X

Sürdürülebilir giyim: Yavaş moda anlayışını benimseyen 3 yerli marka

Geçen hafta hayranlıkla takip ettiğim iki Instagram hesabından bahsetmiştim sizlere. Hafta sonu “Neden yavaş modayı benimsemiş birkaç yerli firmadan bahsetmiyorum ki?” dedim kendi kendime ve geçtim bilgisayarın başına.

Başlamadan, yavaş ve hızlı moda nedir, biraz ondan bahsedelim.

Yavaş modanın ne olduğunu anlayabilmek için öncelikle hızlı moda tanımını anlamalıyız. Hızlı moda, 21. yüzyılda yaratılan ve moda akımının hızlı değişimine verilen addır. Doğamıza ve sağlığımıza zararlı, ucuz maliyetli kumaşlarla yapılan, hayvan ve insan haklarını pek de önemsemeyen, kısa ömürlü ve uygun fiyatlı ürünlerin yapıldığı, ismi gibi tüketimi de hızlı olan, ancak iş gezegenimizde çözünmeye geldiğinde isminin aksine oldukça yavaş hareket eden ve yıllarca doğamızda çözünmeyi bekleyen ürünlerin üretildiği bir moda akımıdır. Aslında bildiğimiz neredeyse tüm markalar hızlı modanın örneklerindendir diyebiliriz.

Yavaş moda ise, hızlı olan akranının aksine ortaya çıkmış, uzun süreli, yüksek kaliteli ve modası geçmeyecek ürünler ile bizleri buluşturan bir akımdır.

Yalnızca bu değildir elbette yavaş moda. Mesela çalışanlarının sağlığını ve iş güvenliğini dikkate alan, çalışanlarına adil bir ücretlendirme sunan bir kavramdır da aynı zamanda. Doğa dostu kumaşlar, materyaller kullanan, gezegenimize önem veren bir algısı vardır. Minimum israfla kullan-at politikasından ziyade sürdürülebilirliği benimseyip uzun ömürlü ürünler yaratmaktadır.

Zanaatkarlık yavaş modanın olmazsa olmazıdır, fabrikasyon ürünler değil, işinin ehli kişiler tarafından yapılmış doğal ve el yapımı ürünler sunmaktadır. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda da haliyle hızlı moda ürünlerine göre bizleri daha yüksek fiyatlı ürünlerle buluşturmaktadır. El emeği göz nurudur çünkü yavaş moda dediğimiz kavram. Hem bizlere hem de doğamıza iyi gelendir.

Bir yavaş moda örneği olan ve sevdiğim bir arkadaşımın yaratıcısı olduğu ilk markamız Chillax ile başlayalım. Chill ve relax kavramlarının birleşimi ile oluşan chillax kelimesi rahatlamak, sakinleşmek anlamına gelmektedir. 2017’de kurulmuş olan markanın ismi gibi ürünleri de bu mottoyu benimsemektedir. Rahatlığı ve şıklığı bir arada sunmasının yanında, her geçen gün geliştirdiği tarzı ve izlediği etik politika ile daha da sevilesi bir marka olduğunu söyleyebilirim sanırım. Ucuza seri üretim değil, adil ücretle çalıştırıp sınırlı sayıda özel dikim yapan bir küçük aile işletmesi.

Chillax ürünlerinin güzelliği bir yana, sıfır atık oluşturarak üretilen bu markayı hayran kalınası yapan en önemli şeylerden biri bana göre yapılan her “ilk” alışveriş için bir ağaç dikiliyor olması, bir diğeri ise doğa dostu bir paketleme sunması olabilir.

Hazır yaz da geliyorken, Figen’in ürünlerine göz atın derim. Bütçenizde bir ayarlama yaparak, tamamen sağlıklı kumaşlardan yapılmış ve uzun yıllar giyebileceğiniz bu tatlılıklara bir şans vermenizi öneririm.

İkinci paylaşmak istediğim marka ise One Square Meter. Doğayla barışık ve sürdürülebilirliği destekleyen malzemeler ile yalın ama şık tasarımlar sunan marka, atölyelerinde elde ve özenle yapılan uzun ömürlü ürünlerle bizleri buluşturuyor. Geri dönüştürülmüş veya dönüştürülebilir doğal malzemelerden üretilmiş paketlerde gönderdikleri tasarımlarında pamuk ve keten gibi doğal ve kaliteli kumaşlar tercih ediyorlar.

Markalarını “İyiyi, güzeli ve doğruyu yaratma yolunda çok çaba gösterdiğimiz kıymetli bir hikaye” şeklinde anlatan Zeynep ve Çağrı’nın Çalık Denim ile birlikte yaptıkları koleksiyon da, kendi koleksiyonları da incelemeye değer.

Paylaşmak istediğim bir diğer marka olan Hip and Happen etik üretim, sürdürülebilir moda ve sıfır atık felsefesiyle yola çıkan ve tamamen geri dönüştürülmüş kaynaklardan oluşan kumaş ve materyal kullanan bir yavaş moda markası. Marka kendini şu sözlerle anlatıyor: “Çevre ayak izimizin bilincinde, enerji ve su tüketiminde tasarruflu üretim anlayışımızla, üretici refahı ve doğal hammadde kullanımını gözeterek uluslararası standartlara uygun üretim yapıyoruz.

Tasarımlarında geri dönüşümlü polyester, organik pamuk (GOTS), sürdürülebilir viskon, tencel gibi doğaya zarar vermeyen kumaşlar tercih eden marka, toksik madde kullanımı olmadan dönüştürülebilir ürünleri ile dikkat çekiyor.

Unutmadan eklemek isterim ki, yavaş moda algısını benimsemiş tüm markaların bir ortak noktası varsa o da gereksiz yere alışveriş yapmadan ihtiyacınız olan kadarını almanız. Burada amaç, 10 tane aynı model t-shirt almaktansa, 2 tane ama yıllarca kullanabileceğiniz, gerekirse pahalı ama kaliteli ürünler almak, en önemlisi hem çalışanlarına, hem doğamıza, hem de doğadaki tüm canlılara değer veren, bulunduğunuz ülkedeki yerli ve küçük işletmeleri desteklemek.

Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.

İlginizi çekebilir: 2021’de kendimize ve dünyaya verdiğimiz zararı en aza indirelim mi?

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale