X

Şöyle bir işimiz olamadı: Freelance çalışmanın kazandırdıkları ve zorlukları

Freelance çalışanların sayısı tüm dünyada gün geçtikçe artıyor. Gelecek projeksiyonlarına bakılırsa bu sayı artmaya da devam edecek. Örneğin 2019’un başında ABD’de 62 milyon freelance çalışan olduğu biliyor. Bu sayı son iki yıl içinde 5 milyon arttı. Tahminler, 2028 yılında yani 10 yıldan kısa bir süre içinde 90 milyona ulaşacağı şekilde.

Freelance çalışan sayısındaki artışın altında hem çalışan hem de işveren açısından birçok neden yatıyor. Çalışanlar daha serbest koşulları, sevdikleri işi istedikleri şekilde zamanlayarak yapmayı önceliklendirirken, işverenlere ise daha az vergi yükü ve daha esnek iş yapma modelleri cazip geliyor.

Elbette tablo her zaman bu kadar parlak değil. Freelance çalışmanın da kendi içinde zorlukları, çetin sınavları var. Tasarımcı Begüm Bahçecik de freelance olmayı tercih edenlerden. Yaptığı işi “Markalar için kurumsal kimlik tasarlama” şeklinde tanımlayan Begüm Bahçecik, çevresinden aldığı tepkileri şöyle özetliyor: “Freelance çalışmaya başladığımda en çok duyduğum şey şuydu: Şöyle bir işimiz olamadı. Keşke biz de senin gibi çalışabilsek.

Freelance çalışmanın zorlukları 

Freelance çalışmanın çok keyifli olduğunu ancak arka planda bu kadar da rahat bir ortam olmadığını söyleyen Begüm Bahçecik, freelance çalışmanın zorluklarını şöyle sıralıyor:

İş yükü ve zamanlama

Bir freelance tasarımcı ilk çalışmaya başladığında iş yükü ve zamanlama sorunuyla karşılaşır. Başlarda herkes hatalar yapabiliyor ancak tecrübe edindikçe hangi iş yükünü, ne kadar sürede gerçekleştirebildiğinizi müşteriye aktarmak gerekiyor.

Bütçeleme

İkinci zorluk ise bu iş yükü ve zamanlamadan doğan işe bir paha biçmek. Hem kendim hem de yeni başlayan diğer insanlardan en çok duyduğum şey “Begüm biz bu işi ne kadara yapmalıyız?” sorusu. Bu sorunun cevabını bulabileceğiniz bir kaynak yok. Buna kendiniz karar vermelisiniz. İlk başlarda olması gerekenden daha uygun fiyata iş yapmaya yönelebilirsiniz. Ama zaman ve tecrübeyle bunların hepsini bir dengeye oturtmak mümkün.

Müşteri yönetimi

Bir proje aldığınızda müşteriye nasıl davranmanız gerektiğini, işler yolunda gittiğinde veya gitmediğinde bunu nasıl aktarabileceğinizi zamanla öğreniyorsunuz. Müşterilerden de çok fazla şey öğreniyorsunuz. Tüm bunları yönetmek zaman ve çaba istiyor. Sabırlı olmak gerekiyor.

Motivasyon

İyi bir şey de yapsanız, kötü bir şey de yapsanız sizi motive edecek kimse yok. Freelance çalışıyorsanız kendinizi motive etmeniz gerekiyor. Bu aynı zamanda stresle kendi başınıza nasıl mücadele etmeniz gerektiğini gözlemleme fırsatı sunuyor.

Üretim

Bir ekip çalışmasında nasıl birbirinizi motive ediyorsanız veya rekabet edebiliyorsanız, freelance çalışırken bunu kendi kendinize bir şekilde sağlayabilmelisiniz. Daha iyisini yapmak, “Daha farklı nasıl yapabilirim?” diye düşünerek kendinize alanlar açmalısınız.

Ben neden freelance çalışıyorum? 

Peki bu kadar zorluğa rağmen neden tüm dünyada gün geçtikçe freelance çalışanların sayısı artıyor? Neden insanlar freelance çalışmaya yöneliyor? Begüm Bahçecik neden freelance çalıştığı sorusuna şöyle yanıt veriyor:

“Kreatif olmak her zaman aynı akışta veya aynı sürede gerçekleşmiyor. Çok iyi çalıştığım ve çok takıldığım, ilham aradığım zamanlar arasında kendime bir alan açabildiğim için freelance çalışmayı seviyorum. Bu beni daha verimli olmaya itiyor. İkinci olarak da müşterilerimi, markaları detaylı bir şekilde inceleyebilmek farklı bir bakış açısı katabiliyor. Onlarla vakit geçirebiliyorum.”

Begüm Bahçecik’in freelance çalışmak isteyenlere önerilerinin başında ise sabırlı olmak geliyor, “öncelik para değil, bir şeyleri öğrenebilme ve bağlantı kurmak olmalı” diyor. Begüm’ün altın değerindeki bir diğer önerisi ise freelance çalışmaya yakın çevreden başlamak. Begüm bunu şöyle detaylandırıyor:

“Ödeme, sözleşme, kendi haklarınız ve müşterinin haklarını koruma gibi konulara ileride daha fazla kafa yoracağınız için ilk başlarda ödeme alabileceğiniz, projelendirebileceğiniz işlere girmenizi tavsiye ederim.”

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale