X

Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Korku

Korku, kısıtlayıcı, soyutlayıcı her türden koşullanma ve tutum insanı özgürlükten, zekadan ve sevgiden uzaklaştırır. Böylesi bir tutum içinde hareket eden, kitlenin genelleme ve soyutlayıcı kısıtlamalarından arınmış bir bireyin özgürce eylemde bulunması, onu hayatın bütünsel sürecine bakmaya sevk edebilir.

Böylesi bir yönelimin amacı kısıtlayıcı, zorlayıcı ve koşullanma ile gerçekleşen düşünmenin yanılsamalarından eğitimin arınmasını sağlamak içindir. Gerçek özgürlük içinde verilen bir eğitimde, hem toplumsal hem de bireysel korku ve baskılara yer yoktur. Bireyin psikolojik süreçlerinin en yalın yapısında, sosyal ve toplumsal ilişkilerde; geleneklerin, mesleki endişe ve korkuların kök saldığı yerde gerçek özgürlük yoktur.

İçsel, sezgisel ve bilişsel uyanışı sağlaması beklenen eğitimin bunun tam tersini yapması eğitimin kendi köklerini koparmasından başka bir şey değildir.

Özgürlük olmadan amaç bulunamaz; bizim kendi küçük ve önemsiz isteklerimizden, arayışlarımızdan, hırslarımızdan, kıskançlıklarımızdan, kötü niyetlerimizden kurtulmadıkça, korkularımızın üstüne gitmedikçe yaşamın amacının ne olduğu nasıl sorgulanabilir ve keşfedilebilir?

Korku, kaygı ve mesleki anlamda gelecek endişelerinin yanında toplumsal, geleneksel tutumlarla olağanlaştırılan gündelik yaşamın dokusu içinde gerçek özgürlük yoktur. Her türden otoriteden beklenti, güvenlik ihtiyacının sağlanıp korunması ve sahip olduklarımızın teminat altına alınmasıdır. Bunun karşılığında özgürlüğümüzden feragat ederiz!

Biz özgürlükten başka bir şeyi arıyoruz; daha iyi koşullar, daha iyi bir ortam arıyoruz. Biz özgürlük istemiyoruz; daha iyi, daha rahat, daha soylu koşullar arıyoruz ve buna eğitim diyoruz. Böyle bir eğitim dünyada barışı sağlayabilir mi? Kuşkusuz hayır. Tersine daha büyük savaşlar ve yoksulluk yaratır.

Oysa gerçek özgürlük temelinde verilen eğitim sayesinde, bireyin sahici bir hayatı olabilir. Aksi durumda, korku, baskı ve kategorik ayrımların eşiğinde yetiştirilen her birey dünyada daha çok düşmanlık ve bölünme üretir. Savaşın yoksulluğun ve adaletsizliklerin küresel ölçekte yaşandığı bir dünyada kucaklayıcı, sahici ve ayrımlara kapılmadan verilecek bir eğitimle bu sorunlar aşılabilir ancak.

Bertrand Russel’a göre korkunun kaynağı

Bertrand Russell “Eğitim Üzerine” eserinde, pedagojik yönelimde korku sorunu konusuna  önemli bir yer vermiştir. Ona göre, erken çocuklukla birlikte çocuklara korku ebeveyn, dadı veya öğretmenleri tarafından aktarılan bir şeydir. Ebeveyn veya öğretmenin kendi yaşam deneyimlerinden edindiği korku ve kaygıların çocuğa geçmesini önlemenin yolu; onların bu beceri ve bilgilere sahip olmasından geçmektedir. Russell, çocuklara sonraki yaşamlarında daha geniş bir görüş ve düşünmeye sahip olmalarının yolunu öğrettiğimizde onları dünyanın özgür bir yurttaşı yapabileceğimizi  belirtmektedir. Korku, kaygı gibi olumsuz durumları çocuğun sağlıklı bireyler olmalarını engelleyecek süreçleri de adalet, hoşgörü, görgü kuralları vb. eğlenceli bir şekilde özümsemelerini sağlamanın, eğitimin temeli olduğunu ifade eder (Russell, 1923: 95-96).

Eğitimci korku ve kaygı gibi psikolojik süreçleri yönetirken, gerektiğinde bilimsel açıklamalarla veya sevgi gibi edimsel tutumlar içinde olmalıdır. Deneyimlerimiz göstermiştir ki, korku veya kaygı gibi durumlar daha çok gelecekte karşımıza henüz çıkmamış durumlara karşı, önceden çeşitli telkin ve davranışlarla çocuklara geçmektedir. Gelecek kaygısı içinde yetiştirilen bireyler doğal olarak sezgisel bir biçimde korkuyu da kaygıyı da içsel olarak yaşarlar. Gelecek kaygısının mesleki konumlara göre biçim kazanmasının yanında otorite ile birlikte ortaya çıkan ilişki biçimleri ve çeşitli belirsizlikler de korku duygusunu besler. 

Krishnamurti’ye göre korku zamana ilişkin düşüncelerimizin eseridir. Nitekim “eğer yarın olmasaydı, sadece şimdi olsaydı düşüncenin bir hareketi olarak korku biterdi” Gerçek anlamda, zihinsel ve ruhsal uyanış içinde gerçekleşecek bir eğitim, korkuya değil erdeme dayalı olduğunda bireysel mutluluğu inşa edebilir. Düşüncenin bir eseri olarak korku, yine düşüncenin kendi bilincine varmasıyla aşılabilir ancak bunun yolu, bireyi zamanın bir anına değil tümü içinde bütünleşmesine yardımcı olacak bir uyanış ile bu mümkün olabilir. Aksi durumda bilginin bazı dallarına ve mesleki kariyer için eğitimin şekillendiği bir durumda sadece mekanik yüzeysel düşünebilen ve ikincil değerleri ön planda tutan, gelecek kaygısı içinde bireyler yetişir.

Peki, böyle bir özgürlüğe ve kurtuluşa nasıl ulaşabiliriz?

Böyle bir özgürlük ve eğitimin nasıl yaşanabileceği konusunda Krishnamurti’nin yaklaşımı oldukça yalındır. Ona göre; “Özgürlük kendiliğinden gelen, peşinden koşulamayan bir şeydir. Özgürlük korku olmadığında, kalbinizde sevgi olduğunda açığa çıkar. Özgürlük ancak zihin artık gelenekte ya da bilgide güven aramadığında açığa çıkar. Bilgiyle yüklenmiş ya da bilgiyle sakatlanmış bir zihin özgür değildir. Zihin ancak yaşamla her an yüzleşebildiği, her olayın, her düşüncenin, her deneyimin ortaya çıkardığı gerçeklikle yüzleşebildiği zaman özgürdür. Ama bu ortaya çıkış, zihin geçmişle sakatlandığında olanaksızdır.”

Aksi durumda, korku, baskı ve kategorik ayrımların eşiğinde yetiştirilen her birey dünyada daha çok düşmanlık ve bölünme üretir. Savaşın yoksulluğun ve adaletsizliklerin küresel ölçekte yaşandığı bir dünyada kucaklayıcı, sahici ve ayrımlara kapılmadan  verilecek bir eğitimle bu sorunlar aşılabilir.

Kaynaklar:

  1. Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi Krishnamurti’nin Eğitim Anlayışı Doç. Dr. Feysel TAŞÇIER
  2. Bertrand Russell “Eğitim Üzerine”
  3. Aristoteles, (1998). Nikomakhos’a Etik (S. Babür, Çev.) Ankara: Ayraç Yay.
  4. Bröckling, U. (2001). Disiplin, (V. Atayman, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yay.
  5. Heidegger, M. (2019). Düşünmek Ne Demektir (İ. Turan, Çev.) İstanbul: Dergah Yay.
  6. Kant, İ. (1908). “The Educational Theory of İmmanuel Kant”, (E. F. Buchner, Translated and Edited)

İlginizi çekebilir: Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Öfke

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale