X

Sağlıklı ilişkiler için bilimsel araştırmalara dayanan öneriler

İlişkinizi zaman zaman birçok çift gibi siz de gözden geçirmeye ihtiyaç duyuyor musunuz? Nelerin yolunda gittiğini, nelerin üzerinde partnerinizle birlikte çalışmanız gerektiğini düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu konuda size yol gösterecek bilgiler işinize yarayabilir. İlişkiler evrildikçe; çiftler büyümeye, gelişmeye, farklı deneyimler kazanmaya devam ettikçe partnerlerin arasındaki diyaloglar, davranışlar ve tutumlar da değişmeye başlayabiliyor. Durum böyle olunca da ilişkinin dinamiği ve devamlılığı hakkında çıkarımlar yapmak her iki taraf için de zorlaşabiliyor. Bu yazımızda Gottman araştırmalarından yola çıkarak uzun ömürlü ilişkilerin sinyallerini ve farklı bilimsel kaynakların sağlıklı ilişkiler için önerdiği ipuçlarını siz değerli Uplifers okuyucuları için bir araya getirdik.

Gottman araştırmalarına göre uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri

İlişkilerle ilgili araştırmalara meraklıysanız, bu konuda çalışmalarınızı yaparken Gottman ismine mutlaka denk gelmişsinizdir. Gottman Enstitüsü‘nün kurucuları ve dünyaca tanınan önde gelen ilişki uzmanları olan psikolog John Gottman ve Julie Gottman, araştırmalarıyla aşk ve ilişkiler üzerine birçok bilinmeyeni gün yüzüne çıkarmayı ve çiftleri aydınlatmayı başarıyor. Yazımızın bu bölümünde John ve Julie Gottman’ın sayısız araştırmadan yola çıkarak derledikleri ‘sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri’ni bir araya getirdik.

1. Güven ve bağlılık

Birçoğumuz ilişkilerin temelini güvenin oluşturması gerektiği konusunda hem fikir olabiliriz. Gottman çiftine göre de ilişkinin olmazsa olmazı güven. Öyle ki bu durumu şu sözler ile ifade ediyorlar: “Zor zamanlarda partnerinizin sizin için orada olacağını bilmek, zaman zaman hatalar olsa da güveni sarsmadan devam edebilmek çok önemli.” Benzer bir şekilde bağlılığın da ilişkilerin sağlam temelli olabilmesi için kritik olduğunu belirten ve aslında çok basit bir durum olduğunu vurgulayan Gottman çifti, “Partnerinizle yoldan sapmadan bir ömür boyu sürecek bir yolda olduğunuzu bilmek basit bir gerçektir.” diyerek güven ve bağlılığı tek bir kapsayıcı başlık altında birleştiriyorlar.

2. Aşk haritaları

John ve Julie Gottman’ın “love maps” olarak tanımladığı Türkçe’ye aşk haritaları olarak çevirdiğimiz bu kavram, partnerinizin iç dünyasını gerçekten anlamanız gerektiğine odaklanıyor. Onun duygularını, ihtiyaçlarını, anılarını, önceliklerini, favori rengini, en sevdiği yemeği ve aklınıza onunla ilgili gelen bir sürü sorunun cevabını bilip bilmediğinizi sorguluyor. Gottmanlar, partnerlerin birbirlerini ‘gerçekten’ tanımaları, zamanla gelişip büyümeleri için bunun çok önemli olduğuna dikkat çekiyorlar. Bir düşünün, mesela eşinizin en sevdiği oyunu biliyor musunuz?

3. Sevgi ve hayranlık

İlişkilerin temelini güven ve bağlılık oluştursa da çiftlerin birbirlerine karşı hissettikleri sevgiyi, aşkı, beslediklerini hayranlık duygusunu da göstermelerinin de en az temeli oluşturan unsurlar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman çifti, “Sadece hissetmek yetmez, kelimelerle ya da dokunarak da partnerinize duyduğunuz hayranlığı belirtmelisiniz.” diyor. İlişkinizin başlarında çok söylemiş olsanız da her zaman sevginizi ifade eden sözler söylemeye devam etmeyi unutmayın. 😊

4. Tepki verme

Eşiniz veya sevgiliniz bir durum ile ilgili yorum yaptığında ya da size, ortama bir şeyler söylediğinde nasıl tepki veriyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Söylediklerini çoğu zaman duymazdan mı geliyorsunuz, meşgul olduğunuz şeyle ilgilenmeye devam mı ediyorsunuz yoksa odağınızı onun söylediklerine mi yöneltiyorsunuz? Gottman araştırmalarında ortaya çıkan bir diğer önemli unsur ise çiftlerin birbirlerinin söylemlerine karşı tepkisiz kalmamaları.

5. Çatışma yönetimi

Çatışmalar ilişkilerin ayrılmaz bir parçası. Zaman zaman her çift çeşitli sorunlarla başa çıkmak ya da anlaşamadıkları bir konuyu çözüme kavuşturabilmek için çatışmaların öznesi olabiliyor. İlişkilerin başarılı olmasının sırrının çiftlerin çatışmalarını nasıl yönettikleri ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan John ve Julie Gottman, eleştiriyi, duyguları, ihtiyaçları uygun bir şekilde dile getirmenin önemine dikkat çekiyor.

İlginizi çekebilir: Tartışma şekillerine göre ilişki türleri: Hangi tip çiftler, çatışmaların üstesinden nasıl gelir?

6. Onurlandırma

Partnerlerin birbirlerini onurlandırmasının en az çatışmaları yönetebilmek kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, çiftlerin birbirlerinin hayallerini, hedeflerini, başarılarını onurlandırmalarının aralarındaki uzlaşmayı ve şefkat duygusunu besleyeceğine vurgu yapıyor.

7. Ortak anlam

Hayatta partnerinizle aynı amaca sahip olmak zorunda değilsiniz. Ancak, Gottman çifti, partnerinizle bireysel amaçlarınız ve anlam duygunuz hakkında konuşmanızın aranızdaki bağı güçlendireceğine dikkat çekiyor. Çiftlerin birbirlerinin yaşam amaçlarını bilmelerinin birbirlerini desteklemelerini ve paylaşımlarını kuvvetlendirmelerini artıracağını belirtiyor.

8. Özgünlük

Tüm bu yukarıda bahsedilen maddeler birer gösterge niteliğinde olsa da Gottman çiftine göre çiftlerin bunları bir kontrol listesi olarak kullanmaması gerekiyor. Her ilişkinin dinamiğinin ve ihtiyaçlarının farklı olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, ilişkilerin nasıl ilerlediği konusunda partnerlerin tüm bu göstergelere kılavuz olarak başvurmasının katkı sağlayacağını ama var veya yok gibi katı yaklaşımlarda da bulunmamalarını öneriyor.

İlişkinizi gözden geçirdikten ve bazı pürüzlerin olduğunu fark ettikten sonra ilişkinizi iyileştirmek, partnerinizle olan paylaşımlarınızı güçlendirmek için yazımızın bilimsel araştırmalara dayanan önerilere yer verdiğimiz kısmına aşağıda göz atmak isteyebilirsiniz.

Bilimsel araştırmalara dayanan ilişki önerileri

Yukarıda bahsettiğimiz tüm sinyalleri gözden geçirdiğinizde ilişkinizde telafi etmeniz gereken hatalar veya iyileştirilmesi gereken alanlar olduğunu düşünüyorsanız size bu konuda yol gösterebilecek farklı bilimsel araştırmalara dayanan önerileri inceleyebilir; uzun soluklu ve sağlam temelli ilişkiler inşa edebilirsiniz.

1. Gerçeklerle yüzleşin

Gerçeklerle yüzleşin ve ilişkinizdeki doğruları düşünün. İlişkinizi her yönüyle irdeleyin. Duygularınızı, düşüncelerinizi, karşınızdaki insanın düşüncelerini, duygularını ve dış bağlamları düşünün. Eğer bunları düşünürken korkuyor veya kaçınıyorsanız, daha çok odaklanmaya ve gerçeğe ulaşmaya çalışın. Kaçındığınız duygu ve düşünceler, kendinizle ilgili kabullenmekte zorluk çektiğiniz gerçekler, ilişkinizi gelecekte en çok zedeleyecek olanlardır. Bu sebepten dolayı gerçeklerle doğrudan yüzleşmek hem kendiniz hem de ilişkinizin uzun dönemde sağlığı için oldukça önemlidir.

2. Karşınızdakini kendiniz gibi görmeyin

İlişkideki en büyük tehlikelerden biri karşınızdaki insanın da sizin gibi hissettiğini ve düşündüğünü sanmaktır. İnsanlar genellikle çok yakın olduğu kişileri kendileri gibi gördüklerinden farklı düşünebileceklerini kabullenmek istemezler. Bu, bizi yanılgıya düşürerek ilişkide problem yaratabilir. O yüzden, herkesin farklı olduğunu, partnerinizin sizden farklı duygu ve düşünceler ile aynı konuya yaklaşabileceğini aklınızın bir köşesine koyun.

3. Anlatma kültürüne sahip olun

Anlatma kültürü edinin. Anlatma kültürü; bir iletişim stratejisi olup karşınızdaki insana karşı duygularınızı, düşüncelerinizi, problemlerinizi açıkça dile getirmek anlamına gelir. Bilmesini isteyeceği bilgileri karşınızdaki kişiyle paylaşın. Örneğin; partnerinizin size sarılmasını istiyorsanız, size sarılmasından hoşlandığınızı söyleyin. Anlatma kültüründe önemli olan karşı taraftan beklenti içerisine girmemektir. Siz karşı tarafa sarılması gerektiğini söyleyin, bırakın o istediği zaman size sarılsın. Siz duygu ve düşüncelerinizi, hayallerinizi dile getirin, yeter.

4. İletişim bariyerlerini kaldırın

Açık ve dürüst bir iletişim sağlamak için iletişim bariyerlerinizi kaldırın. Konuşmaktan zevk aldığınız konuları düşünün ve daha çok bu konular hakkında konuşun. Aranıza iletişiminizi sınırlandıracak engeller eklemeyin.

5. Birbirinizin duygularını dinleyin

Birbirinizle sohbet ederken yalnızca söylenenlere değil, o kelimelerin altında yatan duygulara da odaklanın. Partnerinizin stresli, üzgün, şaşkın, mutlu, neşeli olup olmadığını anlamaya çalışın. Onun ses tonuna, beden diline ve kullandığı kelimelere dikkat edin. Bu önerileri takip ettikçe karşınızdaki insanı duygusal olarak anlama seviyeniz artacak ve vereceğiniz tepkilerle sağlıklı ve mutlu ilişkinin kapılarını açabildiğinizi göreceksiniz.

6. Karşı tarafa güvenin

Her zaman aklınızın bir köşesinde ilişkinizdeki güven seviyesini değerlendirin. Karşınızdaki insana ne kadar güveniyorsunuz? Hayalinizde idealize ettiğiniz güvenilir insan modeliyle karşınızdaki insan ne kadar örtüşüyor? Eğer arzuladığınız gibi bir ilişki istiyorsanız, karşınızdaki kişiye karşı açık olmalısınız. Güven ortamı oluşturacak hareketlerde bulunarak karşı tarafın güvenilirliliğine dair bilgi sahibi olabilirsiniz. Karşınızdaki insana karşı açık olun, sırlarınızı, zaaflarınızı cesurca dile getirin. Eğer karşınızdaki insan da aynı şekilde davranıyorsa ilişkinize kendinizi adayabilirsiniz. Eğer aynı şekilde davranmıyorsa, ilişkiye olan bağlılığınızı yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir.

İlginizi çekebilir: İlişkide güven sorunu ve başa çıkma yolları

7. Birbirinizin sınırlarına ve özeline saygı gösterin

Güven ortamının bir başka önemli durumu da karşınızdaki insanın sınırlarına ve kendi özel yaşamı olmasına saygı göstermektir. Teknolojik gelişmeler insanların birbirlerini takip etmesini sürekli irtibat halinde kalmasını oldukça kolaylaştırdı. Yine de, birbirinize özel alan bırakarak ve karşınızdaki insanı istemediği ortamlara sokmayarak ilişkinizi mutlu bir şekilde sürdürebilirsiniz. Birbirinizin sınırlarına saygı gösterme ve özel alan bırakma karşılıklı güvenin oluşması için oldukça önemlidir.

8. Sağlıklı tartışmalar içerisine girin

Evet, tartışmak aslında ilişkilerde sağlıklı bir durumdur. Eğer bir ilişkide hiç kavga etmemeyi umuyorsanız, mükemmel bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz, çünkü muhtemelen ilk kavganız son kavganız olacaktır. Onun yerine, tartışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesinin stratejilerini öğrenin ve suçu işlemeden önce partnerinizle konuşun. Bir tartışmaya başlarken karşı tarafı ve ilişkiyi ne kadar önemsediğinizin altını çizin. Gerçeklerden ve tartıştığınız konu hakkındaki duygularınızdan bahsedin. Birbirinizi suçlamak yerine karşınızdaki kişinin hareketlerini yorumlamaya çalışın. Hata yaptığınızda içtenlikle özür dilemekten çekinmeyin ve bu konuda rahat olun. Geçmişe takılı kalmayın. Her tartışmanın sonunda tartışma nedeniyle gerilen duygusal bağlarınızı yeniden iletişime geçirmeye odaklanın.

9. Kendi amaçlarınızı belirleyin

Başkaları için değil kendi isteğinizden dolayı bir ilişki içerisinde olduğunuzu unutmayın. O yüzden ilişkide ilk olarak kendi amaçlarınızı belirleyin. Kendinize karşı dürüst olun ve kalbinizle ve mantığınızla düşünerek bir ilişkide ne istediğinizi değerlendirin. Karşınızdaki insanın ihtiyaçlarının ve isteklerinin sizinkilerden baskın olmasına izin vermeyin. Anlatma kültürü esnasında ilişkideki ihtiyaçları ve istekleri paylaşıp karşınızdaki insanı da size karşı açık ve dürüst olmak konusunda cesaretlendirebilirsiniz. Aksi halde, bu durum aranızın bozulmasına ve mutlu ve uzun ilişkinizin altüst olmasına neden olabilir.

10. Uzlaşın

Birbirinizin ihtiyaçlarını dengeleyin. Anlaşmazlık durumlarında da ortak noktada buluşmaya çalışın. Uzlaşma kabiliyeti, mutluluğun ve uzun ilişkilerin anahtarıdır. Bugünün toplumunda bireysellik ön plana çıkabilir; ancak bir ilişkinin yürümesi için bireysellikten çıkıp karşınızdaki kişinin perspektifini, düşüncelerini ve duygularını da anlamanız gerekir. Unutmayın, gerçekten yapıcı bir adımla yaklaştığınızda her şeyi daha kolay çözüme ulaştırabilirsiniz.

Kaynak: lifehack.org, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Mutsuz ilişkinin sinyalleri: Sağlıksız bir ilişkide olduğunuzun 20 göstergesi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale