X

Doğal ve etkili bakım: Saç uzatan yağlar

Bazı öz yağlar saçın uzama hızını arttırabilir, saç derisinin sağlığını iyileştirebilir ve saç dokusunun iyileşmesi konusunda yardımcı olabilirler. Öz yağlar, bitkilerden damıtma yoluyla elde edilirler ve genelde aromatik yetenekleri için kullanılırlar. Ancak güçlü kimyasal özellikleri sayesinde sağlığa da faydaları olabilir. Öz yağlar özellikle doğu toplumlarında uzun süredir özellikle homeopatik tedavilerde kullanılıyorlar çünkü etkililer ve yan etkileri de oldukça düşük. Temel faydaları arasında saç sağlığını iyileştirmek de bulunuyor ve böylece hem saçların uzamasına hem de güç kazanıp parlamalarına olanak tanıyorlar. İşte saç uzatan yağlar:

Saç uzatan yağlar hangileri?

Lavanta yağı

Lavanta yağı saçın uzama hızını arttırabiliyor. Hücre gelişimini iyileştirmesi ve stresi azaltması gibi etkiler hayvanlar üzerinde yapılan bir deneyde görülmüşler ve farelerde tüylenmenin hızlanmasını sağlamış. Ayrıca mikrop ve bakteri karşıtı özellikleri olduğu için saç derisinin de iyileşmesine yardımcı oluyorlar. Birkaç damla lavanta yağını 3 yemek kaşığı kadar zeytinyağı veya Hindistan cevizi yağı gibi taşıyıcı bir yağa katın ve doğrudan saç derinize uygulayın. Yıkamadan önce en az 10 dakika kadar bekleyin. Haftada birkaç defa uygulayabilirsiniz.

Nane yağı

Nane yağı uygulandığı bölgede dolaşımı iyileştirirken soğuk ve karıncalanma hissi yaratır. Bu durum ise saçların büyüme aşamasına geçmesine yardımcı olur. Yapılan bir çalışmada fareler üzerinde nane yağı kullanmanın folikül adetleri, folikül derinliği ve genel saç gelişimi üzerinde etkili olduğu görülmüş. Taşıyıcı yağınıza 2 damla nane yağı ekleyin. Saç derinize masajla yedirin ve yıkamadan önce 5 dakika kadar bekleyin.

Biberiye yağı

Hem saç kalınlığını hem de uzamasını iyileştirmek istiyorsanız biberiye yağı hücre oluşumunu iyileştirmesi nedeniyle iyi bir tercihtir. Yapılan bir çalışmaya göre minodiksil adlı ilaç kadar verimlilik gösteriyor ve buna karşın onun kadar saç kaşıntısına sebep olmuyor. Birkaç damla biberiye yağını zeytinyağı veya Hindistan cevizi yağına katıp saçınıza uygulayın. Yıkamadan önce 10 dakika bekleyin. Haftada iki defa uygulayabilirsiniz.

Sedir ağacı yağı

Sedir ağacı yağı saç derisindeki yağ miktarını dengeleyerek saç kaybına engel olur ve uzamayı teşvik eder. Ayrıca mantar ve bakteri karşıtı özellikleri de vardır ve kepekler ile saç dökülmesine karşı da etki gösterebilir. Lavanta ve biberiye yağı ile karışım içerisinde uygulandığında saç kaybını azalttığı görülmüştür. 2 yemek kaşığı taşıyıcı yağın içine birkaç damla damlatın. Masaj yaparak deriye yedirin ve yıkamadan önce 10 dakika bekleyin.

Limonotu yağı

Kepek yaygın bir rahatsızlıktır ve saç sağlığı için problemsiz bir deri önemlidir. Limonotu yağı ise kepek konusunda etkilidir ve 2015 yılında yapılan bir araştırmada kepek problemini bir haftada azaltabildiği görülmüştür. Limonotu yağı özellikle günlük kullanıldığında çok etkilidir. Şampuanınıza birkaç damla damlatın ve saç derinize yedirin.

Kekik yağı

Kekik hem saç derisini uyarır hem de saç kaybını aktif olarak önler. Özellikle çok güçlü bir yağ olduğu için 2 yemek kaşığı taşıyıcı yağa sadece 2 küçük damla şeklinde eklenmelidir. 10 dakika kadar bekletmek ve sonrasında yıkamak iyi olacaktır.

Misk adaçayı yağı

Misk adaçayı yağının içerisinde lavanta yağının saç uzamasını arttırmasını sağlayan linalil asetat bileşeni vardır. Bu madde saç gücünü arttırabilir, uzama hızını arttırır ve saçın kırılmasını zorlaştırır. Favori şampuanınıza 3 damla kadar katın veya 1 yemek kaşığı taşıyıcı yağa ekleyin. Günlük olarak kullanıyorsanız 2 dakika sonra durulayın. Haftada bir iki defa kullanıyorsanız 10 dakika kadar saçta bırakabilirsiniz.

Çay ağacı yağı

Çay ağacı yağının güçlü bir temizleyici, anti bakteriyel ve mikrop karşıtı etkisi vardır. Saç derisine uygulandığında folikül tıkanmasına engel olabilir ve saç uzamasını iyileştirir. Çay ağacı yağı çeşitli yoğunluklarda gelir ve bu nedenle çok konsantre bir ürün alacak olursanız krem veya diğer yağların içine karıştırmak gerekir. 2013 yılında yapılan bir çalışmaya göre minoksidil ile karıştırmak sadece minoksidil uygulamaya göre daha etkili olmuş.

Ayrıca 2015 yılındaki bir çalışmaya göre kepek karşıtı ürünlere de ekleyebiliyor. 10 damlasını şampuanınıza ekleyip günlük olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca 2 yemek kaşığı taşıyıcı yağa 3 damla katabilirsiniz ve durulamadan önce 15 dakika tutabilirsiniz.

Ylang ylang yağı

Saçları ve ciltleri yağlı olanlar bu yağdan kaçınabilirler ancak kuru derisi ve saçları olanlarda sebum üretiminin artmasını sağlar. Saç ve derinin yeterince yağ sahibi olmaması saçların kuru ve kırılgan olmasına sebep olur. Ylang ylang ise saç kırılmasını önler ve saç dokusunun iyileşmesini sağlar. 5 damlasını 2 yemek kaşığı ılık taşıyıcı yağa katabilirsiniz. Saç derinize güzelce yedirin ve kafanıza bir sıcak havlu sarın. 30 dakika kadar bekleyin. Ayrıca şampuan ve kremlerin içerisinde de bulunabilir.

Riskler ve potansiyel komplikasyonlar

Öz yağları kullanmanın en temel riski cilt tahrişi ve alerjik reaksiyonlardır. Bu özellikle yağlar cilde doğrudan uygulandıklarında görülür ve bu nedenle taşıyıcı yağ ile seyreltmek gerekir. Alerjik tepkiler ise cildi hassas olanlarda veya yağın üretildiği bitkiye alerjisi olanlarda görülebilir.

Cilt tahrişinin bazı belirtileri şunlardır:

  • kontakt dermatit
  • yanma, rahatsızlık ve ağrı içeren karıncalanma
  • etkilenen bölgede kızarma

Alerjik tepkinin belirtileri ise şöyle:

  • yoğun dermatit
  • isilikli tahriş bölgeleri
  • nefes alma problemleri
  • dilde ve boğazda şişkinlik

Bu yağlar sadece yetişkinler tarafından saç için kullanılmalılar. Eğer çocuğunuza faydası olacağını düşünüyorsanız, önce doktorunuza danışmanız gerekir. Tamamını sürmeden önce küçük bir deri bölgesinde deneme uygulaması yapın.

Sonuç olarak bitkisel öz yağların yan etki riski çok düşüktür ve saç sağlığının ciddi şekilde iyileşmesine yardımcı olabilirler. Ayrıca kullanımları da kolaydır. Pek çok yağ için en temel kullanım şekli taşıyıcı yağlara, şampuanlara eklemektir ve sonrasında saç derisini düzenli olarak bakım yaparak desteklemek olacaktır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale