Ultra maratonla geçen bir hafta sonunun ardından

İnsan üzülür mü “Keşke 30 kilometre değil de 50 kilometre koşsaydım” diye? Üzülürse de normal değil midir? Peki o zaman normal olan nedir? Bence nerede bulunduğuna bağlı olarak üzülebilir elbet…

Peş peşe geçtiği yerlerden ikisinin ismi Memnuniye ve İkramiye ise daha neler neler görecektir kim bilir ileride?

Ultra hafta sonunun ardından
Sapanca’ya gidince Memnuniye ve İkramiye’yi de görmek lazım.

Etrafta okul yoksa ve buna rağmen tabelada “Yavaş, çocuk çıkabilir” yazıyorsa, o çocukları ille de tanımak ister. “İş makinesi çıkabilir” yazısıyla karşılaşmadığına tekrar tekrar şükreder.

Ultra hafta sonunun ardından
Sapanca ve civarı, naifliğiyle büyülüyor.

Bir badem yer ki kekiğe bulanmış, böyle bir tadı daha önce ağzıyla buluşturmamış. Ağaçtan elmayı kopartır, kekremsi tadına bayılır, ısırır da ısırır.

Yeşile, sarıya, maviye doyar ve elbette daha fazlasını arar.

Ultra hafta sonunun ardından
Bu maraton doğanın tüm renklerine doymanızı sağlıyor.

Daha fazlası bizleri doğada bekliyor. Sessiz sakin bekliyor, keşfedilmek istiyor, korunmak istiyor, tüm masumiyetiyle, güzelliğiyle bekliyor.

Sapanca Ultra Maratonu büyüledi

Frig Vadileri Ultra Maratonu’ndan beri sıkı takipçisi olduğum Unlimited Academy, geçtiğimiz Cumartesi günü de Sapanca Ultra Maratonu ile büyüledi bizleri. Başarılı parkur seçimi, yeme-içme konusundaki cömert davranışları, finish’e farklı bir hava kazandıran tavırlarıyla yepyeni bir ultra maratona kavuşmuş olmanın sevinci birbirine karıştı.

Belki de ilk kez finish‘e geldiğimi anlayamadım. Zannettim ki orada bir topluluk piknik yapıp, eğleniyor. Baktım, baktım, anlamadım ve seslendim: “Doğru mu geliyoruuum?”

Ultra hafta sonunun ardından
Sapanca Ultra Maratonu’un finish çizgisinin olduğu yerde piknik başlıyordu.

Zaten 22 kilometre durmadan tırmanmışım, bundan sonra boş yere minik bir kum tepesine bile tırmanamazdım ve neyse ki doğru gelmiştim.

Tablo gibi bir parkur

Koşunun son 1 kilometresi Van Gogh tablolarından fırlamıştı. Gel de şimdi 50 kilometre koşmak isteme?

Ultra hafta sonunu ardından
Sapanca bölgesi insana Van Gogh tablolarını anımsatıyor.

Tüm bunları yaşadıktan sonra bir kez daha düşündüm: Ben mi normal değilim, kendini dört duvar içerisine kapatan mı?

Eğer delilik böyle bir şeyse de ben varım buna. Haydi gelin, hep birlikte delirelim. Mesela eylül ayında Afyon’da

Ultra hafta sonunun ardından
Bir sonraki ultra maraton Afyon’da

Maillerinizi bekliyorum. Hareketli yaşam, yardımseverlik koşusu, iyilik peşinde koşmak… Hangi konuda isterseniz yazın. Ben buralardayım.

[email protected]

Kıvanç Ergun Koşucu
Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz ... Devam