X

Stres ve beslenme ilişkisi: Stresli ve zor zamanlarda beslenme nasıl olmalı?

Son zamanlarda kendinizi her zamankinden daha stresli hissediyor musunuz? Muhtemelen cevabınız, çoğu insan gibi, evet. Gündelik hayatın baskıları yetmiyormuş gibi, ülkemizin güneydoğusundaki depremler nedeniyle yaşadığımız toplumsal travma, stres seviyelerini zirveye çıkardı. Stresin sağlığımız üzerinde zararlı etkileri olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte, stresli zamanlarda daha fazla abur cubur yemek veya sağlıklı beslenmeyi ihmal etmek de metabolik hasara yol açabilir. Bilim insanları, stresin beslenmeyi nasıl etkilediği konusuyla yakından ilgileniyor. Bu ilişkinin klinik olarak anlamlı olduğunu, ancak bu alanda yapılmış çok az sayıda araştırma bulunduğunu belirtiyorlar.

Örneğin San Francisco’daki California Üniversitesi’nde Profesör ve Psikiyatri & Davranış Bilimleri Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Elissa Epel, stresin yapay şeker eklenmiş içecekler ve unlu mamuller gibi besinlere yönelik dürtülerimizi tetiklediğini söylüyor. Stresli zamanlarda ayrıca tam gıda, meyve ve sebze alımını da azaltma eğilimindeyiz. Bu da daha yüksek insülin direnci, iç organ yağlanması ve tip 2 diyabet riskine yol açabilir. Konuyla ilgili yapılan bilimsel araştırmalar da kronik stresin beslenme davranışlarını olumsuz yönde etkilediğini gösteriyor. Peki stres ve zayıf beslenme kombinasyonunun sağlığımıza verebileceği zararı en aza indirmek için neler yapabiliriz?

Zor zamanlardan geçerken sinir sistemini yatıştıran, son derece besleyici olan besinlere ve eğer gerekliyse çeşitli besin takviyelerine yer vermek bir çözüm olabilir. Eğer beslenme konusunda sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız mutlaka bir uzmana başvurun.

1. Stressavar besinleri beslenmenize ekleyin

Kendinizi gergin hissettiğinizde stres düzeyini yönetmenin, hatta azaltmanın birçok yolu var. İşte bu noktada besin seçimleriniz tamamen yararınıza veya zararınıza olabilir. Çünkü bazı yiyecekler stres seviyenizi düşürebilir veya yükseltebilir. Bu yüzden kendinizi stresli, bitkin hissettiğinizde ne yediğinize özellikle dikkat etmelisiniz. Journal of Nutrition & Food Sciences dergisinde Haziran 2016’da yayınlanan bir incelemeye göre, sadece stresli olmak bile C vitamini, B vitamini, selenyum, magnezyum gibi belirli besinlere olan ihtiyacınızı artırabilir! Strese bağlı olarak geliştirdiğiniz sağlıksız beslenme kalıpları, stres seviyenizi hızla yükseltebilir ve eğer bunları ele almazsanız, gelecekte çeşitli sağlık sorunları yaşama riskinizi potansiyel olarak artırabilir. Bu yüzden yoğun stresle mücadele ediyorsanız, cephanenizi aşağıdaki stres azaltan besinlerle doldurun.

  • Bitki çayları: Bazen stresi azaltmaya yardımcı olan, besin maddeleri değil, yiyecek veya içeceklerin uyandırdığı duygudur. Uzmanlar, sıcak bir fincan çay içmenin kendinizi daha sakin hissetmenize yardımcı olabileceğini söylüyor. Bununla birlikte lavanta ve papatya gibi bazı bitkiler de kendi başlarına rahatlatıcı bir etkiye sahipler. Bu yüzden bitki çayları, gevşemek için harika seçenekler olabilir.
  • Bitter çikolata: Yüksek kaliteli bitter çikolata, kimyasal ve duygusal etkileri yoluyla stresi iki farklı şekilde azaltabilir.
  • Tam tahıllar: Karbonhidratlar, ruh halini iyileştiren ve stresi azaltan bir hormon olan serotonin düzeylerini geçici olarak artırabilir. Serotonin seviyeleri bir kez arttığında, stres altındaki insanlar daha iyi bir konsantrasyona ve odaklanmaya sahip olurlar. Bu noktada tatlı patates ve tam tahıllar gibi sağlıklı, rafine edilmemiş karbonhidratları seçtiğinizden emin olun.
  • Avokado: Bildiğiniz gibi avokado, omega-3 yağ asitleri içerir. Bu sağlıklı esansiyel asitleri ise stresi ve kaygıyı azaltabilir, konsantrasyonu artırabilir ve ruh halini iyileştirebilir.
  • Balık: Özellikle ton balığı, somon, ringa balığı, uskumru, sardalya gibi yağlı balıklar, kalp sağlığını destekler ve omega-3’ler sayesinde depresyonun hafifletilmesine yardımcı olabilir.
  • Ilık süt: Yatmadan önce ılık süt içmek, daha iyi bir gece uykusu çekmek için asırlık bir ev ilacı. Araştırmalara göre, ılık süt psikolojik düzeyde olduğu kadar vücut üzerinde de rahatlatıcı bir etkiye sahip olabilir.
  • Kuruyemişler: Fındık, sağlıklı yağ asitlerinin yanı sıra B vitaminleri de dahil olmak üzere önemli besinlerle doludur. B vitaminleri ise sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır ve stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Badem, Antep fıstığı ve ceviz, kan basıncını düşürmeyi bile sağlayabilir. Geçmişte yapılan bir araştırmaya göre özellikle Antep fıstığı stres seviyelerini düşürmede rol oynayabilir.
  • Turunçgiller ve çilek: Bazı araştırmalar, yüksek C vitamini düzeylerinin stresi azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.
  • Probiyotikler: Sağlıklı bağırsak hormonlarını desteklemenin en iyi yolu, probiyotik adı verilen dost bakterilerden geçiyor. Probiyotikler bağışıklık sistemini güçlendirmeye, zararlı bakterilere karşı korumaya ve besinlerin sindirimini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Probiyotikleri süt ürünleri ve kefirden veya besin takviyeleri aracılığıyla alabilirsiniz.
  • Lifli gıdalar: Lif açısından zengin besinler bağırsak dostudur ve stresi azaltmada rol oynayabilir. Diyetinize daha fazla lif eklemek için fasulye, yeşil bezelye, çilek, badem, Antep fıstığı, keten tohumu, susam, lahana ve brokoli gibi birçok yeşilliği tüketebilirsiniz.

2. Dengeli beslenin ve öğün atlamayın

Stresi azaltmayı ve aynı zamanda vücudunuzun stresten daha az etkilenmesini umuyorsanız, bu en önemli tavsiyeyi unutmayın. Her 3-5 saatte bir düzenli bir şekilde beslenmek, kan şekeri seviyenizi dengelemeye yardımcı olur. Kronik bir şekilde düşük kan şekeri durumunda olmak ise vücudunuzda stres yaratır, bu da kortizolü artırabilir. Bu nedenle dengeli kan şekeri seviyelerinde olmak için günde 3 ana, 3 ara öğün şeklinde beslenmeye özen gösterin.

3. Stresi tetikleyen besinlerden uzak durun

Yukarıda listelediğimiz gibi B vitamini, omega-3 yağ asitleri, magnezyum, protein, probiyotik ve lif açısından zengin besinler vücudunuz için sadece sağlıklı olmakla kalmaz, aynı zamanda stresle mücadeleye de yardımcı olur. Buna karşılık, bazı yiyecekler de vücuttaki kortizol seviyelerini yükseltebilir. Vücudunuzda strese neden olabilecek besinler şunları içerir:

  • Alkol
  • Kafein
  • Yüksek şekerli yiyecekler
  • Kek ve hamur işi gibi basit karbonhidratlar
  • Soda

Ayrıca Anksiyeteyi tetikleyen gıdalar ve iyi oluşu destekleyen şifalı bitkiler yazımızı da inceleyebilirsiniz.

4. Gerekliyse stresi azaltan takviyeler kullanmayı düşünün

Kronik veya yoğun stres, fiziksel ve zihinsel olmak üzere sağlığınızın her yönünü olumsuz etkileyebilir. Yukarıda açıkladığımız gibi sağlıklı bir diyet -elbette bununla birlikte düzenli egzersiz ve kaliteli uyku gibi stratejiler- stresle mücadeleye kesin bir şekilde yardımcı olabilir. Cephaneliğinizde yer verebileceğiniz bir başka araç ise besin takviyeleridir. Hiçbir takviye sihirli bir hap olmasa da, bazı insanlar belirli takviyelerin kaygı düzeylerini düşürmeye ve uyku sorunlarını gidermeye yardımcı olabileceğini düşünüyor. Yine de besin takviyelerinin ilaçlarla aynı şekilde düzenlenmediğini unutmayın ve herhangi bir takviye almadan önce mutlaka doktorunuzla konuşun. İşte stresle mücadeleye yardımcı olabileceği düşünülen takviyeler:

  • Ashwagandha: Kış kirazı ve Hint ginsengi olarak da adlandırılan bu bitki, yüzyıllardır Ayurveda tıbbının ayrılmaz bir parçası.
  • L-Theanine: L-theanine, yeşil çayda bulunan bir amino asit. Diğer sağlık faydalarının yanı sıra rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğuna inanılıyor.
  • Magnezyum: Magnezyum, vücutta sinir ve kasların çalışmasından, protein ve kemiğin sentezlenmesine kadar onlarca işlemi düzenlemek için kullanılan bir mineral.
  • Melatonin: Epifiz bezinde üretilen bir hormon olan melatonin, hava karardığında salınıyor, bu nedenle iç saatinizin yolunda kalmasına yardımcı olabilir ve vücudunuzu uykuya hazırlar.
  • Rhodiola: Altın kök ve kutup kökü olarak da bilinen rhodiola rosea bitkisi, Kuzey Kutbu’nun yanı sıra Avrupa ve Asya’nın soğuk dağlarında yetişiyor ve araştırmalara göre strese çare olarak kullanılıyor.
  • Melisa: Melisa Orta Çağ’da Avrupa’da yaygın olarak bulunan, şimdilerde tüm dünyada yetiştirilen limon kokulu bir bitki. Geleneksel olarak hafif bir sakinleştirici madde olarak kullanılıyordu, şu anda ise olası kaygı önleyici etkileri araştırılıyor.
  • Valerian: Kediotu olarak da adlandırılan valerian Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da yetişen bir bitki. Sakinleştirici etkileriyle biliniyor ve uykusuzluk, kaygı ve depresyon gibi durumlar için yaygın bir besin takviyesi olarak kullanılıyor.
  • Kava: Kava, anavatanı Güney Pasifik olan ve biber ailesinin üyesi olan bir bitki.
  • Passiflora: Çarkıfelek çiçeği olarak da bilinen passiflora, Orta ve Güney Amerika’ya özgü tırmanarak büyüyen bir asma türü. Rahatlatıcı etkisiyle bilinen bu bitkiyi farklı formlardaki takviyelerde bulabilirsiniz.
  • 5-HTP: 5-HTP’nin açılımı, 5-hidroksitriptofandır. Bu bileşen, triptofan amino asidinden elde edilir. Afrika’da bulunan griffonia simplicifolia’nın tohumlarından elde edilen özler ile takviye gıdalarda yer alır. Beyinde ve sinir sisteminde kimyasal seratonin üretiminin artmasında etkili olduğu düşünülüyor.

Bu noktada Adaptojen nedir: Doğadan gelen şifa kaynağı adaptojen bitkiler ve mantarlar yazımızda ilginizi çekebilir.

Özetle, yemek sizin stres çözümünüzse ve çok stresli hissettiğinizde daha fazla yeme eğiliminde oluyorsanız yalnız değilsiniz. Aynı şekilde, zor zamanlarda iştahınız azalıyorsa ve beslenmenize daha az önem gösteriyorsanız da yalnız değilsiniz. Hepimiz strese farklı şekillerde tepkiler verebiliriz. Önemli olan bu tepkilerin son derece doğal olduğunu anlamak ve olabilecek en kısa sürede beslenmeyi doğru şekilde düzenlemek.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynaklar: nutrition.org, everydayhealth, clevelandclinic

İlginizi çekebilir: Stresli ve zor zamanlarda uykuya dalmak için neler yapabilirsiniz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale