X

Psikologlar açıklıyor: Sosyal mesafemizi neden koruyamıyoruz?

Bayram tatilindeki sahil manzaraları, turistik noktalarının dolulukları hepimizi sinirlendirebiliyor, üzebiliyor. Mesafemizi korumak gerçekten ne kadar zor? Bunu psikologlar şöyle açıklıyor: Beynimiz bazı temel bilişsel yetkinliklerde pek başarılı değil. Deneyimine göre aksiyon alan beyin, karar verirken vakit kazanmak adına önyargılar yaratıyor ve aşağıdaki beş bilişsel yanlılık, bizi sosyal mesafe hedefimizden saptırıyor:

1. Erişilebilirlik Önyargısı:

Beynimiz, daha önce duyduklarını ve gördüklerini, karar alırken kısayol olarak kullanıyor. Bir örnek durumla açıklamak gerekirse; aslında otomobil kazaları, uçak kazalarından çok daha yaygın. Fakat, insanlar otomobil yerine uçaktan korkuyor. Bunun sebebi uçak kazalarının haberlerde çok daha görünür olması ancak otomobil kazalarının tek tek bilgisinin verilememesi. Bu durum, problemimize şöyle uyarlanıyor: Dünyada daha önce yaşanmış bir pandemi denince akla, Ebola gibi kısıtlı alana yayılan, yakınlarımıza bulaştıramadığımız, bizim hayatımızı etkilemeyen, bizi öldürmeyen bir hastalık geliyor. Deneyimimiz İspanyol gribi olsaydı, yeni normal kurallarını çok daha iyi takip edebilirdik.

2. Normallik Önyargısı:

Daha önce yaşanmamış bir felaket üzerine planlamayı veya felakete tepki vermeyi, inanmayı reddetmek. Deve kuşu efekti adını da almakta, çünkü bu önyargıda deve kuşu gibi kafamızı kuma gömüyoruz. Hayatta alıştığımız bir kişi, sevdiğimiz bir iş, bağlı hissettiğimiz bir yer elimizden alınınca, tekrar plan yapmayı reddetmemizin sebebi de bu. İnsanlar, toplu alanlarda beraber durduklarında, eski ve tanıdık olan hayatlarından kesitler yaşıyor. Bazen mesafe uyarılarına karşı hassas ve bıkkın hissetmemizin sebebi “normal” olanı hatırlamaya çalışmak. Bu, bir sonraki önyargıyı beraberinde getiriyor.

3. Doğrulama Önyargısı:

Sosyal mesafeyi reddedenlerin çoğu bu bilişsel refleksten muzdarip. Bu insanlar, eski normal hayatlarına devam etmek için, kendilerine uygun çalışmaları takip ediyor. Bazı karşı görüşteki araştırmalara inanmıyorlar. Buna bir örnek: “COVID-19 sadece 60 yaş üstüne zarar veriyor, demek ki beni etkilemeyecek.” Fakat, 20-50 yaş aralığında olup geçmişte hiçbir hastalığı bulunmamış bireylerin COVID hastalığı deneyimlerini beynimiz kolayca hiçe sayıyor.

4. İyimserlik Önyargısı:

İyimserlik önyargısı, olumsuzluğun istatiksel olarak bize daha az rastlayacağını ve hayatta şansımızın istatistiklerden daha yüksek olduğuna bizi inandırır. “%1 olasılık ile benim gibi sağlıklı bir insan nasıl bu hastalık yüzünden acı çekebilir?” ifadesi hepimize tanıdık gelmiştir. Ya da “Bu köprünün, ben tam üstünden geçerken kırılma olasılığı iki binde bir, şimdi bana mı denk gelecek?” diyebiliriz. Aslında, hiçbirimiz olasılıkların ötesinde bir şansa sahip değiliz.

5. Şimdiki Zaman Önyargısı:

Gelecekte daha değerli bir ödül olmasına rağmen, içinde bulunduğumuz anın ödülünü hemen almayı seçebiliyoruz. Buna şimdiki zaman önyargısı deniyor. Bir örnekle açıklayalım. Önlemler alarak insanların hayatlarını kurtarmak, bize elle tutulur somut bir fayda göstermiyor. Verilere inanıyoruz, fakat bu bizim içimize bir tatmin olma hissi vermiyor. Hastalığın belirtilerinin 5 gün ve iki hafta arası bir sürede ortaya çıktığını da düşünürsek, sonucu göremediğimizi ve ertelediğimizi fark ediyoruz. Diğer yandan, 10 arkadaş beraber buluşup yan yana güzel vakit geçirdiğimizde, o anda aldığımız ödül olan mutluluğu tattığımızda, hemen sonucumuzu almış ve bunu hissetmiş oluyoruz.

Bu beş yanılgı, aslında beynimizin evrimleşirken tehditlerden korunmak adına hızlı karar almak için geliştirdiği bir mekanizma. Zihinsel refleks gibi düşünebiliriz. Bütün bu önyargıların, günlük hayatta bir amacı var. Fakat, stresli ve daha önce yaşamadığımız bir durumda bu refleksler kısa devre yapabiliyor. Sosyal mesafe kurallarını kendimize ve başkalarına hatırlatırken bu önyargılar sebebiyle sinirlenmeden birbirimizi daha iyi anlamaya çalışabiliriz.

 

İlginizi çekebilir: Mantığımıza engel olan bilişsel yanılgılar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale