X

Şehirden uzak, hayata yakın: Seza Aslanbaş ve İstanbul’dan Yalıkavak’a uzanan hikayesi

”Kurtulur muyum bunalımdan, hamakta sallansam?”… Şehir hayatının stresinden, yoğunluğundan, trafiğinden, kalabalığından bunaldığımız her an uzaklara kaçmanın yollarını düşünüyor ancak iş fikrlerimizi ve hayallerimizi uygulamaya geçirmeye geldiğinde ‘Nasıl para kazanacağım’, ‘Ailem ve arkadaşlarım ne der?’, ‘İlk adımı nasıl atacağım?’, ‘Ya pişman olursam?’ gibi sorularla ve hayatın gerçekleriyle yüzleşiyoruz.Şehirden uzak

Şehirden kaçmanın nelere çözüm olup bizi hangi problemlerle karşı karşıya getirebileceğini, her şeyi bırakıp gitmenin artılarını ve eksilerini, o ilk adımı atmanın nasıl mümkün olabileceğini öğrenmenin en iyi yolu ‘bir bilene sormak’ dedik ve her şeyi geride bırakıp kendilerine şehir hayatından çoook uzaklarda, yepyeni bir hayat kurmuş ”eski şehirlilerle” ilham verici röportajlar gerçekleştirdik. Röportajımızın konuğu yazarımız Seza Aslanbaş

Şehirden kaçış yolculuğun nasıl başladı? Tam olarak hangi noktada ‘evet, artık gitmenin zamanı geldi’ dedin?

Aslında İstanbul’dan ayrılmayı hiç düşünmemiştim, şehirden kaçmışım yerine su akmış ben de takip etmişim diyebilirim. Hayatımın akışının da yenilendiği bir süreçteyken buraya taşındım. Bununla birlikte beni tetikleyen bir anımı da anlatmak istiyorum; bir gün iş çıkışı saatlerine yakın Osmanbey’den metroya binecektim. İşten ayrılalı da neredeyse 1 yıl olmuştu, öyle bir acelem veya yetişmem gereken bir yer de yoktu. İstanbul kartımı yeteri kadar hızlı bulamadım ve bankoların yanında durdum, çantamda aradım öyle geçtim ama arkamdaki kişiler biraz “öf”lediler. Sonra ben de ayak uydurmak için hızlı hızlı yürümeye başladım, daha hızlı gitmek isteyenler merdivenden iniyorlardı ben de oradan indim ve metroya yetiştim. Bindiğimde nefes nefese kaldığımı fark ettim ve dedim ki benim acelem olmasa bile etrafta öyle bir hız ve beklenti var ki ayak uydurmak zorunda hissediyorum kendimi. Kendi ritmimi bulmak ve ona göre yaşamak istiyordum, sonra uçak bileti alıp aralık ayında Ege’deki yerlere bakmaya karar verdim.

Bu kararı alırken seni en çok zorlayan, ‘arkama dönüp baktığımda ya pişman olursam’ diye endişelendiren şeyler nelerdi? 

Açıkçası hiç böyle düşünmedim çünkü hayatta denemeye ve deneyimlemeye çok değer veriyorum. Hiçbir zaman bir kapıyı kapattım ve yeni bir sayfa açtım gibi bakmamaya çalıştım çünkü siyah beyaz ayrımının bizi yorduğunu,  zorladığını ve strese soktuğunu düşünüyorum. O yüzden kendime gelirken bir söz verdim, eğer bir şekilde buraya uyum sağlayamazsam, “yapamadığıma” inanırsam geri de dönebilirim ve bu deneyimi başarısızlık olarak da değerlendirmeyeceğim dedim. O yüzden sakin, açık ve meraklı bir kalple geldim.

Şehirden ayrılıp bambaşka bir hayat kurma kararına ailenin ve arkadaşlarının, çevrenin tepkisi nasıl oldu?

2016’nın başında işten ayrıldığımda sevdiklerim benim için endişelenmiş olmalarına rağmen hep yanımdaydılar. Sanırım şehirden ayrılmak işten ayrılmaktan daha kolaydı; çünkü konfor alanlarımızı ve kimi beklentileri karşılayan rollerimizi bırakmak daha zorlu oluyor. Ben oldukça şanslı hissediyorum kendimi bu konuda çünkü çevremdeki desteği ve sevgiyi hep hissettim. Tabii Bodrum’a taşınmak kırsala taşınmak gibi karşılanmıyor, hele ki son yıllarda buranın da kalabalıklaşmasıyla eminim şimdi bu kararı vermiş olsam daha farklı tepkiler alırdım. Ancak o zamanlarda neden bu yaşta emekli hayatı yaşamak istiyorsun, yaşlanacaksın orada, dünyan küçülecek gibi yorumları da duydum. O kişilere de kendime verdiğim sözü anlattım, bunun bir son değil sadece bir adım olduğunu hatırlattım. Genelde hep yumuşak tavırlarla karşılaşmama rağmen ilk 2 sene çoğu kişi ne zaman dönüyorsun diye sordu, çünkü buralara gelmek sanırım onlara uzun bir tatil yapmayı çağrıştıyordu.

Pek çok insanın taşraya taşınmaktaki ortak kaygısı gittiği yerde kariyerini sürdürememek ve gerekli olan finansal kaynağı nasıl sağlayacağını bilememek. İşin finansal boyutunu planlama konusunda sen nasıl bir yol izledin? Yaşam standardın bu değişimden nasıl etkilendi?

Açıkçası her şeyde olduğu gibi bu konuda da tam bir ideal yok, burada veya şehirde yaşamanın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar var. Tabi ki şehirden uzaklaştıkça kalifiye işgücüne olan ihtiyaç da azalıyor, çalışma alanları daralıyor. Ben işimden taşınmadan önce ayrılmış ve kariyerimi farklı bir alana yönlendirmiştim. O yüzden ancak gözlemimi söyleyebilirim ki kendi iş akışını netleştirmeden taşınmak zorlayıcı olabiliyor. Kendim için yaşam standartımın kesinlikle arttığını söyleyebilirim ancak bu da çok bireysel bir yorum. Tabi ki maddi imkanlar önemli ama burada para ile ilişkisi olmayan ve iyilik halime katkı sağlayan bir sürü başlık da var. Mesela sahilde kendi sandalyelerimle gün batımını izlemek, serin ve güneşli bir günde tepelerde yürüyüş yapmak, kendi adaçayımı toplamak, daha yavaş bir ritmle yaşamak benim hayat kalitemi yükseltiyor. Sanırım burada önemli olan hayattan beklentilerimize bir de bu gözle bakmak.

Şehirdeki yaşamını ve köydeki hayatını karşılaştırdığında, sence hem şehir yaşamının hem de köy yaşamının artıları ve eksileri neler?

Bu soruya hazırlıksız yakalandım çünkü pandemi dönemiyle hayatımızdaki birçok şey değişti ve bu sürede büyük şehirleri ziyaret etmedim. Genel olarak cevap verecek olursam şehirde her şeyin daha kolay ulaşılabilir olmasını söyleyebilirim. İster sanatla, ister sosyallikle veya işle ilgili olarak bir günde daha fazla şey halledilebiliyor. Buradayken en azından benim için hayatımdaki başlıklar daha çok zaman alıyor, kapladığı alan genişliyor. Bir de şehirde mevsimlere göre öncelikler belirlemiyoruz ama özellikle sahil kasabalarında sezonsallık çok büyük bir etmen. Hayat resmen ona göre şekilleniyor. Yazı hepimiz tahmin ediyoruzdur ama sezon dışı dönem benim favorim olsa bile kimi zorlukları beraberinde getiriyor. Örneğin elektrikle ısınmak çok zorlayıcı olabiliyor veya yağmur çok diye zaten sayısı azalan dükkanlar hiç açmayabiliyorlar. Kafamızdaki standartlarla buraların normali farklı olabiliyor. Yine de bunları görmeyi ben çok seviyorum, hepimizin içindeki inanılmaz adaptasyon yeteneğine tekrar tekrar hayran oluyorum.

Şehir yaşamından uzaklaşıp taşraya yerleşmeyi planlayan okuyucularımıza tavsiyelerin neler olur?

Kesinlikle taşınmadan önce ziyaretler yapmalarını tavsiye ederim, belki kış sezonunda 1-2 haftalık bir deneyim bile çok yardımcı olabilir. Aslında burada anlatılan ve parlatılan bir hikaye yok ancak şehirden bakınca olduğundan biraz daha albenili görüldüğünü söyleyebilirim. İnanıyorum ki biz kendi değerlerimize ne kadar yakın yaşayabilirsek içimiz o kadar ferah oluyor, yaşadığın yerin önemi sonradan geliyor. Şehirdeki rutinlerini, alışkanlıklarını devam ettirmek isterken bir kasabaya yerleşmek bence çok da tatmin etmeyici olabilir. O yüzden önceliklere ve beklentilere bakmak gerekiyor. Bir de hikayelerimizin sonu yok, doğrusu ve ideali yok. En fazla bölümler var sanırım. Bir bölümü de bu deneyimi yaşayarak geçirme fikri kalbe dokunuyor mu diye bakıp sezgilerle hareket edilebilir diye düşünüyorum. Bazen bir yerler bizi çağırıyor, eminim hepimiz hayatlarımızda bir yerlerde bunu hissetmişizdir. O yüzden kıymetli bir soru, ”Beni kırsaldaki hayat çağırıyor mu?” diye sorup gelen cevaba inanabilirler.

 

İlginizi çekebilir:
Şehre uzak, hayata yakın: Semanur Aksoy ve İstanbul’dan Fethiye’ye uzanan hikayesiŞehre uzak, hayata yakın: Semanur Aksoy ve İstanbul’
Şehre uzak, hayata yakın: Seval Yılmaz Ardal ve İstanbul’dan Mumcular’a uzanan hikayesiŞehre uzak, hayata yakın: Seval Yılmaz Ardal ve İstanbul’


Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale