X

Tarihin vahşi çocukları: Biyolojik kimlik insan olmak için yeterli midir?

Biyolojik kimlik başta genler olmak üzere madde, enerji, biyoloji kanunlarının denetiminde bir dizi biyolojik yapı taşına dayanılarak canlılar üzerinde yapılan tanımlamadır. Bu açıdan bakıldığında bir canlının, insan beyin yapısıyla aynı olan bir beyninin bulunması, ona insan dememiz için yeterlidir. Fakat biyolojik kimlik canlıların tanımlanmasında en önemli açıklamalardan biri olduğu halde sosyal kimlik tarafından desteklenmediği sürece insan kimliği için yeterli olmaktan çıkacaktır. Bunun en önemli örnekleri tarihin sayfalarında yerlerini alan Vahşi Çocuklar’dır.

Feral çocuklar olarak adlandırılan bu çocuklar doğduktan çok kısa bir süre sonra doğaya terk edilmiş ya da bazı hayvanlar tarafından kaçırıldıktan sonra hayatta kalabilmeyi başarmış ve yıllar sonra keşfedilmiş çocuklardır. Bu çocukların ortak özelliği biyolojik olarak tam anlamıyla insan kimliğine sahip olmaları ancak sonrasında bu kimliği koruyamayarak başka türlü bir evrim geçirmiş olmalarıdır.

Kurt Çocuklar: Amala ve Kamala

Hindistan’ın Batı Bengal bölgesinde 1920 yılında kurtlarla yaşarken bulunmuş olan Amala ve Kamala isimlerindeki iki kız çocuğu, vahşi çocukların en etkileyici örneklerinden biridir. O günlerde Kuzey Hindistan’da dini cemaatlerden sorumlu rahip Joseph Singh köylülerden zaman zaman geceleri kurtlarla birlikte ortaya çıkan ancak bir görünen bir kaybolan ve kurda benzemeyen hayaletler olduğunu duymuştur. Bunu duyan rahip köy halkını harekete geçirerek kurduğu bir araştırma grubuyla ormana doğru yola çıkar. Bu grup, ağaçların arasına yerleştirdikleri bir kulübede saklanarak geceleri gözlem yapmaya karar verir. Kurtların teker teker ortaya çıkmaya başladığı bir gecede, köylüler saklandıkları kulübede gözlem yaparken kurtlarla birlikte ortaya çıkan iki canlıya dikkat kesilirler. Bu canlıların gövdesi, kolları ve bacakları insana benzemekte başları ise gövdelerinin üzerindeki  bir top gibi gözükmektedir. Gözleri karanlıkta parlamakta ve insan gözüne benzememektedir. Yapılan gözlemler neticesinde dört ayak üzerinde koşan bu canlıların biri 1,5 biri 8 yaşında iki kız çocuğu olduğu anlaşılır.

Bu çocuklar hiçbir şekilde insan davranışı göstermez, üzerlerine giydirilen kıyafetleri parçalar, önlerine konulan çiğ etle beslenir, gökyüzünde ay yükseldiğinde ulumaya başlarlardı. 8 yaşındaki Kamala uzun süredir dört ayak üstünde durduğu için kol ve bacak boyu kısalmış uzuvlarıyla hayvan uzvuna benzemişti. Bu nedenle iki ayak üstünde duramamaktaydı. Hiçbir şekilde gülümsemez ve insanlarla birlikte olmaktan hoşlanmazlardı. Sadece korku duygulanımını yaşar ve yüzlerinden sadece bu duygu okunabilirdi. Çiğ et kokusunu normal bir insanın duyamayacağı mesafeden algılar, gözleri karanlıkta daha da keskinleşir ve göz bebekleri aynı kediler gibi yusyuvarlak olurdu. Kızları eğitmek için büyük çaba gösteren Singh’in tüm çalışmaları hem Kamala hem de Amala için başarısızlıkla sonuçlandı. Eğitiminin başlangıcında Amala hayatını kaybederken, Kamala ise hiçbir zaman tam anlamıyla eğitilemedi.

Kurt çocuk Shamdeo

1972 Mayıs ayında Hindistan’da Musafirkhana Milli Parkı’ında kurtlarla oynayan 4 yaşında bir erkek çocuğu bulunur. Uzun tırnaklara sahip, saçları normalden daha kalın ve hasırlaşmış, dizleri, dirsekleri ve avuç içleri nasırlarla dolu olan bu çocuğa Shamdeo ismi verilerek, bakılmak ve büyütülemek üzere Narayanpur Köyü’ne görütülür. Shamdeo sahip olduğu özelliklerle Amala ve Kamala’yı hatırlatmakta, aynen onlar gibi çiğ et parçalamaktan uzamış olan dişleri, kan gördüğü zaman kendisini tutamaması, vahşileşme ve hayvan yavrularıyla bütünleşme gibi özellikleriyle dikkat çeker. Tavuk avlamayı ve toprağın üzerinde çiğ olarak yemeyi seven Shamdeo hiçbir zaman konuşmayı öğrenemeyerek 1985 yılında hayatını kaybeder.

Kuş çocuk Vanya Yudin

2008 yılında Rusya’da sosyal hizmet danışmanları tarafından bulunan Vanya annesi tarafından kuşlarla dolu bir odaya kapatılmış ve yıllarca bu odada mahsur tutulmuştur. 2008 yılında keşfedilen kuş çocuk Vanya hiçbir şekilde insan iletişimine maruz kalmamış, konuşulmaya çalışıldığında ise sadece kuş sesleri çıkararak karşılık vermiştir. İnsanlarla iletişimi kontrol altında yavaş yavaş öğrenmeye başlamış ancak kuşlarla iletişim kurabilme becerisini hiçbir zaman kaybetmememiştir.

Maymun çocuk John

Ugandalı köylü Milly Sebba tarafından ormanda çalı ararken maymunlar arasında bulunan John, kendisine yaklaşılmak istendiğinde tıpkı bir maymun çevikliğiyle ağaca tırmanarak uzaklaşmıştı. Yakınlaşma girişimlerine yavaş yavaş cevap veren John’un, annesi ve babası öldürüldükten sonra ortadan kaybolan John Ssebunya olduğu anlaşıldı. Köylülerin hatırladığına göre anne ve babasını kaybettikten sonra ortada kalan John’a maymunlar yiyeceklerini getirmeye başlamış ve bir süre sonrasında John ortadan kaybolmuştu. Çocuk kayıplarının çok sık yaşandığı o yıllarda bu durum kimsenin dikkatini çekmemişti. Şu anda 21 yaşında olan John hala hayatta ve bir Afrika korosunda şarkı söylüyor.

Köpek çocuk Traian Caldarar

Trian Caldarar, annesinin eşi tarafından sürekli fiziksel şiddete maruz kalıyordu. Yaşadığı olaylardan dolayı kendisinin mi kaçtığını yoksa annesi tarafından mı ormana terk edildiği henüz aydınlatılamamıştır. Trian ortadan kaybolduğu zamanlarda yeni yeni konuşmaya başlamışken, tekrar bulunduğunda ise 7 yaşındaydı. Vahşi köpeklerle bir arada yaşarken karton bir kutunun içinde bulunan Trian, yaşından çok daha küçük gözüküyor ve köpek yemekleriyle besliyordu. Yemek bulamadığında hırçınlaşmaya başlayan ve havlayan Trian yemeğini yedikten sonra ise yerde kıvrılarak uyuyordu.

Orman kızı Rochom P’ngieng

13 Ocak 2007’de Kamboçya’nın Ratanakiri bölgesindeki köylülerin yiyeceklerini her gece çalındığını polise ihbar etmeleriyle ormanda yaşayan bir genç kadın bulundu. Araştırmayı yürüten polis memuru Ksor Lu Long bulduğu genç kadının kendi kızı olduğunu sırtındaki bir yara izinden tanıdı. Yıllar önce ormanda öküz otlatırken ortadan kaybolan Rochom köye geri getirilerek köy hayatına tekrar adapte edilmeye çalışıldı. Acıktığında ve susadığında ağzını gösteriyor ve kimsenin anlamadığı bazı sesler çıkarıyordu. Kendisine giydirilen kıyafetleri her seferinde yırtarak çıkaran Rochom Mayıs 2010’da ormana geri kaçtı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

And Dağları’nın keçi çocuğu

Daniel 1990 yılında And Dağları’nda bir keçi sürüsünün içinde bulundu. Ormanda 8 yıl yaşadığı anlaşılan Daniel sadece keçi sütü, yemiş ve ot ile besleniyor, dört ayağının üstünde yürüyerek tamamen hayvan davranışları gösteriyordu. İnsan iletişimine dair hiçbir tepki göstermeyen Daniel bulunmasının ardından kısa süre sonra tekrar kayıplara karıştı.

Ceylan çocuk

9 Eylül 1946 tarihli Life Magazin haberine göre bir grup avcı tarafından Suriye düzlüklerinde ceylanlar arasında bulunan bir erkek çocuğun fotoğrafı çekildi. Çocuk, ceylanlarla birlikte saatte 80 km süratle kaçtığından ancak Irak ordusunun jipiyle yakalanabilmişti. Çıplak halde bulunan ceylan çocuk çok zayıf gözükmesine rağmen şaşırtıcı bir şekilde kaslı ve güçlüydü. Hiçbir insan davranışı göstermeyen bu çocuk akıl hastanesine nakledildi. Yakalandıktan 9 sene sonrasına kadar yaşayan ceylan çocuk, kaçma girişimlerinin engellenmesi için her seferinde hapsedildi.

Köpek kız Oxana

1991 yılında 8 yaşındaki Oxana köpekler arasında yaşarken bulundu. Anne ve babası tarafından küçük yaşta köpekler arasına terk edilmiş olan Oxana dört ayağının üzerinde yaşıyor, yaklaşıldığında pençelerini gösteriyor ve bir köpekten ayırt edilemeyecek şekilde havlıyordu. Yoğun bir rehabilitasyon süreci geçiren Oxana ancak 5 yaş seviyesine kadar getirilebildi.

Vahşi çocuk örnekleri insan kimliğine sahip olmak ve insana has davranışlar sergilemek için biyolojik evrimin en karmaşık yapısı olan insan beyniyle doğmuş olmanın yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Vahşi çocuk örnekleri insan beyninin gelişmeye yönelik potansiyelinin olduğunun yanı sıra gerileme özelliğinin de olduğunu göstermektedir. Beynin öğrenme ve kopyalama özelliği sosyal hayatta insan davranışlarını öğrenmeyle sonuçlandığı gibi bu tür bir ortamın yerini doğa ve vahşi yaşam aldığında hayvan davranışlarını taklitle sonuçlandığını gözler önüne serer. 

 

İlginizi çekebilir: Nörobilimi kullanarak kötü alışkanlıkları bırakmak

Psikolog & Nörobilim Uzmanı Güliz Altınbaşak: Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümünden tam burslu olarak mezun oldu. Şu anda Dialectical Behavior Therapy (DBT) Turkey Danışmanlık Merkezi’nde Program Koordinatörü ve The Life-Co Wellbeing Merkezi’nde Mental Wellness Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. The LifeCo Wellbeing merkezi bünyesinde meditasyon odaklı olmak üzere mindfulness (farkındalık), duygu regülasyonu, stres yönetimi ve kişilerarası iletişim becerileri üzerine eğitim kampları düzenlemektedir. Ayrıca, savaş mağdurlarına yönelik mesleki eğitim, savaş sonrası travma ve formal eğitim projeleri yürütmektedir. Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Danışmanlık Merkezi’nde EMDR odaklı projelerde çalıştı. TOÇEV Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nda Psikolog ve Eğitmen olarak görev aldı. “Doğudaki Ebeveyn ve Çocukları Bilinçlendirme Projesi” kapsamında birçok ilde araştırma yaptı ve eğitimler verdi. Norveç, Azerbaycan, Slovenya ve İspanya’da “Dezavantajlı Grupların Bilinçlendirilmesi ve Hayat Şartlarının Yükseltilmesi” konusundaki projelerde Ülke Koordinatörlüğü yaptı. Maltepe Kapalı İnfaz Ceza Kurumu’nda hükümlülerle çalıştı. Aynı dönemde Avrupa Şafak Hastanesi’nde bağımlılık üzerine çalışmalar yaptı. Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nda gönüllü olarak görev alarak suça eğilimli çocuklar için çalışmalar düzenledi. “Erkek Homoseksüeller ve Heteroseksüellerin Suçluluk Utanç ve Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması” üzerine yaptığı araştırmayı 17. Ulusal Psikoloji Kongresi’nde, “Kanser Hastaları için Mindfulness Odaklı Mental Wellness” çalışmasını “VIII Ibero American Congress of Clinical and Health Psychology Congress” Porto Riko’da sundu.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale