X

Tüm cevaplar sende gizli: Bedeninin bilgeliğini ne kadar dinliyorsun?

Ne gariptir insan bedeni ve onun doğası. Bugün hala bilim bu organizmayı ve onun işleyişini çözebilmek için çok çeşitli araştırmalar yapıyor. Fakat şöyle de bir gerçek mevcut. Bu organizmayı ve işleyişini bil ya da bilme, sana çeşitli işaretler vererek uyarmaya ve durumu düzeltmeye çalışıyor. Yani insan bedeninin kendine ait bir bilgeliğinin olduğunu düşünmekteyim. Bu bilge yapıyı ne kadar dinliyorsun?

İnsan olmanın belki de en güzel yanı her bireyin bedeninin tek ve eşsiz olması. Tek yumurta ikizi bireylerde bile her ne kadar %100 aynı genetik kod bulunsa da bu iki bireyin bedenleri çevresel uyarı ve yaşam tarzları ile tamamen aynı olmamaktadır. Bu eşsiz yapı her uyarı ile sürekli değişmekte ve yeniden şekillenmektedir.

Günümüzde herkes taşıdığı genetik miras çerçevesinde bir vücut yapısına sahiptir. Fakat bu edilgen söyleme tamamen bağlı kalmak zorunda mıyız? Benim cevabım kesinlikle “HAYIR”. İnsan her ne kadar belli bir genetik zemin taşısa da, bedensel kaderi sadece genetik çerçevede yazılmamıştır. Vücuda verilen uyarılar doğrultusunda beden her an yeniden şekillenmekte ve değişmektedir. Bu değişimler hücresel düzeyden başlayıp görülür hale gelene kadar belli bir vakit geçtiğinden dolayı, sanki değişim olmuyormuş gibi bir algıda yaşıyoruz. Her yaptığınız hareket (yediğiniz, içtiğiniz şeylerden tutun da uykuda geçirdiğiniz saate kadar, bunların hepsi beden için bir harekettir), hatta her düşüncenize göre beden şekilleniyor ve değişiyor. Kısaca bedenimiz 7/24 verdiğimiz ya da maruz bıraktığımız etkenlere göre yeniden ve yeniden şekilleniyor. Söylediklerim gözünüzü korkutmasın. Evet beden sürekli şekilleniyor, değişiyor ve bunun önüne geçemiyoruz. Fakat güzel haber ise bunun için yapabileceğimiz bir şeylerin olması.

Şimdi yaşadığınız hayatı gözünüzün önüne getirin. Hatta bir günün tamamında rutin olarak yaptığınız şeylerin hepsini kısaca not almanızı tavsiye ederim. Şimdi bu notlarınızı şöyle bir gözden geçirin ve bu yaptıklarınızın kaç tanesini, kendi bedeninizi düşünerek ve önemseyerek yaptığınızı bulun. Dürüstçe itiraf etmem gerekirse, Yoga yaşam tarzım olmadan önce günlük hayatımda bedenimi önemseyerek yaptığım şeylerin sayısı o kadar azdı ki kendi bedenime gereken özeni, şefkati ve saygıyı göstermiyordum. Bak bakalım sen ne kadar bedenine saygı duyarak onun için bir şeyler yapıyorsun?

Artık günümüzde sağlıklı yaşam ve bunun için yapılması gerekenler her yerde mevcut. Özellikle sosyal medya kullanıyorsanız, insanların bunun için yaptıkları ve önerileri sürekli karşımıza çıkıyor. Evet, bazen çok hoşumuza giden şeyleri görüp bir süre yapabiliyoruz fakat bunlar uzun soluklu olmuyor. Mesela herkes hayatında en az bir kere bir diyet programı ya da kısa vadeli bir egzersiz sistemi uygulamıştır. Bu yapılanlar çok güzel, ama ne yazık ki uzun vadede devamlı olmadığında çok da bir işe yaramıyor. Bedeniniz için gerekenleri kısa süreli detoks programları veya yaz vücudu için yapılan egzersizler ile değil, bir ömür boyu uygulanabilecek, sürdürülebilir bir yaşam tarzına çevirdiğinizde istediğiniz sonuçları almanız mümkün.

Kendimden de bildiğim üzere insan genç yaşlarda, bedeni çok sağlıklı iken birçok şeyi umursamadan, zaten pek bir sıkıntısı olmadığı için onu çok hırpalayarak kullanabiliyor. Bu süreçte de bedenin çok güzel bir telafi mekanizması olduğu için bunları düzeltebiliyor. Lakin belli bir noktada artık vücut bunları tolere edemediğinde çeşitli sistemler bozuluyor ve işte bu noktada hastalıklar ortaya çıkıyor. Sanki hastalıklar hep dışarıdan kaynaklanıyor gibi bir algı olsa da çoğu rahatsızlık ve hastalığın asıl kaynağı vücudun dışarıdan gelen etkileri artık düzeltecek gücü kalmamasıdır. Bu mükemmel organizma zaten doğru uyarılar ile harika bir şekilde çalışırken biz ona saygı duymadan zarar verebiliyoruz. Bunu sadece zararlı maddelerin vücuda alınması olarak düşünmeyin lütfen, vücuda gereğinden fazla yiyecek alınması bile onu hırpalıyor ve dengesini bozuyor. Bugün dünyadaki ölümlerin altında yatan en önemli sebeplerinden birinin obezite olması da bir tesadüf değil sanırım.

Benim amacım kimseye nasıl yaşaması gerektiğini söylemek, şunu yapmak doğru, şunu yapmak yanlış diye öğütler vermek değil. Sadece kendi bedeninin farkındalığını ve onun uyarılarını göz önüne alman gerektiğini hatırlatmak. Zaten bedenin ona neyin iyi geldiğini biliyor ve seninle konuşuyor. Bedeninin sesini duymaya çalış ve dinle. Bedenin için neleri yapman, yapmaman ya da hayatındaki neleri değiştirmen gerekiyor?

Bedenine saygı duyarak yaşadığın sürece, o da seni daha rahat ve konforlu bir şekilde taşımaya devam edecek. Evet bir gün hepimiz vücutlarımızı bırakacağız ve enerji olarak yolumuza devam edeceğiz. Bu zaman zarfında bedeninle uyumlu bir şekilde, rahat ve iyi hissederek yaşamaya ne dersin?

Bedenine saygı duyduğun ve onu önemsediğin bir yaşam dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Yoga ile içe doğru bir yolculuk: Matın üzeri eşittir hayatın kendisi

Burak Ayhan: 1987 yılında, Akdeniz'in sıcakkanlı şehri Mersinde gözlerini dünyaya açan Burak, kendi kişisel öyküsüne başlamış. Herkes gibi kendi öyküsünün kahramanı olan bu şahıs, üniversitede tıp okumayı seçerek etrafındaki kişilere şifa vermeye niyetlenmiş. Sonrasında Radyoloji dalında uzmanlaşarak yolculuğuna devam etmiş. Fakat bu süreçlerde içinde hep bir şeylerin eksik olduğu duygusunu taşıyan kahramanımız, çeşitli kişisel gelişim seminerlerine, ruhsal öğreti danışmanlıklarına katılmış ve bu alanlarda bilgi sahibi olabileceği araştırmalar yapmış. Ta ki bir gün bütün öğretilerin dediği gibi "KENDİNİ BİL, KENDİNİ TANI" ifadesini uygulamaya ve gerçekten sadece kendi içine yönelmeye karar verip, meditasyon yapmaya başlayana kadar. Meditasyon yapmaya başlayıp kendini anlamaya ve tanımaya başladıkça, onun için süreç hızlanmış, işinin onu ifade etmediğine karar vererek işini bırakmış ve bir süre sonra da yolunu aydınlatan öğretmeni ile tanışıp YOGA yapmaya başlamış. Artık kendisi Yoga yolunda kendine giden bir yolcu. Bu yolda bir yandan öğretmeye devam ederken kendisi de bir yandan öğrenmeye, kendini keşfetmeye devam ediyor. İnsanlara artık bu yolla şifa vermeye ve aslında insanların kendi şifalarını bulmalarına destek oluyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale