Sevmekten ve sevilmekten korkuyor musunuz?

Korkaklarla dolu etrafımız. Sevilmekten korkanlar ile. En ufak sevgi kırıntısını gördükleri anda kendilerini ufak bir top böceğine çevirip yokuş aşağı yuvarlananlarla. Sevgide olanı yargılayanlarla.
Hepimiz bir noktada öyleyiz belki.
Sevgiden, sevilmekten korkuyoruz.
Sevildiğimize inandığımız yerlerde, bizi sevdiklerini söyleyenlerin elinde çok incindiğimizden belki, sevgiyi görünce kapatıyoruz kendimizi.
Bizi çok sevdiğini söyleyen ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, sevgililerimiz, yüreğimizdeki en derin acılara sebep ateşleri yakanlar oldular çünkü.
Ateşi yakana öfkelendik önce, sonra o ateşi yakanların ortak noktasına düşman olduk.
Seversen yanarsın!

Sevgi utanılacak, saklanacak bir şey oldu sonra. Birini sevdiğini söylemek, sevgini göstermek cesaret isteyen bir şey oldu, yaşamda her şey onun üzerine kuruluyken… İşte belki de bu yüzden özü reddediş de kolay oldu bizlere.
Varoluşun ham maddesinden kaçan, varoluşunu nasıl kucaklasın ki?

Herkes korkuyor ilişkilerden, ilişkilenmekten…
Sonunda acı var çünkü, sonunda bir ayrışma!
Öyle mi gerçekten?
İnsan sevdiğinden ayrışabilir mi? Madde dünyada ayrışsa bile, manen ayrışabilir mi?

Sevgiyi kontrol etmeye çalıştı insan. Kimi seveceğini, ne kadar seveceğini, ne süreler arasında seveceğini… Sandı sadece, kontrol edebileceğini sandı. Bu yüzden önce kendi ayrıştı, olandan, akandan, sevdiğinden, belki de kendisinden…
Ve aşk, bu kontrolü kırmak için gelen bir balyoz oldu insanlığa. Karşı koyulamaz, kontrol edilemez bir yerden, neyi kontrol ettiğini göstermeye çalıştı varlığa.
Kimin büyük olduğunu…
Bu da hem korkutucu, hem de kolay geldi insana, bir çarpışma olmadan, zorunda kalıncaya kadar kaçtı duygularından, duyumsamalarından.

İşte tam bu sebepten, sevginin, sevilme şekillerinin belirli tanımları gelişti. Kadının, erkeğin, ilişkide olanın nasıl davranması gerektiğine, neyin sevgi, neyin olmadığına, neyin değer, neyin değersizlik olduğuna, ilişkilenilecek olanın kriterlerine…
Olduğu hali görmeye engel her tür listeye.
Böyle böyle uzaklaştık sevgiden, böyle böyle saklandık duygulardan.
Küçük kaçaklar olarak gettoda sürdürdük duygusal yaşamımızı.
Sevgi arayanlar, piyango bileti alanlar ile aynı yolda yürümeye başladı. Kendilerine inançsız, kendilerinden bağımsız bir gücü bekleyerek…

Duyguları kategorize etmeye başladığımız anda, onları olması gereken yerde ve miktarda kabul edeceğimizi beyan ettiğimiz yerde aslında arka planda bas bas bağırıyoruz “İstemiyorum!” diye.

Aramayalım…
Kendimizi kandırmayalım, duygularımızı yaşamaktan kaçanlar olarak, sevgide bir ilişki içinde olacağımızı sanmayalım. Olmaz.

Hallerin bizi utanç duygusuna, coşkuya, aşka, kıskançlığa, rekabete, üzüntüye düşürdüğünü söylemekten, hatta hissetmekten kaçanlar olarak, bunları kendimize bile itiraf etmekten çekinip inkar edenler, reddedenler olarak, sevgiye kendimizi teslim edeceğimizi sanmayalım. Sevgiyi ayrıştıramayacağız bile.
Çünkü sevgi, tüm o yargılayıp reddettiklerimizle beraber gelecek. Onların da üzerine eklemiş bir paket gibi.
Karşındakini severken, kendini de sevmek zorunda bırakıldığın bir paketle.

Belki de budur derdimiz. Kendimizi sevmeye gönüllü olmayan halimiz, sevgiyi kabul etmeyi reddediyordur. Yani aslında sadece kendimizi reddediyoruzdur.

En başta söylediğim gibi, varoluşun yapıtaşını reddeden, kendi öz varoluşunu nasıl kucaklasın?

“Önce kendini seveceksin” diye bağlamayacağım, bunun zorluğunu bilen biri olarak.
Önce kendi duygunun arkasında duracaksın, dürüstçe, ne olursa olsun cesaretiyle. Böylelikle gelecek kendine olan sevgi, doğalıyla, kendiliğindenliği ile…

Kim ne kadar korkak olursa olsun, sevmek ve sevilmek üzerine, yine de saklamayalım duygularımızı, hissettiklerimizi karşımızdakinin kabına göre. Herkes kendini yaşar sonunda ve gerçek herkesin bireysel olarak yaşadığı şeydir. Kişiye özel gerçeklikler…

İlginizi çekebilir: Hayat sembollerle konuşur bizimle: Onu nasıl daha iyi duyabiliriz?

Esra Uyman
Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya ... Devam