor.
  • Tutku: Olası hastalıkların belirtilerini internette aramak için çok zaman harcayabilirler.
  • Test sonuçlarına rağmen devam eden endişe hali: Tıbbi testler negatif geldiğinde bile kişi rahatlama göremeyebilir. Hatta testlerde devamlı olarak hiçbir şey çıkmamış olması durumu daha da kötüleştirebilir. Hastanın korkuları artabilir, gerçekten semptom gösterse de buna kimse inanmayabilir ve yaşanan problem başarılı bir şekilde teşhis edilip tedavi edilemeyebilir.
  • Doktordan kaçınmak: Bu bozukluğa sahip bazı kişiler, ciddi bir hastalıkları olduğunu öğrenme korkusuyla tıbbi müdahaleden kaçınabilirler.
  • Diğer insanlardan kaçınma: Sağlık riski oluşturabileceğini düşündükleri insanlardan, yerlerden ve faaliyetlerden de kaçınabilirler.
  • Uzun sürmesi: 6 aydan uzun süren bir hastalık korkusu, somatik semptom bozukluğunun bir işareti olabilir.

Hastalık hastalığı (Hipokondriyazis) nedenleri nedir?

Peki, sürekli kendini dinleme hastalığının altında yatan nedenler nelerdir? Kesin nedenler bilinmese de bazı olası faktörler söz konusu olabilir. İşte hastalık hastalığı nedenleri:

  • Yanlış düşünce ve inançlar: Vücudun nasıl çalıştığının yanlış anlaşılmasıyla bağlantılı fiziksel duyumların yanlış anlaşılması.
  • Aile öyküsü: Hipokondri sahibi yakın akrabası olan kişilerin bu sendromu kendilerinde geliştirmesi daha olası olabilir.
  • Geçmiş deneyimler: Geçmişte kötü sağlık deneyimleri olan kişiler, tekrar hastalanma konusunda orantısız bir korku geliştirmeye daha yatkın olabilir.
  • Diğer durumlarla bağlantılar: Diğer psikiyatrik bozukluklar somatik semptom bozukluğuyla ilişkilendirilebiliyor. Hipokondri hastalarının yüksek bir yüzdesinde ayrıca majör depresyon, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk veya yaygın anksiyete bozukluğu bulunabiliyor.

British Journal of Psychiatry’de yayınlanan bir araştırma, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) gibi somatik semptom bozukluklarında kişinin güvence aradığı için sürekli kontrol ihtiyacı yaşayabildiğine işaret ediyor. Uzmanlar bu güvenlik davranışlarının, bir refah duygusu ve gelecekle ilgili kesinlik sağlamayı amaçladığını düşünüyor. Yine de bu, azaltılması gereken sorunları daha kötü bir hale getirebiliyor. Kaygı düzeylerini yüksek tutarak ve korkuların yok olmasını önleyerek kişi, dikkatini bazı korkunç olası felaketlere odaklayabiliyor.

Semptom gösteren çoğu kişi, bir akıl sağlığı uzmanına görünmek yerine korktukları sağlık durumları hakkında aile doktorlarına başvurma eğiliminde olduğundan, hiçbir zaman somatik semptom bozukluğu tanısı alamayabiliyor.

Hastalık hastalığı ne kadar sürer?

Hipokondrisi olan bir kişi, aylar veya yıllar boyunca hasta olmaktan endişe duyabilir ya da bazı dönemlerde bunu hiç düşünmeyebilir. Hastalık anksiyetesi bozukluğu geçici olan hastaların, psikiyatrik sorunları veya şiddetli anksiyete bozukluğu olma olasılığı daha düşük olabilir ancak tıbbi sorunları olma olasılığı genelde daha yüksektir.

İyileşme, daha yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip kişilerde daha yaygın olabilir. Bir hastada ayrıca depresyon veya anksiyete varsa ve tedaviye iyi yanıt veriyorsa, iyi bir sonuç görme olasılığı da yine yüksek olabilir. Somatik semptom bozukluğu nispeten yeni bir bozukluk olduğundan konuyla ilgili oldukça az sayıda istatistik ve deneysel araştırma mevcut.

Hastalık hastalığı ne zaman başlar?

Hastalık hastalığı veya hipokondriyazis, genelde erken yetişkinlik döneminde başlayabiliyor. Ciddi bir hastalıktan kurtulma sırasında veya sevilen birinin hastalanmasından, ölmesinden sonra ortaya çıkabiliyor. Bazen altta yatan tıbbi bir durum da bunu tetikleyebiliyor. Örneğin, kalp rahatsızlığı olan bir hasta, potansiyel bir kalp rahatsızlığı belirtisi yaşadığında en kötü senaryoyu aklına getirebiliyor.

Yoğun stres veya bir hastalık hakkında çok fazla bilgiye maruz kalmak da diğer faktörler arasında sayılabilir. Bazen kişi, özellikle de ebeveynlerine dair erken bir kayıp yaşadıysa ebeveynlerini kaybettiği yaşa yaklaştıkça sağlığı hakkında aşırı derecede endişelenmeye başlayabilir.

Akıl sağlığı uzmanları, hipokondriyazis yaşayan kişilerin genellikle öz-eleştirel veya mükemmeliyetçi insanlar olabildiklerini belirtiyorlar, “sağlığı” tamamen ağrı veya rahatsızlık yokluğu olarak algılayabiliyorlar.

Hastalık hastalığı tedavisi

Tüm psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi hastalık hastalığı tedavisinde de klinik psikolog ve psikiyatrlardan yardım alınmalıdır. Bilimsel çalışmalar, bilişsel davranışçı terapinin (CBT) hipokondri tedavisine yardımcı olabileceğine ışık tutuyor.

Bilişsel davranışçı terapi, hastanın korkularını rasyonalize etmesine yardımcı olabilir ve doktor tarafından reçete edilmesi kaydıyla hipokondriyazis tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar kaygı düzeyini azaltabilir. Bununla birlikte kahve, alkol, tütün gibi uyarıcılardan kaçınmak, meditasyon yapmak, sağlıklı beslenmek gibi yaşam alışkanlıkları edinmek de faydalı olabilir.

Elbette herhangi bir ilaca ya da tedaviye başlamadan önce mutlaka alanında uzman bir hekime başvurulması gerekir. Hekiminiz sizi doğru yönlendirecek ve en uygun tedaviyi uygulayacaktır.

Ne zaman doktora gitmeli?

Tüm bu semptomlar, sağlık sorunlarıyla ilişkili olabileceği için birinci basamak bir mutlaka bir tıp doktoruna görünmektir. Doktorunuz fiziksel bir hastalığınız olmadığından eminse ve hastalık anksiyetesi bozukluğunuz olabileceğini düşünüyorsa sizi bir klinik psikologa / psikiyatra yönlendirebilir.

Hastalık hastalığı nasıl önlenir?

Günümüzde hastalık hastalığı (hipokondriyazis) hakkında kısıtlı bilimsel araştırma olduğu için çok az şey biliniyor. Bu yüzden tam olarak nasıl önlenebileceğini söylemek zor. Ancak yine de bazı sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve yöntemlerle zihinsel sağlığınızı destekleyebilirsiniz. Bunun için:

  • Anksiyete ile ilgili sorunlarınız varsa semptomların kötüleşmesini ve yaşam kalitenizi bozmasını önlemeye yardımcı olmak için en kısa sürede profesyonel destek alabilirsiniz.
  • Sizi strese sokan şeyleri ve stresin vücudunuzu nasıl etkilediğini tanımayı öğrenebilirsiniz. Düzenli olarak stres yönetimi ve gevşeme teknikleri uygulayabilirsiniz.
  • Semptomların kötüleşmesini önlemek için doktorunuzun önerdiği tedavi planına bağlı kalmalısınız.
  • Sağlıklı ve dengeli beslenebilir, düzenli egzersiz yapabilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam tarzı, size sadece fiziksel sağlık getirmez; bununla birlikte zihinsel sağlığınızı da geliştirebilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak
Healthline
Webmd

İlginizi çekebilir: Zihninizi canlandırmanıza ve zihinsel enerjinizi yükseltmenize yardımcı olacak öneriler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale