X

Probiyotiklerin faydaları: Probiyotikler hakkında tüm merak edilenler

Kısaca dost bakteriler olarak tanımlanan probiyotiklerle ilgili yapılan araştırmaların sayısı giderek artıyor. Sonuçlar ise probiyotiklerin potansiyel faydalarını ortaya koyar nitelikte. Vücudumuzdaki bakterilerin, vücut hücrelerinden 10’a 1 oranında daha fazla olduğu söyleniyor. Bununla birlikte yakın tarihli bir araştırma, bu oranın 1’e 1’e daha yakın olduğunu gösteriyor. Doğru cevap hangisi olursa olsun, tahminlere göre içimizde yaşayan 39-300 trilyon arası bakteri var!

Vücudumuzda yaşayan bakterilerin çoğu zararsız ve bağırsaklarımızda yaşamakta. Aralarından bazıları ise genel sağlığımız için çeşitli faydalara sahip. Dengeli ve sağlıklı bir bağırsak florasına sahip olmak aralarında aşağıdakilerin de yer aldığı sayısız sağlık yararı ile ilişkilendiriliyor:

  • Kilo kaybı
  • Daha iyi sindirim
  • Gelişmiş bağışıklık fonksiyonu
  • Daha sağlıklı cilt
  • Bazı hastalıkların riskinin azalması

Dost bakteriler olan probiyotikler, dışarıdan alındığında bu tür faydalar sağlayabiliyor. Genellikle bağırsak florasını dengelemeye yardımcı olduğu bilinen takviyeler olarak tüketildikleri gibi, çoğu zaman probiyotik içerikli besinlerle de vücuda alınabiliyorlar. Probiyotik nedir, prebiyotik nedir, probiyotik ve prebiyotik arasındaki fark, probiyotiklerin faydaları, probiyotik içeren besinler gibi merak ettiğiniz tüm konular için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Probiyotik nedir? Prebiyotik nedir?

Probiyotikler en basit tanımıyla, bağırsaklarınızda yaşayan ve dışarıdan alındığında çeşitli yararlar sağlayan canlı mikroorganizmalar. Genellikle bakterilerden oluşuyorlar, ancak belirli maya türleri de probiyotik olarak işlev görebiliyor. Bağırsaklarımızda virüsler, mantarlar, arkeler ve helmintler dahil olmak üzere incelenen başka mikroorganizmalar da bulunuyor. Probiyotikleri doktorunuza danışarak takviyeler aracılığıyla ve/veya çeşitli gıdalardan alabilirsiniz.

En bilinen probiyotik içeren besinler arasında yoğurt, kefir, lahana turşusu bulunuyor. Probiyotikler, zaten bağırsaklarınızda bulunan dost bakterileri beslemeye yardımcı olan karbonhidratlar -genellikle diyet lifleri- olan prebiyotiklerle karıştırılmamalı. Bu ayrım için prebiyotik nedir, açıklayalım.

Prebiyotikler, dost bakteriler olarak bilinen probiyotiklerin besin kaynağıdır. Onların beslenmelerine, böylece çoğalmalarına yardımcı olurlar. Yani probiyotik ve prebiyotik arasındaki fark, birinin diğerinin besin kaynağı olmasıdır. Sağlıklı bir bağırsak florasına sahip olabilmek için diyetinizde hem probiyotik hem de prebiyotik besinlere yer vermelisiniz.

Bununla birlikte bazı yerlerde sinbiyotik kavramına da rastlayabilirsiniz. Hem prebiyotik hem de probiyotik içeren besinlere sinbiyotik besinler deniyor. Sinbiyotik besinler veya takviyeler, genellikle dost bakterileri, bakterilerin yemesi için bazı yiyeceklerle (prebiyotikler) birleştiriyor.

En yaygın probiyotik bakteriler Lactobacillus ve Bifidobacteria’dır. Diğer yaygın türler arasında ise Saccharomyces, Streptococcus, Enterococcus, Escherichia ve Bacillus bulunur. Buradan da anlaşılacağı üzere farklı cinste probiyotik türleri vardır ve bunlar da farklı sağlık koşulları için faydalıdır. 

Probiyotikler ne işe yarar?

Bağırsaklarınızdaki karmaşık mikroorganizma topluluğuna bağırsak florası, bağırsak mikrobiyotası veya bağırsak mikrobiyomu denir. Bağırsak florası bakterileri, virüsleri, mantarları, arkeleri ve helmintleri içerir; bakteriler ise büyük çoğunluğunu oluşturur. Bağırsaklarınız yaklaşık 300-500 bakteri türünden oluşan karmaşık bir ekosisteme ev sahipliği yapar.

Bağırsak florasının büyük bir kısmı, sindirim sisteminizin son kısmı olan kolonunuzda veya kalın bağırsağınızda bulunur. Şaşırtıcı bir şekilde, bağırsak florasının metabolik aktiviteler, tıpkı bir organınki gibidir. Bu nedenle bazı bilim insanları bağırsak florasını “unutulmuş organ” olarak da adlandırıyor.

Bilimsel çalışmalar, bağırsak floramızın birçok önemli sağlık işlevini yerine getirdiğini gösteriyor. Örneğin; K vitamini ve bazı B vitaminleri dahil olmak üzere çeşitli vitaminler üretiyor. Ayrıca lifleri, bağırsak duvarınızı besleyen ve birçok metabolik işlevi yerine getiren bütirat, propiyonat ve asetat gibi kısa zincirli yağlara dönüştürebilir. Bu yağlar, bağışıklık sistemini uyarır ve bağırsak duvarını güçlendirir. Sonuçta istenmeyen maddelerin vücudunuza girmesini ve bağışıklık tepkisini önlemeye yardımcı olabilir.

Bağırsak florası beslenmeye karşı oldukça hassastır; araştırmalar, dengesiz bir bağırsak florasının obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalığı, Alzheimer, depresyon gibi birçok hastalıkla bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Özetle; probiyotikler ve prebiyotik lifler, “unutulmuş organınızın” en iyi şekilde çalışmasını sağlayarak bu dengeyi düzeltmeye yardımcı olabilir.

Probiyotiklerin faydaları nelerdir?

Yukarıda probiyotiklerin işlevlerinden kısaca bahsederek potansiyel faydalarına da değinmiş olduk. Ama elbette probiyotiklerin faydaları, bunlarla da sınırlı değil.

Sindirim sisteminin düzenlenmesi

Probiyotikler, özellikle sindirim sağlığı üzerindeki etkileri nedeniyle geniş çapta araştırılmaya devam ediliyor. Kanıtlar ise probiyotik takviyelerin antibiyotiğe bağlı ishalin tedavisine yardımcı olabileceğini düşündürüyor. Uzun süreler boyunca antibiyotik alındığında, enfeksiyon ortadan kalktıktan çok sonra bile, sıklıkla ishal sorunu yaşanabiliyor. Bunun nedeni, antibiyotiklerin sadece zararlı değil; bağırsaklarınızdaki faydalı bakterileri de öldürmesi olarak biliniyor. Bu da bağırsak florasındaki dengeyi bozabiliyor ve zararlı bakterilerin çoğalmasına yol açabiliyor. Bu nedenle doktorunuzun önerisi olmadan antibiyotik kullanmamaya özen gösterin ve doktorunuz reçete etmediği sürece antibiyotik talep etmeyin.

Probiyotiklerin faydaları arasında ayrıca gaz, şişkinlik, kabızlık, ishal ve bir sindirim bozukluğu olan irritabl bağırsak sendromu (IBS) ile mücadeleye yardımcı olabilmesi de sayılabilir.

Bazı araştırmalar, probiyotik takviyelerinin Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi iltihaplı bağırsak hastalıklarına karşı yararlarına; ülser ve mide kanserinin ana etkenlerinden biri olan Helicobacter pylori enfeksiyonlarıyla savaşmaya da yardımcı olabileceğine de dikkat çekiyor.

Kilo kaybı

Bazı araştırmalar, obezitesi olan kişilerin, zayıf olanlardan farklı bağırsak bakterilerine sahip olduğunu gösteriyor. Buna göre hem bebeklerde hem de yetişkinlerde bağırsak mikropları ve obezite arasında bir bağlantı olduğu söylenebilir (Kaynak). Ayrıca, bağırsaktaki mikrobiyal değişikliklerin yetişkinlerde obezite geliştirmede etkili olabileceği düşünülmekte. Bu nedenle birçok bilim insanı, bağırsak bakterilerinin vücut ağırlığını belirlemede önemli olduğuna inanıyor. Kesin yorumlar için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da bazı probiyotik türleri kilo vermeye yardımcı olabilir. (Kaynak)

Bağışıklık sisteminin desteklenmesi

Probiyotikler bağırsak floranızdaki zararları bakterilerin sayısını azaltarak yararlı bakterilerin sayılarını artırırlar ve bu şekilde bağırsak florasını dengede tutabilirler. Araştırmalar, sağlıklı ve dengeli bir bağırsak florasının güçlü bir bağışıklık sistemi ile ilişkili olabileceğini gösteriyor (Kaynak). Artık bağırsak sağlığı ile bağışıklık sistemi arasındaki yakın ilişki kanıtlanmış durumda. Buradan hareketle güçlü bir bağışıklığa sahip olabilmenin yolunun, sağlıklı bağırsaklardan geçtiğini söylemek mümkün.

Probiyotiklerin diğer olası faydaları

Probiyotiklerin faydaları arasında gösterebileceğimiz diğer noktaları, şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Enflamasyon: Probiyotikler, birçok hastalığın sebebi olarak görülen sistemik enflamasyonun azaltılmasına yardımcı olabilir.
  • Depresyon ve anksiyete: Probiyotik takviyelerin (Lactobacillus helveticus ve Bifidobacterium longum) klinik depresyonu olan kişilerde anksiyete ve depresyon semptomlarını azalttığı görülmüştür.
  • Kan kolesterolü: Araştırmalar limitli olmasına rağmen, çeşitli probiyotiklerin toplam ve kötü kolesterol seviyelerini düşürebildiği düşünülüyor.
  • Kan basıncı: Probiyotikler ayrıca kan basıncında hafif düşüşler sağlayabilir.
  • Cilt sağlığı: Probiyotiklerin akne, rozasea ve egzama ile diğer cilt bozuklukları için yararlı olabileceğine dair bazı araştırma sonuçları bulunuyor.
  • Yaşlanma karşıtı: Araştırmalar son derece sınırlı olsa da, probiyotiklerin hücrelerin kendilerini kopyalama yeteneğini artırarak yaşam süresini uzatma potansiyeline sahip olduğu da düşünülüyor. (Kaynak)

Probiyotik içeren besinler nelerdir?

Doğal probiyotik nedir? Probiyotik içeren besinleri doğal probiyotikler olarak tanımlayabiliriz. İşte beslenmenize dahil edebileceğiniz probiyotik içeren besinler:

  • Yoğurt en iyi probiyotik kaynaklarından biri.
  • Kefir fermente bir probiyotik içeceği. İnek veya keçi sütüne kefir mayası eklenerek yapılıyor. Kemik sağlığını iyileştirebilir, bazı sindirim sorunlarına yardımcı olabilir ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlayabilir.
  • Lahana turşusu, probiyotik niteliklerinin yanı sıra lif, C, B ve K vitaminleri açısından da zengindir. Ayrıca sodyum oranı yüksektir ve demir ve manganez içerir.
  • Kombucha, fermente edilmiş siyah veya yeşil çay içeceğidir. Bu popüler çay, dost bir bakteri ve maya kolonisi tarafından fermente edilir.
  • Salatalık turşusu, sindirim sağlığını iyileştirebilecek bir probiyotik kaynağıdır.
  • Çoğu peynir türü fermente olsa da hepsinin probiyotik içerdiği anlamına gelmez. Bu nedenle gıda etiketlerinde canlı ve aktif kültürlerin aranması önemli. Dost bakteriler mozzarella, çedar ve süzme peynir gibi bazı peynir türlerinde bulunur.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Uplifers Sağlıklı Beslenme koleksiyonunu incelemek için tıklayın.

İlginizi çekebilir: İkinci beynimiz bağırsak için sağlık önerileri: Mikrobiyota sağlığı için nasıl beslenmeliyiz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale