X

Saç bakımında kullanabileceğiniz en faydalı doğal yağlar

Muhtemelen daha önce duyduğunuz gibi, hepimizin hayali olan sağlıklı saçlar, tükettiğimiz besinlere bağlıdır. Elbette saç sağlığını içeriden desteklemek kadar dışarıdan bakım yapmak da önemli. Örneğin araştırmalar, saç derisi masajının saç köklerini mekanik olarak uyararak saç büyümesini ve kalınlığını artırabildiğini gösteriyor. Bunu yaparken bir yağ kullanmak da parmaklarla saç derisi arasındaki sürtünmeyi azaltmaya yardımcı olacak; masajın etkilerini artıracaktır. Bununla birlikte seçtiğiniz yağın türüne göre farklı faydalar da bekleyebilirsiniz. Avokadodan argana, tohumlardan meyvelere kadar birçok doğal içerikten elde edilen yağ, saçları güçlendirmeye ve saç sağlığını geliştirmeye yardımcı olabilir…

Saça iyi gelen bitkisel yağlar

Saç kuruluğu, donukluk, kırık uçlar, kepek… Tüm bu saç sağlığı endişelerini ortadan kaldırmak için siz de saç sağlığına faydalı doğal yağlardan yardım alın. İşte saç sağlığını desteklediği bilinen o doğal yağlardan bazıları!

1. Ekstra nem ve onarım için Hindistan cevizi yağı

Söz konusu saç bakımı olduğunda en popüler doğal yağlardan biri olan Hindistan cevizi yağı, laurik asit (bir tür doymuş yağ) içerir. Bilim insanlarına göre, bu yağda bulunan laurik asit, nadir görülen bir şekilde saç gövdesinin içine nüfuz etme ve dolayısıyla zarar görmüş saçları onarma yeteneğine sahiptir. Dahası, Hindistan cevizi yağı tedavisinin saçtaki protein kaybını azaltmaya yardımcı olabileceği de bilinmektedir. Ayrıca tüm saç tipleri için nem artırıcı bir saç bakımı uygulaması olarak kullanılabilir.

2. Daha güçlü saçlar için zeytinyağı

Tıpkı Hindistan cevizi yağı gibi, zeytinyağı da saç liflerine nüfuz eder. Aslında, zeytinyağında bulunan tekli doymamış yağların bolluğu, derinlemesine nüfuz eden, saçı güçlendirici özelliklerinde önemli bir rol oynayabilir. Çok nemlendirici olduğu için zeytinyağı saçınızı özellikle kış aylarında hava koşullarına bağlı kuruluktan korumaya yardımcı olabilir. Hatta bu nedenle saç kuruluğuna iyi gelen yağlar arasında sık sık ismini duyabilirsiniz. Saçınıza birkaç damla zeytinyağı sürmek de buklelerin şeklini korumasını sağlayabilir.

3. Kolay şekil alan saçlar için argan yağı

Argan yağı, Fas’a özgü bir ağacın çekirdeklerinden elde edilir. Özellikle son yıllarda kıvırcık, kuru ve kırılgan saçlar da dahil olmak üzere birçok saç tipi için sevilen bir bakım haline gelmiştir. İyileştirici etkileriyle bilinen argan yağı, saçı daha kolay yönetilebilir hale getirdiği söylenen esansiyel yağ asitleriyle doludur.

4. Yumuşak ve parlak saçlar için jojoba yağı

Jojoba bitkisinin tohumları, nemlendirici özelliklere sahip olduğu bilinen sıvı mum ve esansiyel yağ asitleri açısından zengindir. Bu nedenle uzun süredir şampuanlarda ve saç kremlerinde sıklıkla kullanılan bir içeriktir. Jojoba yağı, donuk saçların yumuşamasına ve parlaklığını geri kazanmasına yardımcı olabilir. Ayrıca kuru saç derisini tedavi etmeye ve kepek kontrolüne de katkı sağlar. Kuru saçlara hangi yağ iyi gelir diyorsanız yanıtlardan biri kesinlikle bu doğal yağ türüdür.

5. Kırıkları önleyen avokado yağı

Avokado da en iyi E vitamini kaynağıdır. E vitamini ise ek formda alındığında saç dökülmesine karşı savaştığı bilinen bir antioksidan bileşiktir. E vitamini bakımından zengin olan bu yağın saç derisine uygulanmasının saç büyümesini destekleyip desteklemediği tam olarak bilinmese de avokado yağı genellikle saç kırılmalarını önlemek ve zarar görmüş saçları onarmak için kullanılır.

6. Nem ve parlaklık için tatlı badem yağı

Söz konusu saç bakımına iyi gelen doğal yağlar olduğunda, daha hafif seçeneklerden biri olan tatlı badem yağı, saçı ağırlaştırmadan donukluk ve kuruluğu tedavi edebilir. Birçok kişi kuru saç derisi ve kepek için de doğal bir çözüm olarak tatlı badem yağını tercih etmektedir.

7. Kabarmayı önlemek için üzüm çekirdeği yağı

Yine hafif bir seçenek olan üzüm çekirdeği yağı, ince telli saçlara sahip kişiler için akıllıca bir seçim olabilir. Bu antioksidanlarla dolu yağ, elektriklenmeyi hafifletmenin yanı sıra, bölünmüş saç uçlarını tedavi etmeye de katkı sağlar. Yağ birikmesini önlemek için tıpkı herhangi bir yağ türünde olduğu gibi üzüm çekirdeği yağını da saç köklerine uygulamaktan kaçınılmalıdır.

8. Isı hasarıyla mücadele için Macadamia yağı

Son derece zengin bir doğal yağ olan macadamia, kuru ve doğal olarak kalın saçlar için popüler bir çözümdür. Ayrıca elektriklenmeyi önlemek ve ısıdan zarar görmüş saçları onarmak için de kullanılabilir.

9. Kıvırcık saç bakımı için Baobab yağı

Baobab yağı, diğerlerine kıyasla daha az bilinen yağlardan biri olsa da, kıvırcık saçlıların favori tercihidir. Baobab ağacının meyvesinden elde edilen bu yağın saçın elastikiyetini, esnekliğini artırdığı ve yağsız bir parlaklık kazandırdığı bilinir.

10. Daha hızlı uzayan saçlar için nane yağı

Kesin yorumlar için daha fazla araştırma gerekli olsa da, nane yağının saç büyümesine bazı faydaları olabilir. Araştırmalara göre, nane yağının saç büyümesinin aktif büyüme aşaması olan anajen aşamayı hızlandırabileceği düşünülmektedir. Ayrıca nane yağı, dolaşımı hızlandırarak sağlıklı bir saç derisi ortamını da teşvik edebilir.

11. Saç dökülmesine karşı kabak çekirdeği yağı

Kabak çekirdeği yağının kadın tipi saç dökülmesi yaşayan kadınlarda, saç büyümesini desteklemede etkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca içeriğindeki antioksidan ve antiinflamatuar bileşikler sayesinde saç sağlığına daha fazla potansiyel fayda da sağlayabilir.

12. Kepeğe karşı çay ağacı yağı

Antimikrobiyal özellikleriyle bilinen çay ağacı yağı, kuru ve kaşıntılı saç derisini yatıştırmaya yardımcı olabilir. Sağlıklı saç büyümesi için çok önemli olan ölü deri, mantar ve ürün birikimini temizlemek için de oldukça etkilidir. Bununla birlikte tıpkı birçok doğal yağda olabileceği gibi, çay ağacı yağı da saç derisine direkt uygulamak için sert bir içeriktir. Özellikle aşırı hassas bir cildiniz varsa veya saç derinizde kızarıklık veya açık bir yara varsa, saçlarınız için çay ağacı yağı kullanmaktan kaçınmak isteyebilirsiniz.

Saç bakımında doğal yağlar nasıl kullanılır?

Yukarıda “Saça en iyi gelen yağlar hangisi” sorusunu yanıtladık. Peki bu yağlar saça nasıl uygulanır? Saç bakım rutininize yağları birden fazla şekilde dahil edebilirsiniz. İşte bunlardan birkaçı:

  • Şampuanınıza veya saç kreminize birkaç damla yağ eklemeyi deneyin.
  • Saçlarınızı kurutmadan veya şekillendirmeden önce nemliyken saç uçlarına birkaç damla yağ uygulayın.
  • 1- 2 yemek kaşığı yağı hafifçe ısıtın, yağ ile kuru saçlarınıza masaj yapın, ardından şampuanlamadan önce yağı yarım saat bekletin.

Genel bir kural olarak, doğal yağları durulanmayan bakım olarak uygulamak özellikle kuru ve kalın saçlara sahip kişiler için uygundur. Şampuanlama öncesi bakım ise ince telli saçlar için daha faydalıdır. Size en uygun tekniği bulmak için doğal yağları saç bakımınıza birden farklı şekilde dahil edin ve saçlarınızın nasıl tepki verdiğini gözlemleyin.

Ayrıca doğal yağları saç derinize uygulamadan önce mutlaka özellikleri hakkında detaylı bilgi edinin ve eğer gerekliyse bir yama testi yaparak başlayın; taşıyıcı bir yağ ile karıştırın.

Kaynaklar: verywellhealth, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Saç bakımı konusunda en sık yapılan hatalar ve doğru saç bakımının püf noktaları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale