X

Sevmekten ve sevilmekten korkuyor musunuz?

Korkaklarla dolu etrafımız. Sevilmekten korkanlar ile. En ufak sevgi kırıntısını gördükleri anda kendilerini ufak bir top böceğine çevirip yokuş aşağı yuvarlananlarla. Sevgide olanı yargılayanlarla.
Hepimiz bir noktada öyleyiz belki.
Sevgiden, sevilmekten korkuyoruz.
Sevildiğimize inandığımız yerlerde, bizi sevdiklerini söyleyenlerin elinde çok incindiğimizden belki, sevgiyi görünce kapatıyoruz kendimizi.
Bizi çok sevdiğini söyleyen ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, sevgililerimiz, yüreğimizdeki en derin acılara sebep ateşleri yakanlar oldular çünkü.
Ateşi yakana öfkelendik önce, sonra o ateşi yakanların ortak noktasına düşman olduk.
Seversen yanarsın!

Sevgi utanılacak, saklanacak bir şey oldu sonra. Birini sevdiğini söylemek, sevgini göstermek cesaret isteyen bir şey oldu, yaşamda her şey onun üzerine kuruluyken… İşte belki de bu yüzden özü reddediş de kolay oldu bizlere.
Varoluşun ham maddesinden kaçan, varoluşunu nasıl kucaklasın ki?

Herkes korkuyor ilişkilerden, ilişkilenmekten…
Sonunda acı var çünkü, sonunda bir ayrışma!
Öyle mi gerçekten?
İnsan sevdiğinden ayrışabilir mi? Madde dünyada ayrışsa bile, manen ayrışabilir mi?

Sevgiyi kontrol etmeye çalıştı insan. Kimi seveceğini, ne kadar seveceğini, ne süreler arasında seveceğini… Sandı sadece, kontrol edebileceğini sandı. Bu yüzden önce kendi ayrıştı, olandan, akandan, sevdiğinden, belki de kendisinden…
Ve aşk, bu kontrolü kırmak için gelen bir balyoz oldu insanlığa. Karşı koyulamaz, kontrol edilemez bir yerden, neyi kontrol ettiğini göstermeye çalıştı varlığa.
Kimin büyük olduğunu…
Bu da hem korkutucu, hem de kolay geldi insana, bir çarpışma olmadan, zorunda kalıncaya kadar kaçtı duygularından, duyumsamalarından.

İşte tam bu sebepten, sevginin, sevilme şekillerinin belirli tanımları gelişti. Kadının, erkeğin, ilişkide olanın nasıl davranması gerektiğine, neyin sevgi, neyin olmadığına, neyin değer, neyin değersizlik olduğuna, ilişkilenilecek olanın kriterlerine…
Olduğu hali görmeye engel her tür listeye.
Böyle böyle uzaklaştık sevgiden, böyle böyle saklandık duygulardan.
Küçük kaçaklar olarak gettoda sürdürdük duygusal yaşamımızı.
Sevgi arayanlar, piyango bileti alanlar ile aynı yolda yürümeye başladı. Kendilerine inançsız, kendilerinden bağımsız bir gücü bekleyerek…

Duyguları kategorize etmeye başladığımız anda, onları olması gereken yerde ve miktarda kabul edeceğimizi beyan ettiğimiz yerde aslında arka planda bas bas bağırıyoruz “İstemiyorum!” diye.

Aramayalım…
Kendimizi kandırmayalım, duygularımızı yaşamaktan kaçanlar olarak, sevgide bir ilişki içinde olacağımızı sanmayalım. Olmaz.

Hallerin bizi utanç duygusuna, coşkuya, aşka, kıskançlığa, rekabete, üzüntüye düşürdüğünü söylemekten, hatta hissetmekten kaçanlar olarak, bunları kendimize bile itiraf etmekten çekinip inkar edenler, reddedenler olarak, sevgiye kendimizi teslim edeceğimizi sanmayalım. Sevgiyi ayrıştıramayacağız bile.
Çünkü sevgi, tüm o yargılayıp reddettiklerimizle beraber gelecek. Onların da üzerine eklemiş bir paket gibi.
Karşındakini severken, kendini de sevmek zorunda bırakıldığın bir paketle.

Belki de budur derdimiz. Kendimizi sevmeye gönüllü olmayan halimiz, sevgiyi kabul etmeyi reddediyordur. Yani aslında sadece kendimizi reddediyoruzdur.

En başta söylediğim gibi, varoluşun yapıtaşını reddeden, kendi öz varoluşunu nasıl kucaklasın?

“Önce kendini seveceksin” diye bağlamayacağım, bunun zorluğunu bilen biri olarak.
Önce kendi duygunun arkasında duracaksın, dürüstçe, ne olursa olsun cesaretiyle. Böylelikle gelecek kendine olan sevgi, doğalıyla, kendiliğindenliği ile…

Kim ne kadar korkak olursa olsun, sevmek ve sevilmek üzerine, yine de saklamayalım duygularımızı, hissettiklerimizi karşımızdakinin kabına göre. Herkes kendini yaşar sonunda ve gerçek herkesin bireysel olarak yaşadığı şeydir. Kişiye özel gerçeklikler…

İlginizi çekebilir: Hayat sembollerle konuşur bizimle: Onu nasıl daha iyi duyabiliriz?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale